Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3887 E. 2024/2342 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasının fer'isi olarak açılan ziynet alacağı davasında, mahkemenin talebin dışında ziynetlerin aynen iadesine karar vermesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taleple bağlılık ilkesi gereğince hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve davalı-karşı davacı kadının dava dilekçesinde sadece ziynetlerin bedelini talep etmesine rağmen mahkemenin ziynetlerin aynen iadesine karar vermesinin taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu gözetilerek, bölge adliye mahkemesi kararının ziynet alacağı davası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1504 E., 2022/2471 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İspir Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2017/451 E., 2020/354 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

Kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara davalı-karşı davacı kadın vekili asıl davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı bu yönden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı-karşı davacı kadın vekilinin asıl davanın kabulü yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Taraf vekillerinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacının kadınlık vazifelerini yerine getirmediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, hareket ettiğini, davalı-karşı davacının 1,5-2 aya kadar evli kaldıktan sonra Rize iline sınavlara gideceğini söyleyerek evden ayrıldığını ve bir daha geri dönmediğini, psikolojik problemleri olduğunu belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini, 10.000,00 TL manevî tazminatın davalı-karşı davacıdan alınmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekilinin cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, ilgisiz olduğunu, bağımsız konut temin etmediğini, okumasına engel olduğunu, geceleri geç geldiğini, iftira attığını belirterek açılan davanın reddine, davalı-karşı davacının karşı dava dilekçesi ile açılan davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî, 40.000,00 manevî tazminata, ziynet bedellerinin kendisine verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin eşine bağımsız konut sağlama vaadinde bulunduğu ancak eşini kendi annesi ve bakıma muhtaç abisi ile yaşamak zorunda bıraktığı, açık öğretim eğitimini tamamlamasına engel olduğu, eve geç geldiği ve ev ile ilgilenmediği, kadının ise mevcut hastalığını eşinden gizlediği, ailesinin evine gittiği ve ortak konuta geri dönmediği, dosyada bulunan ve sosyal medyada paylaştığı fotoğrafın her ne kadar hayatın olağan akışına uygun çekilmiş bir fotoğraf olduğu anlaşılsa da fotoğraf altına yazılan yazının sadakat yükümlülüğünü sarsacak nitelikte erkek açısından şüphe duyulabilecek bir paylaşım olduğu, tarafların 2017 yılının Ocak ayından itibaren ayrı yaşadıkları bu durumda taraflar arasında şiddetli geçimsizlik bulunduğu, taraflar arasındaki geçimsizlikte tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı talebinin kısmen kabulü ile 5 adet 22 ayar toplam 115 gram bilezik (15.300,75 TL), 1 adet 22 ayar 50 gram set (6.652,50 TL)'in aynen, mümkün olmadığı takdirde değerleri toplamı olan 21.953,25 TL'nin kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faizi ile birlikte kadına verilmesine, kadın yararına aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, manevî tazminat talebinin reddi, yoksulluk nafakası, ziynet alacağı davasının kabulü ile ziynet eşyası boşanmanın fer'îsi niteliğinde olup ayrı vekâlet ücreti hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle;kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat talebinin reddi, tedbir nafakasına hükmedilmemesi, yoksulluk nafakası miktarı, ziynet alacağı yönünden davanın kısmen kabulü yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların kusur oranları, ekonomik ve sosyal durumları, erkek eşin ödeme gücü, evlilik birliğinin süresi, ortak çocuk bulunmaması, tarafların yeniden evlenme ihtimalleri nazara alınarak yoksulluk nafakasının toptan olarak ödenmesine karar verilmesi gerektiği, kadın yararına re'sen tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek tarafların yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakası ile 14.400,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, İlk Derece Mahkemesince kadının mevcut hastalığını eşinden gizlediği, ailesinin evine gittiği ve ortak konuta geri dönmediği, dosyada bulunan ve sosyal medyada paylaştığı fotoğrafın her ne kadar hayatın olağan akışına uygun çekilmiş bir fotoğraf olduğu anlaşılsa da fotoğraf altına yazılan yazının sadakat yükümlülüğünü sarsacak nitelikte erkek açısından şüphe duyulabilecek bir paylaşım olduğu gerekçesiyle kadına eşit kusur izafesinde bulunulmuş ise de, dosyada toplanan delillerden kadının mevcut hastalığını eşinden gizlendiğinin ispatlanamadığı, evlenme yönetmeliği uyarınca evlenme engelinin bulunmadığına dair sağlık