Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4393 E. 2024/3361 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yabancı mahkeme kararının tenfizi davasında, davalının zamanaşımı def'inin ön sorun olarak değerlendirilip değerlendirilmediği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı mahkeme ilamının tenfizi davalarında, davalının 5718 sayılı Kanun'un 55/2. maddesi uyarınca ileri sürebileceği zamanaşımı def'inin ön sorun olarak incelenmesi gerektiği, bu inceleme yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılmış ve İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/61 E., 2023/435 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/259 E., 2022/523 K.

Taraflar arasındaki yabancı mahkeme kararının tenfizi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Zofingen Bölge Mahkemesi'nin 26.06.1990 tarihli kararı ile boşandıklarını, ortak çocuk ...'ın velâyetinin annesine verildiğini, kesinleşen bu boşanma ilamı ile ortak çocuk lehine aylık 1000 Frank nafakaya hükmedildiğini, ödenmeyen nafaka borçlarının tahsili amacıyla Muhen İcra Dairesi'nin 17.02.1997 tarihli 10345 no'lu ödeme emri ile icra takibinde bulunulduğunu, davalının itirazı üzerine davacının açtığı dava sonucu Aarau Mahkemesi'nin kararı ile icranın yürütülebilmesi yönünde karar verildiğini, davalı bu karara itiraz edince Aargau Kantonu Üst Mahkemesi tarafından 07.09.1998 tarihli karar ile itirazın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, nafaka borçlusunun Türkiye'ye kesin dönüş yaptığını, bu nedenle Aarau Mahkemesi kararının tenfizi zorunluluğu doğduğunu beyanla, Aarau Mahkemesi Başkanlığı'nın 10.11.1997 tarihli kararının tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ergin kızı adına tanıma-tenfiz talebinde bulunamayacağını, husumet ve taraf sıfatının bulunmadığını, kesin hüküm bulunduğunu, ilamın zamanaşımına uğradığını, tanıma-tenfizi istenen kararın 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu'nun (5718 sayılı Kanun) 50 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin birinci fıkrası ve 55 inci maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine aykırı olduğunu, dava tarihi itibariyle elde edilmek istenen herhangi bir hukuki menfaat bulunmadığını, davalının hükme bağlanan nafaka borcunun bulunmadığını, ortak çocuğun 13.11.1990 tarihinde Türkiye'ye dönüş yapmasıyla nafaka hükümlerinin sona erdiğini, 5718 sayılı Kanun hükümlerine göre yabancı mahkeme kararının Türkiye'de tenfizinin istenebilmesi için kararın Türkiye'de icra kabiliyeti bulunması gerektiğini beyanla, davanın öncelikle husumet, zamanaşımı, hukuki menfaat yokluğu ve kesin hüküm nedeniyle reddine, tanıma-tenfiz talebinin 5718 sayılı Kanun hükümlerine ve milletlerarası sözleşme hükümlerine aykırı olması nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 09.03.2021 tarihli ve 2020/617 Esas 2021/112 Karar sayılı kararı ile; "...davaya konu olan İsviçre Aarau Yargı Dairesi'nin 20.01.1999 tarihinde kesinleşen karar içeriğinde davacı kadına boşanma kararında nafaka ödenmesine karar verildiği, kendisinin ve kızı ...'in Türkiye'ye kalıcı olarak yerleştiği ana kadar ayda 2500 İsviçre Frangı ve kızı için ayda 1000 İsviçre Frangı tamamen çalışabilecek duruma gelene kadar ancak 20. doğum günlerini geçmeyecek şekilde olduğu, davacı ve kızının Şubat 1992'de Türkiye'ye taşındıkları, davacının 01.09.1990'dan 13.01.1992'ye kadar nafaka hakkına sahip olduğu, 17 aylık 2500 İsviçre Frangı, toplam 42.500 İsviçre Frangı olduğu, 31 Aralık 1981 doğumlu ortak çocuk ...'in 01.09.1990'dan beri nafaka ödemesi alma hakkına sahip olduğu, toplam 77.566,65 İsviçre Frangı olduğu, davacının kararda dökümü belirtilmiş kısmi miktarların ödendiğini kabul ettiği, davalının sunduğu belgeler ve davacının ödendiğini kabul ettiği transferler dahil olmak üzere toplam 70.050 İsviçre Frangının geri ödemesinin kanıtlandığı ve kabul edildiği, transferlerin anne adına yapıldığı, davacının kişisel nafaka taleplerinin 42.500 İsviçre Frangı tutarında ödenmesinden sonra 27.500 İsviçre Frangının hala kaldığı, borç icra davası gündeme geldiğinde kızı ...'in nafaka taleplerinin 77.566,65 İsviçre Frangı olduğunu ve bunun 27.500 İsviçre Frangı karşılığında mevcut olduğunu ve bu nedenle 50.016,65 İsviçre Frangı borcunun kaldığı belirtilerek sonuç olarak davacıya 17.02.1977 tarihli 10345 sayılı Muhen tahsilatında, 10.02.1997'den bu yana 44.450 İsviçre Frangı ve %5 faiz ve 100 İsviçre Frangı ödeme emri masrafları için kesin yasal hüküm verilmesine, yargı ücreti 280 İsviçre Frangı olarak belirlenmesine davalıdan alınmasına, 687,65 İsviçre Frangı tutarı hukuki olarak onaylanmış bir taraf tazminatı ödemekle yükümlü olmasına dair hüküm kurulduğu anlaşılmış olup, karar verildiği tarihte ortak çocuk ...'in reşit olmaması nedeniyle velâyet sahibi anneye ödeme yapılması gerektiğinden ve nafakanın reşit olduğu tarihten sonraya ilişkin olmaması nedeniyle husumet itirazı yerinde görülmemiş ancak kararın kesinleşme tarihinin 20.01.1999 olması nedeniyle dava tarihi itibariyle 20 yıldan fazla zaman geçtiği..." gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 29.03.2022 tarihli ve 2021/715 Esas, 2022/596 Karar sayılı kararı ile, "... Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu'nda kabul edilen sisteme göre, tenfiz hâkimince, yabancı mahkeme kararının esastan incelenemeyeceği ve hukuka uygunluğunun denetlenemeyeceği, tenfiz hâkiminin tenfiz şartları dışında ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisinin olmadığı, o halde mahkemece tenfizi istenen kararın kesinleşme şerhini gösterir apostil şerhli aslı ve onanmış örneğinin dosyada mevcut olup olmadığı, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 54. maddesinde yer alan tenfiz şartlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile davanın reddinin hatalı olduğu" belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların nüfus aile kayıt tablosu, yabancı mahkeme ilamının aslı ve onaylı tercümesi ile birlikte incelenip değerlendirilmekle; öncelikle 5718 sayılı Kanun 53 üncü maddesi gereğince inceleme yapılmış ve dilekçeye ekli Aaru Mahkeme Başkanlığının 10.11.1997 tarihli yabancı mahkeme ilamının kesinleşmiş apostil şerhli onanmış aslının ve tasdikli tercümesinin sunulduğu anlaşılmış, incelenen yabancı mahkeme ilamı ve onaylı tercüme içeriğinin 5718 sayılı Kanunu'nun 54 üncü ve 58 inci maddelerindeki şartların gerçekleştiği gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile Aaru Mahkeme Başkanlığının 10.11.1997 tarihli yabancı mahkeme ilamının 5718 sayılı Kanun'un 58 inci maddesi gereğince tanınmasına ve tenfizine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının ergin kızı adına tanıma ve tenfiz isteminde bulunamayacağını, kararın zamanaşımına uğradığını, kesin hüküm bulunduğunu, tanıma ve tenfizi istenin kararın 5718 sayılı Kanun'un 50 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin birinci fıkrası ve 55 inci maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine aykırı maddelerine aykırı olduğunu, davacının hukukî menfaatinin bulunmadığını beyanla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih, esas ve karar numarası belirtilen kararıyla; "tarafların İsviçre Zofingen Bölge Mahkemesi'nin 26.06.1990 tarihli boşanma ilamı ile boşandıkları, bu kararın Karaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1992/162 Esas, 1992/320 Karar sayılı kararı ile tanınmasına karar verildiği, Aarau Yargı Dairesi'nin 10.11.1997 tarihli kararı ile boşanma ilamıyla hükmedilen nafakaya yönelik olarak borç miktarını belirler şekilde karar verildiği, karar üzerinde 01.09.2020 tarihli "iş bu kesin hüküm 20.01.1999 tarihinde yürürlüğe girmiştir" şerhi bulunduğu, Antalya 5. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2011/573 Esas, 2011/1031 Karar sayılı kararı ile Antalya İcra Müdürlüğü'nün 2011/5697 sayılı takip dosyası kapsamında talep edilen 01.05.2001 tarihine kadar kadın lehine birikmiş nafaka alacağı yönünden "alacağın muacceliyet tarihinden itibaren 10 yıldan fazla süre geçmesi nedeniyle" icranın geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın 15.01.2013 tarihinde kesinleştiği, Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2011/575 Esas, 2012/811 Karar sayılı kararı ile ise Antalya 14. İcra Müdürlüğü'nün 2011/5699 sayılı takip dosyası kapsamında talep edilen 01.05.2001 tarihine kadar çocuk lehine birikmiş nafaka alacağı yönünden "borcun ödendiğinden bahisle" icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu'nda kabul edilen sisteme göre, tenfiz hâkimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez. Şu durumda tenfiz hâkiminin, tenfiz şartları dışında, ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 54 üncü maddesinde tenfiz şartları “... a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması, b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması, c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu çerçevede; dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre, mahkemenin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 5718 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesindeki koşulların gerçekleştiği" gerekçesiyle usul ve yasaya uygun karara yönelik davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; yabancı mahkeme ilamı ile hüküm altına alınan birikmiş nafaka alacağına ilişkin kararın tanınması ve tenfizi davasında zamanaşımı nedeniyle inceleme yapılıp yapılamayacağı, zaman aşımı yönünden yapılan incelemenin esastan inceleme kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

