"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2242 E., 2022/2706 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/494 E., 2022/296 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îleri ile birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îleri ile birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı-davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin, ... erkek vekilinin ise tüm yönlere ilişkin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.... erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2014 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, erkeğin ailesini istemediğini, beğenmediğini, birlikte yaşamaktan kaçındığını, ortak konutu terk ettiğini, 08.03.2018 tarihinde ortak konuta dönmesi amacıyla kadın ihtar gönderildiğini, ancak kadının ortak konuta dönmediğini, cevap dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların terk hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 40.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.... erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkek tarafından kadın aleyhine boşanma davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu ve işbu davanın derdestlik sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, kadının, erkeğin ailesini istemediğini, ortak konuta kabul etmediğini, birlik görevini ihmal ettiğini, ablasının evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, ortak konutu terk ettiğini, düğünde takılan ziynetlerin, kadının rızası ile bozdurulduğunu ve yine kadının rızası ile erkeğin abisine verildiğini iddia ederek birleşen davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 40.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, fiziksel şiddet uyguladığını, baskıcı olduğunu, birlik görevini ihmal ettiğini, ziynet ve çeyiz eşyalarının erkekte olduğunu ve kadına iade edilmediğini, erkeğin terk ihtarında samimi olmadığını iddia ederek erkeğin boşanma isteminin kabulüne, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası, 400,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, 40.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminat, ziynet ve çeyiz eşyalarının eşyalarının bedelinin erkekten tahsili ile kadına verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, erkeğin ve erkeğin ailesinin hakaret ettiğini, fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, ziynet ve çeyiz eşyalarının erkekten olduğunu, erkek tarafından gönderilen terk ihtarının samimi olmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası, 400,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, 40.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminat, ziynet ve çeyiz eşyalarının eşyalarının bedelinin erkekten tahsili ile kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 04.03.2020 tarih ve 2018/749 Esas, 2020/224 Karar sayılı kararı ile kadının, ortak konuttan ayrılmasını haklı gösterecek bir sebep bulunmadığı, ortak konutu terk etmesinin hukuku aykırı olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 164 üncü maddesi uyarınca belirtilen sürede ortak konuta dönmeyen kadının bu eylemi sebebiyle erkeğin terk hukuki sebebiyle açtığı davanın hukuka uygun olduğu, her ne kadar kadın, terk ihtarının kendisine tebliğ edilmediği, ortak konutun anahtarın nerede olduğunu bulamayacağı, terk ihtarı ile kendisine gönderilen paranın yeterli olmadığı ve terkin haklı olduğunu iddia etmişse de terk ihtarında ortak konutun anahtarının erkeğin babasına teslim edildiği ve kadının ortak konuta dönmesi için gönderilen paranın makul olduğu, kadının, iddia ve savunmalarına ispatlayamadığı, ortak konutu terk etmesinin haksız olduğu, dinlenen tanık beyanlarına göre; kadının, erkeğin ailesini istemediği, sevmediği, bu durumu herkesin yanında söylediği boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, dinlenen kadın tanıklarının beyanlarının bazılarının bizzat görgüye dayalı olmadığı, bazılarının ise objektif nitelikte olmadığı ve hükme esas alınamayacağı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 164 üncü maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, birleşen davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 250,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden karar kesinleşinceye kadar aylık 400,00 TL tedbir nafakası, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 400,00 TL iştirak nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu dikkate alınarak kadının nafaka ve tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, yasal şartları oluşmadığından erkeğin tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadının çeyiz eşyası yönündeki talebinin boşanmasının fer'îsi niteliğinde olmadığı, kadının çeyiz talebi olmadığı, bu nedenle usulüne uygun bir çeyiz davası bulunmadığından bu hususta karar verilmediği, kadın tarafından harcı yatırılmak suretiyle açılmış ziynet alacağı davası bulunmadığından kadının ziynet alacağı talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 08.06.2021 tarih ve 2020/1001 E., 2021/1540 K. sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince asıl davada, tarafların boşanmalarına karar verilmişse de dava dosyası içerisinde sadece kadına noter aracılığı ile gönderilen ihtarname ve okunmayan para makbuzunun bulunduğu, ihtarnamenin kadına tebliğine dair mazbatanın bulunmadığı, Malatya 2. Noterliğinin 08.03.2018 tarih ve 03955 numaralı ihtarnamesi, para makbuzu ve ihtarnamenin kadına tebliğine ilişkin mazbatanın getirtilmeden davanın esasına