"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1319 E., 2022/3093 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında karar verme
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/43 E., 2021/172 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle her iki davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; evlendikten kısa bir süre sonra kadının gerek kendisine, gerekse ailesine yönelik hakaret ve aşağılamalarına maruz kaldığını, evlilikleri süresince kadının erkeğe zaman zaman fiziksel şiddet de uyguladığını, ailesiyle görüşmesini kısıtladığını, erkeğin maaşına ve özel derslerden elde ettiği gelire el koyarak ortak hesap iddiası ile ekendi açtığı hesaplarda birikim yaptığını, edindikleri mal varlıklarını da kendi üzerine yaptırdığını, kendi evleri olmasına rağmen evlendikleri günden bugüne kadar kirada oturduklarını ve erkeğin ailesinden kira yardımı almaya devam ettiklerini, ortak eve ilişkin temizlik, yemek, ütü gibi görevlerini yerine getirmediği gibi 1,5-2 yıldır yataklarını da ayırdıklarını, kadının eve geç gelmesi, bazı günler gelmemesi ve nerede olduğunu sorduğunda cevap alamaması nedeniyle erkeğin aldatıldığını düşünmeye başladığını, kadının telefonunda gece alkollü eğlence mekanlarında erkeğin tanımadığı kişilerle samimi fotoğraflarını tespit ettiğini, kadının whatsapp konuşmalarında gerçek adı E. A. olan şahısla yazışmalarını tespit ettiğini, bu numaranın daha sonra Emine Hoca, sonra ... Hoca, daha sonra da zerrrooo olarak kaydetmiş olduğunu, konuşma içeriğinin bütününün evli bir bayanın gece geç saatlerde başka bir erkekle yapabileceği bir konuşma niteliğinde olmadığını, konuşmanın sonunda da erkek şahsa kalpli öpücük gönderdiğini, hatta bir başka gün ... adlı kişiye doyumsuz şey bile dediğini, bir gece 00.08'de buluşma konumu gönderdiğini, 02.01'de bu kişinin çok güzel bir geceydi, bunu hiç bir zaman unutmayacağım, seni de ayrıca tebrik etmek lazım, hoşçakal dediğini, devamında da yaşanmamış, konuşulmamış farzedelim, ben hep gülüp geçmiştim bu zamana kadar ama bu başkaydı dediğini ve buna benzer flörtöz diyalogların geçtiğini, davalı tarafından sadakat yükümlülüğünün en ağır şekilde ihlal edilmiş olup davacının gurur ve onurunun hiçe sayıldığını, kilosundan, uyuma şeklinden dolayı bir çok defa aşağıladığını, eski sevgilisi ile erkeği defalarca karşılaştırdığını beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, lehine 300.000,00 TL manevî tazminata, ayrıca kadın adına kayıtlı taşınmazlar ile banka hesaplarındaki paraların tasfiyesine ve edinilmiş mallara katılma ile ilgili mal rejimine göre paylaştırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların hiç birisinin doğru olmadığını, boşanma sürece nedeniyle kadına atılan mesnetsiz ve çirkin yakıştırmalar olduğunu, aksine erkeğin kadına sürekli hakaret edip aşağıladığını ve fiziksel şiddet uyguladığını, kadının erkeğe söylediği iddia edilen sözlerin hiç bir gerçekliği olmayıp iddia ettiği olaylardan sonra taraflar arasında gayet mutlu bir şekilde evliliğin devam ettiğini, evlilik birliğinde sürekli sinirli ve agresif davranışlar sergilediğini, sürekli komşuların da duyacağı şekilde orospu, kaltak, o.çocuğu şeklinde hakaret ve tehdit ettiğini, aşırı kıskanç olup ailesine aşırı düşkünlüğünün evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini, kadına uyguladığı sözlü ve fiili şiddet nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu ve bu nedenle 1,5 yıldır psikolojik tedavi gördüğünü, doğal yollardan çocuk sahibi olamayınca aşılama tedavisi gördüğünü, erkeğin bu konuda kadını yalnız bıraktığını, bir defasında inşallah anne olamazsın diyerek kadını ağlattığını, kadının babasının kanser hastası olup annesinin de sürekli rahatsızlıkları olduğunu, onlarla ilgilenmesine de karşı çıktığını, aşırı kıskanç olup kadın veya erkek meslektaşları ile görüşmesinden bile rahatsız olduğunu, iftira boyutunda ithamlarda bulunduğunu, kadının telefonuna kaçak yazılım yüklediğini ve kişilik haklarını ihlal ettiğini beyanla davacı tarafın davasının reddine, karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.00000 TL manevî tazminata, ayrıca ziynet alacaklarının iadesine ve mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların