"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/281 E., 2023/400 K.
DAVA TARİHİ : 09.10.2018 - 05.11.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Rize Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/633 E., 2022/735 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davaları ve kadın tarafından açılan ziynet eşyası alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin birleşen boşanma davasının reddine, kadının asıl boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ziynet eşyasına yönelik başvurunun istinaf kesinlik sınırı yönünden usulden reddine, boşanma ve boşanmanın fer'îlerine yönelik başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından tazminatlar ile nafakaların miktarı ve reddedilen ziynet alacağı davası; davalı-davacı erkek vekili tarafından kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminatlar ve kadın yararına hükmedilen nafakalar yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
I. DAVA
... kadın vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde; erkeğin, kendisini olduğundan farklı birisi olarak tanıttığını, ilk başlarda ufak ufak, sonraları ise büyük meblağlarda paralar istediğini, kandırarak adına şirket açtığını, kendisinden habersiz olarak ablasından, eniştesinden ve babasından da sürekli para istediğini, evlilik birliğinin üzerine yüklediği hiçbir sorumluluğu yapmadığını, açılan şirketin ödemelerini yapmaması nedeniyle icra takipleri başladığını, erkek eşin bu konuda kendisini yalnız bıraktığını, şirketi devretmesi ya da kapatması sonucunda boşanmakla tehdit edildiğini, düğünde takılan ziynet eşyalarını da kendisinden habersiz harcadığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata ve dilekçede belirtilen ziynet ve çeyiz eşyası alacağına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve birleşen davaya dilekçesinde özetle; davacı kadının dava dilekçesinde öne sürdüğü gerekçelerin büyük çoğunluğunun evlilik öncesi döneme ait olduğunu, evliliklerinden önce oluşan olayların şimdi öne sürülerek boşanma gerekçesi olarak sayılmaya çalışılmasının hukuk açısından da usulsüz ve gerçeği yansıtmadığını, işyerine ait tüm borçların kendisinin ödediğini, kadının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, kadının, son derece sorumsuz, uyumsuz ve saygısız bir kişi olduğunu, sürekli olarak kendisine hakaret etmeyi adet edindiğini, en ufak tartışmada kendisini baba evine gitmekle, boşanmakla tehdit ettiğini, aile içinde kalması gereken tüm özel konuları ailesine anlattığını, ailesinin evlilik birliğine müdahale ettiğini, iş yerinden kaynaklı sıkıntılar yaşadıklarını, kadının maddi ve manevi destekte bulunmadığını iddia ederek kadının davasının reddini istemiş, birleş davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 29.03.2022 tarihli ve 2018/422 Esas, 2022/262 Karar sayılı kararı ile; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında, davalı erkeğin, davacı adına kayıtlı Arsima Mimarlık Ltd. Şti. unvanlı bir şirket açtığı, şirketin işlerinin iyi gitmemesi sebebiyle davacı kadının icra tehdidi altında kaldığı, şirket alacaklılarının avukatlarının kadını arayarak borcun tahsil edilmesini istedikleri, davalı erkeğin borçları ödeyemediği, kadının kardeşlerinden para istediği, kardeşinin kredi kartına borç yaptığı, ödeme günü gelmesine rağmen borcunu ödemeyerek davacı kadını kardeşine karşı mahcup ettiği, kadının adına kayıtlı şirketin borçlarının bulunması sebebiyle kadının şirketi kapatmak istediği, erkeğin ise "şirketi kapatırsan seni boşarım" diyerek kadının üzerine yürüdüğü, tarafların fiilen 3,5 ay birlikte kaldıkları, kadının bayram tatili için Rize'ye geldiği, Rize'de iken borçlar sebebiyle tartışmaya devam ettikleri, kadın Rize'de iken de alacaklıların kadını aramaya devam ettiği, kadının, maddi sorunlar sebebiyle müşterek konuta dönmediği, kadının ise kusur durumuna ilişkin dosyada herhangi bir beyan, delil bulunmadığı, dinlenen davalı erkek eşin tanıklarının beyanlarının ise tümünün duyuma dayalı olduğu, görgüye dayalı beyanlarının olmadığı ve erkeğin beyanlarını desteklemediği, erkeğin 11.11.2020 tarihinde kadına "seni deli gibi seviyorum, Ümram ben özrümü diledim, hatamı bildim, hatalar yaptım zincir gibi, ben seni seviyorum hiçbir şey umramda değil, ben seni seviyorum, ben sana ilk günkü gibi aşığım, sen benim sevdiğimsin" şeklinde mesajlar gönderdiği, "mesajlardaki bu sözlerin evlilik birliğinin erkek tarafından sürdürülebilir olduğunun ispatladığını ve kadının kusurlu davranışlarını affettiği evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadın eşin kusursuz erkek eşin ise kusurlu olduğu gerekçesiyle; kadının davasının kabulüne birleşen davanın reddine, kadın yararına 400,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın kararın kesinleşmesine kadar aynen devamına, hükmün kesinleşmesi tarihinden sonra tarafların fiilen evli kaldıkları süre, evliliklerinin çok kısa sürmesi, ortak çocuklarının olmaması, nafaka alacaklısının yaşı nazara alınarak bir defaya mahsus 12.