Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3321 E. 2024/2302 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı eşin, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerine davalı banka lehine kocası tarafından verilen ipotek işleminin, kendi rızası olmadan gerçekleştirildiği iddiasıyla ipoteğin kaldırılmasını talep etmesi üzerine, verilen muvafakatnamenin geçerliliği ve davacının rızasının olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı eşin ipotek işlemine açık rızasının bulunduğunun muvafakatname içeriği ve diğer delillerle kanıtlandığı, usul ve yasaya uygunluk gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1534 E., 2023/233 K.

DAVALILAR : 1. ... Bankası vekili Avukat ...

2.... vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : ...

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırşehir 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/185 E., 2022/269 K.

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin eşi ... adına kayıtlı ... ada 2 parselde kayıtlı 8 numaralı bağımsız bölüm üzerine Aile Konutu şerhi işlettirmek üzere Tapu Müdürlüğü'ne başvurduğunda, taşınmazın eşi tarafından ... Bankası A.Ş. lehine birinci dereceden ipotek verildiğini gördüğünü, eşinin hatıra binaen ... İnşaat Taahhüt Ltd. Şti'nin davalı bankanın ... şubesinden kullanmış olduğu ticari ihtiyaç kredisine kefaleten ipotek verdiğini beyan ettiğini, bu durumun eşler arasında sorun olduğunu, müvekkilinin eşinin davalı bankaya müracaat ederek; davacı eşinin bu ipoteğe rıza göstermediğini belirterek iptalini istediğini, davalı bankanın eşinin rızasının sonradan Kırşehir şubesine imzalatılan bir belge ile alındığını bildirerek ipoteği kaldırmadığını, davalı banka tarafından usulsüz işlem tesis edildiğini, tapu kayıtlarına göre dava konusu taşınmazların davalı banka lehine 18.09.2014 tarihinde ipotek edildiğini, eş rızası muvafakatnamesinin 19.09.2014 tarihinde imzalattırıldığını, TBK'nın 584. Maddesinde kefalet sözleşmelerinde eş rızasının sözleşmenin kurulmasından önce ya da kurulurken verilmiş olmasının şartını getirdiğini, genel ibareler içeren ileride kullanılacak kredilere baştan rıza verildiğini gösteren, sözleşme tarihinden sonra düzenlenen belge ile rıza alındığını kabul etmenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, borçlu ile taşınmaz malikinin aynı kişi olmadığını, kefalete ilişkin ipotek sözleşmesinin düzenlenmesinde yasal düzenlemeye uyulmadığı ve geçersiz olduğundan 8 ve 3 no'lu bağımsız bölümler üzerindeki ipoteklerin iptali ile tapu sicilinin tashihine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı banka vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili banka ile dava dışı ... İnş. Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davacının eşi ...'nın kefil sıfatı bulunmadığını, şirketin kullanmış olduğu kredi kapsamında davacının eşinin bu krediye teminat olarak gayrimenkullerini şirket lehine ipotek olarak verdiğini, müvekkili banka tarafından gayirmenkullerin aile konutu olma ihtimaline binaen davacıdan eş muvafakatnamesinin 17.09.2014 tarihinde alındığını ve geçerli olduğunu, davalının anlatımlarının gerçeği yansıtmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı Eş ... vekili 28.06.2022 tarihli duruşmada beyanında: muvafakatnamedeki imzaya itiraz ettiklerini, bu hususta muvaffakatnamede imza örneğinin incelenmesini talep ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin (Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi) 21.03.2017 tarihli ilk kararı ile; davacının davayı açarken ve dava devam ederken yapmış olduğu anlatımlarının birbiri ile çelişkili olduğu, ayrıca TMK.'nun 194 maddesinde belirtilen eş muvafakatinin "açık" olması gerektiği, imzası inkar edilmeyen eş muvafakatnamesinin yasada belirlenen tanımı gibi dava konusu parsellere ilişkin olarak "açık" düzenlendiği, Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere eşin verdiği rızanın işlemden önce veya sonra verilmesinin de sonucu değiştirmeyeceği, bu hali ile düzenlenen eş muvafakatnamelerinin geçerli olduğu gerekçesiyle davacının talebinin reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 02.11.2017 tarihli kararı ile konunun Aile Mahkemesinin görev alanına girdiği hususunu nazara almadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, Asliye Hukuk Mahkemesince Aile Mahkemesi görevli olduğundan davanın görevsizlik nedeni ile usulden reddine karar vermesi gerekirken işin esasına girilerek red kararı verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasına, dosyanın görevli Kırşehir Aile Mahkemesine gönderilmesine, davacı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına kesin olarak karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin (Kırşehir Aile Mahkemesi) 15.03.2018 tarihli kararı ile; davacının davayı açarken ve dava devam ederken yapmış olduğu anlatımlarının birbiri ile çelişkili olduğu, ayrıca TMK.'nun 194 maddesinde belirtilen eş muvafakatinin "açık" olması gerektiği, imzası inkar edilmeyen eş muvafakatnamesinin yasada belirlenen tanımı gibi dava konusu parsellere ilişkin olarak "açık" düzenlendiği, Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere eşin verdiği rızanın işlemden önce veya sonra verilmesinin de sonucu değiştirmeyeceği, bu hali ile düzenlenen eş muvafakatnamelerinin geçerli olduğu gerekçesiyle davacının talebinin reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 30.03.2021 tarihli kararı ile davanın sadece lehine ipotek tesis edilen bankaya karşı açıldığı, konutun, aile konutu olduğu iddia edilerek davacı eşin açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılması istendiğine ve dava rızası gereken eş tarafından açıldığına göre, kaldırılması talep edilen ipotek akdinin diğer tarafının da davada davalı olarak yer alması zorunlu olduğu, bu bakımdan davacıya konut üzerinde hak sahibi olan ipotek akdinin diğer tarafını oluşturan eşini de davaya dahil etmek üzere uygun süre verilmesi, davaya dahil edildiği ve gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve taraf teşkili bu şekilde sağlandıktan sonra sonuca gidilmesi gerekirken eksik hasım ve inceleme ile hüküm kurulduğu, kabule göre de; Mahkemece taşınmazların her ikisinin de aile konutu olduğundan, davacının davasının reddine karar verilmiş ise de taşınmazlar ile ilgili herhangi bir araştırma yapılmadan, aile konutu olan taşınmaz tespit edilmeden her iki taşınmaz ile ilgili açılan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, aile konutu olan taşınmaın tespit edilerek, davacının dava dilekçesinde dava açma sebebi de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi için kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

