"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1512 E., 2022/1720 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/974 E., 2021/54 K.
Taraflar arasındaki davacı erkek tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, erkek yararına fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; daha önce erkek tarafından açılan ve mahkemenin 2018/161 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucunda tarafların boşanmalarına, erkek yararına 5.000,00 TL manevî tazminata karar verildiğini, davanın halen derdest olduğunu, davalının kusurlu ve haksız fiili niteliğindeki davranışlarının önceki boşanma davası ile sınırlı olmadığını, ilk boşanma davasının açıldığı 04.12.2015 tarihinden sonra davalının bir başka erkek ile yaşamaya başladığını, evliliğin hukuken sonlanmamasına karşı bu kişi ile nişanlanarak hamile olduğunu iddia ederek, davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, erkek yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; daha önce davacı tarafından aleyhine boşanma davası açıldığını, mahkemece tarafların boşanmalarına karar verildiğini, kararın istinaf edildiğini, ancak dava dosyası Bölge Adliye Mahkemesinde iken boşanma yönünden istinaf talebinden feragat edildiğini, o dosyada davacının katılma yolu ile kararı istinaf ettiğini, Bölge Mahkemesince istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinden feragat beyanı görmezden gelinerek, kararın, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki nedeniyle tümden kaldırıldığını, ... Aile Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda 2018/161 Esas 2018/717 Karar sayılı karar ile tarafların4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına karar verildiğini, verilen kararın kadın tarafından daha önceki istinaftan feragat taleplerinin dikkate alınmadan hüküm kurulması ve erkek lehine manevî tazminat takdir edilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile istinaf edildiğini, ilk karar verildikten sonra kadının boşanmaya ilişkin istinaf talebinden feragat ettiğinden, evliliğin boşanma hükmünün kesinleşmesi ile sona erip, kadının hukuken boşandığı dönemde başlayan duygusal beraberliğin sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak kabul edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların yargılama sırasında kesinleşen karar ile boşanmaları nedeni ile konusuz kalan boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği bu nedenle tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, boşanma konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, erkek yararına 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; manevî tazminat miktarının az olduğunu, maddî tazminat ve tedbir ile yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğunu ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine rağmen boşanmanın fer'îsi olan manevî tazminat hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı gibi kesinleşen boşanma kararında istinaf başvuruları üzerine davacı erkek lehine hükmedilen manevî tazminatın kaldırılıp, kusurun yeniden düzenlendiğini, buna göre kesinleşen kararda manevî tazminat hakkı bulunmayan davalı lehine manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmediği, incelenen nüfus kaydına göre, davalı kadının taraflar arasında boşanma davası devam ederken 18.12.2018 tarihinde başka bir erkekten çocuğunun olduğu, böylece kadının sadakatsiz davranışlarda bulunduğu hususunun ispat edildiği, kadına sadakatsiz olması nedeni ile kusur verilmesinin doğru olduğu, belirlenen kusurların aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, erkek yararına manevî tazminat takdirinde ve miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı kadının asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği, davacı erkeğin devlet memuru iken Kanun Hükmünde Kararname ile işten çıkarıldığı, ailesinin evinde yaşadığı, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra yeniden evlendiği, 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi çerçevesinde davacı erkeğin geçimi ile ilgili tedbir alınmasını gerektirici bir sebebin bulunmadığı, mahkemece tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu; davalı kadının asgari ücret ile çalıştığı, davacı erkeğin Kanun Hükmünde Kararname ile işten çıkarıldığı ve kendi kusuru ile işsiz kaldığı, 13.08.2020 tarihinde yeniden evlendiği ve yaşı dikkate alındığında yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığı, bu sebeple yoksulluk nafaka talebinin reddinin doğru olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tarafların bu yönlere ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
