Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4525 E. 2024/1065 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, kusurun kimde olduğu, maddi ve manevi tazminat, nafaka, velayet ve eşya iadesi taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi, ortak haneyi terk edip başka bir kadınla yaşaması, şiddet ve hakaretlerde bulunması gibi eylemlerinin evlilik birliğini temelinden sarstığı, davalının kusurlu olduğu, maddi ve manevi tazminat ile nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu, velayet ve kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun üstün yararı gözetilerek yapıldığı, davalının eşya alacağı konusunda ise usulüne uygun dava açmadığı değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/611 E., 2023/610 K.

DAVA TARİHİ : 08.09.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Nevşehir Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/668 E., 2022/1237 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; 6 yıl kadar önce eşinin A.G. ile gayrı resmi evlilik kurduğunu, bu evliliğinden üç çocuğunun dünyaya geldiğini, kendisinin o tarihlerde yaşının küçüklüğü ve eşinin ceza almasını önlemek amacıyla şikayetçi olmadığını, erkek ile anne ve babasının kadına fiziksel şiddet uyguladıklarını, sürekli hakaret ve küfür ettiklerini, psikolojik şiddet uyguladıklarını, üçüncü çocuğu dünyaya geldikten sonra ayrı eve çıktıklarını, eşinin tekrar aldatmalarının başladığını, servis ile ... taşımaya başladığını, bu arada köydeki bazı bayanlarla gezip tozduğunu öğrendiğini, öğrenci olan A.G.ile kendisini aldattığını, kadının hamile kaldığını, erkeğin evi terk ettiğini, çocuklarını ve kadını arayıp sormadığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, kadını sürekli rencide ettiğini, davalının gayri resmi birliktelik yaşadığı kadının kendisini aldatması ve terk etmesi sonucu geri eve döndüğünü, olay çıkartarak zorla eve girdiğini, zorla dini nikah kıydırmak istediğini, erkeği affetmediğini, erkeğin yaşadığı eve geldikten yaklaşık bir hafta sonra bu kadın ile tekrar samimi mesajlaşmalarını ve instagram üzerinden yazışmalarını gördüklerini iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuklar yararına aylık 500,00'şerTL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek dava dilekçesinde özetle; evliliklerinde huzursuzlukların yaşanması neticesinde dava dışı A. G. ile resmi nikahı olmaksızın birlikte yaşamaya başladığını, iş bu birlikteliklerinden erkeğin üç çocuğunun daha olduğunu, bu birlikteliğin belli bir süre sonra sona erdiğini, evlilik birliğini yeniden kurabilmek adına eşi iletişime geçtiğini, her ne kadar davacının, davalıyı bu şartlar ile kabul etmediğini iddia etmiş ise de iş bu durumun gerçeği yansıtmadığını, davacının davalıyı affettiğini, tarafların resmi nikahları zaten mevcut olduğundan inanışları gereği dini nikahını da yeniden kıyıp aynı evde yaşamaya başladıklarını, tarafların halihazırda da aynı evde yaşadıklarını, bu hususun boşanmaya gerekçe yapılamayacağını, erkeğe atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, kadının dava dilekçesinde ileri sürmeyip cevaba cevap dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların kötüniyetli bir yaklaşım olduğunu, kadının mülkiyeti erkeğe ait olan eşyaları da alarak evi terk ettiğini iddia ederek, açılan davanın reddine, ev eşyalarının aynen iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller, davacı beyanları, davalı beyanları ve tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalı erkeğin ortak haneyi terk ettiği, başka bir kadın ile yaşamaya başladığı ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, uzun yıllar ailesi ve ihtiyaçları ile ilgilenmediği, son olarak eve döndüğü süreçte davacı kadın ve çocuklara karşı tehdit içerikli sözler söylediği, evi terk etmeden öncesinde de davacı kadına şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği, hakaret ve şiddet olaylarının üzerinden zaman geçmiş olsa da bu süreçte tarafların ayrı oldukları ve evlilik birliğinin fiilen devam etmediği anlaşıldığından bu vakıaların affedildiğini kabul etmenin mümkün olmadığı, aynı şekilde davalı tarafça 2020 senesi yazında tarafların bir araya geldikleri, imam nikahı kıydıkları ve önceki vakıaların af kapsamında kaldığı iddia edilmişse de davacı tanıklarının görgüye dayalı beyanlarından davacı kadının tehdit ve baskı altında kaldığı, davalı erkek eve döndüğünde onunla aynı odada dahi kalmadığı, ayrıca geri döndüğü süreçte davalı erkeğin yine bir kadına " tekrar barışmak istiyorum, seni seviyorum, unutamadım" şeklinde mesajlar attığı anlaşıldığından önceki vakıaların affedildiğini ya da hoşgörü ile karşılandığını kabul etmenin mümkün olmadığı, olayların akışı karşısında kendisine kusur atfedilemeyecek davacının dava açmakta haklı olduğu gerekçesi ile açılan davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ...'nın velâyetinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuk ile davalı baba arasında şahsi ilişki tesisine yer olmadığına, ortak çocuk için takdir edilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 300,00 TL artırılarak aylık 500,00 TL tedbir nafakasının, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 500,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alanarak davacıya verilmesine, davacı kadın için takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 700,00 TL artırılarak aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alanarak davacıya verilmesine, ortak çocuklar Burak ve Pakize reşit olduğundan velâyet, tedbir ve iştirak nafakası talepleri hususunda karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın gerekçe ihtiva etmediğini, davacının davalıyı affedip affetmediği noktasında tarafların arasında çekişme olduğunu, Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında, davalı tanık anlatımlarına neden itibar etmediğine hiç değinmediğini, karar gerekçesinin eksik ve hatalı olduğunu, davacı tarafından sunulan yazışmaların davalıya aidiyetine dair davacının iddiası dışında herhangi bir delil bulunmadığını, kayıtların tek başına vakıaların ispatında dikkate alınabilmesinin mümkün olmadığını, tarafların birlikte yaşama süresi bakımından davacı tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, davacının kusurlu olduğunu, davanın reddinin gerektiğini, nafaka ve tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmamasının usul ve yasala aykırı olduğunu, Mahkemece eşyaların iadesi talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğini beyan ederek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, kabul edilen maddî- manevî tazminat ve miktarları, velâyet, kişisel ilişki, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ve miktarları ile eşyaların iadesi talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, kabul edilen maddî- manevî tazminat ve miktarları, velâyet, kişisel ilişki, tedbir ve iştirak nafakası miktarları ile eşyaların iadesi talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, boşanma davasını kabulün yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminata hak kazanıp kazanmayacağı, erkeğe kusur olarak yüklenen vakıaların kadının affı kapsamında kalıp kalmadığı, kabul edilen tazminatlar ile tedbir, iştirak ve yoksulluk nafaka miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kişisel ilişki düzenlemesi ve erkeğin usulünce açılmış eşya alacağı davasının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 inci ve 329 uncu 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı erkeğin eşya alacağına ilişkin olarak usulüne uygun harcı yatırılarak açılmış bir davasının bulunmadığının anlaşılmış bulunmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.