"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1141 E., 2022/1915 K.
...
...
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/58 E., 2021/354 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir. Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek tarafından açılan boşanma davası ile dosyaların birleştirilmesi gerektiğinden bahisle başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmaların ve fer'ilerine, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle ;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, tarafların her ikisinin de çalıştığını, maaş konusunda ve diğer konularda uyum sağlayamadıklarını, erkeğin bir ay önce evi terk edip gittiğini ve bir daha dönmediğini, borçların ve icraların kendisine geldiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için aylık 250,00'şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, kendisi için aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı davalı kadın birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; iddia edilen kişinin mesai arkadaşı olduğunu, iddiaların iftira olduğunu beyanla, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı davacı erkek vekili asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, kadın ve ailesinin müvekkiline ağır hakaretler ettiğini, kadının kardeşlerinin sürekli cezaevine girip çıktıklarını, kadının kazandığı tüm parayı onlara verdiğini iddia etmiş, davanın reddine karar verilmesini, davanın kabulüne karar verilmesi ihtimalinde ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kadının yaklaşık 7 yıldır başka biriyle ilişkisi olduğunu tespit ettiğini, ilişkide bulunan şahısla müvekkilinin telefon görüşmesi yaptıklarını, bu kişinin ilişkiyi kabul ettiğini ve müvekkilinin konuşmayı CD'ye aktardığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına yasal faiziyle birlikte 25.000,00 TL maddî 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 03.04.2018 tarihli ve 2017/329 esas, 2018/297 karar sayılı ilamı ile; tarafların 2003 yılında evlendikleri, ortak iki çocuklarının olduğu, kıskanç bir yapıya sahip olan erkeğin, kadına kıyafet konusunda sürekli baskı uyguladığı, çalışan davacının kazandığı parayı elinden aldığı gibi evin ihtiyaçlarını da karşılamadığı, bu nedenlerle taraflar arasında sürekli bir geçimsizlik olduğu, erkeğin kadın ile bir araya gelme şartı olarak "köyde yaşama" şartını ileri sürdüğü, bu şartlar altında davacı kadından bu evliliği daha fazla sürdürmesinin beklenemeyeceği, davalı tanıklarının beyanlarının daha çok soyut, yoruma dayalı, kendi düşüncelerini ön plana çıkaran ifadeler olduğu, davacı kadın aleyhine kusur değerlendirmesinde dikkate alınamayacağı, taraflar arasında 5 yıl önce gerçekleştiği söylenen olayda davacının davalıya küfür ettiği, davalının da davacıyı dövmeye yeltendiği, ancak bu olaydan sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri, bu nedenle gerçekleşen olayların her iki tarafça affedilmiş veya en azından hoşgörü ile karşılanmış sayılacağı ve kusur değerlendirmesinde dikkate alınamayacağı, ayrılık döneminde anne ile kalan çocukların bulundukları ortamda ihmal ve istismar edildiklerine dair dosya kapsamı ile bir bilgi olmadığı gözetilerek velâyetin anneye verilmesine, tarafların gelir durumları denk olduğundan davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine, boşanma ile davacı hiç değilse davalının maddî desteğini yitireceğinden maddî tazminat talebinin kısmen kablüne, dosya kapsamı ile davalının, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden bir davranışı olmadığından davacının manevî tazminat talebi reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için aylık 150,00'şer TL tedbir, 250,00'şer TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 150,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 12.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine hükmedilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 11.12.2020 tarih ve 2018/194 Esas, 2020/1564 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasındaki davanın istinaf incelemesinde olduğu sırada davalı erkek tarafından Konya 4. Aile Mahkemesi'nin 2018/491 Esas sayılı boşanma davasının açıldığı, davalı erkek tarafından açılan bu davanın halen derdest olduğu, inceleme konusu iş bu dosya ile Konya 4. Aile Mahkemesi'nin 2018/491 esas sayılı dosyası arasında hukukî ve fiilî bağlantı bulunduğu, davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği nazara alındığında, davaların birleştirilerek görülmesinde fayda bulunduğu, bu kapsamda davalı erkek tarafından açılan davanın iş bu dava ile birleştirilerek, her iki davanın esası hakkında hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile davalının istinaf başvuru talebinin, işin esasına girilmeksizin ve sair hususlar incelenmeksizin kabulüne kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların fiili ayrılığına sebep olan olayın erkeğin müşterek evi terk edip köye ailesinin yanına yerleşmesi olduğu, erkeğin borçlarının olduğu, bu nedenle eve icra geldiği hususunun ise ispatlanamadığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin, kadından ortak hayatı sürdürmesi beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu ve evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda müşterek evi terk edip köye ailesinin yanına yerleşen erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin tanık beyanlarının çoğunluğunun duyuma dayalı ve dayanılmayan vakıalara ilişkin olması, tanık ...'