"İçtihat Metni"
..
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1797 E., 2022/2099 K.
DAVA TARİHİ : 17.03.2021
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/213 E., 2022/290 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalının dava sürecinde ölmüş olması sebebiyle davanın konusuz kaldığından karşılıklı boşanma davası ve fer'îleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, evlilik birliği içerisinde boşanmaya sebebiyet verecek eylemler bakımından davacı karşı davalı tarafın tam kusurlu, davalı karşı davacı tarafın kusursuz olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Kararın davacı karşı davalı erkek mirasçısı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince yasal mirasçısının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı mirasçısı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlendikten sonra erkeğin ailesi ile birlikte yaşamaya başladıklarını, kadının hiçbir şeyden memnun olmadığını evdeki erzağı, eşyayı dahi beğenmediğini, erkeğin anne babasına kötü davrandığını, kadının cinselliğe sıcak bakmadığını, erkekten soğuduğunu söylediğini, en son davalının bayram gezmesi bahanesiyle ailesine gittiğini, bir daha eve dönmediğini, tarafların 9 yıldır fiilen ayrı yaşadıklarını iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacı ve ailesi tarafından sürekli hor görüldüğünü, küçümsenip dışlandığını, erkeğin sürekli annesini dinlediğini, aldığı maaşları ve dahi tüm gelirlerini annesine verdiğini, kayınvalidesi ve görümcesinin kadının yaptığı hiçbir işi beğenmediklerini, kötü davranıp hakaret ettiklerini, erkeğin eşini haklı olduğu konularda savunmadığını, kadının kısmi felç geçirdiğini, tedavi sürecinde erkeğin kadına destek olmadığını, hastaneye dahi götürmediğini, kadına kötü davranıp hakaret ettiğini, evi terk etmek zorunda kaldığını iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar verilmesine, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, 40.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyada dinlenen tüm tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davalı karşı davacı kadının ortak konutu terk edip dönmek istememesinin haklı bir nedene dayandığı, kadının erkek ve ailesi tarafından kötü muameleye maruz kaldığı, fiziksel, sözlü, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kaldığı, özellikle tanık ... K.'nın "Davacı halamın vücudunda morluklara şahit oldum, eniştem bana karılık yapmıyorsun diye dövmüş" ve "Halama sen sakatsın, felçlisin, özürlüsün deyip itekliyorlardı", "Halam ameliyat oldu gelmedi, bakmadılar biz baktık", "halama para vermezlerdi biz bakardık" beyanları ile sabit olup ,erkeğin bu eylemleri dolayısıyla kusurlu olduğu, kadına yönelik ortak konutu terk ettiği ve dönmediği iddiasının ise tanık beyanı ve başkaca delille sübut bulmadığı, bu sebeple davacı karşı davalı kadına dosya kapsamında bir kusur yüklemesi yapılamadığı, davacı karşı davalı erkeğin yargılama sırasında 05.04.2022 tarihinde vefat ettiği, erkeğin yasal mirasçıları olan kardeşlerinin davaya dahil dahil edildiği, yasal mirasçıların davanın kusur tespiti yönünden devamını talep ettikleri gerekçesi ile sonuç olarak; mirasçıların talebi doğrultusunda davacının ölümü ile son bulan evlilik yönünden boşanma davası ve fer'ileri hakkında konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 181 inci maddesinin 2 nci fıkrası gereğince ise davacı karşı davalı erkeğin kadına yönelik fiziksel, sözlü, ekonomik, duygusal ve fiziksel şiddet uyguladığı, kadına bakmadığı, hastalıkları ile ilgilenmediği ve evi terk etmesine sebep olduğu hususunun dosya kapsamında tanık beyanları ile sabit olması sebebiyle erkeğin bu eylemleri dolayısıyla tam kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek mirasçısı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı karşı davalı erkek mirasçısı istinaf dilekçesinde özetle; kusur değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, kadın sözlü ve fiziksel şiddet sebebi ile evden ayrıldığını iddia etmekte ise de yaklaşık 9 yıl gibi bir süre zarfında herhangi bir boşanma davası açmadığını ve adli bir başvuru yapmadığını, kadının annesinin rahatsızlığı sebebi ile annesine bakmak üzere ortak konuttan ayrıldığı ve akabinde davet ve ısrara rağmen geri dönmediğini, kadının kusurlu olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut dosyada; boşanma davası sürecinde eşlerden biri (erkek) ölmüş olduğundan; evliliğin ölümle sona erdiği, boşanma davasının konusu kalmadığı, Yargıtay uygulamalarına göre, yargılama devam ederken eşlerden birin vefatı halinde verilecek kararda; eşit, ağır ya da az kusur ibareleri kullanılmaksızın, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda "kusurlu olup olmadığının tespiti" ile yetinilmesinin gerektiği, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; taraflarca usulüne uygun dilekçeler aşamasında dayanılan ve hükme esas alınan erkeğe yüklenen kusurların somut görgüye dayalı tutarlı tanık anlatımları ve sunulan deliller ile kanıtlanmış olduğu, erkeğin, kadın için öne sürdüğü kusurları ispat edemediği, kadının ortak konutu terk etmeye zorlandığı ve dönmemekte haklı olduğunun sabit olduğu, Mahkemece sadece sağ kalan eşin kusurlu olup olmadığının tespiti ile yetinilmesi gerekirken ölen eşe tam kusur yüklenilmesi yerinde değilse de boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusursuz olduğuna ilişkin tespitin yerinde olduğu anlaşıldığından davacı karşı davalı erkek mirasçısının istinaf talebinin kararın kusur gerekçesi ve bu hususta hüküm tesisi açısından kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kararın kusur gerekçesinin düzeltilmesine, davalı karşı davacı kadının boşanmaya neden olan olaylarda kusursuz olduğunun tespitine şeklinde yeniden hüküm tesisine, istinafa konu diğer yönlere ilişkin istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek mirasçısı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı karşı davalı erkek mirasçısı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur beliremesi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında davacı karşı davalı erkeğin ölümü ile sona eren evlilikte mirasçıların davaya kusur belirlemesi yönünden devam etmeleri nedeniyle sağ kalan davalı- karşı davacı kadın eşin ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte kusurlu bir davranışının ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 181 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup yasal mirasçı ... vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.