Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1732 E. 2023/4534 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında erkeğin, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur, nafaka ve tazminatlara hükmedilmesi ve miktarlarının belirlenmesine yönelik itirazları.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları ve toplanan delillerden erkeğin pek kötü ve onur kırıcı davranışlarda bulunduğunun sabit olduğu, bu nedenle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının da dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/974 E., 2022/1859 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/739 E., 2020/34 K.

Taraflar arasındaki boşanma, nafaka, maddî-manevî tazminat, mal rejiminin tasfiyesi, ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi kapsamında onur kırıcı ve pek kötü muamele nedenine ve 166 ncı maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında evlilik birliğinin temelinden sarsılma nedeni ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, davacının aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davasının tefrik edilmesi nedeniyle bu talep yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının ziynet eşyalarına yönelik davası yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davacının mal rejiminin tasfiyesine yönelik davasının tefrikine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, erkek aleylehine hükmolunan maddî-manevî tazminat ve nafaka takdiri ile miktarları, ziynet eşyası ve mal rejimi davası için usulden incelenerek ayrı ayrı lehe vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi, kabul edilen davada erkek aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından; 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi uyarınca kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, erkek aleyhine hükmolunan maddî ve manevî tazminat ile nafaka takdiri ve miktarları yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

İlk Derece Mahkemesinin 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi kapsamında onur kırıcı ve pek kötü muamele nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmü davalı erkek tarafından istinaf başvurusuna konu edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle, davalı erkeğin istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı- karşı davacı erkeğin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; davalının daha ilk günden itibaren evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerinin hiç birini yerine getirmediğini, sosyal olarak yalnızlaştırmış olduğunu, evin içinde ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bıraktığını, evden kendi başına dışarı çıkmasına izin vermediği gibi beraber de dışarıya çıkmadığını, davalının cinsel yetersizliği ve isteksizliği sebebiyle hiç bir zaman cinsel birliktelik tesis edilemediğini, davalının davacıya hakaret ettiğini, gittikçe daha soğuk ve mesafeli davrandığını, davacının darba da maruz kaldığını, en son yine darp edildiğini, şikayet etmek amacıyla karakola gittiğini, İstanbul'a ailesinin yanına kaçarak canını güvene aldığını, davalının ise eşinin evden kaçtığını fark ettiğinde ardından telefonlar etmeye, dönmesi için tehditler ve hakaretler savurmaya, davacıyı aşağılamaya devam ettiğini, davalının eşini kendi istediği şartlarda, üstelik annesi ile birlikte yaşamaya zorladığını, bir gün davalının eski evliliğinden kalan kayıt ve görüntüleri tesadüfen saklandığı yerde bulduğunu, davalıya kayıtları neden sakladığını sorduğunda aldığı "kıyamadım" cevabını verdiğini, ilgi göstermediğini, onur kırıcı davranışın özel ve mutlak bir boşanma sebebi olduğunu, davalı eşin müvekkilini ailesi ile yaşamaya zorlamasının, sistematik ve alışkanlık haline gelen kötü muamelesinin, insan onuruna yakışmayacak darp, eve kapatma, hakaret gibi muamalelerde bulunmasının onur kırıcı davranışın en açık örneği olarak nitelenmekte olduğunu, düğünde takılan altınların davalının uhdesinde tutulduğunu beyan ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 166 ncı maddelerine dayalı olarak boşanmalarına, kadın için aylık 1.500, 00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile eşyaların aynen iadesine, bu hususun mümkün olmaması halinde, şimdilik 500,00 TL eşya ve ziynet eşyası alacağı bedelinin müvekkiline ödenmesine, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00 TL katkı payı ve katılma alacağı ve değer artış payının tahsiline karar verilmesini, müvekkili ile davalının ortak kullandığı, '' ... Mah. No:5 ... Evleri PK: 10390 .../Balıkesir'' adresinde bulunan konuta aile konutu şerhi düşülmesine, ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde; davacı tarafın dava dilekçesi ve içeriğini kabul etmediklerini, davalının boşanmada kusurlu olmamakla birlikte evlilik birliğinin devamı mümkün olmadığından davayı sadece geçimsizliğe dayalı olarak boşanma yönüyle kabul ettiklerini, davacı tarafın hem onur kırıcı davranış ve fena muamele iddiasına, hem sadakatsizlik iddiasına, hem de şiddetli geçimsizlik iddiasına dayandığını, davanın bu şekilde açılmasının mümkün olmadığını, geçimsizlikte davalının kusurunun bulunmadığını, tarafların 2015 yılında evlendiğini, katkı payı alacağının yasal olarak mümkün olmadığını, davacının edinilmiş mal talebinin yerinde olmadığını, takı ve ziynetlerin büyük çoğunluğunun davacı tarafta kaldığını, kabul etmemekle birlikte iddia edilen olaylar olmuş olsa bile bu fiillerin ardından 6 ay geçtikten sonra dava açma hakkının olmadığını, tarafların fiilen 3 aydır ayrı yaşadıklarını, kusurun davacıda olduğunu, tarafların her ikisinin de birbirlerine cinsel manada ısınamadıklarını, ten uyumsuzluğu yaşadıklarını, müvekkilinin sağlık açısından bir probleminin olmadığını, tartışmaların alevlenerek fiili ayrılığın başladığını, bu sebeple 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi nedeniyle dava açılmasının mümkün olmadığını, gerektiğinde davalının uzman ürolog veya doktor tarafından sağlık kontrolünden geçirilmesini talep ettiklerini, davacının evlenmeden önceki onayı ile davalının annesinin evinde yaşamış olduklarını, davacı tarafından uzun süre gizlenen borçları sebebi ile davalının mağdur olduğunu, harcamaları ve lüks yaşam özenci sebebi ile davacının memnun edilemediğini, davacının hırçın, gergin ve agrasif olduğunu, eline geçen eşyaları davalıya fırlattığını, davacının ailesinin sürekli taraflara müdahele ettiğini, davacının buna sessiz kaldığını, müvekkilinin de boşanmak istediğini belirterek tarafların boşanmalarına davacının maddî ve manevî tazminat istemlerinin nafaka, eşya, ziynet eşyası, katkı payı, katılma alacağı, değer artış payı istemleri vs tüm istemlerinin reddine, aile konutu şerhi ve tedbir istemlerinin reddine, 30.000,00 TL maddî tazminatın davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalının, davacıya fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığının, hakaret ettiğinin, başkalarının yanında davacıyı zor durumda bıraktığının, küçük düşürdüğünün, cinsel birliktelikten kaçındığının ispatlanmış olduğu, davacının boşanmakta haklı olduğunu kanıtlamış olduğu, davalının uyguladığı şiddetin, başkalarının yanında davacıya hakaret edip, küçük düşürmesinin davacı yönünden pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış niteliğinde olduğu, evlilik birliği içerisinde davalının kusurlu kabul edildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve pek kötü ve onur kırıcı davranış nedenine dayalı boşanmanın koşullarının gerçekleşmiş olduğu, ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının mevcut olduğunu gösteren bir delil olmadığı gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi uyarınca pek kötü davranış ve 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davacı kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı kadın lehine 20.000,00 TL maddî tazminat ve 10.000,00 TL manevî tazminata, davacının aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davasının tefrikine karar verildiğinden bu talep yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının ziynet eşyalarına yönelik davası yönünden usulünce dava açılmadığı harç ve gider avansı yatırılmadığından bu talep ile ilgili davanın açılmamış sayılmasına, davacının mal rejiminin tasfiyesine yönelik davasının tefrik edilerek ayrı bir esasa kayıt edilmesine, davalının şartları oluşmayan maddî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı istinaf başvuru dilekçesinde, ziynet ve mal rejiminin tasfiyesi talepleri yönünden verilen kesin süre içinde davacı tarafça harçların yatırılmadığını, harcın dava şartı olduğunu, bu talepler yönüyle ayrı ayrı usulden red kararları verilip lehlerine ayrı ayrı vekâlet ücretlerine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğini, davanın açılmasına müvekkili sebep olmadığından aleyhine vekâlet ücretine hükmolunmasının da hatalı olduğunu, taraflar arasında geçimsizlik olduğunu, boşanma hükmü dışındaki kısımlar yönü ile kararı isabetsiz bulmakta olduklarını, davacı tarafın daha evlenmeden müvekkilinin annesine ait evde birlikte yaşayacaklarını kabul ederek evlendiğini, davacının, gereksiz harcama ve isteklerle müvekkilini maddî ve manevî olarak büyük sıkıntılara soktuğunu, kıskançlık