Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4547 E. 2024/2949 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur oranlarının belirlenmesi, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat takdiri.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının epilepsi hastalığı ve ilaçlarının etkisiyle evlilik yükümlülüklerini tam olarak yerine getirememesi, davacı erkeğin ise kadının ailesiyle görüşmesini engelleyici davranışları, babasının kadına yönelik aşağılayıcı sözleri ve erkeğin kadını terk etmesi gibi hususlar değerlendirilerek, erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğuna dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/240 E., 2023/334 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/426 E., 2020/747 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunu kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının epilepsi hastalığını evlilik öncesinde erkek ve ailesinden sakladığını, kadının hamile kaldıktan 4-5 ay sonra baygınlık geçirdiğini, hamilelik nedeniyle bu durumun normal olduğunun düşünüldüğünü, ancak baygınlıklar sıklaşınca doktora giderek tetkiklerin yapıldığını ve kadının hastalığının bu şekilde erkek tarafından öğrenildiğini, kadın da bu hastalığı gizlediğini söylediğini, kadının annesinin bu hastalığın evlilik sonrasında olduğunu belirttiğini, oysa 2011 yılında teşhis konulup tedaviye başlandığının anlaşıldığını, tedavi görmesine rağmen kadının hastalığının ilerlediğini ve tek başına evden çıkamayacak duruma geldiğini, kadının annesinin evliliğe müdahale ettiğini, kadının annesinin etkisinde kalarak erkeğe yıpratıcı ve tahrik edici söylemlerde bulunduğunu, evlilik birliği sorumluluklarını yerine getirmediğini, erkeğe ve ailesine soğuk davrandığını, sorumsuz davrandığını, evde varlığının yokluğunun neredeyse belli olmadığını, erkeğe bir bardak su getirmekten aciz düştüğünü, yemek yapmadığını, çocuk ile ilgilenmediğini, çocuğu hiçe sayarak sorumsuz davrandığını, çocuk ile erkeğin annesinin ilgilendiğini, kadının annesinin de hakaretamiz tavırlar sergilediğini, bu nedenlerle erkeğin kadını baba evine bırakmak zorunda kaldığını belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; tarafların evlenmeden önce uzun süre görüştüklerini, bu nedenle erkeğin ve ailesinin kadının rahatsızlığını bilmemesine imkan olmadığını, bu rahatsızlığın gizlenmediğini, kadının babasının nişanlılık döneminde kızının rahatsızlığını erkeğe tekrar tekrar belirttiğini, kadının ilaçlarını erkeğin yanında da aldığını, erkeğin velilik süresi içinde kadına saygısız davrandığını, hor görüp değer vermediğini, sürekli aşağılayıp toplum içinde küçük düşürdüğünü, kötü muamelede bulunduğunu, erkeğin ailesi tarafından da toplum içinde küçük düşürüldüğünü, hastalığı sebebiyle kadının evden dışarı adım dahi atmasına izin verilmeyerek baskı uygulandığını, çoğu kez ailesiyle de görüştürülmediğini, cinsel şiddet gördüğünü, erkeğin evin eksiklerini tamamlamadığını, kadına harçlık vermediğini, çoğu zaman kadının aç kalmasına göz yumduğunu, sürekli küfür ve tehdit ederek sindirmeye çalıştığını, erkeğin babasının da "kör" diyerek kadınla dalga geçtiğini, görümcesinin fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin tüm bu olanlara sessiz kaldığını, 28.12.2018 tarihinde erkeğin ailesinin kadını ablasının evine bırakıp gittiklerini, bir daha da arayıp sormadıklarını, erkeğin telefon hattını kapatarak ulaşılmak istemediğini, kadın ve aslasının konuşmak ve çocuğu görmek için erkeğin evine gittiklerinde erkeğin ortak çocuğun önünde kadının kardeşine sopa ile saldırdığını, kadının ailesine ağır hakaretler ettiğini, erkeğin evlilik birliği içinde bağımsız ev sağlamadığını, erkeğin ailesi ile altlı üstlü oturma nedeniyle sadece yatmaya evlerine gittiklerini belirterek davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 350.000,00 TL maddî 350.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının epilepsi rahatsızlığının bulunduğu, evlenirken bu rahatsızlığın gizlenmediğinin tanık beyanlarından anlaşıldığı, buna karşın kadının rahatsızlığı sebebiyle evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları gereğiyle yerine getirmekte yetersiz kaldığının sabit olduğu, annenin rahatsızlığı ve ortak çocuğun baba yanında kalıyor oluşu, uzman raporu değerlendirilerek velâyetin babaya verilmesi gerektiği, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, tarafların boşanmaya sebep olan olayda birbirlerinden daha az kusurlu olmadığı anlaşıldığından, maddî ve manevî tazminat istemlerinin reddi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anne ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın gerekçesinin yeterli olmadığını, erkeğin hiç kusuru yokmuş gibi karar verildiğini, kadının hiçbir kusurunun bulunmadığını, erkeğin kusurlarının ispatlandığını, maddî ve manevî tazminatlara hükmedilmemesinin haksız olduğunu, nafaka miktarlarının düşük olduğunu, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, nafakaların miktarı ve tazminatların reddi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının epilepsi rahatsızlığı ve kullandığı ilaçların etkisi ile evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları yeterince yerine getiremediği; erkeğin ise kadının ailesi ile görüşmesini kısıtladığı, bakkala dahi göndermediği, erkeğin babasının kadını toplum içinde "kör, çay bardağının içindeki kaşığı dahi göremiyor" diyerek aşağıladığı, erkeğin bu duruma sessiz kaldığı, kadını ablasının evine bıraktığı ve sonrasında arayıp sormadığı, telefon hattını değiştirerek kadının kendisine ulaşmasını da engellediği, böylece evlilik birliğinin sona ermesinde davacı erkeğin ağır, davalı kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile kararın kusura ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kadının yoksulluk nafakasının miktarı ile maddî ve manevî tazminat talebinin reddine yönelik istinaf talebinin kabulüne, kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kadın yararına aylık 700,00 TL yoksuluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata, kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının hastalığını sakladığı gerçeğinin sübuta erdiğini, kadının evlilik birliğinin sona ermesinde tam kusurlu olduğunu, erkeğin ağır kusurlu olduğu belirtilerek kadın yararına tazminatlara hükmedilmesinin ve nafaka miktarının artırılmasının haksız olduğunu, kadının boşanma kararı kesinleşmediği halde başkası ile gayri resmi birliktelik yaşadığını, köy düğünü yapıldığına dair fotoğraf sunduklarını, bu nedenle de kadının tam kusurlu olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminatlar, reddedilen manevî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarfından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.