"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2685 E., 2023/130 K.
KARAR : Kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/1063 E., 2020/120 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, tarafların evlilikleri boyunca birlik görevlerini yerine getirmediğini, eşi ile çocuklarının maddî ve manevî olarak arkasında durmadığını, gece hayatına ve içkiye düşkün olduğunu, kadının, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için tarlada çalışmak durumunda kaldığını, tarafların ortak çocuğunun trafik kazasında öldüğünü, erkeğin bu konuda kadına destek olmadığını, kazancını kendisine harcadığını, gece hayatında pavyonda, meyhanede günlerini geçirdiğini, tarafların son 5 yıldır hiç görüşmediklerini, erkeğin, tarafların kızı kendisine iş bulmasına rağmen kısa bir süre ...de eşi ve çocuğu ile birlikte kaldığını sonra köyüne geri döndüğünü, kadının kızı ile birlikte kalmaya devam ettiğini ve sonrasında damadının Çorlu'ya tayininin çıkması nedeniyle ve torununa bakmak amacıyla kızının yanına Çorlu'ya yerleşmek zorunda kaldığını, ihtiyaçlarının kızı tarafından karşılandığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir nafakası ile boşanmadan sonra aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakasına, yine kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının yaklaşık 15 yıldır farklı bahanelerle eşinden ayrı yaşadığını, taraflar öncesinde ...de köyde ikamet ettiklerini, çocukların okulu için ...de de ev açtıklarını ancak sonrasında kadının ve çocukların erkeği istememeye başladığını, erkeği hor gördüklerini bu sebeple erkeğin köye dönmek durumunda kaldığını, oğlu vefat ettikten sonra da kadının köye erkeğin yanına dönmediğini, erkeği de yanlarında istemediklerini, sadece kadının parasının bittiği zamanlarda eşini aradığını, kızının hiç aramadığını, tarafların son birkaç yıldır görüşmediğini, kadının torununa bakmak maksadıyla kızının yanında Çorlu'da yaşadığını, ortak konuta dönmediğini, erkeğin iş kazası geçirdiğinde kızının ve kadının erkek ile ilgilenmediğini, kadının çok kısa bir süreliğine kazadan sonra erkeğin yanına uğradığını ancak kalmadığını ve bakımı ile ilgilenmediğini, kadından ve kızından umudunu kestiğini ve son birkaç yıldır artık ihtiyaçlarını karşılamayı bıraktığını, kadının ailesinden kalan gayrimenkulleri sattığını, hiç geliri olmasa bile ev alma imkanın olduğunu belirterek haksız açılan asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının, ortak çocuklarının vefatından sonra köyde yaşayan eşinin yanına gitmediği, bakım ve ihtiyaçları ile ilgilenmediği, kızının çocuğuna bakmak için ...de kaldığı, eşinin kaza geçirdiği bakıma ihtiyacının olduğu zamanda yanında olmadığı, çok kısa bir süre ziyaret amaçlı görmeye gittiği, erkeğin ise eşi ve çocuğuna karşı soğuk davrandığı, evde sadece kendisi yaşıyormuş gibi hareket ettiği, eşine sadece haftalık pazar parası verdiği, başkaca ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığı, başka bir bayan ile çekilmiş fotoğrafını torununa göstermek sureti ile evlilik birliği içerisinde güven sarsıcı davranış sergilediği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasın uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına 17.10.2019 tarihli celsede hükmedilen 200,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren 350,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, tarafların eşit kusurlu olması nedeniyle maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri ile hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakalarının miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; İlk Derece Mahkemesi kararının kadının asıl davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri ile aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-karşı davacı erkeğe güven sarsıcı davranışta bulunma kusuru yüklenmiş ise de kadının dava ve cevaba cevap dilekçelerinde güven sarsıcı davranışta bulunma vakıasına dayanmaması nedeniyle erkeğe bu konuda kusur yüklenmesinin isabetsiz olduğu, tarafların kusur oranı değişmediğinden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin düzeltilmesi gerektiği, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, kadının ihtiyaçları, boşanmakla yoksulluğa düşmesi nedeniyle kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin isabetli olduğu ancak hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüyle , İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin