Logo

2. Hukuk Dairesi2023/331 E. 2023/2862 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur belirleme, maddi-manevi tazminat, velayet ve kişisel ilişki tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve kadının bu kusurlu davranışlar nedeniyle maddi manevi zarara uğradığı, ayrıca velayet ve kişisel ilişki tespitinde çocuğun üstün yararı ilkesi gereğince yeterli inceleme yapılmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının kusur belirleme, tazminat, velayet ve kişisel ilişki yönlerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2338 E., 2022/3256 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Osmancık Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/368 E., 2022/68 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarına kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı- davacı kadının kusur belirlemesine yönelik başvurunun kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilmesine, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; Tarafların görücü usulü 2019 yılında evlendiklerini, davalı kadının kendisinden kaçtığını ve cinsel ilişkinin kurulamadığını, kadının doktora gitmeyi kabul etmediğini hatta bu nedenle müvekkiline kızmaya tavır almaya cephe almaya başladığını, bu sıkıntılı süreç devam eder iken davalı kadının hamile olduğunun anlaşıldığını, davacı müvekkilinin çocuğun kendisinden olmadığını davalı kadına ilettiğini, davalı ...'nin telefonunu elinden hiç bırakmadığını, sürekli olarak gizli gizli telefon ile görüşmeler yaptığını, davacı olan müvekkili, davalıya kim ile görüştüğünü sorduğunda Beyza isimli bir kız arkadaşı ile konuştuğunu söylediğini, davacı bu kişinin telefon numarasını öğrendiğinde bu kişinin davalı ...'nin amcası oğlu olan ... ... olduğunu tespit ettiğini, davacı olan müvekkili, davalı ...'nin amcası oğlu ... ile telefonda görüştüğünde ise ... ... "ben Merve'yi seviyorum, siz evlenmeseniz ben onu alacaktım' dediğini, davacı evin içinde iken Merve sürekli olarak davacıdan kaçmaya devam ettiğini, zaman zaman kendisini yatak odasına kilitleyip hastayım rahatsızım diyerek odadan çıkmadığını, ancak davacı müvekkili işe gittiği zamanlarda ise ilk fırsatta evden dışarı çıktığını hatta davacı müvekkiline haber vermediğini, aradıkları zaman davalı kadının telefonunun sürekli meşgul olduğunu, sorduklarında kız arkadaşları ile konuştuğunu söyleyerek konuyu geçiştirdiğini, müvekkilin bayram ziyaretlerine tek başına gitttiğini, sıcak tencere yemeği yiyemediğini, davalı-davacı kadının, evlilik birlikteliği yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sürekli olarak müvekkilinden kaçtığını ve evliliğin temelindeki güven ilişkisi defalarca yerle bir edecek şekilde gizli gizli sürekli olarak birileri ile telefonda görüştüğünü beyan ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 10.000,00 TL maddî tazminata, 50.000,00 TL manevî tazminata dava tarihinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin evlilik birliği içerisindeki mahrem konuları ailesine ve üçüncü kişilere anlattığını,evlilik hayatının gerektirdiği şekilde ve sıklıkta cinsel ilişkiye girdiklerini fakat müvekkilinin, davacının bu isteğini bir kez olsun reddettiğinde ... erkeğin annesine, ailesine hiç ilişkiye girmedikleri , davalı-davacı kadının bakire olmadığı yönünde ithamlarda bulunduğunu, müvekkiline sürekli cinsel ilişkiye girmek istediği yönünde baskı yaptığını, hamile kalan müvekkiline çocuğun kendisinden olmadığını, davalı-davacı kadının bakire olmadığını, birlikte olmadıklarını iddia ettiği, müvekkiline "seni boşayacağım" dediğini, müvekkilinun bu ağır ithamlara dayanamayarak babasının yanına gittiğini sonrasında ... erkeğin ısrarları ile tekrar birlikte olduklarını ancak yine müvekkilinin kadınlık vazifesini yapmadığı yönünde ithamlarda bulunduğunu, durduk yere "alemlere akacağım, alemler beni bekliyor" gibi sözler ettiğini, ortak konutun karşı binasında kızlar olduğunu söylemekte, birinin iş yerinde çalıştığını söyleyerek bir şeyler ima ettiğini, televizyon izlerken "şu kızı çok beğeniyorum" tarzında sözler ettiğini, gereksiz bir şekilde müvekkilini kıskandırmaya çalıştığını ve bunu yaparken evliliklerine zarar verdiğini, davacının evin ihtiyaçlarını da düzenli bir şekilde karşılamadığını, müvekkilinin evde ihtiyaç olan şeyleri söylediğinde bir gün alıp bir gün almadığını, sorunca "param yok" dediğini, müvekkilinden para istediği dahi olduğunu, davacı evden gittiğinden beri bir ... fazladır arayıp sormamış, maddî manevî yardım ve destekte bulunmadığını, müvekkilinin ailesi müvekkili ve bebeğinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini beyan ederek müvekkiline karşı açılmış bulunan asıl davanın reddi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle karşılık davanın kabulü ile tarafların boşanmalarını, müvekkili için 1.500,00 TL tedbir / yoksulluk nafakasına karar verilmesini, müvekkili lehine 50.000,00 TL manevî, 50.