Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2034 E. 2023/5620 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, velayeti anneye verilen çocuk ile cezaevinde bulunan baba arasında belirlenen kişisel ilişki düzenlemesinin uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Çocuk ile ebeveyn arasında kişisel ilişki düzenlemesinin kamu düzenine ilişkin olduğu ve çocuğun üstün yararının gözetilmesi gerektiği, davalı babanın cezaevinde tutuklu olması nedeniyle belirlenen kişisel ilişki gün ve saatlerinin çocuğun üstün yararına uygun olmadığı değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişki tesisi yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1472 E., 2022/1851 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 30. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/121 E., 2022/320 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine, erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde; erkeğin, kadının önceki evliliğinden olan erkek çocuklarına cinsel tacizde bulunduğunu, erkeğin iş kurması için, müvekkilinin erkeğin isteğiyle iki ayrı bankadan kredi çekerek borçlanmasına sebep olduğunu ancak erkeğin bu borçları ödemediğini iddia ederek tarafların tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekiline dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmesine rağmen dava dilekçesine cevap vermemiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; kadının, psikolojik sorunları olduğunu, daha önce intihara kalkıştığını, şimdi ise erkeğe, çocuklarına tacizde bulunduğu iddiasıyla iftira attığını iddia ederek tarafların tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkeğin, kadını kredi çektirmek suretiyle borca soktuğu ve krediyi ödemediği, kadının ilk evliliğinden olan çocuklarına cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılandığı, neticeten iki çocuğa karşı ayrı ayrı nitelikli cinsel istismar suçunu işlediğinden bahisle 18 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, kararın henüz kesinleşmediği, Yargıtay'da temyiz incelemesinde olduğu, mahkemece verilen mahkumiyet kararı kesinleşmemiş ise de bu davranış kadının erkeğe karşı güveninin sarsılmasına neden olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin tamamen kusurlu olduğu, kadının ise kusuru ispatlanamadığı gerekçesiyle; erkeğin davasının reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocuğun anne yanında yaşıyor olması ve uzman raporu dikkate alınarak üstün yararı gereği ortak çocuk ...' in velâyetinin anneye verilmesi gerektiği belirtilerek; velâyetin anneye verilerek çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk lehine aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasının, kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile kadının boşanmakla zedelenen ekonomik menfaatleri ile erkeğin boşanmaya sebep olan eylemlerinin, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte bulunması nedeniyle kadın yararına 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. ... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin, kadının önceki evliliğinden olan iki çocuğuna cinsel tacizde bulunduğunu, nitekim buna ilişkin ceza dava dosyasında verilen kararın kesinleştiğini, ... kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının az olduğunu belirterek; tazminatların miktarı ve erkeğin davasında kadın yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; yürütülen ceza kovuşturmasında hukuka aykırı bir şekilde karar verildiğini, bu ceza dava dosyasının hükme esas alınmaması gerektiğini, erkeğin, kadının önceki evliliğinden olan çocuklarına cinsel istismarda bulunduğuna dair somut bir delil bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, erkeğin hükmedilen nafakaları ödeyecek ekonomik gücü bulunmadığını, kadın yararına hükmedilen tazminatların kaldırılması, bu mümkün olmadığı takdirde tazminatların miktarının azaltılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, kadının önceki evliliğinden olan çocuklarına cinsel istismarda bulunduğundan bahisle erkeğin mahkumiyetine karar verildiği ve kararın kesinleşmemiş olması sebebiyle erkeğe, kadının erkeğe karşı güveninin sarsılması neden olduğundan, güven sarsıcı davranışta bulunduğu kusurunun yüklendiği, erkek hakkında verilen mahkumiyet hükmünün İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden önce kesinleştiği, Mahkemece, mahkumiyet hükmünün kesinleşmediğinden bahisle güven sarsıcı davranış kusuru olarak kabulü isabetli görülmediğinden kusura yönelik gerekçenin düzeltilerek, erkeğe yüklenen bu kusurun gerekçeden çıkarılması ile erkeğe, kadının önceki evliliğinden olan ve annenin velâyeti altında bulunan 2007 ve 2008 doğumlu erkek çocuklarına yönelik birden fazla kez cinsel istismarda bulunduğu kusurunun yüklenmesine karar verildiği, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışla birlikte boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince asıl davada verilen boşanma kararının ve evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin, birleşen erkeğin davanın reddi kararının isabetli olduğu, velâyete ilişkin düzenlemede çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir iddia ve delil bulunmadığı, çocuğun üstün yararı gereğince velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, yine velâyet kendisine verilmeyen baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin, bu yönden açık istinaf itirazı da bulunmadığı dikkate alınarak uygun olduğu, Mahkemece çocuklar ve kadın yararına hükmedilen nafakaların kabulü ve miktarının isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi isabetli ise de boşanmaya neden olan olaylarda erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, evlilikte geçen süre ve hakkaniyet ilkesi birlikte dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen maddî tazminat miktarı az olduğu, kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi isabetli ise de boşanmaya neden olan olaylarda erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı, evlilikte geçen süre ve hakkaniyet ilkesi birlikte dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarı az olduğu gerekçesiyle; ... kadın vekilinin istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminatın miktarı yönlerden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata, ... kadının sair, davalı-davacı erkeğin tüm istinaf itirazlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinindeki itirazlarını aynen tekrar ederek, boşanma davasına dayanık alınan ceza davasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin suçsuz olduğunu, ceza dava dosyasının hükme esas alınmaması gerektiğini, erkeğin, kadının önceki evliliğinden olan çocuklarına cinsel istismarda bulunduğuna dair somut bir delil bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, erkeğin hükmedilen nafakaları ödeyecek ekonomik gücü bulunmadığını, kadın yararına hükmedilen tazminatların kaldırılması, bu mümkün olmadığı takdirde tazminatların miktarının azaltılması gerektiğini ve kendisinin tutuklu olduğunu kişisel ilişki görüş süresi ve şeklinin mevcut durumuna göre değerlendirilmediğini beyan ederek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, nafakalar ve kişisel ilişki düzenlemesi yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat talebinin kabulünün doğru olup olmadığı, doğru ise kadın yararına hükmedilen tazminat miktarları ile nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ve kişisel ilişki düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ve 174 üncü maddesi, 182 nci maddesi, 323 üncü maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Çocuk ile anne baba arasındaki kişisel ilişki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın, temyiz sebebi ile bağlı olmadan deliller değerlendirilip incelenmelidir.

3. 4721 sayılı Kanun'un 323 üncü maddesine göre ana ve babadan her biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir. Düzenli kişisel ilişki kurmak ve bu ilişkiyi sürdürmek, çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Bu hak, Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 4 üncü maddesi gereği sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kendilerinden alınabilir. Babanın cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması kural olarak çocukla kişisel ilişki kurmasına engel değildir. Ceza ve tutukevinin, tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla mevzuat çerçevesinde görüşme imkanı ölçüsünde, çocukla tutuklu veya hükümlü ebeveyni arasında kişisel ilişki tesis edilebilir. Nitekim, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 83 üncü maddesi ve bu kanuna dayanılarak çıkartılan 20.03.2006 tarihli ve 2006/10218 karar sayılı Ceza ve İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzük’ün 126 ncı maddesi, hükümlülere üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile görüşme ve ziyaret hakkı tanımış, 17.06.2005 Resmî Gazete Tarihli ve 25848 Resmî Gazete sayılı Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkındaki Yönetmelik’in 9 uncu ve 14 üncü maddeleri de, hükümlü ve tutukluya çocuğu ile görüşme hakkı ve açık görüş imkanı vermiştir.

4.Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince; cezaevinde tutuklu olarak bulunan davalı baba ile velâyeti annede bulunan ortak çocuk 15.12.2016 doğumlu ... arasında " Her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 10.00'dan pazar günü saat 17.00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 10.00 ile 3. günü saat 17.00 arasında her yarı yıl tatilinin ilk cumartesi günü saat 10.00 ile takip eden cumartesi günü saat 10.00 arasında bir hafta her yıl temmuz ayının 1. günü saat 10.00 ile 31. günü saat 17.00 arasında 31 gün süre ile her yarı yıl tatilinin ilk cumartesi günü saat 10.00 ile takip eden cumartesi günü saat 10.00 arasında bir hafta, babalar gününde saat 10.00 ile 17.00 arasında, tekli yıllarda ortak çocuğun doğum günlerinde saat 10.00 ile 17.00 arasında, ilk ara tatili ilk cumartesi günü saat 10:00 ile takip eden cumartesi günü saat 17.00 arasında" şeklinde yatılı kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararı olduğundan, hüküm kurulurken; dosya kapsamı, davalı-davacı babanın hali hazırda cezaevinde tutuklu olarak bulunması ve dosyada bulunan uzman bilirkişiler tarafından düzenlenmiş sosyal inceleme raporları da dikkate alınarak kişisel ilişki yönünden karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kişisel ilişki tesis edilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının baba ile çocuk arasında kurulan yatılı kişisel ilişki tesisi yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı-davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.