ın beyanında geçen olayın 5 yıl önceye ilişkin olması ve bu olaydan sonra tarafların evlilik birliğinin devam etmesi nedeniyle af kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, kadına atfı kabil herhangi bir kusur bulunmadığı, birleşen davada, kadının cevap dilekçesinde herhangi bir delil bildirmediği, davacı tarafın da delil olarak yalnızca tanık, ses kayıtlarına ilişkin CD'ye dayandığı, bu nedenle delil olarak dayanmadığı ve sonradan ileri sürdüğü Konya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/265 Esas sayılı dosyasının duruşma tutanağı, fotoğraf ve kadının cep telefonu gibi delillerin değerlendirilemeyeceği, dava dilekçesi ekinde sunulan ses kayıtlarına ilişkin 30.10.2019 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; raporda zina iddiasını doğrulayacak herhangi bir konuşma bulunmadığı gibi, davacı erkek tarafından sırf boşanma davasına delil oluşturmak amacıyla alınan bir kayıt olduğunun açıkça anlaşıldığı, ses kayıtlarının da hukuka aykırı delil olması nedeniyle hükme esas alınamayacağı, davacı tanığı ...'nin beyanının ise kadının zina yaptığı iddia edilen üçüncü kişi ... K.'den aktarılanlara ilişkin olduğu, tanık beyanının zina iddiasını ispata yeterli kabul edilemeyeceği, tanık beyanı dışında da dosya kapsamında iddiayı ispata elverişli herhangi bir delil bulunmadığı, dolayısıyla davacı erkeğin zina iddiasının ispatlanamadığı anlaşıldığından, birleşen davanın reddine karar verildiği, ortak çocukların yaşları, psiko-sosyal gelişimlerine dair menfaat ve ihtiyaçları dikkate alınarak velâyetlerinin annelerine verilmesinin uygun olacağı, kendisine velâyet tevdi edilmeyen babanın çocukların bakım ve eğitim giderlerine katılması gerektiği kanaati ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocukların yaşı ve ihtiyaçları gözetilerek, ortak çocuklar lehine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında, boşanma davasının açılmasıyla ayrı yaşama hakkına haiz olan kadın lehine tedbir nafakasına hükmolunduğu, kadının sürekli bir işinin bulunması, tarafların gelir durumlarının denk olması nedeniyle boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği değerlendirildiğinden, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, erkek tarafından maddî ve manevî tazminat talebinde bulunmuş ise de; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu kabul edilen erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri reddedildiği, mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden haleldar olan kadın lehine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur durumu, kadının yaşı ve yeniden evlenme şansı, evlilik birliğinin süresi ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak maddî tazminata hükmolunduğu, erkeğin ispatlanan kusurları nedeniyle kadının kişilik haklarının saldırıya uğradığından bahsedilemeyeceğinden, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ie tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için aylık 150,00'şer TL tedbir, 250,00'şer TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 150,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 15.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlu davranışın gerçekleştiği, tanık ...'nin beyanının duyuma dayalı olduğu ve CD içerisinde zina iddiasını ispatlamaya elverişli delil bulunmadığı gözetildiğinde, erkeğin zina iddiasının ispatlanamadığı yönündeki Mahkemenin kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, erkeğin asıl dava kapsamında sadakatsizlik ya da güven sarsıcı davranış iddiasında bulunmadığı dikkate alındığında kusur belirlemesinde hata yapılmadığı, idrak çağındaki ortak çocukların velâyet tercihlerinin annelerinden yana olması, anneleri yanında kurulu bir düzenlerinin bulunması, bu düzen içerisinde mutlu olmaları, annenin velâyetten kaynaklanan yetki ve görevlerini ihmal ettiği ya da kötüye kullandığı yönünde delil bulunmaması ve dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporuna yansıyan beyan, gözlem ve tespitler dikkate alındığında, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinde, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar lehine iştirak nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, çocukların zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında, tam kusurlu olduğu anlaşılan, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlen dirildiğinde, maddî tazminat takdir edilmesinde isabetsizlik yok ise de; Mahkemece 2017/329 Esas, 2018/297 Karar sayılı 03.04.2018 tarihli kararı ile kadın lehine 12.000,00 TL maddî tazminata hükmedildiği, bu karara yönelik olarak sadece erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, bu itibarla maddî tazminat miktarı yönünden erkek lehine usulî kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınmaksızın, kadın lehine 15.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesi yerinde görülmediği gerekçesi ile erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî tazminat yönünden kaldırılmasına, kadın yararına 12.000,00 TL maddî tazminata, erkeğin sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının ve erkeğin davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocukların velâyet düzenlemesi, kadın yararına tedbir, çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı ve 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri (6100 sayılı Kanun) Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı davacı erkek vekilinin reddedilen davasına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesini birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Bölge Adliye Mahkemesince “müşterek evi terk edip köye ailesinin yanına yerleşen erkeğin tam kusurlu olduğundan" bahisle boşanma kararı verilmiş ise de, ortak haneyi terk etmiş olmak tek başına boşanma sebebi sayılamaz. Davacı davalı kadının terke dayalı boşanma davası da bulunmamaktadır. 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma unsuru kadının davasında gerçekleşmemiştir. Bu durumda kadının boşanma davasının da reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanma kararı verilmesi doğru bulunmamış bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden erkek yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre kadının boşanma davasının fer'îlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
2.Davalı davacı erkek vekilinin reddedilen davasına ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin reddedilen davası yönünden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.12 .2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...