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına kadın yararına 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 manevi tazminata, erkek eş tam kusurlu olduğundan tazminat taleplerinin reddine ve kadının ziynet eşyası alacağı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı erkek vekili asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatların kabulü, kabul edilen nafaka ve tazminatların miktarı, ziynet, vekâlet ücreti, yargılama gideri, esas hakkında beyanda bulunmak üzere taraflarına süre verilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığı, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu iddiası ile istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 27.09.2022 tarihli ve 2022/949 Esas, 2022/1155 Karar sayılı kararı ile, taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, değinilen emredici yasal düzenlemeler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi ve ziynet eşyası alacağı yönünden, erkek aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin kabul edilen miktardan fazla olması usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile; davalı- davacı erek vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve kaldırma sebebine göre sair temyiz itirazları incelenmemiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin, davacı adına kayıtlı Arsima Mimarlık Ltd. Şti. unvanlı bir şirket açtığı, şirketin işlerinin iyi gitmemesi sebebiyle davacı kadının icra tehdidi altında kaldığı, şirket alacaklılarının avukatlarının kadını arayarak borcun tahsil edilmesini istedikleri, davalı erkeğin borçları ödeyemediği, kadının kardeşlerinden para istediği, kardeşinin kredi kartına borç yaptığı, ödeme günü gelmesine rağmen borcunu ödemeyerek davacı kadını kardeşine karşı mahcup ettiği, kadının adına kayıtlı şirketin borçlarının bulunması sebebiyle kadının şirketi kapatmak istediği, erkeğin ise "şirketi kapatırsan seni boşarım" diyerek kadının üzerine yürüdüğü, tarafların fiilen 3,5 ay birlikte kaldıkları, kadının bayram tatili için Rize'ye geldiği, Rize'de iken borçlar sebebiyle tartışmaya devam ettikleri, kadın Rize'de iken de alacaklıların kadını aramaya devam ettiği, kadının, maddi sorunlar sebebiyle müşterek konuta dönmediği, kadının ise kusur durumuna ilişkin dosyada herhangi bir beyan, delil bulunmadığı, dinlenen davalı erkek eşin tanıklarının beyanlarının ise tümünün duyuma dayalı olduğu, görgüye dayalı beyanlarının olmadığı ve erkeğin beyanlarını desteklemediği, erkeğin 11.11.2020 tarihinde kadına "seni deli gibi seviyorum, Ümram ben özrümü diledim, hatamı bildim, hatalar yaptım zincir gibi, ben seni seviyorum hiçbir şey umramda değil, ben seni seviyorum, ben sana ilk günkü gibi aşığım, sen benim sevdiğimsin" şeklinde mesajlar gönderdiği" mesajlardaki bu sözlerin evlilik birliğinin erkek tarafından sürdürülebilir olduğunun ispatladığını ve kadının kusurlu davranışlarını affettiği evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadının kusursuz, erkeğin ise kusurlu olduğu boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, gerekçesiyle; birleşen davanın reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına 400,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın kararın kesinleşmesine kadar aynen devamına, hükmün kesinleşmesi tarihinden sonra tarafların fiilen evli kaldıkları süre, evliliklerinin çok kısa sürmesi, ortak çocuklarının olmaması, nafaka alacaklısının yaşı nazara alınarak bir defaya mahsus 12.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına kadın yararına 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata, erkek eş tam kusurlu olduğundan tazminat taleplerinin reddine ve kadının ziynet eşyası alacağı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatların kabulü, kabul edilen nafaka ve tazminatların miktarı, ziynet alacağı davasının tümden reddi gerektiği, ziynet, vekâlet ücreti, yargılama gideri ve esas hakkında beyanda bulunmak üzere taraflarına süre verilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığı, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkeğin İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda erkek eşin tam kusurlu olduğu, kadına atfı kabil kusurun kanıtlanamadığı, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında, gerekçede ve kusur belirlemesinde hata edilmediği, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, paranın alım gücü, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, İlk Derece Mahkemesince kadın lehine takdir edilen nafaka ve tazminat miktarının fazla olmadığı, boşanmanın fer'î niteliğinde olmayan ziynet alacağına ilişkin davanın 3.465,00 TL yönünden kabulüne karar verildiği, erkek tarafından istinaf konusu edilen bu miktarın istinaf kesinlik sınırının altında kaldığı ve İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kesin olduğu gerekçesiyle; ziynet eşyasına yönelik başvurunun istinaf kesinlik sınırı yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci, 346 ıncı maddesinin birinci fıkrası ve 352 inci maddeleri gereğince Usulden Reddine, boşanma ve boşanmanın fer'îlerine yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanunu’nun, 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı- davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatların kabulü, kabul edilen nafaka ve tazminatların miktarı, ziynet alacağı davasının tümden reddi gerektiği, ziynet, vekâlet ücreti, yargılama gideri ve esas hakkında beyanda bulunmak üzere taraflarına süre verilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığı belirtilerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 30.03.2023 tarihli temyiz değerlendirme kararı ile ".... ziynet alacağı talebinin 3.465,00 TL’ sinin kabulüne karar verildiği, yerel mahkeme kararın 13.12.2022 tarihinde verildiği, 2022 yılı için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kesinlik sınırının 8.000,00 TL olduğu, hüküm tarihi itibarı ile kesin nitelikte olduğu ve temyizi kabil nitelikte olmadığı gerekçesiyle, davalı - davacı ... vekili Av....'ın ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin reddine " karar verilmiştir. Temyiz değerlendirme kararı tarafa tebliğ edilmiş olup karara karşı temyiz talebinde bulunulmamıştır.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatların kabulü şartları ile miktarları, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 175 inci ve 182 nci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.