Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2841 E. 2024/349 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, maddi-manevi tazminat miktarları ve yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği uyuşmazlığa konu olmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, ilk derece mahkemesince hükmedilen nafakayı yoksulluk nafakası olarak değerlendirmesi gerekirken eksik inceleme yapması ve hükmedilen maddi-manevi tazminat miktarlarının da düşük olması gözetilerek karar, tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1962 E., 2023/368 K.

DAVA TARİHİ : 13.19.2019- 24.12.2019

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/793 E., 2022/310 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince. tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, sık sık küsme huyunun olduğunu, hiç bir konuda kadının fikrini sormadığını, kadının hastalığı ile ilgilenmediğini, eve para bırakmdığını, eve haciz gelmesine neden olduğunu, bilgisi dışında harcama yapılmasına müsaade etmediğini, ailesinin evliliğe müdahale ettiğini, abonelikleri kapattırdığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ÜFE- TÜFE oranında artışına, kadın yararına 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata, koruyucu tedbir ve aile konutunun kadının kullanımına tahsise karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaları asılsız olduğunu, kadının sürekli hakaret ve tehdit ettiğini, ailesinin evliliğe müdahale ettiğini, erkeğin ailesini istemediğini, sürekli beddua ettiğini, mahrem konuları ailesine anlattığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, cinsel birliktelikten kaçındığını, hiç bir konuda eşine bilgi vermediğini, erkeği evden kovduğunu iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, erkek yararına 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, birden fazla kez hakaret ettiği, evin aboneliklerini kapattığını, sık sık küsme alışkanlığının olduğu, ortak çocuğa kötü davrandığı, büfe satın alırken kadına fikrini sormadığı, kadının hastalığı ile ilgilenmediği, eve para bırakmadığı, kendisinden habersiz harcama yapılmasına müsaade etmediği; kadının ise erkeğin annesi ve babası ortak konuta geldiğinde onlarla konuşmadığı, sürekli telefonla meşgul olduğu ya da sürekli tespih çektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek davacı- davalı taraf lehine tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak yoksulluk nafakasına karar vermek gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 830,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren ( 21.04.2022) 2.000,00 TL'ye çıkarılmasına ve yıllık ÜFE oranında artırılmasına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 39.000,00 TL maddî, 38.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, soyut tanık beyanları ile kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluşmadığını, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı- davalı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tazminat miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı İlk Derece Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen tarafların kusurlu davranışlarının yanında erkeğin aynı zamanda eve birden fazla haciz işlemine dair evrak gelmesine neden olduğu, belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de erkeğin ağır kusurlu olduğu; kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesi ve miktarının uygun olduğu, tedbir nafakasının yıllar içinde artış oranı belirlenmesinin kanuni dayanağının olmadığı; boşanmaya neden olan olaylarda az kusurlu olan kadının boşanma ile mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar gördüğü, bu kusurların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların sosyal ekonomik durumları, kusurun niteliği ve ağırlık derecesi ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğin de tazminat miktarlarının uygun olduğu; kadının yoksulluk nafaka talebi hakkında olumlu- olumsuz hüküm kurulmadığı, bu konunun da kadın tarafından istinaf başvurusuna konu edilmediği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2 nci bendindeki nafakanın her yıl üfe oranında artırılmasına ibaresinin kaldırılmasına; tarafların diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, yoksulluk nafaka taleplerine yönelik karar verildiğini ancak Mahkemenin hatalı isimlendirmesi olduğunu, tazminat ve nafaka miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve tedbir nafakası miktarı ile yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; soyut tanık beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, ispatlanmayan vakıaların kusur olarak yüklenemeyeceğini, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tedbir nafaka miktarının yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tedbir nafaka miktarı ile tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminat koşullarının hangi taraf yararına oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı, yoksulluk nafakası hakında verilen kararın hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü ve 175 inci madde, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2. İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde; "...boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek davacı-karşı davalı taraf lehine tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak aşağıdaki şekilde yoksulluk nafakasına karar vermek gerektiğinin..." belirtmesine karşın; hüküm fıkrasında "kadın yararına hükmedilen 830,00 TL tedbir nafakasının işbu karar tarihinden itibaren aylık 2.000,00 TL olarak devamına, nafakanın her yıl üfe oranında arttırılmasına" şeklinde karar verilmiştir. Bu karar gerekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde artış oranı belirlenen nafakanın "yoksulluk nafakası" olarak düzenlendiği ancak hataen yoksulluk nafakası ifadesinin kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki; kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru, miktarının uygun olduğunu belirtmiş; erkek vekili istinaf dilekçesinde ise kadının tam kusurlu olduğunu, aksi halde tazminat ve nafaka miktarının kaldırılmasını, olmadığı takdirde azaltılmasını istemiştir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince kadın yararına artırılarak hükmedilen nafakasının taraflarca da "yoksulluk nafakası" olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. O halde Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçe ve hüküm çelişkisi giderilerek yoksulluk nafaka talebi şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarı yönünde bir inceleme yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî- manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları ile yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların yoksulluk nafakasına talebine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığını;

2.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.