"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/6 E., 2023/45 K.
...
...
KARAR : Ziynet alacağı davası yönünden başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların boşanma davası ve fer'îlerine ilişkin istinaf istemlerinin ise esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/146 E., 2022/494 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne, ziynet alacağı davasının ise reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve gerekçesiz şekilde karar verilmesi gerekçesiyle başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ziynet alacağı davası yönünden başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların boşanma davası ve fer'îlerine ilişkin istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; evliliklerinin başından beri Kocaeli'nde davalının ailesi ile iç içe yaşadıklarını, ailesinin müdahaleleri olduğu gibi hakaretleri ve psikolojik şiddetlerinin de olduğunu, erkeğin defalarca eşine, ailesinin yanında hakaret ettiğini ve hatta fiziksel şiddet uyguladığını, tekrar eşinin ailesi ile yaşamaya zorlandığını, tüm bu süreçte davalının ailesi yeniden müvekkilimin tüm yaşantısına karışmaya başladıklarını, davalının nilesinin yanına taşındıktan sonra müvekkil ile davalı eşi arasında iletişim tamamen koptuğunu, erkeğin sürekli eşini küçümser davranışlarda bulunduğunu, müvekkilinin kahvaltı hazırlamak için erkenden kalktığı bir sabah elinden sofraya su damlaması sebebiyle erkek tarafından kayınvalidesinin yanında darp edildiğini, ayrıca davalı eşin bununla da yetinmeyip o dönemde 7 yaşında olan çocukları ...'yi de darp ettiğini, bunun üzerine kızlarını yanına alan müvekkilin Bursa'ya ablasının yanına gittiğini, bir süre sonra da Trabzon da anne ve babasının yanına geldiğini, davalı eş büyük kızlarını okula yazdırmak ve kendilerini ayrı eve yerleştirmek istediğini söyleyerek kızını alıp Kocaeline gittiğini, kızından ayrı kalamayan müvekkilin mecburen bir ayın sonunda Kocaeline geri döndüğünü, erkek ve ailesinin eve geri dönen müvekkile kötü muamele etmeye devam ettiklerini, erkeğin müvekkilinin ailesi ile görüşmesine de izin vermediğini, müvekkilinin 21 yıllık evlilik hayatının eve hapsedilmiş vaziyette geçtiğini, davalı eşin ailesi ile yaşadıkları dönemde müvekkile ilgisiz davranmaya ve ayrı odada uyumaya başladığını, ayrı eve taşındıklarında da bu durumun devam ettiğini, erkek ilgisizliğine ek olarak ortak evine bakmaktan da imtina ettiğini, kadın ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamayı kendine hiçbir zaman görev edinmediğini, erkeğin zamanla ortak evden tamamen koptuğunu, üst üste 3-4 gün evine hiç gelmediğini, defalarca müvekkilin telefonla aramalarına cevap vermediğini, yukarıda belirtilen sebeplerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocukların zorunlu giderleri için her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için ise aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, şimdilik ziynet eşyası bedeli olarak 5.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davahdan tahsiline karar verilmesine, davacı müvekkilin kızına aldığı 4.000.00 TL çeyiz setinin aynen iadesine, şayet bu mümkün değilse bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı tarafça davacı müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, söz konusu olaylardan sonra ortak hayat 10 yılı ... süre devam ettiğini, dolayısı ile geçmişe dönük olaylar iş bu dava kapsamında dinlenemeyeceğini, herhangi bir darp raporuna da sahip olmadığını, tarafların evlendikleri tarihte bir süre müvekkilin ailesi ile yaşadıkları hususunun doğru olduğunu, ayrı bir ortak ikametgah sahibi olalı ve hatta söz konusu ikametgahın maliki olalı çok uzun yıllar olduğunu, her yaz ortada hiçbir neden yokken Trabzon'a gelerek eşini ikna edip çocukları ile beraber ortak konuta geri döndüklerini, kadına araç satın aldığını, her yere özgürce gidebildiğini, davacı tarafın evden son ayrılışı 22 Haziran tarihinde müvekkil her yaz olduğu gibi eşi ve çocuklarını Trabzon'a ... etmiş ve yolculuk boyunca eşi ve çocuklarını arayarak bilgi aldığını, davacı Trabzona'a vardıktan bir süre sonra her yaz olduğu gibi geri dönmeyeceğine dair söylemlerine başlamış ve müvekkil ailenin dağılmaması için Trabzon'a geldiğinde eşinin kız kardeşi ...'un oturduğu semtte bir ev kiraladığını öğrediğini, müvekkil davacının abisi ... 