ilişkin delil toplanmadan asıl davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olmadığı, kabulü göre de; erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı iddiası ile açılan ve birleşen davada kadının delil olarak da dayandığı, Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/495 E. Sayılı dosyasının işbu dava dosyası açısından bekletici mesele yapılması gerektiği, 4721 sayılı Kanunu'nun 169 uncu maddesi hükmü uyarınca tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için kusur aranmadığı ve kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, usule uygun şekilde yargılama yapılıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Malatya 2. Noterliğinin 08.03.2018 tarih ve 03955 numaralı evrak içeriğine göre kadının, ortak konuttan fiziksel ve sözel şiddet gördüğü iddiası ile ortak çocuğu da alarak İstanbul İlinde yaşayan kardeşlerinin yanına gittiği, ortak konuta dön ihtarının 13.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği, konutta ödemeli havale gönderildiği kadının ihtara yanıt vermediği, ortak konuta da dönmediği, tarafların erkeğin ailesiyle altlı üstlü iki ayrı dairede oturdukları, kapılarının ve yeme içmelerinin ayrı olduğu, aksine bir iddianın da olmadığı, kadının, fiziksel şiddet vakasını ispatlayamadığı, kadının bu husustaki şikayeti ile ilgili Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.02.2021 tarih 2018/495 E., 2021/159 K. sayılı kararı ile erkeğin beraetine karar verildiği, kararın kesinleştiği, kaldı ki bu durumun sürekli ayrı yaşama hakkı vermeyeceği, boşanma davalarındaki genel kuralın aksine, terk hukuki sebebine dayalı boşanma davalarında ispat yükünün davalı da olduğu ve davalının terkte haklılığını değil, ortak konuta dönmemekte haklı olduğunu ispatlaması gerektiğinden asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 164 üncü maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, kadının fiziksel şiddet vakasını ispatlayamadığı anlaşıldığından birleşen davanın reddine, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL iştirak nafakası, yasal şartları oluşmadığından erkeğin tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamadığından kadının tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, birleşen davada ziynet ve çeyiz talebi açıklanmadığından ve nispi harçlar da yatırılmadığından bu konudaki davaların açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.... erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kabulünde de olduğu üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, kadının kusurlu davranışlarının erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kadın tarafından birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların ispatlanamadığı belirtilerek; reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak birleşen davanın ve fer'îlerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, her ne kadar erkeğin terk hukuki sebebine dayalı açtığı davanın kabulüne karar verilmişse de dilekçelerde ve yargılama sırasında belirtildiği üzere erkeğin gönderdiği paranın kadına ulaşmadığı ve bu hususun İlk Derece Mahkemesince araştırılmadığı, erkeğin terk ihtarında samimi olmadığı ve asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığının ispatlanamadığı belirtilmişse de ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararının delil yetersizliği sebebiyle verildiği ve erkeğin suçu işlemediği şeklinde yorumlanmasının hatalı olduğu ve bu kararın hukuk mahkemesini bağlamayacağı belirtilerek her iki boşanma davası ve fer'îleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamı uyarınca; İlk Derece Mahkemesi tarafından, erkeğin şiddetine dair iddiasını ispatlayamadığından davalı-davacı kadının davasının reddine karar verilmişse de; erkeğin annesinin, kadına hakaret ettiği, erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, ortak çocukla ilgilenmediği, nafakasını dahi ödemediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının birleşen davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, her ne kadar davalı-davacı kadın vekili tarafından asıl davanın kabulü yönünde istinaf başvurusunda bulunmuşsa da 09.11.2022 tarihinde sunulan dilekçeyle, boşanmaya ilişkin istinaf itirazlarının bulunmadığı belirtildiğinden bu konudaki istinaf itirazları ile ilgili karar verilmeyeceği, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesi ve ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasının isabetli olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kusur durumu, evlilikte geçen süre, paranın alım gücü, kadının sürekli ve düzenli gelir getiren işi olmadığı dikkate alınarak kadın yararına tedbir nafakası ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen ilk kararda, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verildiği ve bu kararın erkek vekili tarafından istinaf edilmediği, erkeğin reddedilen manevî tazminat talebinin kadın açısından usuli kazanılmış hak oluşturduğu bu sebeple erkek vekilinin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf itirazının yerinde olmadığı belirtilerek; davalı-davacı kadın vekilinin birleşen davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası yönünden istinaf itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, asıl davada velâyet, kişisel ilişki ve defter tutmaya ilişkin verilen hükümleri ile birleşen dava ve fer'îleri yönünden kaldırılmasına ve bu yönlerden tekrardan esas hakkında hüküm kurulmasına, birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, 30.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminat, birleşen davanın kabulü edilmesi sebebiyle kadın yararına 9.200,00 TL maktu vekâlet ücreti, birleşen dava yönünden yapılan yargılama giderlerinin erkek üzerinde bırakılmasına, davalı-davacı kadın vekilinin sair, ... erkek vekilinin ise tüm istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verildi.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
... erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kadının birleşen davası ile ilgili karar verildiği, erkeğin terke dayalı birleşen davası hakkında karar verilmediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, kadın tanıklarının beyanlarının aktarıma dair olduğu, hatalı kusur belirlemesine dayanarak kadının davasının kabulü ile kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu, kadının kusurlu davranışlarının erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu bu sebeple erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının, terk ihtarında yeterli paranın olmadığı yönündeki savunmasının ise af niteliğinde olduğu, yeteri kadar para çıkması durumunda ortak konuta dönüleceğinin anlaşıldığı, kararın gerekçesiz olduğu, boşanmaya ilişkin kanun yolu itirazı olmadığı ve tarafların boşandıklarının tespitinin yapılamadığı belirtilerek; birleşen davanın kabulü ve fer'îleri, kusur belirlemesi, asıl dava hakkında hüküm verilmemiş olması yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davalarında kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı davasının ve fer'î taleplerinin kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, erkek yararına manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine dair verilen ilk hükmü istinaf etmemesi nedeniyle kadın lehine usuli kazanılmış hak oluşup oluşmadığı, terke dayalı asıl davanın kabulünün istinaf edilmeyerek kesinleşmekle kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, asıl dava hakkında hüküm verilmemesinin ... olup olmadığı, erkeğe kusur olarak yüklenen vakaların af kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 164 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ... erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.İlk Derece Mahkemesince taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması neticesinde; asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş, karar davalı-davacı kadın vekili tarafından tamamı yönünden istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde; davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve usule uygun şekilde yargılama yapılıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından gönderme kararı gereği yapılan yargılama neticesinde; asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş, karar ... erkek vekili tarafından reddedilen manevî tazminat talebi yönünden, davalı-davacı kadın vekili tarafından ise her iki boşanma davası ve fer'îleri yönünden istinaf edilmiş, kadın vekili tarafından sunulan 09.11.2022 tarihli dilekçeyle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen boşanma kararının ... olduğu, boşanma kararının istinaf sebepleri arasında olmadığının belirtildiği ve tarafların istinaf dilekçeleri ile belirtilen dilekçe içeriği dikkate alınarak Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme neticesinde; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının davasının kabulü gerektiği, kadın vekili tarafından sunulan 09.11.2022 tarihli dilekçeyle boşanma kararı yönünden istinaf itirazları bulunmadığı belirtildiğinden erkeğin asıl boşanma davasına yönelik istinaf itirazları ile ilgili karar verilmeyeceği, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; kadının davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiş, karar ... erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü ve fer'îleri, kusur belirlemesi, asıl dava hakkında karar verilmemesi yönünden temyiz edilmiştir. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; ... erkek tarafından terk hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, her ne kadar davalı-davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuşsa da davalı-davacı kadın vekili tarafından sunulan 09.11.2022 tarihli dilekçeyle, verilen boşanma kararının ... olduğu, boşanma kararının istinaf sebepleri arasında olmadığının belirtildiği ve erkeğin terk hukuki sebebine dayalı kabulüne karar verilen boşanma davasının istinaf edilmeyerek kesinleşmekle, davalı-davacı kadının evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemek üzere ortak konutu terk ettiği ve geri dönmemekte haklı olduğunu ispatlayamadığı yönündeki kabulün de kesinleşmiş olduğu, bu halde boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı kadın tam kusurlu olup, ... erkeğin kusurlu kabul edilmesi ... olmadığı gibi erkeğin davası hakkında verilen boşanma hükmü kesinleşmesine ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olmasına rağmen kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi de ... görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesine göre, boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre az kusurlu olması gerekir. Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
4.4721 sayılı Kanun'un 175 ... maddesine göre tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Mahkemece davalı-davacı kadının tam kusurlu olduğu halde yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi ... görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden ... erkek yararına BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.