her ikisinin de öğretmen oldukları, sabit gelirleri olduğu, ayrıca ayrı ayrı özel dersler verip buradan da ek gelir elde ettikleri, davacı-karşı davalının ailesinin kendilerine bir evlerinin kirasını kira yardımı olarak verdikleri, ayrıca kadının ailesinin de kadına bir ev bağışta bulunduğu, evlenmeden önce araçlarının olduğu, kazandıkları paranın ortak hesapta durduğu, ancak bu hesabın tüm denetiminin kadında olduğu, erkeğe cep harçlığı verdiği, yeminli tanık anlatımlarına göre haftalık 10,00 TL harçlık vererek onunla geçinmesi gerektiğini söylediği, yeni giysi almasına izin vermediği, okula giderken yolun bir bölümüne kadar erkeğin bıraktığı, geri kalan yolu yürüyerek gidip geldiği, okuldaki iş hayatında sosyal faaliyetlere parası olmadığından katılamadığı, giysilerinin eskiliğinin, delinmiş olduğunun diğer meslektaşlarının dahi dikkatini çektiği ve konu edildiği, gelir durumlarına, mal varlıklarına göre erkeğin bu şekilde yaşamasının, iş çevresine uyum sağlayamadığı gibi öğretmenlik mesleğini icra ederken eski, delinmiş giysiler giymesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, erkeğin kadından ekonomik ve fiziksel şiddet gördüğü ve buna ilişkin vücudundaki morlukları gördükleri, öğretmenlik yaptığı okuldaki iş yaşantısında ekonomik şiddetin izlerini çok net gördükleri, ayrıca kadının erkeğin ailesiyle iyi ilişkiler kurmadığı gibi eşinin görüşmesine de engeller koyduğu, tarafların daha önce de kavga sonrasında ayrıldıkları, erkeğin ailesinin araya girmesiyle barıştıkları, bir arada yaşamaya devam ettikleri, tüm bunların yanında kadının telefonundan kadın adıyla ve değişik adlarla kayıtlı olan bir erkekle mesai arkadaşı ya da normal bir arkadaştan öte samimi ve imalı mesajlaşmalar yaptığı, bunun da güven sarsıcı eylemler niteliğinde olduğu, bu durumun ortaya çıkmasından ve tarafların en son tartışmalarından sonra yine ayrıldıkları; ayrıca tarafların çocukları olmadığı, kadının çocuklarının olmasını istediği ve dosya içerisine sunulan hastane tedavi evraklarından da anlaşılacağı üzere tüp bebek için aşılama tedavisi gördüğü, ancak erkeğin yeminli tanık anlatımına göre eşini bu hususta yalnız bıraktığı, yanında moral ve motivasyon desteğinde bulunmadığı, tüp bebek tedavisinde istek, moral ve yüksek motivasyonun tıbbi tedavi kadar önemli ve gerekli olduğu anlaşıldığından, geçimsizliğin meydana gelmesinde her iki tarafın da kusurlu oldukları, kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, erkek lehine 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının tazminat taleplerinin reddine, tarafların mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı katkı, değer artış ve katılma alacağı talebi yönündeki davasının kararda huzura konu boşanma davasının kesinleşmesi akabinde tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; erkeğe yüklenen kusuru kabul etmediklerini, kadının bu süreçte yalnız bırakmadığını, tedavinin olumsuz sonuçlanmasının erkeğin kusuru olamayacağını, gerekçeli kararına dayanak yapmış olduğu tanık beyanlarının ispata elverişli olmadığını, kadının müvekkile karşı aşağılamalarda ve hakaretlerde bulunduğunun da ispatlandığını, hükmedilen manevî tazminat miktarının yetersiz olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası ile lehine hükmedilne manevî tazminatın miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kadına yüklenen ekonomik şiddet vakıası ile ilgili kimi tanık beyanlarında geçen iddialara gülüp geçilecekken Mahkemece karara gerekçe yapılmasının hatalı olduğunu, kadına yüklenen güven sarsıcı davranış vakıasına yarar mesajlara da karar gerekçesinde yer verilmediğini, bu mesajlara nasıl ulaşıldığının erkek tarafından anlatılmadığı gibi kadının telefonunun incelenmediğinden sunulan mesajların içeriklerinin doğruluğunun da şüpheli olduğunu, kaldı ki mesajların kadının bilgisi dışında ele geçirildiğinden yasak delil niteliğinde olduğunu, Mahkemeye bu konuda itirazlarını bildirmelerine rağmen Mahkemece inceleme araştırma yapılmadan bu mesajların doğruluğunun kabulünün de hatalı olduğunu, mesaj içeriklerinden kadının güven sarsıcı davranışının da ispatlanamadığını, bu mesajların ortaya çıkmasından sonra da tarafların