Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4738 E. 2024/4301 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme, maddi ve manevi tazminat, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğuna dair kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat miktarı, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarına ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/109 E., 2023/580 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/461 E., 2020/614 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2014 yılında evlendiklerini, evliliklerinden bir çocuklarının bulunduğunu,davalının, evlilik öncesi bankalara borcu olduğunu gizlediğini, düğün takılarının davacının elinden alındığını ve geri verilmediğini, davalının sıklıkla yaptığı gibi evi terk ettiğini, son terk ettiği gün de "belki ihtiyacım vardı sattım" diyerek ziynetleri sattığını itiraf ettiğini ve geri vermediğini, evlilik boyunca davacının psikolojik şiddet gördüğünü, Eskişehir dışında çalışan davalının yolu ve işi bahane ederek müşterek haneye oldukça az gelip birlik görevlerini ihmal ettiğini, sıklıkla müşterek haneyi terk edip her fırsatta küserek haftalarca annesinin yanında kaldığını, ortak çocuğun doğumu sırasında da gerekli ilgi ve alakayı göstermediğini, ortak çocuk 2,5 aylıkken davalının evi tamamen terk ettiğini, davacının 3 hafta kadar eşinin dönmesini beklediğini ancak eşi dönmeyince ve geçim sıkıntısı baş gösterince mecburen Antalya'daki ailesinin evine gittiğini, bu süreçte davalının kendi adına kayıtlı ancak eşinin kullandığı telefon hattını da kapattırdığı, evlilik boyunca davalının evlilik yaşamını olumsuz etkileyen sürekli bir alkol sorunu ve şans oyunları oynama alışkanlıklarının bulunduğunu, tartışmalar sırasında davacının annesine "kızın avukat, versin boşanma dilekçesini" tarzı sözler kullandığını, ayrıca davacıya hakaret ettiğini, evi terk ettikten sonra maddî-manevî ilgisini kestiğini, mecburen davacının Danimarka'da yaşayan ailesinin yanına döndüğünü ve Türkiye'deki eğitimi orada birebir sayılmadığı için yeniden hukuk fakültesine devam ettiğini ve öğrenci olduğunu bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721Sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin müvekkiline verilmesine, aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, müşterek çocuk lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, ve nafakaların her yıl %15 oranında artırılması, davacı lehine 50.000,00 TL maddî-manevî tazminatın yasal faiziyle davalıdan tahsili ve sayılan ziynetlerin aynen iadesi, mümkün olmazsa fazla hakları saklı kalarak şimdilik 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili, cevap karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin müşterek konutu terk etmediğini, konuttan kovulduğunu, karşı davacının evden kovulmasıdan sonra davacı-karşı davalı kadının birkaç gün sonra Antalya'ya ailesinin yanına gittiğini, buradan da temelli olarak müşterek çocuğu da almak suretiyle Danimarka'ya gidip yerleştiğini, tüm bunların davalı-karşı davacının bilgisi dışında gerçekleştiğini, evlilik birliği içerisinde davalı-karşı davacının tüm birlik sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdiğini, hamilelik sürecinde eşiyle sürekli ilgilendiğini, davacı- karşı davalının ise annesinin olumsuz etkisinde kaldığını, davacı-karşı davalı kadının annesinin sürekli olarak evliliğe müdahale ettiğini, uzun süreler tarafların yanında kaldığını, karşı davacının ailesinin ortak çocuk için getirdikleri hediyelerin davacı ve annesi tarafından beğenilmeyip aşağılandığını, hatta altınların bırakılıp giysilerin iade edildiğini, evlilik boyunca karşı davacının ailesinin ortak konutta istenmediğini, davacı-karşı davalı kadının evlilik birliğine karşı yükümlülükleri yerine getirmediğini, kusurun kadında olduğunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721Sayılı Kanun)166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalı-karşı davacı erkeğin annesinin davacı kadına hakaret edip "ahlaksız" demesi, davalı-karşı davacı erkeğin de eşi için "saf, avukatlık yapamaz" şeklinde beyanlarından dolayı kusurlu olduğu, davacı-karşı davalı kadının ise maddi sorunlar gündeme geldiğinde iyi yaşayacağını düşünerek evlendiğini, bitik olduğunu bilmediğini söylemesi, davalı-karşı davacı erkeğe karşı "bitik, şişko, göbeği saldın" tarzı sözler kullanması, kayınvalidesinin getirdiği çocuk hediyelerini beğenmeyip küçümsemesi, başka bir çift ile ilgili yapılan görüşme esnasında kocasını kast ederek "işten çıkarsa bakmam, alır çocuğu giderim" tarzı sözler