Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2297 E. 2023/6058 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur durumu, yoksulluk nafakası şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarı ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosyadaki tüm belgeler incelendiğinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1592 E., 2022/2638 K.

...

...

...

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/1088 E., 2020/777 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının ve ziynet alacağı davasının reddine, erkeğin karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası, tazminat talepleri ve ziynet alacağı davasına yönelik istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen maddî tazminat ve kadının reddedilen yoksulluk nafakası yönlerinden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönlerinden, davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı ile reddedilen tazminat talepleri ve reddedilen ziynet alacağı davası yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, katılma yoluyla temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır. Davalı-karşı davacı erkek kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönlerinden temyize geldiğine göre, davacı-karşı davalı kadının reddedilen ziynet alacağı davası yönünden katılma yoluyla temyiz hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı-karşı davalı kadının reddedilen ziynet alacağı davası yönünden katılma yolu ile temyiz dilekçesinin de reddine karar vermek gerekir.

Davacı-karşı davalı kadın vekilinin reddedilen yönler dışında, davalı-karşı davacı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; çevresindeki insanların evliliklerine çokca müdahale ettiğini, bazı zamanlar erkeğin hırslanarak kadını tartakladığını ve vurduğunu, erkeğin cinsel sorunlarının olduğunu, tedaviye yanaşmadığını, kocalık görevini yerine getirmediğini, en son olarak kadını evden kovduğunu, kadının 20.000,00 TL değerindeki eşyalarının ve 15.000,00 TL değerindeki altınlarının evde kaldığını ve alamadığını, erkeğin kadını evden kovduktan sonra ortak konutta başka biri ile yaşamaya başladığını, birlikteliklerinin halen devam ettiğini, kadının ev hanımı olduğunu ve hiçbir gelirinin bulunmadığını, erkeğin ise çiftçilik yaptığını ve kendine ait bir serasının bulunduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata ve ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı- karşı davalı kadın vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; kadının da köyde büyüdüğünü, kendi annesinin de köylü olduğunu, köy hayatında bir sorun yaşamadığını, akraba ziyaretlerini sık sık yaptığını, erkeğin de kendisinin isteyerek gönderdiğini, evi terk etmediğini, annesine kendisinden başka bakacak kimsenin bulunmaması sebebi ile refakatçi olarak gittiğini, annesi iyileştikten sonra ortak konuta döndüğünü ancak erkeğin kendisini evden kovduğunu, kadının ikinci evliliği olması sebebi ile karşı tarafın kendisine bu konularda hakaret ettiğini, erkeğin kişisel temizliğine dikkat etmediğini belirterek karşı davanın reddine asıl davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların gerçeği yansıtmadığını, eşine karşı her zaman çok iyi davrandığını ve üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirdiğini, erkeğin köyde yaşadığını ve burada çiftçilik yaptığını, ailesinden kimsenin olmadığını, birilerinin etkisi altında kalabilecek durumda olmadığını, kadının bu köy yaşamına ayak uyduramadığını, üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmediğini, sabahları geç kalktığını, erkeğe işlerinde yardım etmediğini, ev işlerini erkek ve onun annesinin yaptığını, kadının sürekli olarak Antalya'ya ailesinin yanına gittiğini ya da annesinin tarafların ortak konutuna geldiğini, en son olarak kadının annesinin ameliyatı için Antalya'ya gittiğini ve eve dönmediğini, kadının evden ayrılırken ziynet eşyalarını yanına aldığını ve sonrasında ziynetleri sattığını söylediğini, erkeğe köylü diyerek aşağı gördüğünü, erkeğin cinsel olarak bir sağlık sorunun bulunmadığını, doktora gittiğini ve doktorun bir sorunun olmadığını söylediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, erkek yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın erkeğin kendisine fiziksel şiddet uyguladığı, cinsel sorunları olduğu ve tedavi olmak istemediği, kendisini evden kovduğu ve başka bir bayanla yaşadığı iddiasında