"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2450 E., 2023/270 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/84 E., 2020/19 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; gemilerde çalışan ve uzun süre yanlarında olamayan, sadece izinlerinde yanlarına gelen erkeğin kadına ve çocuklarına karşı ilgisiz davrandığını, önceki reddedilen davaya sebep kadınla ilişkisine devam ettiğini yazışmalardan anladığını, davalının kardeşinin ve ailesinin davacıya kötü davranması, çocuklar ile beklendiği üzere ilgilenmemeleri neticesinde müvekkil İstanbul’a taşınmaya karar verdiğini, davalı adına tescilli olup da birlikte edindikleri İstanbul Küçükçekmece’de bulunan evlerine taşındığını, bunu duyan davalı müvekkili arayarak tehdit etmiş, evden atmakla tehdit ettiği, davalının ağır kusuru ve zinası sonucu davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık ayrı ayrı 2.500,00 TL tedbir ve 3.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 3.000,00 TL tedbir ve 4.000,00 TL yoksulluk nafakası ile lehine 250.000,00 TL maddî ve 750.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve birleşen boşanma dava dilekçesinde; mahkemenin yetkisiz olduğunu kadının cinsel hayat yaşamaktan sürekli kaçındığını, eviyle doğru düzgün ilgilenmediğini, çocuk yapmaya da uzun süre yanaşmadığını, müvekkilinin isteği üzerine evlendikten 7 yıl sonra ilk çocukları 2014 yılında da ikinci çocuklarının dünyaya geldiğini, davalının çocuklara bakmaktan sürekli yakındığını ve iletişim kurmakta güçlük çektiğini, tarafların 2014 yılında Antalya'ya yerleştiklerini, müvekkilinin, kendi annesini acımadan döverek evden kovan davalının, müvekkiline attığı bir mailde çocuklarına kötü davrandığını ikrar ettiğini, davalının yaklaşık 3 yıldır, müvekkilinin izin olup evde olduğu günlerde bitmeyen baş ağrısı nöbetlerini bahane ederek ne müvekkili ile ilgilendiğini, sohbet etmediğini, yemek ve ev işi yapmadığını, tarafların son iki yıldır davalının istememesi nedeniyle birlikte olmadıklarını, davalının sürekli müvekkilinin ailesini eleştirdiğini, kızkardeşinin evlerine gelmesini istemediğini söylediğini, müvekkilinin ceplerini ve cüzdanını kurcaladığını, bilgisi dışında para aldığını, müvekkilinin habersiz yaptığı en ufak harcamaya kadar eleştirdiğini, sürekli olarak para üzerinden taleplerde bulunduğunu, bu evlilikte adeta ticari konuşmadan başka bir şey kalmadığını, bazı tartışmalarda müvekkilini tehdit ettiğini, saldırdığını, hakaret ettiğini, daha sonra her seferinde pişman olup müvekkiline özür içerikli mesajlar ve e postalar attığını, müvekkilinin her zaman davalıya hassas davrandığını, çünkü sürekli çocukları ile tehdit ettiğini, müvekkilinin şu an Antalya'da ikamet ettiğini, gemideki şef garsonluk görevinden ayrıldığını, bundan yaklaşık 10 ay önce artık gemide çalışmayacağını, vücudunun kaldırmadığını davalıya söyleyen müvekkiline karşı davalının destek olmak bir yana her şeyden kavga çıkarmaya başladığını, daha sonra müvekkiline haber vermeksizin çocukları ve tüm eşyaları alarak İstanbul'a taşındığını, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların geçici ve kalıcı velâyetlerinin babaya verilmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek için aylık 2.000,00 TL tedbir ve dava sonunda yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 3.000.000 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin yetki itirazının yerinde olmadığı, kadının açtığı ilk boşanma davasından sonra tarafların barışıp biraraya geldikleri, sonrasında taraflar arasında yaşanmış olan güven bunalımının etkisi ile yeniden tartışmaların ve huzursuzlukların başladığı, her konunun aralarında tartışmaya dönüştüğü, tarafların agresif yapısı, öfke kontrolündeki zayıflık, erkeğin işi gereği uzun süre zorunlu olarak ayrı kalmaları ve kadının kendisine ve çocuklarına gittikçe ilgisiz davranan erkeğin kendisini başka bir kadınla aldattığı kaygısının sürekli tartışmalara neden olduğu, tartışmalarda birbirlerine karşılıklı