5718 sayılı Kanun'un 50 nci maddesi, 52 nci maddesi, 53 üncü maddesi, 54 üncü maddesi, 55 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 58 inci maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Davacı vekili tarafların Zofingen Bölge Mahkemesi'nin 26.06.1990 tarihli kararı ile boşandıklarını, ortak çocuk ...'ın velâyetinin annesine verildiğini, kesinleşen bu boşanma ilamı ile ortak çocuk lehine aylık 1000 Frank nafakaya hükmedildiğini, ödenmeyen nafaka borçlarının tahsili amacıyla Muhen İcra Dairesi'nin 17.02.1997 tarihli 10345 no'lu ödeme emri ile icra takibinde bulunulduğunu, davalının itirazı üzerine davacının açtığı dava sonucu Aarau Mahkemesi'nin kararı ile icranın yürütülebilmesi yönünde karar verildiğini, davalı bu karara itiraz edince Aargau Kantonu Üst Mahkemesi tarafından 07.09.1998 tarihli karar ile itirazın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, nafaka borçlusunun Türkiye'ye kesin dönüş yaptığını, bu nedenle Aarau Mahkemesi kararının tenfizi zorunluluğu doğduğunu beyanla, Aarau Mahkemesi Başkanlığı'nın 10.11.1997 tarihli kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı vekili davacının ergin kızı adına tanıma-tenfiz talebinde bulunamayacağını, husumet ve taraf sıfatının bulunmadığını, kesin hüküm bulunduğunu, ilamın zamanaşımına uğradığını, tanıma-tenfizi istenen kararın 5718 sayılı Kanun'un 50/1, 52/1 ve 55/2 hükümlerine aykırı olduğunu, dava tarihi itibariyle elde edilmek istenen herhangi bir hukuki menfaat bulunmadığını, davalının hükme bağlanan nafaka borcunun bulunmadığını, ortak çocuğun 13.11.1990 tarihinde Türkiye'ye dönüş yapmasıyla nafaka hükümlerinin sona erdiğini, 5718 sayılı Kanun hükümlerine göre yabancı mahkeme kararının Türkiye'de tenfizinin istenebilmesi için kararın Türkiye'de icra kabiliyeti bulunması gerektiğini beyanla, davanın öncelikle husumet, zamanaşımı, hukuki menfaat yokluğu ve kesin hüküm nedeniyle reddine, tanıma-tenfiz talebinin 5718 sayılı Kanun hükümlerine ve milletlerarası sözleşme hükümlerine aykırı olması nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

3.İlk Derece Mehkemesinin 09.03.2021 tarihli kararı ile, davanın, nafakaya ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizi davası olduğu, karar verildiği tarihte ortak çocuk ...'in ergin olmaması nedeniyle velâyet sahibi anneye ödeme yapılması gerektiği ve nafakanın ergin olduğu tarihten sonraya ilişkin olmaması nedeniyle husumet itirazının yerinde görülmediği, ancak kararın kesinleşme tarihinin 20.01.1999 olması nedeniyle, dava tarihi itibariyle 20 yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.

4.Bölge Adliye Mahkemesincin 29.03.2022 tarihli kararı ile, 5718 sayılı Kanunda kabul edilen sisteme göre, tenfiz hâkimince, yabancı mahkeme kararının esastan incelenemeyeceği ve hukuka uygunluğunun denetlenemeyeceği, tenfiz hâkiminin tenfiz şartları dışında ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisinin olmadığı, o halde mahkemece tenfizi istenen kararın kesinleşme şerhini gösterir apostil şerhli aslı ve onanmış örneğinin dosyada mevcut olup olmadığı, 5718 sayılı Kanun'un 54. maddesinde yer alan tenfiz şartlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile davanın reddinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararın kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

5.İlk Derece Mahkemesinin son kararı ile, Aaru Mahkemesi Başkanlığı'nın 10.11.1997 tarihli yabancı mahkeme ilamının kesinleşmiş apostil şerhli onanmış aslının ve tasdikli tercümesinin sunulduğu, 5718 sayılı Kanun'un 54 üncü ve 58 inci maddeleri şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile Aaru Mahkeme Başkanlığı'nın 10.11.1997 tarihli yabancı mahkeme ilamının tanınmasına ve tenfizine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin 16.03.2023 tarihli kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiş, bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

6.Dava; yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizine ilişkindir. 5718 sayılı Kanun'un 55 inci maddesinin ikinci fıkrası "Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir." hükmünü içermektedir. Davalı vekilinin yukarıda anılan madde kapsamında zamanaşımı def'inde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla Mahkemece davalı vekilinin zamanaşımı def'inin "ön sorun" olarak incelenip değerlendirilerek; sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, buna yönelik bir değerlendirme yapılmaksızın sadece 5718 sayılı Kanun'un 54 üncü ve 58 inci maddeleri şartlarının gerçekleştiği belirtilerek davanın kabulü ile yabancı mahkeme ilamının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.