bulunarak boşanma talep etmiş ise de bu vakıaları ispat edemediği, kadının ziynet eşyalarının kocası tarafından alınıp bozdurulduğu hususunu ispat edemediği, erkek her ne kadar kadının üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmediğini, sabahları geç kalktığını, erkeğe işlerinde yardım etmediğini, ev işlerini erkek ve onun annesinin yaptığını, kadının sürekli olarak Antalya'ya ailesinin yanına gittiğini, köylü olması sebebiyle aşağıladığını iddia etmişse de bu iddiaları ispat edemediği, ancak kadının ziynet eşyalarını alarak annesi ile birlikte evden ayrıldığı, bir daha da dönmediği, bu suretle birlikte yaşamaktan kaçındığı görgüye dayalı tanık beyanları ile sabit olduğu, olayların akışı karşısında kadının tam kusurlu olduğu ve erkeğin dava açmakta haklı olduğu, tarafların evlilikleri ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede sarsıldığı gerekçesiyle kadının boşanma ve ziynet alacağı davalarının reddine, erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, erkek lehine 5.000,00 TL maddî tazminata, erkeğin kişilik hakkına yönelik herhangi bir saldırı niteliğinde eylem gerçekleşmediğinden manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin kadını evden kovduktan sonra başka birisi ile birlikte yaşamaya başladığını, erkeğin sadakatsiz olduğunu, boşanmada kadının ağır ve eşit kusurlu olmadığını, yararına tazminata hükmedilmesi gerektiğini, yoksulluğa düşeceğinden de yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini, ziynetlerin evlilik birliği içinde kadının ameliyetı için harcandığını, yanında götürmediğini, bu yönden sunulan yazışmaların eksik olduğunu ve delil vasfında olmadığını ileri sürerek belirtilen sebeplerle ve re'sen gözetilecek sebeplerle kararın boşanma yönünden kabulüne ve bunlar yönünden kesinleştirilmesine, ziynet alacağı davasının reddi ile nafaka ve reddedilen tazminat talepleri ile erkek lehine hükmedilen maddî tazminat yönünden kararının kaldırılmasına ve yeniden incelenmesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının reddedilen davası yönünden istinaf yoluna başvurulmadığından İlk Derece Mahkemesinin bu hususta yaptığı tespitlerin kesinleştiği, yine erkeğin davasında verilen boşanma kararı da taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleştiği, erkeğin karşı davasında, "kadının ziynet eşyalarını alarak annesi ile birlikte evden ayrıldığı, bir daha da dönmediği, bu suretle birlikte yaşamaktan kaçındığı ve evlilik birliğinin mevcut hale gelmesinde kadının tamamen kusurlu olduğu " yönündeki tespit ve değerlendirmenin hatalı olduğu, fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi olmadığı gibi kadının kendisine ait ziyneti yanına almış olmasının da kusur olarak değerlendirilemeyeceği, sunulan delillerle erkeğin boşanma davasının da ispatlanamadığı, Mahkemece erkeğin davasının reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı ise de, bu davada verilen boşanma kararı istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden karar gerekçesinin yazılı şekilde düzeltilmesi gerektiği, kusur bulunmayan kadının sürekli ve düzenli bir geliri bulunmamakta olup boşanmakla yoksulluğa düşeceği, toplanan delillerle eşlerin kusurlu eylemi ispat edilemediğinden tarafların tazminat talepleri yönünden yasal koşulların gerçekleşmediği, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine dair karar istinaf edilmeksizin kesinleştiği gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile erkek yararına hükmedilen maddî tazminat yönlerinden kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadın için aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, yasal koşulları oluşmadığından kadının maddî ve manevî tazminat ile erkeğin maddî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, kadının sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı ile reddedilen tazminat talepleri ve reddedilen ziynet alacağı davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, tarafların kusurlarının ispatlanıp ispatlanmadığı, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının şartları oluşup oluşmadığı ve miktarı ile kadın lehine tazminata hükmedilme şartları oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-karşı davalı kadının reddedilen ziynet alacağı davasına yönelik katılma yollu temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Tarafların diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

...