2. Evlilik birliği sona erinceye kadar, herhangi bir sebeple açılmış boşanma davalarında taraflara yüklenmiş tüm kusurlar, birlikte değerlendirilip, tarafların kusur oranlarının bir kez belirlenmesi ve belirlenen bu orana göre maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası konularında her bir taraf yönünden bir kez hüküm kurulması gerektiği, tarafların kusurları bölünerek, her bir dava için ayrı kusur belirlemesi yapılıp, fer'î konularda da her bir dava için ayrı hüküm kurulmasının 4721 sayılı Kanun'da yer alan düzenlemelere aykırı düşeceği, somut olayda; davacı erkek tarafından 04.12.2015 tarihinde açılan boşanma davası derdest iken, davacı erkek tarafından 10.10.2018 tarihinde istinaf incelemesine konu eldeki 2. davanın açıldığı, bu davanın açıldığı hususunun Dairemizin istinaf incelemesine konu 2018/3999 Esas sayılı dosyasına bildirilmediği, Dairemiz kararın temyizi sırasında davacı erkeğin temyiz dilekçesinde eldeki davanın açıldığını belirterek dosya numarasını gösterdiği, Yargıtay 2. Hukuk Dairesince temyiz incelemesi sırasında davaların birleştirilmesi amacıyla derdest olan eldeki dava yönünden bir değerlendirme yapılmayarak, davacı erkeğin temyiz talebinin reddedilerek kararın onandığı, temyiz incelemesi sırasında eldeki dosya kusur belirlemesi yönünden henüz kesinleşmeyip, derdest olduğundan açıklanan ilkeler uyarınca kusur belirlemesinin her iki davada birlikte yapılması gerektiği; Dairemizin 2018/3999 E.sayılı dosyasında; davalı kadının çalıştığı iş yerinden emniyeti suistimal sureti ile izinsiz ayakkabılar aldığı, bu şekilde memur olan eşini toplum içinde zor durumda bıraktığı ve ailesi tarafından getirilen muskaları evde bulundurduğu, dava tarihinden önce eşine ve eşinin annesine sosyal medya aracılığı ile hakaret ettiği, buna karşılık davacı erkeğin eşinin iş yerinde gerçekleşen izinsiz ayakkabı almak eylemi ile ilgili olarak hukuka aykırı ses kaydı elde ettiği, eşinin çalıştığı iş yerine gidip tartışma çıkarmak suretiyle eşini zor durumda bıraktığı,belirlenen ve gerçekleşen bu kusurlara göre taraflar boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu kabul edildiği, eldeki dosyada, davalı kadının evlilik birliği devam ederken sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı da ispat edildiğine göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadın, davacı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu iken mahkemece önceki boşanma dosyasında verilen kusurlar birlikte değerlendirilmeden davalı kadının tam kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kusurun gerekçesi yönünden; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır ya da tam kusurlu olmayan eşin, boşanma sonrasında diğer eşin desteğini kaybedeceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı erkek yararına maddî tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin maddî tazminata ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilerek, erkek yararına 15.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; açtıkları davanın zina hukuksal nedenine dayalı olduğunu, hukuki nitelendirmenin hatalı yapıldığını, olayları anlatmak tarafların, hukuki nitelendirmenin ise hakim tarafından yapılması gerektiğini, sadakatsiz olduğunun ispatlandığını, her bir davanın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiği, kadının tam kusurlu olduğunu, boşanmaya sebebiyet veren olaylara göre belirlenen tazminat miktarının düşük olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; boşanma davasının kesinleştiğini, kesinleşmeye güvenerek hayatına devam ettiğini, istinaf başvurusunda kısmi feragat edilen ve kesinleşen boşanma hükmünün dikkate alınmadığını, yeniden kusur belirlemesi ile buna bağlı aleyhine tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tüm yönlerden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında, dilekçe içinde geçen olaylara göre hukuki nitelendirmenin hakim tarafından yapılmasının gerekip gerekmediği ile daha önce yine davacı erkek tarafından açılıp eşit kusur belirlemesi ile sonuçlanan boşanma hükmüne rağmen bu davada yeniden kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak tazminata karar verilip verilmeyeceği ile verilebilecek ise miktarların uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun’un 352 inci madde, 353 üncü madde, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davacı erkek tarafından daha önce davalı kadın aleyhine 04.12.2015 tarihinde ... Aile Mahkemesinin 2015/1003 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açılmış, davalı kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Bu karar taraflarca istinaf edilmiş, akabinde davalı kadın vekili tarafından 09.10.2017 tarihli dilekçe ile boşanma hükmü yönünden istinaf başvurularından feragat edildiği bildirilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin 08.02.2018 tarih, 2017/2728 Esas, 2018/405 