Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3184 E. 2024/681 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında ziynet alacağı davasının reddedilen kısmına ilişkin istinaf başvurusunun miktar yönünden reddinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Reddedilen ziynet eşyalarının değerinin istinaf kesinlik sınırının üzerinde olduğunun anlaşılması ve bu durumda Bölge Adliye Mahkemesinin işin esasına girerek karar vermesi gerekirken miktar yönünden ret kararı vermesinin usule aykırı olması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ziynet alacağı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/554 E., 2023/139 K.

DAVA TARİHİ : 29.03.2021- 30.06.2021

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bitlis Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/190 E., 2022/190 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma, ziynet ve çeyiz alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine; kadının çeyiz alacağı konusunda karar verilmesine yer olmadığına, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı -davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı- davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 ve 432 nci maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre davada, davacı- davalı kadın tarafından talep edilen çeyiz alacağının değeri 8.795,00 TL olup bu miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır. Bu nedenle kadın vekilinin çeyiz alacağı nedeniyle vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Tarafların, reddedilen yön dışında diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı kadın vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin ailesi ile yaşamak zorunda kaldığını, sürekli şiddet uyguladığını, sürekli azarlanıp hakaretlere maruz kalarak hizmetlerinde kullandırıldığını, evin anahtarının dahi verilmediğini, bütün sofrayı dağıtarak sofradaki her şeyi kadın ve çocuğun üzerine döktüğünü, saçlarından çekerek boğazını sıktığını, ailesini arayarak gelin kızınızı alın, kızınızı size geri veriyorum, ne hali varsa görsün şeklinde beyanda bulunduğunu, hatta davalı tarafın kendi annesinin elini yaralayarak bu durumun kadın tarafından oluşturulduğu yönünde iftira attığını, salgını önemsemeyip çocukla birlikte evden kovduğunu, 4 gün kadın sığınma evinde kaldığını, davalı ile birlikte yaşayan kız kardeşinin uyuşturucu bağımlısı olması nedeniyle çocuğun bu ortamda büyümesinin sakıncalı olacağını, davalı eş tarafından ziynet eşyaları alınarak harcadığını, evden zorla çıkartıldığından çeyiz eşyasının iade edilmediğini iddia ederek 6100 sayılı Kanun’un 336 ncı ve 337 nci maddeleri gereğince adli yardım talebinin kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık, 900,00 TL, kadın yararına aylık 900,00 TL, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, kadın yaranına 45.000,00 TL maddî, 55.000,00 TL, manevî tazminata, çeyiz eşyalarının ve 1 adet 22 ayar 24 gr bilezik ile ortak çocuğa ait 1 adet 22 ayar 10 gr bilezik ve 14 ayar 1 gr küpeden oluşan ziynetlerin aynen, olmadığı takdirde bedelinin erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının kendisine ve ailesine karşı sürekli hakaret ettiğini, defalarca evdeki ziynet eşyalarını da alarak evi terk ettiğini, annesine şiddet uyguladığını, annesine bıçak ile saldırıp kolunu kestiğini, cebinden haberi olmadan para aldığını, beraber uyumak yerine ya başka odada uyuduğunu ya da erkeği bir başka odaya gönderdiğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin eşine fiziki şiddet uyguladığı, müstakil konut oluşturmayarak erkeğin kadını annesiyle birlikte yaşamaya zorladığı; kadının ise erkeğin annesine ve müşterek çocuğa şiddet uyguladığı,boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu; erkeğin bir kısım ziynetleri zorla aldığı ve vermediğinin ispatlandığı, kadının evden şiddet mağduru olarak ayrıldığı dikkate alınarak kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği; davalı- davacı erkek vekili tarafından davacı- davalı kadının başka bir erkekle yaşadığının iddia edildiği ve buna ilişkin fotoğraf delilleri sunulduğu, bu durumun işbu dosya ve birleşen dosya açıldıktan sonra oluştuğu, somut olay ancak yeni bir davanın konusu olabileceği, kusurun belirlenmesinde bu durumun göz önünde bulundurulamayacağı, velâyet yönünden değerlendirildiğinde ortak çocuk Ahsen'in gelişimi, sağlıklı bir ortamda büyümesi için üstün yararı gözetilerek velâyetinin babaya verilmesi gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının 30.03.2021 tarihi itibariyle kaldırılmasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine kadının ziynet alacağı talebinin kısmen kabulüne, 1 adet 24gr ağırlığındaki 22 ayar bileziğin (9.816,00 değerinde) aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde 9.816,00 TL ziynet eşyası bedelinin tahsiline, fazla talebin reddine, çeyiz eşyalarına ilişkin talep konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, velâyet düzenlemesinin hatalı olduğunu, tedbir ve yoksulluk nafaka miktarlarının az olduğunu, maddî ve manevî tazminat talepleri ile ziynetin kısmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi ve konusuz kalan çeyiz alacağı yönünden lehine vekâlet ücreti hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, nafaka miktarları, reddedilen tazminat talepleri, vekâlet ücreti ile ziynet alacağının reddedilen kısmı ile