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini müvekkiline düğünde takılan 1 tane 25 gram bilezik, 3 tane çeyrek altından ziynet eşyasının (şimdilik 100 TL) davacıdan alınarak müvekkile verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, evlilik birlikteliği yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yemek yapmadığını, güven sarsıcı davranış ile sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davacı- davalı erkeğin evlilik sırlarını açıkladığı, ailesinin davalı -davacının bakire olmadığı şeklinde suçlamalarına sessiz kaldığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve fiilen sona ermesinde tarafların eşit kusurunun bulunduğu gerekçesiyle, her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükmü uyarınca boşanmalarına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olduklarından tazminat taleplerinin reddine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir 500,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 250,00 TL tedbir, iştirak nafakasına, davalı-davacı kadının ziynet eşyası alacağına yönelik talebinin bu dosyadan tefrik edilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... erkek vekili, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının kabulü, kişisel ilişki, kendi tazminat taleplerinin reddi yönlerinden Mahkeme kararının bozulması için istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili, kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, hükmedilen nafakaların miktarı, kişisel ilişki, kendi tazminat taleplerinin reddi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece kadına "davacının sadakatsiz davranış yönündeki iddiaları dosya içerisine alınan operatör kayıtları ispat edildiği, davalı- davacının güven sarsıcı davranış ile sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği" şeklinde kusur yüklenmiş ise de dosya kapsamı, tanık beyanları, telefon kayıtlarına ilişkin kocanın açıklayıcı beyanda bulunmaması dikkate alındığında kadının sadakat yükümlülüğüne uymama ve başka erkekle konuşarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna yönelik iddianın sübut bulmadığı bu kusurlu davranışın kadının kusurlarından çıkarılması gerektiği ancak kadının kocasını rahatsız edecek derecede sebebini açıklamadığı yoğun telefon görüşmeleri yaptığı, bu kusurlu davranışın kadına yüklenmesi gerektiği fakat yine de evlilik birlikteliğinin sona ermesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, yoksulluk nafakası isteyen davalı-davacı kadının, çalıştığı, kendisini yoksulluktan kurtarmaya yetecek, aylık sürekli ve düzenli gelirinin olduğu, kadın yönünden boşanma yüzünden yoksulluğa düşme koşullarının oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında çocuk için uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasına yönelik, erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılmasına, kusur belirlemesine yönelik gerekçenin düzeltilmesine, kadın lehine 250,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuk lehine aylık 250,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... erkek vekili katılma talepli temyiz dilekçesinde özetle; kararın boşanma hükmü yönünden kesinleşmesini, kararın diğer yönlerden hatalı olduğunu, dinlenilen tanık beyanlarına göre kusur tespitinin hatalı tespit edildiğini, memur müvekkil karşısında tekstil fabrikasında asgari ücret ve fazla mesai ile çalışan davalı-davacı kadın aleyhine hükmedilen nafakaya ve miktarına, çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişki günlerinin kısıtlı tutulduğunu ve kendi tazminat taleplerinin reddi yönlerinden katılma talepli temyiz talebinde bulunarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle;evlilik birlikteliğinin sona ermesinde tarafların eşit kusurlu olduğu yönündeki tespitin hatalı olduğunu, müvekkilinin yoğun telefon görüşmeleri yaptığı yönündeki