"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1406 E., 2023/277 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/614 E., 2022/142 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ...'de faaliyet gösteren ve babasının işlettiği bir restaurantta çalıştığını, davalının da evlenmeden önce özel bir hastane hemşire olarak çalışmakta iken kendi isteği ile işten ayrıldığını, evlendikten sonra da bir aile hekiminin yanında çalışmaya başladığını, tarafların düğününün pandemi nedeni ile yapılamadığını, davacı müvekkilinin düğün merasimi yapılana kadar beklemeyi teklif ettiğini ancak davalı ve annesinin beklemeyelim demesi üzerine gelin alma merasimi ile tarafların fiili evliliklerinin başladığını, ancak davalının bu durumu sürekli olarak davacıya iğnelediğini ve psikolojik baskı oluşturduğunu, davalının sürekli kıskanç bir tavır sergilediğini, telefonunu izinsiz inceleyip bir kısım kayıtlı numaraları arayarak sesleri dinlediğini, müvekkilini arkadaşları ile görüşmesine karşı çıktığını, arkadaşı yanında "millete ne yılışıp duruyorsun" dediği, davalının evlilik birlikteliği içerisinde sürekli huzursuzluk çıkartığını, psikolojik şiddet uyguladığı, tartışmalara yol açtığını, müvekkilinin ailesinin baskısı ile bu duruma sabrettiğini, davalının sürekli baş ağrısı şikayetinden dolayı müvekkilinin davalıyı doktora götürdüğünü, yapılan tetkikler sonucunda davalıya MS hastalığı teşhisi konulduğunu, davalının bu duruma inanmak istemediğini, ancak doktorun kayıtlardan bu hastalık teşhisinin daha önce konulduğunu söylediğini, böylelikle davacının böyle bir hastalığın evlilik tarihinden önce de olduğunu ama kendisinden gizlendiğini öğrendiğini, davalının hastalığını bilmesine rağmen tedavisine başlamadığını, davalının davacının ailesinin eve gelmesini dahi istemediğini, ancak kendi ailesinin sürekli gelip gittiğini, bu durumunda taraflar arasında huzursuzluğa neden olduğunu, davalının normal aile hayatına uyum sağlayamadığını, evlilik süresince bulunmuş olduğu tutum ve davranışlarla ortak yaşamı çekilmez duruma getirdiğini, müvekkilinin davalının bu dengesiz tutumları nedeni ile mutsuz olarak bugüne kadar evliliği sürdürdüğünü belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, davacı lehine 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, tarafların düğünlerinin covid 19 olaylarının meydana gelmesinden dolayı iptal edindiğini, ancak davacının babasının her iki tarafın da ailesinin bulunduğu ortamda düğün yerleri açılır açılmaz düğünü ilk ben yapacağına söz verdiğini, fakat sözlerini tutmadığını, müvekkilinin hayallerinin yarım kaldığını, davacının müvekkili ile aynı ortamda bulunmak istemediğini, arkadaşları ile istediği vakitte, istediği yerde görüştüğünü, müvekkilinin hiçbir zaman arkadaşlarını eve davet etmesine karışmadığını ancak davacının adeta müvekkilinden utandığından arkadaşları ile aynı ortama sokmamaya çalıştığını, müvekkilinin geçmeyen baş ağrısı nedeniyle ... Devlet Hastanesine gittiğini, çıkan sonuçlar doğrultusunda doktorların ...'da donanımlı hastaneye yönlendirdiklerini, Selçuklu Tıp Fakültesine yatış yapıldığını ve muhtıpl skleroz (MS) teşhisi konulduğunu, daha öncesinde bu şekilde konulan hiçbir teşhisin söz konusu olmadığını, bu hastalığa ilişkin ilk teşhisin 15.04.2021 tarihinde konulduğunu, anılan hastalığın teşhisinden sonra davacının müvekkilini her daim yalnız bıraktığını, aşağıladığı, hakaret ettiği, yüzüğünü saklayarak ortamdaki kadınlarla ilgilendiği, son olayda kardeşinin düğününden sonra davacının kadının babasına telefonda uygunsuz konuştuğunu, konutlarına gelen ailesine davacının bıçak çektiğini, silah ile tehdit ettiğini, babasının aracına zarar verdiğini, müvekkilinin ailesinin yaz aylarında ...'de kış aylarında ...'de ikamet ettiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği gibi tarafların evine sık sık geldikleri iddiasının da gerçekle örtüşmediğini, müvekkilinin evlilik birlikteliği içerisinde vazifelerini kusursuz bir şekilde yerine getirdiğini, yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen eşine güler yüzünü eksik etmediğini, herhangi bir kusurlu davranışının da olmadığını belirterek davacı tarafın açmış olduğu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun boşanma davasının reddine, mahkemece dava kabul edilecek olursa müvekkili yararına 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarının bir kısmının somut, görgüye dayalı olmadığı, somut ve görgüye dayalı tanık beyanları dikkate alındığında ise, davalının