3.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan delillerden dava konusu taşınmazlarıdan ... ada 2 parselde üçüncü kat 8 numaralı bağımsız bölümün aile konutu olarak kullanıldığı, diğer dava konusu taşınmaz ... ada 14 parselde kayıtlı ikinci kat 3 numaralı bağımsız bölümün ise aile konutu olarak kullanılmadığının tespit edildiği, davacının hem aile konutu olarak kullanılan 8 numaralı dava konusu taşınmaz için hem de aile konutu olarak kullanılmadığı tespit edilen 3 numaralı dava konusu taşınmaz için muvafakatname imzaladığının anlaşıldığı, ... ada 14 parselde kayıtlı ikinci kat 3 numaralı bağımsız bölümün aile konutu olmadığının tespiti ile davacının davasının reddine karar vermek gerektiği, ... parselde üçüncü kat 8 numaralı bağımsız bölümün Aile Konutu olarak kullanıldığı ancak davacının davayı açarken ve dava devam ederken yapmış olduğu anlatımlarının birbiri ile çelişkili olduğu, ayrıca 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinde belirtilen eş muvafakatinin "açık" olması gerektiği, imzası inkar edilmeyen eş muvafakatnamesinin yasada belirlenen tanımı gibi dava konusu parsellere ilişkin olarak "açık" düzenlendiği, Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere eşin verdiği rızanın işlemden önce veya sonra verilmesinin de sonucu değiştirmeyeceği, kaldı ki muvafakatnamenin sonradan imzalatıldığı iddiasının ispat edilemediği bu hali ile düzenlenen eş muvafakatnamelerinin geçerli olduğu ve dava konusu 8 numaralı bağımsız bölüm açısından da davacının talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin muvafakatnameyi 19.09.2014 tarihinde imzaladığını, bankanın sonradan tarihi belgeye eklediğini, taşınmazın aile konutu olduğunu, bankanın iyi niyetli olmadığını, hukuka aykırı işlem yapıldığından satışın ve takibin iptalinin gerektiğini, bu nedenlerle kararın kaldırılmasına, davalarının kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf buşvurusunda bulunmuştur

2.Davalı ... vekili dilekçesi ile; banka muvafakatnamesine sonradan tarih atıldığını, dava konusu 8 no'lu dairenin aile konutu olduğunu, satış işleminin de hukuka aykırı olup, kararın kaldırılarak davanın kabulü ve ipoteğin kaldırılması istemi ile istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu ipotek işleminin yapıldığı taşınmazların davalılardan erkek eş adına tapuda kayıtlı olduğu ve bu eş tarafından 18.09.2014 tarihinde davalılardan banka lehine ipotek verildiği, davalılardan banka cevap dilekçesinde, davacı kadının ipoteğe muvafakatinin alındığını savunduğu ve bu işlemle ilgili olarak düzenlendiği iddia olunan muvafakatnameyi dosyaya sunduğu, davacı kadın banka tarafından dosyaya sunulan muvafakatnamede yer alan imzayı inkar etmediği, toplanan dellillerle, davacı kadının banka tarafından sunulan muvafakatnameyi iradesini sakatlanarak imzaladığı hususunun kanıtlanamadığı, muvafakatname içeriği de dikkate alındığında, banka tarafından aile konutu niteliğinde bulunan taşınmaza konulan ipotek işlemine davacı kadının açık rızasının bulunduğunun kabulü gerektiği, İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davacı eşin yapılan işleme açık rızasının bulunduğu husunun kanıtlandığı, bu itibarla davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekili ile davalı ... vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili dilekçesi ile; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla davalarının kabulüne karar verilmesi istemi ile kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili dilekçesi ile; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kararın kaldırılarak davanın kabulü ve ipoteğin kaldırılması istemi ile kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taşınmazların aile konutu niteliği bulunup bulunmadığı, var ise alınan muvafakatnamenin geçerli olup olmadığı, rızanın var olup olmadığı, açılan davaların reddinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı ve 194 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince ve davalı ... vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...