iddianın soyut olduğunu ispat edilemediğini, hamileliği zor geçen müvekkilinden cinsel ilişki, temizlik yemek isteğinde bulunan bunların sorumluluğunu tek başına almaktan aciz olan erkeğin ağır kusurlu olduğunu, müvekkili lehine yoksulluk nafakası şartlarının oluştuğunu, ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakası miktarının düşük kaldığını, baba ile ortak çocuk arasında tesis edilen kişisel ilişki sürelerinin küçüğün yararına olmadığını, istinaf talepleri arasında olmasına rağmen istinaf incelemesi yapılmadığını, tüm hususlar gözetilmeden varılan kanaat ile kurulan hükmün hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğundan kararın bozulması için temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kabulü ve miktarı, kadının boşanmayla birlikte yoksulluğa düşüp düşmeyeceği, tarafların tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı ve ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 323 üncü, 324 üncü ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ... erkeğin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesi kararında, davalı-davacı kadının, evlilik birlikteliği yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yemek yapmadığını, güven sarsıcı davranış ile sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davacı- davalı erkeğin ise evlilik sırlarını açıkladığı, ailesinin davalı -davacının bakire olmadığı şeklinde suçlamalarına sessiz kaldığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve fiilen sona ermesinde tarafların eşit kusurlu olduklarını belirterek her iki davanın kabulü ile boşanmalarına karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi hükmüne karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesi'nce, tanık beyanları, telefon kayıtlarına ilişkin erkeğin açıklayıcı beyanda bulunmaması nedeniyle kadının sadakat yükümlülüğüne uymama ve başka erkekle konuşarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna yönelik iddianın sübut bulmadığından kadına yüklenen kusurlardan çıkarılarak, kadına, kocasını rahatsız edecek derecede sebebini açıklamadığı yoğun telefon görüşmeleri yaptığı kusuru eklenerek, boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda tarafların yine de eşit kusurlu oldukları yönünde hüküm kurulduğu görülmüştür. Yapılan yargılama ve toplanan boşanmaya sebebiyet veren gerçekleşen ve kabul edilen vakıalarda evlilik birliğinin yükümlülüklerini-görevlerini yerine getirmeyen, kocasını rahatsız edecek derecede sebebini açıklamadığı yoğun telefon görüşmeleri yapan kadına nazaran evlilik sırlarını açıklayan, ailesinin davalı- davacının bakire olmadığı şeklindeki suçlamalarına sessiz kalan erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince tarafların eşit kusurlu oldukları yönünde değerlendirme doğru görülmemiştir.

3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4.Mahkemece, tarafların ortak çocukları 2020 doğumlu Esila'nın velâyeti davalı anneye verilmiştir. Velâyet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı" Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 3 üncü maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Ayrıca Sözleşmenin 1 inci maddesi, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 4 üncü maddesinin (b) bendidir. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Yargılama sırasında ortak çocuk ile anne ve babanın yaşam koşullarının ve çocuk ile ebeveynlerin ilişkilerinin değerlendirilmesi kapsayacak nitelikte sosyal inceleme raporu alınmamıştır. O halde; 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 5 inci maddesi gereğince psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzman veya her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velâyeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı ve kişisel ilişkinin şekli ve süresi yönünden karar verilebilmesi için yaşanılan ortamında da inceleme yapmak sureti ile araştırılması ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip velâyet ve kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının tazminat taleplerinin reddi, velâyet düzenlemesi ve kişisel ilişki tesisi yönlerinden BOZULMASINA,

2. ... erkek veklinin tüm, davalı-davacı kadın vekilini sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden Tayfun'a yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde yatıran Merve'ye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.