davacıya yönelik olarak "aptal, salak, gerizekalı, salak mısın sen" şeklinde hakaret içerikli, aşağılayıcı sözler söylediği, davalının davacıya yüksek sesle seslenerek bağırıp çağırdığı, davalının davacıya ait telefonu davacının rızası olmaksızın açtığı ve incelediği, davacının ve davalının MS hastalığının taraflar evlendikten sonra öğrenildiği, tarafların evliliği öncesi davalının MS hastalığının bilinmediği, MS hastalığı evlilik birlikteliği içerisinde öğrenildikten sonra taraflar arasında geçimsizliklerin ve huzursuzlukların başladığı, davalının MS hastalığı öğrenildikten sonra davacının hal, hareket, tutum ve davranışlarının davalıya yönelik olarak olumsuz yönde değiştiği, davalı tarafından düğün yapılmasının istenildiği, tarafların düğününün pandemi sürecinde ertelendiği ve davacı ile davacının annesi, babası tarafından birçok defa düğün yapılmasına söz verilmesine karşılık dava tarihine kadar düğünün gerçekleştirilmediği, davacının çalıştığı iş yerinde başka kadınlara yüzüğünü saklayarak baktığı, davacının, davalının babasına sinkaflı küfürler ettiği ve tarafların fiilen son ayrılma olaylarında davacının bıçakla davalının babasına saldırmaya çalıştığı, davacının annesinin, davalının MS hastalığı nedeniyle tarafların boşanmasını istediğini beyan ettiği, mezkur tanık beyanları doğrultusunda davalının davacıya yönelik olarak sözlü ve psikolojik şiddetinin mevcut olduğu, davacının ise davalıya ve davalının ailesine yönelik olarak sözlü ve psikolojik şiddet ile bıçakla fiili saldırı niteliğindeki davranışının mevcut olduğu, davacının fiil ve hareketlerinin evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin olaylarda ağır kusur teşkil ettiği, davalının ise davacıya nazaran daha az kusurlu olduğu, davacının ise ağır kusurlu olması nedeniyle daha fazla kusurlu olan tarafın boşanma davasının kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanları ile kadının kusurlarının ispatlandığını, kadının tanıklarının kadının yakınları olup beyanlarının çelişkili olduğu, erkeğe yüklenen kusurların sabit olmadığı, davacının ağır kusurlu olduğu kabul edilse dahi boşanmaya karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddi yönünde istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince davalı kadına verilen kusurların istinaf edilmeksizin kesinleştiği, verilecek başkaca bir kusur bulunmadığı, davacı erkeğin annesinin, kadının MS hastalığı nedeniyle tarafların boşanmasını istediği yönüyle verilen kusurun bu yöndeki tanık anlatımlarının üçüncü kişiden duyuma dayalı olması sebebiyle kusur olmaktan çıkartılması gerektiği, erkeğe verilen diğer kusurların isabetli olduğu, gerçekleşen kusur durumuna göre kadının az erkeğin ağır kusurlu olduğu yönündeki mahkemenin kusur dağılımı isabetli olmakla; davalının davaya itiraz hakkının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, evliliğin devamında taraflar bakımından korunmaya değere bir yarar kalmadığı gözetilerek davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesi ile; davacı erkek vekilinin, kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, davanın reddedilmiş olmasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden hüküm tesisine, davanın kabulü ile; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davacı erkekten alınıp davalı kadına ödenmesine, kadının yoksulluk nafakası talebi olmadığından yoksulluk nafakası hususunda karar verilmesine yer olmadığına, yasal koşulları oluştuğundan kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusurunun ispat edilemediği, davacının davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, davacının tanık beyanların duyum yada aktarım olduğu, az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkması halinde boşanmaya karar verilmemesi gerektiği, hakkın kötüye kullanılmasının oluşmadığı, kendisinin açılmış bir boşanma davalarının bulunmadığı, müvekkil lehine tazminata hükmedilince vekâlet ücretine de hükmedilmesi gerektiği, hükmedilen tazminat ve tedbir nafakası miktarının cüzi olduğu, yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmak istemediği eşini sevdiği dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın tümü yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulü, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat ve tedbir nafakası miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına yoksuluk nafakası şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu ve 175 inci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.