'un evine yanında aile dostları olmak sureti ile giderek eşi ile konuşmak ve kendisini ikna etmek istemiş ancak davacı taraf herkesin içerisinde müvekkile hakaret ederek ve müvekkili tehdit ederek dönmeyeceğini söylediğini ileri sürerek asıl davanın tüm talepleri ile reddine, karşı davanın kabulüyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkil babaya verilmesine, ortak çocuklar için aylık ayrı ayrı 200,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2021 tarih ve 2019/981 Esas, 2021/454 Karar sayılı kararı ile; boşanma davaları yönünden; erkeğin evlilik birliği içinde sorumluluklarını yerine getirmediği, birliğin giderlerine katılmadığı, eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı, onlara karşı ilgisiz olduğu, sevgisini göstermediği, çocukların eşyalarını çöpe attığı, kadının ise; eşinin istememesine rağmen sigara içmeye devam ettiği, kadının sosyal ekonomik araştırma tutanağına göre ev hanımı olduğu, daimi bir işte çalışmadığı, gelirinin olmadığı, erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, ziynet alacağı davası yönünden; dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında kadının, eşine hangi ziynet eşyalarını verdiği ve ziynet eşyalarını geri alınmak maksatlı erkeğe verildiği ispat edilemediği, bu haliyle ispatlanamayan ziynet eşyalarının iadesi davasının reddi gerektiği kadının kızına aldığı 4.000,00 TL değerindeki çeyiz setinin iadesi davası yönünden; ortak çocuğa alınan çeyiz setinin iadesine yönelik uyuşmazlık aile hukukundan kaynaklanmadığı, uyuşmazlığın genel mahkemede çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki düzenlenmesine, ortak çocuklar için aylık ayrı ayrı 200,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin velâyet, iştirak nafakası ile manevî tazminat taleplerinin ve kadının ziynet alacağı davasının reddine, kadının kızına aldığı 4.000,00 TL değerindeki çeyiz setinin iadesi davası yönünden Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde kadın vekili kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarı, ziynet alacağı davasının reddi yönünden, erkek vekili kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 10.03.2022 tarih ve 2022/340 Esas, 2022/317 Karar sayılı kararı ile; somut olayda, istinaf istemine konu ziynet eşyasının iadesi istemine ilişkin olarak kadının davası yönünden red hükmü kurulduğu ancak karar gerekçesinin yeterli olduğundan söz edilmeyeceği, ispat yükü kadında ise de; bir daha iade edilememek üzere bozdurulduğunu ispat yükünün erkekte olduğu, davalı erkeğin bu konuda bir iddiasının olmadığı gibi, ziynet eşyasına yönelik hiç beyanda bulunmadığı, evliliğin ilk yıllarında bir taşınmazın satın alındığı dosya kapsamından belli iken, kadının tanıklarının beyanlarına niye itibar edilmediğinin de açık olmadığı, kabule göre de; ziynet eşyasının iadesine ilişkin talebin reddine karar verildiği halde kadın aleyhine bu yönden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesinin de hatalı olduğu, bu itibarla; eksik inceleme ile ve gerekçesiz şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan ilk derece mahkemesi tarafından davanın yeniden görülerek, yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen hususlar araştırılıp değerlendirilmek ve tarafların usuli kazanılmış hakları da gözetilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulmak üzere dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine, kaldırma gerekçesine göre, kocanın istinaf itirazlı ile kadının sair istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanma davaları yönünden; erkeğin evlilik birliği içinde sorumluluklarını yerine getirmediği, birliğin giderlerine katılmadığı, eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı, onlara karşı ilgisiz olduğu, sevgisini göstermediği, çocukların eşyalarını çöpe attığı, kadının ise; eşinin istememesine rağmen sigara içmeye devam ettiği, kadının sosyal ekonomik araştırma tutanağına göre ev hanımı olduğu, daimi bir işte çalışmadığı, gelirinin olmadığı gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki düzenlenmesine, ortak çocuklar için aylık ayrı ayrı 200,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin velâyet, iştirak nafakası ile manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı davası yönünden; genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiği, aksinin iddiası ise ispata tabi olduğu, davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve davalı kocasına verdiğini ispat etmek zorunda olduğu, erkek ise kendisine verilmediği ya da geri istenmemek üzere verildiğini ispat etmek zorunda olduğu, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi'nin 10.03.2022 tarih, 2022/340 Esas, 2022/317 Karar sayılı kaldırma kararında da belirtildiği üzere tarafların evliliklerinin ilk yıllarında bir ev satın alındığı, tanık ...'nin beyanında da ziynetlerin bozdurularak bu evin alımında kullanıldığının beyan edildiği ve daha sonra davacıya