Karar sayılı kararı ile kadın vekilinin boşanma hükmüne yönelik istinaf başvurusu talebinden feragat etmesine rağmen, kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu gerekçesi ile mahkeme kararının tümden kaldırılmasına karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesi'nin 17.07.2018 tarih, 2018/161 Esas, 717 Karar sayılı karar ile davacının 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesine dayalı davasının reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına, az kusurlu erkek yararına tazminata karar verilmiştir. Bu karar taraflarca istinaf edilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin 16.07.2019 tarih, 2018/3999 Esas, 2019/1108 Karar sayılı kararı ile kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı gerekçesi ile kusur yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile kusurun gerekçesinin düzeltilerek tarafların eşit kusurlu olduğunun tespitine, eşit kusurlu davacı erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmadığından erkeğin tazminat talebinin reddine karar verilmişitir. Bölge Adliye Mahkemesinin bu kararı davacı erkek tarafından sadece kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden temyiz edilmiştir. Dairemizin 26.02.2020 tarih, 2019/7018 Esas, 2020/1610 Karar sayılı karar ile davacı erkeğin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Davacı erkek vekili tarafından 04.12.2015 tarihinde açılan ve boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra ancak ilk davanın istinaf incelemesinden öncesine denk gelen 10.10.2018 tarihinde yeni bir boşanma davası açılmış ve temyize konu bu boşanma davası nedeniyle yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği bu nedenle tam kusurlu olduğu, tarafların yargılama sırasında evliliğin kesinleşen boşanma hükmü ile sona erdiği bu nedenle konusuz kalan boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, boşanma konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, erkek yararına 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuş ve ... Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar erkeğin 04.12.2015 tarihinde açtığı ilk boşanma davasının istinaf incelemesi sırasında, ikinci açılan davanın bildirilmediği, temyiz incelemesi sırasında bildirildiği ancak Yargıtay 2. Hukuk Dairesince bu konuda bir değerlendirme yapılmayarak, davacı erkeğin temyiz talebinin reddi ile onanmasına karar verilmiş ise de ilk davanın temyiz incelemesi sırasında eldeki dosyanın kusur belirlemesi yönünden henüz kesinleşmediği, derdest olduğu bu sebeple evlilik birliği sona erinceye kadar, herhangi bir sebeple açılmış boşanma davalarında taraflara yüklenmiş tüm kusurlar, birlikte değerlendirilip, tarafların kusur oranlarının bir kez belirlenmesi ve belirlenen bu orana göre maddî ve manevî tazminatlar ile yoksulluk nafakası konularında her bir taraf yönünden bir kez hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ilk açılan ve huzurda bulunan davanın kusurları harmanlanarak, ilk davada belirlenen ve gerçekleşen tarafların kusurları yanında davalı kadının evlilik birliği devam ederken sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının da ispat edildiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadının, davacı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği gerekçesi ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, erkek yararına 15.000,00 TL maddî tazminata, tarafların diğer istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı erkek tarafından 04.12.2015 tarihinde açılan ve kesinleşen ilk boşanma davasının yargılaması sırasında taraflardan sadece davalı kadının boşanma hükmü yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu ve sonrasında kadın vekilinin 09.10.2017 tarihli dilekçe ile boşanma hükmü yönünden istinaf başvurularından feragat ettiğini bildirildiği feragat konusunun Bölge Adliye Mahkemesince 08.02.2018 tarih, 2017/2728 Esas, 2018/405 Karar sayılı kararının gerekçesinde de belirtilmiş olduğu, buna rağmen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yapıldığı gerekçesi ile hükmün tamamen kaldırılmasına ve mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin, istinaf edilmeyen boşanma hükmünün kesinleşmesine engel oluşturmayacağı açıktır. O halde, Davalı kadının 09.10.2017 tarihli dilekçesi ile boşanma hükmüne yönelik istinaf başvurusundan feragat beyanı ile evlilik birliği son bulmuştur. Evliliğin son bulmasından sonra eşler arasında 4721 sayılı Kanun'un 185 inci maddesinde yer alan yükümlülüklerin de sona ermesi kanun gereği olup kesinleşen boşanma hükmünden önce ya da sonra meydana gelen olaylara dayanılarak artık yeni bir boşanma davasının açılması hukuki güvenlik ve istikrar ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.