yukarıda belirtilen şekilde düzeltilmesine, kadının yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesinin bu hususa ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, tarafların sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, eşine ve çocuklarına sahip çıkmadığını, kendi hayatını ve harcamalarını düşündüğünü, evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığını, gece yaşantısı olduğunu ve gelirinin çocuğunu gece hayatında pavyonda harcadığını, pavyonda çalışan bir kadın ile yakın münasebet kurduğunu, kadını evden kovduğunu, kadının ihtiyaçlarının karşılanmaması ve kovulması nedeniyle kızının yanına gitmek durumunda kaldığını, erkeğin evli bir kimse gibi davranmadığını, erkeğin terke dayalı bir davası olmadığını, kadını ortak konutu terk etmeye zorladığını, mahkemece tedbir ve yoksulluk nafakası miktarlarının düşük belirlendiğini ve bu nafakaların hangi tarihlerden başlayacağına ilişkin belirleme yapılmamasının hatalı olduğunu, erkeğin emekli olup aynı zamanda çalışmaya devam ettiğini, babasından kalan evde oturduğunu ve kira ödemediğini, erkeği tanık beyanlarının yanlı olduğunu ileri sürerek erkeğin kabul edilen karşı davası, kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri ile tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı, nafakaların ne zamandan itibaren geçerli olacağının hüküm fıkrasında belirtilmemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların kusur durumlarına göre erkeğin karşı davasının kabulü ile kadının tazminat taleplerinin reddine ilişkin yasal şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ile nafakaların hangi tarihlerden itibaren hüküm ifade edeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının dava tarihinden, yoksulluk nafakasının ise boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade edeceğinin anlaşılmasına göre davacı-karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince kadının, tarafların ortak çocuğunun vefatından sonra köyde yaşayan eşinin yanına gitmediği, bakım ve ihtiyaçları ile ilgilenmediği, kızının çocuğuna bakmak için ...de kaldığı, eşinin kaza geçirdiği ve bakıma ihtiyacı olduğu zamanda yanında olmadığı, çok kısa bir süre ziyaret amaçlı görmeye gittiği, erkeğin ise eşi ve çocuklarına soğuk davrandığı, evde sadece kendisi yaşıyormuş gibi hareket ettiği, eşine sadece haftalık pazar parası verdiği, başkaca ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığı, başka bayan ile çekilmiş fotoğrafını torununa göstermek suretiyle güven sarsıcı davranış sergilediği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiş, kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından erkeğe güven sarsıcı davranışta bulunma yönünde kusur yüklenmiş ise de kadının dava ve cevaba cevap dilekçelerinde güven sarsıcı davranışta bulunma vakıasına dayanmaması nedeniyle erkeğe bu kusurun yüklenmesinin isabetsiz olduğu, tarafların yine de kusur oranlarının değişmediği, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının ise az olduğu gerekçesiyle erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebi ile kadının yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüyle kusura ilişkin karar gerekçesinin belirtilen şekilde düzeltilmesine ve kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar kadının dilekçeler aşamasında güven sarsıcı davranış vakıasına dayanmaması nedeniyle erkekten bu kusur çıkarılarak ve neticeten tarafların kusur oranının değişmediğinden bahisle karar gerekçesinin belirtilen şekilde düzeltilmesine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama, dinlenen tanık beyanları ve toplanan delillerden erkeğin gece hayatının olduğu, bu ortamda dansözlerin bulunduğu, erkeğin pavyonda başka kadınla fotoğraf çektirdiği ve evin fatura, pazar parası gibi zorunlu giderleri haricinde parayı gece hayatına harcadığının tanık anlatımları ile sabit olduğu, kadının ise dilekçeler aşamasında erkeğin gece hayatına düşkün olduğuna ilişkin vakıaya dayandığı, kadının dilekçeler aşamasında ileri sürdüğü bu iddianın aynı zamanda güven sarsıcı davranışı da kapsadığı, böylelikle erkeğe güven sarsıcı davranışta bulunma kusurunun da yüklenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. O halde, tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı kusur değerlendirmesi sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminatlar yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.