hakaret ettikleri, en son kadının erkeğin cep telefonundan daha önce ilişkisi olduğu kadınla mesajlaştığını gördüğü ve bu nedenle aralarında yaşanan tartışma sonrasında erkeğin Antalya'da yaşayan ablasının evine gittiği, bu olayın etkisi ile bunalıma giren kadının çocuklara bakması için erkeğe bıraktığı ve aynı günün gecesinde çocukları tekrar geri aldığı, sonra izni biten erkeğin de ablasının evinden gemide çalışmaya gittiği, kadının da eşyalarını toplayıp çocuklarla birlikte İstanbul'a ailesinin yanına döndüğü, o tarihten sonra tarafların bir araya gelmedikleri, erkek kadının denizde başka bir erkekle çekilmiş fotoğraflarını sunmuş ise de tanık anlatımlarından tarafların yıllar önce birlikte gittikleri tatile ilişkin olup fotoğraf çekilen yerde erkeğin bulunduğu anlaşılmakla birlikte birleşen dava dilekçesinde buna ilişkin bir iddia da yer almadığı, gelişen olayları bakıldığında tarafların daha önce açılan boşanma davasından sonra barışıp biraraya gelmekle bu tarihten öncesindeki olaylardan dolayı birbirlerini affettiklerini veya hoşgörüyle karşıladıklarını, yeni bir sayfa açıp evlilik birliğini devam ettirmeye karar verdiklerini gösterdiğinden, affedilen veya en azından hoşgörüyle karşılanan olaylara dayanılarak da boşanma talebinin değerlendirelemeyeceği, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup bu sonuca ulaşılmasında her iki tarafın da kusurlu olduğu ancak erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci maddeleri gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için takdir edilen tedbir nafakasının devamına (aylık ayı ayrı 1.000,00 TL), ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakası (2.500,00 TL tedbir nafakası) ile 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; takdir edilen maddî ve manevî tazminatın çok düşük olduğunu, erkeğin tüm kusurlu eylemleri ve aldatma eyleminin kanıtlandığını, mahkemenin eksik ve hukuka aykırı ve soyut gerekçelerle karar verdiğini, nafaka miktarlarının düşük olduğunu belirterek kusur tespiti, hükmedilen maddî-manevî tazminat ve nafaka miktarları yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; eksik inceleme ile karar verildiğini, tedbir nafakasına yapılan sayısız itirazın değerlendirilmediğini, reddi hakim taleplerinin bizzat dosya hakimi tarafından verilerek reddedildiğini ve istinaf yolunun kapatıldığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, gelen yazı cevaplarında müvekkilinin aylık kazancının 7.000 Dolar olmadığını, ... şirketinden gelen yazı cevabına göre müvekkiline ait 66 aylık toplam kazancın 150.905 Dolar olduğunu, aylık ortalama 2.286 Dolar olduğu, gelen maaş cevabı dışında maaş dışı geliri olmadığını, sosyal güvencesi olmadığını, nafakanın müvekkili yönünden ödenemez hale geldiğini, müvekkilinin nafaka tutarlarını ödeyebilmek adına yurt dışına çıkarak gemide çalışmaktan başka seçeneği kalmadığını, velâyetin gerekçesiz olarak müvekkile verilmediğini, velâyetin müvekkiline verilmesi mümkün değilse ortak velâyet verilmesini ve müvekkilin görüş günlerinin yaz ayına alınarak en az kesintisiz 3 ay kişisel ilişki hakkı verilmesini istediğini belirterek yetkiye, reddi hakim talebinin reddine itiraz ederek; kusur tespiti, asıl davanın kabulü, velâyet, kişisel ilişki düzenlemesi, nafaka ve tazminatlar yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek vekili 05.07.2017 tarihli dilekçesi ile yeterli araştırma yapılmaksızın aleyhine 4.500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş olmasını, sosyal inceleme raporuna rağmen geçici velâyetin tarafına verilmemiş olmasını, adına kayıtlı taşınmaza tedbir konulmuş olmasını, taleplerinin karşılanmamış olmasını gerekçe göstererek reddi hakim talebinde bulunduğu, hakimin ret sebeplerine bakıldığında yasa maddesindeki hakimin reddini gerektiren yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle hakimin reddi taleplerinin reddine karar verildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 41 inci maddesi gereği İlk Derece