Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4248 E. 2024/5364 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasının kesinleşmesinden yıllar sonra açılan mal rejiminin tasfiyesi davasında zamanaşımı def'inin geçerli olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının, dava dilekçesinin kendisine usulüne uygun tebliğ edilmemesine rağmen, ilk tebligatla haberdar olduğu ön inceleme duruşmasında zamanaşımı def'i ileri sürmesi ve boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/27 E., 2023/63 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/536 E., 2022/171 K.

Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek dava dilekçesinde; davalı ile 1986 yılında evlenip 1999 yılında boşandıklarını, evlendikleri yıllarda Keçiören Basınevleri Mahallesi’nde bir daire aldıklarını, 1992 yılında vefat eden davalının babasından kalan Keçiören ... Mahallesi’ndeki abisinin hissesini, sattığı dairenin parasını davalının abisine ödeyerek satın aldıklarını ve davalı adına tescil ettiklerini, ayrıca 1986 model bir araç aldıklarını, 1990-1992 yıllarında bu aracı satarak davalıya ziynet eşyası aldıklarını, kendisinin rızası olmadığı halde davalının bu ziynet eşyalarını bozdurarak kız kardeşine bakmak için harcadığını belirterek; fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere şimdilik 5.000,00 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın cevap dilekçesinde; hakkında dava açıldığını ilk kez 08.12.2021 tarihinde yapılan tebligat ile öğrendiğini, 27.09.2021 tarihinde dava dilekçesi kendisine tebliğ edilmiş olmasına rağmen şehir dışında olması nedeniyle tebliğ kağıdının kapıya yapıştırıldığını, o sırada evde olan davacı eski eşinin şehir dışından döndüğünde kendisine bilgi vermemekle birlikte kapıya yapıştırılan kağıdı da söktüğünü, davacının kötüniyetli hareket ederek savunma hakkını elinden almaya çalıştığını, yapılan tebliğin eline ulaşmasının kötüniyetli bir şekilde engellendiğini, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, 1998 yılında boşandığı davacı eski eşinin dava açmak için söz konusu olan yasal süreyi geçirdiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların boşanmasına ilişkin kararın 09.11.1998 tarihinde kesinleştiği, zamanaşımı süresinin boşanma davasının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl olduğu, on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek istinaf dilekçesinde; davalı ile 1998 yılında boşanma kararı aldıklarını, ancak gönül birliktelikleri ve evliliğin fiili olarak devam ettiğini, 2003 yılı itibariyle çalıştığı yurtdışı işinde bağlı bulunduğu şirketin para aktarımı adına bir ortak hesap açılması gerektiğini öne sürdüğünü, buna istinaden davalıya güvenerek ortak bir hesap açtırdığını, bu süreçte kazandığı tüm parayı bu hesaba aktardığını, 2009 yılı Nisan ayının sonuna kadar bu sürecin devam ettiğini, bu süreçte davalının bahse konu ortak hesaptan dolar ve euro nitelikli paralar çektiğini, davalının kendisiyle evleneceğini vaad ederek kendisini oyaladığını, TMSF verilerine göre tüm paranın davalı tarafından çekildiğini, bu durum için bilirkişi tayini veya kovuşturma talebi bulunduğunu, Keçiören ... Mahallesi'ndeki evin davalının ailesine ait olup, bu evi alabilmek adına Keçiören Basınevleri Mahallesi’ndeki evi satarak elde edilen parayı davalının abisine ödeyerek aldıklarını, mahkemenin bu durumu gözden kaçırdığını, davalının ortak hesaba hiç para yatırmadığını, tüm paranın kendisinin kazanımlarından ibaret olduğunu, davalının kendisini oyaladığını anlaması neticesinde pandemi döneminden sonra dava açtığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosya içeriğine, iddia ve savunma ile toplanan delillere, kararın dayandığı hukuka uygun gerektirici nedenlere, mevcut deliller Mahkemece değerlendirilerek takdir edildikten sonra karar verildiği, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar dava dilekçesinin davalıya tebliği hususunda çıkarılan davetiye “...Gösterilen adrese gidildi. Adreste ... muhatabın İstanbul’da olduğunu, 1 Ekim’de eve geleceğini sözlü beyan etti. Evrak ... Mahalle muhtarı ... imzasına teslim edildi. 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırıldı. Bina yöneticisi ...’ya haber verildi. ...” şerhi ile 27.09.2021 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, davalının adreste bulunmadığını beyan eden ...’in eldeki dosyanın davacısı olması nedeniyle davalı ile aralarında menfaat çatışması bulunduğu, ayrıca PTT'nin 19.12.2022 tarihli cevabi yazısı dikkate alındığında, tebligat parçasında haber verilen yöneticinin imzası bulunmadığı gibi imzadan imtina ettiğine dair bir bilgi de olmadığı, açıklanan nedenlerle dava dilekçesinin davalıya tebliği hususunda çıkarılan davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, ön inceleme duruşmasının davalıya tebliği hususunda çıkarılan davetiyenin ise, 08.12.2021 tarihinde davalıya bizzat tebliğ edildiği, davalının yasal iki haftalık cevap süresi içerisinde dosyaya sunduğu 17.12.2021 havale tarihli dilekçe ile zamanaşımı def’inde bulunduğu, tarafların boşanmalarına ilişkin kararın kesinleştiği 09.11.1998 tarihinden istinafa konu eldeki davanın açıldığı 31.08.2021 tarihine kadar on yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, davalı tarafça süresinde zamanaşımı def’inde bulunulduğu, Mahkemece açıklanan hususlar belirlenmek ve benimsenmek suretiyle yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek temyiz dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, mağdur olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tebligatın usulüne uygun olup olmadığı, zamanaşımı def'inin süresinde olup olmadığı, zamanaşımının dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 128 ve devamı maddeleri 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ve devamı maddeleri; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 20 nci maddesi, 21 inci maddesi, 23 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.