bir arada yaşamaya devam ettiklerini ve erkeğin kadına karşı en ufak bir tutum almadığını, erkeğin tanık beyanlarında bahsi geçen morlukla ilgili anlatımlarının da aktarım olduğu gibi sunulan fotoğrafların da tarihi belli olmadığı gibi kadının yaptığının da kesin olmadığını, erkeğin tanık anlatımlarının soyut ve aktarım niteliğinde olduğunu, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığının sunulan fotoğraflar ile sabit olmasına rağmen erkeğe yüklenmemesinin de hatalı olduğunu, yine erkeğin ailesinin etkisi altında olup hep onlarla birlikte olduğunun da kabulü gerektiğini, en azından tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerektiği ileri sürülerek erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; özellikle dosya içeresinde yer alan kadının tanıkları Ü. İ., G. K. ve D. Z.'nin ifadeleri ile kadın tarafından sunulan mesajlardan; Mahkemece taraflara yüklenen ve tanık ifadelerinde geçen kusurlu eylemlerden sonra eşlerin, 2019 Ağustos ayında barıştıkları, bir araya gelip bir müddet birlikte yaşadıkları, tarafların barışıp yeniden evlilik birliğini devam ettirmeleri suretiyle birbirlerinin kusurlu davranışlarını affettikleri, en azından hoşgörüyle karşıladıkları, affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olaylar taraflara kusur olarak atfedilemeyeceği, affedilen olaylardan sonra da taraflara yüklenebilecek herhangi bir kusurlu davranışın varlığı da sunulan delillerle kanıtlanamadığı, bu durum karşısında; tarafların evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda her iki tarafın da kusursuz olduğu, hal böyleyken; taraflarca açılan dava ve karşı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının birbirine denk olduğu, eşlerin tedbir nafakasına ihtiyaçlarının bulunmadığı, bu sebeple taraflar lehine tedbir nafakasına hükmedilmediği gerekçesiyle tarafların kabul edilen dava ve karşı davaya yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile her iki davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; taraflar arasında evlilik birliğinin kurulmasından itibaren uyumsuzluğun söz konusu olduğu açık olmakla birlikte yerel mahkeme huzurunda dinlenilen tanık beyanlarıyla da sabit olduğunu, kadının dava dosyası içerisine sunmuş olduğu müvekkille konuştuğunu iddia ettiği whatsapp içerikleri incelendiği takdirde tarihsiz olduğu, tarihsiz olan konuşmalara dayanılarak tarafların barıştığının kabul edilmeyeceği, Yine kadının Facebook Messenger üzerinden ev fiyatları sorması ve ev arayışında olması da tarafların barıştıklarını göstermediğini, müvekkilin bu husustan haberi olmadığını, dosyadaki messenger içerikleri de kadın ve ilan sahiplerine ait içerikler olduğunu, Mahkeme huzurunda dinlenen kadın tanıklarının beyanları ise birbiri ile çeliştiğini, müvekkilin kadını affetmesinin söz konusu olmadığını, yine kadın ve müvekkilin barıştıkları ama daha sonra müvekkilin boşanma davası açtığına ilişkin dinlenen kadının tanık anlatımlarının tamamen duyuma dayalı olduğunu, kadının E. A. ile olan ve müvekkil tarafından tespit edilen son görüşmesinin 23.08.2019 olduğunu müvekkilce boşanma davasının 04.09.2019'da açıldığını, tanıkların anlatımlarıyla da sabit olduğu üzere müvekkil kadının başka bir erkekle olan yazışmalarını gördükten sonra boşanmaya karar verdiğini ve ortak konuttan ayrılarak boşanma davası açtığını, kadının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi ve reddedilen davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla tüm dosya kapsamı, tarafların artık bir araya gelerek evlilik birliğini sürdürmelerinin imkansız olduğunu, bu evliliğin sürmesinin ne taraflara ne de topluma bir yararı kalmadığı, Bölge Adliye Mahkemesinin tarafların her ikisini kusursuz kabul ederek, davalarının reddine karar vermesinin salt bu nedenle bile doğru olmadığını, kadının son yaşanan olaylar nedeniyle rahim kanseri olduğunu, kadının bu hastalık nedeniyle artık çocuk sahibi olmayacağı gibi yaşamı da ciddi tehdit altında olduğunu, kadının hastalığının da dikkate alınmasını beyanla kusur belirlemesi, reddedilen davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların af olgusunun ispat edilip edilmediği, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.