kurulu raporunun alınması gerektiği, kadın eşin hastalığının bu esnada öğrenilebileceğinden bu hususun kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kadının erkek eşin izni ve bilgisi ile Açık Öğretim Fakültesi sınavları nedeniyle ailesinin evine gittiğinin anlaşılmasına göre bu hususunda kusur olarak izafe edilemeyeceği, kadının ortak konuta dönmek istediği halde erkek eş tarafından su ve doğal gazın kesik olduğu, havanın soğuk olduğundan bir müddet daha ailesinde kalmasını istemesi karşısında kadın eşin ortak haneye dönmediği, yine kadın eşin abisinin otobüs bileti almasına rağmen erkek eşin İspir'deki ortak haneden ayrılarak 3 aylığına İstanbul'a gitmesi nedeniyle ortak haneye dönemediğinin anlaşılmasına göre erkek eşin, kadın eşin ortak haneye dönmesini engellendiğinin anlaşılmasına göre kadına eve dönmediği gerekçesiyle kusur izafesi de mümkün olmadığı, İlk Derece Mahkemesince sosyal medyadaki fotoğraf ve fotoğraf altındaki "Ben gelecek için hiçbir endişe duymuyorum. O yeterince hızlı geliyor" şeklindeki yazı paylaşımının sadakat yükümlülüğünü sarsacak nitelikte kusur olduğu kabul edilerek kadın eşe kusur yüklenmiş ise de, fotoğraftaki kişinin kadın eşin teyzesinin oğlu olduğu, erkek eş tarafından da tanındığı, akrabalık ilişkisi içinde olağan çekilmiş fotoğraf niteliğinde olduğu ve güven sarsıcısı davranışa mahal verir nitelikte bulunmadığı, altındaki yazının da sadakat yükümlülüğüne aykırılık oluşturulacak nitelikte güven sarsıcı söz ve ifadeler içermediğinden kadın eşe kusur olarak yüklenmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, hal böyle olunca; evlilik birliğin temelinden sarsılmasında erkeğin eşine bağımsız konut sağlamadığı, eğitimini tamamlamasına engel olduğu, eve geç geldiği ve ev ile ilgilenmediği, eve dönmek isteyen kadının eve dönmesini engellendiğinden tam kusurlu olduğu, kadına yüklenecek kusur bulunmadığının kabulü gerektiği, buna göre, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ve hatalı değerlendirme sonucunda asıl dava yönünden verilen kararda usul ve yasaya uygunluk bulunmamakta ise de asıl davada boşanma kararı yönünden verilen hükmün aleyhine istinaf yasa yoluna başvurulmadığından, sadece kusura ilişkin olarak istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm gerekçesindeki kusur tespitinin düzeltmesi ile yetinildiği, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğinden kadının reddedilen tazminat taleplerine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 18.000,00 TL maddî ve 17.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının tamamına ilişkin olarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sadece 5 adet 22 ayar her biri 23 gram bilezik, 50 gram 22 ayar takı setine ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu, kadının 11.000,00 TL takı para alacağına ilişkin talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, bu yönden de hükmün kaldırılması ve buna ilişkin davanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi gerektiği, kadının ziynet eşyası talebinin kısmen kabulü ile 5 adet 22 ayar toplam 115 gram bilezik (15.300,75 TL), 1 adet 22 ayar 50 gram set (6.652,50 TL), 5 adet yarım altın (2.320,00 TL), 14 adet çeyrek altın (3.248,00 TL), 1 adet tam altına (928,00 TL) ilişkin ziynetlerin aynen iadesine, aynen iadesi mümkün değil ise toplam 28.449,25 TL'nin kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faizi ile birlikte kadına verilmesine, kadın yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine, tarafların sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; kusur belirlemesi, tazminatlar, ziynet alacağının kabulünün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat miktarları, yoksulluk nafakası miktarı, ziynet eşyası davasının kısmen kabulü ile ziynetlerin aynen iadesi mümkün değilse gram karşılığına gelen kesinleşme tarihindeki altın kuru baz alınarak ödenmesine karar verilmesi gerektiği kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, ziynet alacağı davasında verilen kararın doğru olup olmadığı toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre kadının tüm, erkeğin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Taleple bağlılık ilkesine göre hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi). Davalı-karşı davacı kadın dava ve ıslah dilekçesinde sadece ziynetlerin bedelini talep ettiği halde, Mahkemece, talep aşılarak ziynetlerin aynen iadesine, aynen iadesi mümkün değil ise ziynetlerin bedelinin iadesine şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, davalı-karşı davacı kadının dava dilekçesindeki talebin dışına çıkılmak suretiyle hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin asıl davanın kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ziynet alacağı davası yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre taraf vekillerinin ziynet alacağı davası yönünden diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

3.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...