yaptığını, davacı tarafın cinsel hayatlarında müvekkiline hiç yaşamadığı şekilde soğuk davrandığını , davacının İstanbul'a gitmeden hemen evvelinde darp edildiği iftirası ile uzaklaştırma kararı almak için jandarma karakoluna gittiğini, Savcılığın bu şikayetin ardından yaralama şikayetinden dolayı kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiğini, davacı tanıklarının beyanlarını davacıdan duyumları üzerine mahkemeye aktarmış olduklarını, davacının asabi ve hırçın olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa hiçbir kötü sözü veya davranışı olmadığını, sadece davanın açılmasından sonra, müvekkilinin erkekliğine ve kişiliğine karşı söylenen ağır sözlere tepki ile gönderdiği watsapp mesajlarının olduğunu, dava açıldıktan sonraki olayın kusur olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi gereği tam kusurlu bulunmasının adil olmadığını, davacının tam kusurlu olduğunun kabulünün zorunlu olduğunu, boşanma dışında kusur belirlemesi, 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi uyarınca kabul edilen davada erkeğin tam kusurlu kabul edilmesi, erkek aleylehine hükmolunan maddî-manevî tazminat ve nafaka takdiri ile miktarları, ziynet eşyası ve mal rejimi davası için usulden incelenerek ayrı ayrı lehe vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi, kabul edilen davada erkek aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, somut olayda boşanma hükmünun kesinleşmiş olduğu, tarafların iddia ve savunmaları, beyan dilekçeleri, tanık beyanları, toplanan deliller, olayların gelişimi, tüm dosya kapsamı ile kararın dayadığı deliler ve gerekçeye göre davacının kusursuz, davalının tam kusurlu kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanma kararı verilmesinde isabetsizlik görülmediği, davacı kadın lehine hükmedilen tedbir, yoksulluk nafakası, maddî tazminatların esasının yerinde, miktarlarının fazla olmadığı, mal rejimine ilişkin davanın tefrikine karar verilmesinde usule aykırı bir durum olmadığı, ziynet eşyası alacağı davası yönünden usulüne uygun harçlandırılarak dava açılmadığından, davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde, dava konusu uyuşmazlıkta, davacı lehine küçük düşürücü ve onur kırıcı davranış hükümleri uygulanmak suretiyle boşanma kararı verilse de kararı ve fer'îlerini yerinde bulmamakta olduklarını, müvekkilinin boşanma davasının açıldığı tarihten evvel davacıya karşı olumsuz veya herhangi bir onur kırıcı fena muamelesinin olmadığını ve haliyle ispatlanamadığını, tamamı yakın akraba ve taraflı tanık beyanları ile müvekkilini madden -manen zora sokacak olup, bilakis içinde bağımsız ve çoğu akraba olmayan tanıklarıyla davacının kusurlarını ispat etmiş olmalarına rağmen, yetersiz delillerle müvekkili aleyhine 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi kapsamında boşanma kararı verilmesinin yerinde olmadığını, taraflar arasında 3 yıllık evlilikte cinsel birliktelik olmadığı iddia edilip, yetersiz inceleme ile müvekkili kusurlu olmamasına rağmen müvekkilinin bu hususta problemsiz ilk evliliğine rağmen, taraflar arasında cinsel birleşmeni olmamasından dolayı tek başına müvekkilinin kusurlu görülmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin sağlıklı bir erkek olduğuna dair tahlil sonucunun nazara alınmadığını, davacı tarafın, darp iddiasında bulunmasına rağmen müvekkili aleyhine davadan evvel tek şikayet veya doktor raporunun olmadığını, sadece taraflı beyanlar ile 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi uyarınca hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, haksız yere müvekkilinin kusurlu bulunmasını, aleyhinde karar verilmesini, nafaka ve tazminatlara mahkum edilmesini, kabul etmediklerini belirterek, 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi uyarınca kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, erkek aleyhine hükmolunan maddî-manevî tazminat ve nafaka takdiri ile miktarları yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C.Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:

Uyuşmazlık hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında, geçimsizliğe neden olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı; tedbir nafakası, iştirak ve yoksulluk nafakası ile kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının bulunup bulunmadığı, hükmedilen nafaka miktarları ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2.İlgili hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davalı erkeğin, kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davalı erkeğin diğer hususlara yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.