geri verilmediği gerekçesiyle 25.12.2020 havale tarihli bilirkişi raporuyla varlığı tespit edilen ve tanık beyanıyla evin satın alımında kullanılan 2 adet 22 ayar 10'ar gram bileziklerin bozdurma değeri olan 4.900,00 TL, 4 adet 14 ayar 5'er gram bileziklerin bozdurma değeri olan 3.100,00 TL, 1 adet 22 ayar 25 gram set takımının bozdurma değeri olan 6.125,00 TL ve 6 adet çeyrek altının bozdurma değeri olan 2.730,00 TLden oluşan toplam 16.855,00 TL ziynet alacağının dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, varlığı tespit edilemeyen 3 adet 5,00 gram bilezik, 4 er adet yüzük ve künyeye yönelik (bozuş fiyatı:9.605,00 TL) fazlaya ilişkin istemin ise reddine, kadının kızına aldığı 4.000,00 TL değerindeki çeyiz setinin iadesi davası yönünden yapılan değerlendirmede ise; kadının kızına aldığı 4.000,00 TL değerindeki çeyiz setinin iadesi davası yönünden; ortak çocuğa alınan çeyiz setinin iadesine yönelik uyuşmazlık aile hukukundan kaynaklanmadığı, uyuşmazlığın genel mahkemede çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kadının evlilik birliğinin sona ermesinde kusuru bulunmamakta olup tek kusurlunun erkek olduğunu, yerel mahkeme kararında müvekkiline kusur izafe edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kusur konusu boşanmanın yanı sıra tazminat, nafaka gibi boşanmanın ferilerine de doğrudan etki ettiğini, evliliğinden beklentileri karşılanmayan ve yıllar boyu huzursuz, mutsuz ve şiddet gördüğü bir evlilik birliğini sürdürmek zorunda bırakılan fiziksel ve ruhsal çöküntü yaşayan müvekkilinin yalnızca sigara içtiğinden bahisle kusurlu sayılmasının hakkaniyetli olmadığını, müvekkilinin evlilikteki menfaatleri zarar görmüş olduğunu, kişilik haklarının saldırıya uğradığını, bu nedenle dosyadaki tanık anlatımları ile ispatlanan hususlar nazara alındığında yerel mahkemenin hükmettiği tazminat tutarının tüm bu zararı karşılamaktan çok uzak olduğunu, iştirak nafakaları ile yoksulluk nafakasının miktarlarının da yetersiz olduğunu, dava dilekçesinde 5.000,00 TL ziynet eşya bedeli taleplerini 30.05.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 11.855,00 TL daha artırarak toplamda 16.855,00 TL ziynet alacağı talep ettiklerini, taleplerinin Mahkemece tam kabul edilmiş olmasına rağmen kısmen kabul kısmen red kararı verilerek karşı taraf lehine vekâlet ücretine hükmedildiğini, karar bu yönüyle kaldırılması gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarları ve ziynet eşyaları alacağı davasında kurulan hüküm ve yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönlerinden kararın kaldırılması istemiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının dinlenen tanıklarından babasının beyanında tarafların evlilik birliğine ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin olmadığını, yine kardeşi ...'un evlilik birliği içerisinde müvekkilinin eşine karşı olumsuz bir davranışına şahit olmadığını beyan ettiklerini, kadının dava dilekçesinde bahsettiği olayların 21 yıllık evliliğin ilk 10 yılında meydana geldiğini, dava dilekçesinde belirtilen tarih ve zaman aralığı dikkate alındığında şikayetlere ilişkin olup söz konusu olaydan sonra ortak hayat 10 yılı ... süre devam ettiğini, tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, iddialarını ispatlar nitelikte olmadığını, duyuma dayalı tanık beyanlarına itibar edilerek müvekkilinin ağır kusurlu, davacı karşı davalının az kusurlu olduğunun kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ziynet eşyaları yönünden verilen karar ise gerekçesiz ve dayanaksız olduğunu, davacı tanığı ... ve ...'un ziynet eşyalarının ne olduğunu bilmediklerini beyan ettiklerini oysa ki, ... davacının abisi ... ise babası olduğunu, eğer ziynet eşyaları ile ev alınmış olsaydı bu durumu ilk bilecek kişiler olduğunu, zira aynı zamanda ... müvekkilinin de yakın arkadaşı olduğunu, her ne kadar ziynet eşyaları taleplerinin kısmen kabul kısmen red olarak belirtilmiş ise de, bilirkişi raporunda bildirilen tüm ziynet bedelleri yönünden kabul kararı verildiğini, kadın tanıkları dahi rapora konu ziynet eşyalarının tamamının ev alımında kullanıldığına dair beyanda bulunmadıklarını, bu haliyle müvekkilinin hali hazırda davacının elinde bulunan ziynet eşyalarını dahi iade etmek zorunda bırakıldığını ki bunun da hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası ve fer'ileri ile ziynet alacağı davsının kabulü yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanma davaları yönünden; tarafların kabul edilen kusurlarının tamamının tanık anlatımlarından anlaşıldığı üzere gerçekleştiği, akrabalık veya diğer bir yakınlık durumunun başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı, dosyada tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da bulunmadığı; tanıkların kişisel durumlarının ya da toplumun etik kurallarına aykırı tutumlarının da yargılama için önemli olmadığı, bu şekilde tanık beyanlarına itibar edilerek hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığı; tarafların birbilerine isnat ettiği diğer kusurların tanık beyanı ya da başkaca delille desteklenmediğinden varit görülmediği, kadının, eşi istemediği halde fazla miktarda sigara tüketmesinin yerleşik yargıtay uygulamasına göre tabidir ki kusur olduğu yine kocanın, belli yönlerden af iddiasına dayanmış ise de, tanık anlatımlarından özellikle ortak çocuğun beyanların erkeğin kusur olarak tespit edilen eylemelerini ayrılma anına kadar sürdürdüğünün anlaşıldığı, affedilen eylemin tekrarlanması ve devam etmesi halinde bunun kusur olarak nazara alınmasının da tabii olduğu, böylelikle evlilik birliğinin Mahkemece kabul edilen erkeğin ağır kusurlu, kadının az davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı, her iki davanın da kabulü ile boşanma kararı verilmiş olmasında, bu şekilde kadının feri taleplerinin de kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, kadının dosyaya sağlanan müzekkere cevapları ve SGK kaydına göre çalışmadığının da açık olduğu, boşanma ile yoksulluğa düşeceği, hükmedilen tazminat ve nafakaların da tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve dosya kapsamı ve hakkaniyet ölçüsünde olduğu, kocanın işsiz olmasının dahi onu tazminat ve nafaka yükümlülüğünden kurtarmadığı, herkesin kendi kusurlu davranışlarının sonuçlarına katlanması gerektiği, ziynet alacağı davası yönünden; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, davacı kadının, düğünde kendisine takılan ziynet eşyasının erkek tarafından kendisinden alınıp iade edilmediğini ispat ettiği, bu nedenle davanın kabulünün yerinde olduğu ancak kadının dava dilekçesinde talep ettiği ziynet eşyasının cins, ayar ve gramına dair bir belirleme yapmadığı, sadece bedel bildirmek suretiyle iade talebinde bulunduğu, kuyumcu bilirkişinin raporunu ibrazından sonra kadın tarafından talebin ıslah edildiği ve 16.855,00-TL üzerinden talepte bulunulduğu, dolayısıyla dosyada reddedilen bir talep bulunmadığı, kısmen kabul kısmen red kararı verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, bu itibarla yukarıda açıklandığı üzere, yerel mahkemece, belirlenen kusur durumu ile bu doğrultuda boşanma kararı verilmesi ile; ziynet eşyasının iadesine ilişkin davanın kabul edilmiş olmasında, usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle kadının ziynet alacağı davası yönünden istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının ziynet eşyalarının iadesi davasının kabulü ile; 25.12.2020 havale tarihli bilirkişi raporuyla tespit edilen 2 adet 22 ayar 10'er gram bileziklerin bozdurma değeri olan 4.900,00 TL, 4 adet 14 ayar 5'er gram bileziklerin bozdurma değeri olan 3.100,00 TL, 1 adet 22 ayar 25 gram set takımının bozdurma değeri olan 6.125,00 TL ve 6 adet çeyrek altının bozdurma değeri olan 2.730,00 TL'den oluşan toplam 16.855,00 TL ziynet alacağının dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, davacı taraf adli yardımdan yararlandığından suçüstü ödeneğinden karşılanan 450,00 TL bilirkişi ücretinden oluşan yargılama giderinin erkekten alınarak Hazine'ye irat kaydına karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, ziynet alacağı davası yönünden kesin olmak üzere karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla, kadının evlilik birliğinin sona ermesinde kusurunun bulunmadığını, tek kusurlu tarafın erkek olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakalarının ve tazminatların miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi ile iştirak ve yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 327 nci maddesi, 328 inci maddesinin birinci fıkrası,329 uncu maddesi, 330 uncu maddesi, 331 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre davacı-karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocukların ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun boşanma davası ve fer'îleri yönünden esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın ve yoksulluk nafakasının miktarı ile ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakalarının miktarları yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın ve yoksulluk nafakasının miktarı ile ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakalarının miktarları yönlerinden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,
3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...