kullanması, ortak çocuğu görmeye gelen davalı-karşı davacıya "doğumdan sonra neden gelmedin" tarzında tepki göstermesi, "seni sevmiyorum" demesi, davalı-karşı davacı erkek tarafından da barışma niyetli arandığında da "yeni mi aklınıza geldi" tarzı sözler kullanmaktan kaynaklı kusurlu olduğu, tarafların kusur eylemlerinin kıyaslanmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721Sayılı Kanun)166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye bırakılmasına, ortak çocuk lehine aylık 500 TL tedbir ve iştirak nafakası ve nafakaya ÜFE oranında artış uygulanması, davacı-karşı davalı kadının maddî-manevî tazminat ve ziynet alacağı talebinin reddine ilişkin hüküm kurulmuştur.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası talepleri hakkında olumlu/olumsuz karar verilmemesi, iştirak nafakası miktarı ziynetlerin reddi, reddedilen maddî-manevî tazminat talepleri, nafakalar açısından talepleri gibi karar verilerek %15 oranında artış uygulanmaması yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile açıkça istinaf edilmeyen boşanma, velâyet ve kişisel ilişki kararı ile istinaf yoluna başvurmayan davalı-karşı davacı erkeğe mahkemece verilen kusurların kesinleştiği, kusura ilişkin; Mahkemenin erkek aleyhine verdiği ve kesinleşen kusurlar dışında "sürekli alkol almak, davacı-karşı davalı kadının kullanımındaki telefon hattını habersiz kapatmak, sıklıkla küserek ortak haneyi terk etmek, evi terk ettikten sonra arayıp sormayarak ve eve gelmeyerek birlik görevlerini ihlal" eylemlerinin de ispatlandığı anlaşılmakla erkek aleyhine kusur belirlemesine eklenmesi gerektiği, mahkemenin kadın aleyhine verdiği kusurlardan "annesinin evliliğe olan olumsuz müdahalesi, kocasının ailesini istememesi ve kocasının ailesinin çocuk için getirdiği eşyaları beğenmeyerek onları küçümsemek eylemlerinin ispatlandığı anlaşılmakla kadın aleyhine kusur olarak verilmesinde yanlışlık bulunmadığı, ancak mahkemenin kadına verdiği bu kusurların dışındaki diğer kusurların bir kısmının erkeğin iddiaları arasında yer almadıkları ve bir kısmının da ispatlanmadığı anlaşılmakla kadın aleyhine kusur belirlemesinden çıkarılması gerektiği, sonuç olarak erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, kadın lehine 40.000,00 TL maddî tazminat ile 35.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleşmesinden başlayacak yasal faizi ile davalı-karşı davacı erkekten tahsiline karar verilmesi gerektiği, iştirak nafakası miktarının yetersiz olduğu kararın kesinleşmesinden başlayarak aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasının davalı-karşı davacı erkekten tahsiline karar verilmesi gerektiği, mahkemece; her ne kadar avukat ise de Danimarka'da denklik alamadığı için çalışmayan ve öğrenci olduğu anlaşılan davacı kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşılmış olmakla tedbir ve yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu/olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı, kadının bir miktar burs ve devlet yardımı aldığı dikkate alınarak dava tarihinden başlayarak aylık 250,00 TL tedbir nafakasının ve kararın kesinleştiği tarihten itibaren aynı miktar yoksulluk nafakasının davalı-karşı davacı erkekten tahsiline karar verilmesi gerektiği, kadın vekili tarafından nafakalar için artış oranı yıllık %15 olarak talep edilmiş ancak mahkemece talep aşılarak yıllık ÜFE ortalaması oranında artışa karar verildiği, bu haliyle mahkemenin yapmış olduğu artış oranı günün ekonomik koşullarında davacı-karşı davalı kadının lehine olduğu, ancak kadın vekili istinaf başvurusunda da talebini yineleyerek artış oranının %15 olmasını talep ettiği, bu haliyle davacı-karşı davalı kadının talebinin %15 oranında artış olduğu ve bu haliyle mahkemenin talebi aşarak karar verdiği anlaşılmakla artış oranının da talep gibi düzeltilmesine, boşanma, velâyet ve kişisel ilişki kararlarına ilişkin istinaf başvurusunda bulunulmadığından kesinleşen bu hususlara ilişkin ayrıca karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir. Ziynetlere ilişkin; Ziynetler yönünden istinaf başvurusunun dosyadan tefriki ile Dairemizin yeni bir esasına kaydına ve ziynetler yönünden kararın tefrik edilen dosya üzerinden verilmesine, sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı - davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadının, müvekkiline hakaret ettiğini belirterek kusur ve tazminatlar yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kusur tespiti, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği,tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.