Mahkemesince verilen hakimin reddi talebinin reddine dair kararın, ret sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemiş olması nedeniyle doğru ve yerinde olduğu, dosya kapsamı, tanık beyanları ve UYAP üzerinden incelenen adres kayıt belgesi uyarınca kadının dava tarihinde davanın açıldığı Küçükçekmece Aile Mahkemesinin yetki çevresine yerleşme niyeti ile 19.01.2017 tarihinde "... Mah. ... No:16/1/37 .../İstanbul" adresinde oturmaya başladığı, 4721 sayılı Kanun'un 168. maddesinde yer alan "Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir." düzenlemesi uyarınca erkeğin yetki itirazının reddine karar verilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince tarafların birbirlerine hakaret ettikleri, agresif ve öfke kontrolünde zayıf oldukları, erkek eşe bunlara ek olarak ilgisiz olmak ve başka kadınlarla mesajlaşma kusurlarının yüklendiği, taraf tanıklarının beyanları, tarafların dilekçeler teatisi aşamasında dayandıkları vakıaların sınırlı olmak üzere değerlendirilmesi gerektiği, kadın eş tanıkları, erkeğin güven sarsıcı eylemlerde bulunduğunu, maddî olarak yeterli düzeyde destek olmadığını doğruladığı, kadın eş, erkek eşe hakaret, öfke kontrolünde zayıflık kusurlarını yöneltmediği, Mahkemece erkek eşe bu kusurların yüklenmesinin yanlış olduğu, kadın eşin, erkek eşe hakaret içerikli sözler söylediğini, sana karşı bir şey hissetmiyorum dediğini, çocuklara kimi zaman sert davrandığını doğruladığı, sonuç olarak kadının erkeğe hakaret ettiği, çocuklara karşı sert davranışlar sergilediği, erkeğin ise güven sarsıcı eylemlerde bulunduğu ve kadına maddî olarak yeterli düzeyde destek olmadığı, İlk Derece Mahkemesinin kadının hafif, erkeğin ağır kusurlu olduğuna dair kusur tespiti gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden farklılık arz etmekle birlikte kusur oranı yönünden maddî gerçeğe uygun olduğu, bu nedenle tarafların kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile taraflara yüklenen kusur oranları değişmediğinden gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden gerekçenin düzeltilmesine karar vermek gerektiği, asıl davanın kabul edilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı, ortak çocuklarının yaşlarının küçüklüğü, alıştıkları ortam, dosya kapsamında alınan sosyal inceleme raporları dikkate alındığında velâyetlerinin anneye verilmesi çocukların üstün yararına uygun ve yerinde olduğu, yine, ortak çocuklarla baba arasında kurulan kişisel ilişki amacına uygun ve yeterli düzeyde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kadının boşanma ile yoksulluğa düşecek olması ile ortak çocukların ihtiyaçları nedeniyle kadın eş ve ortak çocuklar lehine tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve miktarlarında bir yanlışlık bulunmadığı, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, en azından eşinin desteğinden mahrum kalacak olması, boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmamakta ise de hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarının az olduğu gerekçeleri ile tarafların kusur tespitine, kadının maddî ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadın için 150.000,00 TL maddî ve 120.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların diğer istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla yetkiye, reddi hakim talebinin reddine itiraz ederek; kusur tespiti, asıl davanın kabulü, velâyet, kişisel ilişki düzenlemesi, nafaka ve tazminatlar yönlerden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın ve ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile miktarları, yetkili Mahkemede davanın görülüp görülmediği, reddi hakim talebi yönünden Mahkemece yapılan usuli işlemlerin ve verilen kararın usule ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 36 ncı maddesi, 41 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 168 inci maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci, 182 nci, 323 üncü, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.