çeyiz alacağı davasında vekâlet ücreti yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ziynet alacağının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talebi ile ziynet alacağının kabul edilen kısmı yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin eşine fiziki şiddet uyguladığı, müstakil konut oluşturmayarak erkeğin kadını annesiyle birlikte yaşamaya zorladığı; kadının ise erkeğin annesine ve müşterek çocuğa şiddet uyguladığı, iddia ve ispat edilen bu vakıalar karşısında tarafların eşit kusurlu olduğu, asıl ve birleşen davada boşanma taleplerinin kabul edildiği, Mahkemenin yazılı gerekçe ile kusur belirlemesi ve boşanmaya ilişkin verdiği kararın usul ve yasaya uygun olduğu; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, gereği takdir edilen yoksulluk nafaka miktarının az olup hakkaniyete uygun olmadığı; İlk Derece Mahkemesince erkeğin birleşen davadan sonra kadının başka erkekle yaşadığına ilişkin fotoğraflar delilin sunulması, aşamasına ilişkin olarak kusur değerlendirilmesine esas alınmamasının doğru olduğu; kadının evden ayrıldığı dönemin pandemi dönemi olduğu, ailesinin kovit salgını nedeniyle karantinada olduğu ve kadının baba evine gidemediği o dönemde kadın sığınma evinde kaldığı ve daha sonrasında ise iddiasına göre erkek kardeşinin evinde kaldığı, erkeğin sunduğu kadının başka erkekle ilişkisine ilişkin fotoğrafların mahiyetinin dosya kapsamına göre araştırılmadığı, kadının başkası ile birlikte yaşadığına ilişkin iddianın çocuğun velâyetinin düzenlenmesine gerekçe gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Mahkemece alınan sosyal inceleme raporu, çocuğun yaşı, zihinsel durumu ve anneye olan ihtiyacı değerlendirildiğinde çocuğun velâyetinin babaya verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı; ortak çocuğun ihtiyaçları, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü hakkaniyet ilkesi, nafakanın niteliğine göre velâyeti anneye verilen ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesi gerektiği; erkeğin bir kısım ziynetleri zorla aldığı ve vermediğinin ispatlandığı yine kadının evden şiddet mağduru olarak ayrıldığı dikkate alındığında ziynet alacağının kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu; kadının reddedilen ziynet alacak toplamının 4.351,00 TL olduğu, karar tarihinde 8.000,00 TL olan istinaf edilebilirlik sınırının altında kaldığı gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince davacı- davacı kadın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 900,00 TL iştirak nafakasına; davalı- davacı erkek vekilinin tüm, davacı- davalı kadın vekilinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine; kadının ziynet alacağı davasının reddedilen kısmına yönelik istinaf başvuru dilekçesini ise miktardan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, çeyiz alacağı nedeniyle vekâlet ücretine yönelik istinaf başvurusu hakkında olumlu- olumsuz bir hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, ziynet alacağının reddedilen kısmı ile çeyiz alacağı davasında lehine hükmedilmeyen vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, velâyetin başka erkekle yaşayan anneye verilmesinin çocuğun yüksek yararına aykırı olduğunu, nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olmadığını, ziynet alacağının kabulünün hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, reddedilen manevî tazminat talebi, velâyet, nafaka ve ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, taraflar yararına tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın ve çocuk yararına nafaka şartlarının oluşup oluşmadığı, nafaka miktarının uygun olup olmadığı, ziynet alacağı davasının reddedilen kısmına yönelik kadın vekilinin istinaf istemlerinin Bölge Adliye Mahkemesince esastan incelenmemesinin doğru olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı -davacı erkek vekilinin tüm, davacı -davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2. Davacı -davalı kadının kısmen kabul, kısmen reddedilen ziynet alacağı davası yönünden aynen iade kararı da verildiği dikkate alındığında reddedilen ziynet eşyalarının İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibariyle altın fiyatı üzerinden hesaplanması sonucu ortaya çıkan değerinin(8.538,05 TL) 2023 yılı istinaf kesinlik sınırı olan 8.000,00 TL'nin üzerinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince kadının reddedilen ziynet alacağı talebi yönünden işin esasına girilerek yapılacak inceleme sonucunda bir karar verilmesi gerekirken, istinaf kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesi ile kadının ziynet alacağı davasının reddedilen kısmına yönelik istinaf başvuru dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.... kadın vekilinin çeyiz alacağı nedeniyle vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı yönünden kadın yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre her iki taraf vekilinin, ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

b. Davalı -davacı erkek vekilinin kusur belirlemesi, reddedilen manevî tazminat talebi, velâyet düzenlemesi ve nafakaya, davacı -davalı kadın vekilinin ise kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat taleplerine yönelik temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan yönlerden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Bahtiyar'a yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.