Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4753 E. 2024/1212 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadının kusur durumu, tedbir nafakasının kaldırılması ve boşanma kararının yerinde olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma davası devam ederken tedbir nafakasının kaldırılmasının usul ve yasaya aykırı olması ve kadının ekonomik ve sosyal durumunun gözetilerek tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, boşanma kararının onanmasına, ancak tedbir nafakasının kaldırılmasına ilişkin hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/499 E., 2023/534 K.

DAVA TARİHİ : 27.08.2020

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/308 E., 2021/575 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; davalı eşi ile 28.01.2015 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten çocuklarının olmadığını, eşi ile bir araya gelemediklerini, sürekli küçük bir sorunu ortaya atarak bir sataşma, tartışma, küfür ve kavga etme durumunun olduğunu, kendisini tatlı dil ile uyardığını, ancak buna rağmen bu huyunu bir türlü değiştirmediğini, bu durumdan zevk aldığını, davalının aşırı derecede güvenmeme probleminin olduğunu, yolda birlikte yürürken kadınlara baktın dediğini veya iş gereği bir kadınla konuştuğunda aralarında bir şey olduğunu düşündüğünü, her gün telefonunu kontrol ettiğini, hiç söylemediği sözleri, küfürleri ve dövmediği halde dövdüğü yalanlarını başkasına söylediğini, bazen gündüzleri dışarıya hava almaya, gezmeye çıktığında bir arkadaşıyla bir yerde oturduğunda bile gidip kadınlarla yatıyorsun şeklinde iftira attığını, 17.03.2020 tarihinde eşinin yanındayken bir kadın tarafından arandığını, eşinin yanlış anlamaması için hoparlörde konuştuğunu, İŞKUR'da çalıştığı için işsiz olduğunu, maddî sıkıntısı olduğunu anlattığını, o zaman hasta olduğunu ve raporlu olduğu için evde olduğunu, eşinin arayan kadının kendisinde gönlünün olduğunu, bunun için aradığını söylediğini, evde kaldığı süre içinde ağza alınmayacak küfürleri söylediğini ve hiç bitmeyen kavgalarının olduğunu, bu süre zarfında eşi ile kavga etmediği halde eşinin polis memurlarını aradığını, kendini darp ettiğini söylediğini, ancak darp raporu olmadığı halde kadınlarda beyan esas diyerek 20.03.2020 tarihinde iki ay uzaklaştırma aldığını, eşinin canı sıkılsa bile nasıl olsa beyan esastır yine yalan söyler önlem nafakamı alır seni sokağa atarım, uzaklaştırma cezasını verdiririm diye tehdit ettiğini, altı yıldır evli olmalarına rağmen çocuklarının olmadığını, bu nedenle eşinin kendisine "Kısırsın, sen erkek değilsin, ben seni ne yapayım işime yaramıyorsun." şeklinde hakaretler ettiğini, yıllar öncesi yaşanan olumsuz olayları sürekli gündeme getirdiğini, aşırı kıskançlık huyunun olduğunu, alt kademe devlet memuru olduğunu, sabit ve alt düzeyde bir gelirinin olduğunu, maaş gününü zor getirdiğini, kendine para harcamadığını, davalıya para verdiğini ancak davalının para vermediğini iddia ettiğini belirterek davalı kadın ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın dava dilekçesinde; evlilikleri süresince çocuklarının olmadığını, 6. yılın sonunda eşinden kaynaklı çocuklarının olmadığını öğrendiğini, evliliklerinin başından beri eşinin telefonuna şifre koyduğunu, başka kadınlar ile yatak mahremini konuştuğunu, cinsel içerikli mesajlarını gördüğünü, eşinin kardeşi ...'ın sevgilisinin annesi olan Sevda hanım ile bir ilişkisinin olduğunu, davacı erkeğin bunu inkar ettiğini, kendisine iftira attığını öne sürdüğünü, telefonda bu bayanları AK 2 olarak kayıt ettiğini, 6 yıl boyunca bu isimleri değiştirerek irtibata geçtiğini, Ginami olarak telefonuna kaydettiği kadının eşinden günlük ev tutmasını, hamile kalmak istediğini beyan ettiğini, eşinin ise çocuğa gerek duymadığını 1 yıl boyunca kadından ihtiyacını karşıladığını beyan ettiğini, 2020 yılı mart ayında bir başka kadnın eşini aradığını, eşinden para istediğini, daha sonra cinsel içerikli konuştuklarını, eşinin kendisini evden kovmasına sebep olduğunu, o yüzden annesinin evine gittiğini, eve döndüğünde banyo yaptığını, eşinin kendisine kiminle birlikte oldun şeklinde konuştuğunu, bıçak ile tehdit ettiğini, darp ettiğini bunun sonucu polisi çağırdığını, silah çektiğini, davacı erkeğe uzaklaştırma verildiğini ancak bir süre sonra barıştıklarını, telefondaki şifreyi kaldırdığını, aralarında sorun olmadığını, davacı erkeğin ailesinin evliliklerine müdahale ettiğini, ailesinin baskısı ile kendisine boşanma davası açtığını, aralarının bozulmasında eşinin kardeşi Sinan'ın etkisinin olduğunu, davanın reddini talep ettiğini, eşinin ailesinin yanında kendisini defalarca darp ettiğini, ayrı oturmak için anlaştıklarını, ancak ailesinin birlikte ikamet ettirdiğini, şuanda oturdukları evin Kenan ve Sinan isindeki kardeşlerinin olduğunu, parasını ailesine harcadığını, ekonomik durumunun olmaması nedeniyle evden kovaladığını, devamlı evli kadınlarla cinsel içerikli konuşmalar yaptığını, eşi ile asıl sorunun işkurda tanıştığı kadınlarla yaptığı konuşmaların olduğunu, boşanmak istemediğini boşanma durumda ise maddî manevî tazminat ve ziynet eşyasının iadesi ve mal paylaşımı talebinde bulunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenilen, somut görgüye dayalı beyanlarda bulunan ve bu nedenle hükme esas alınan, davacı erkeğin tanıklarının beyanlarına göre davalı kanının davacıya "kısır, şerefsiz, orospu çocuğu, gerizekalı, salak" şeklinde hakaretler ettiği, davacıyı aşırı şekilde kıskanıp sürekli başka kadınlara baktığını, başka kadınlarla birlikte olduğunu iddia ettiği; davacı erkeğin dava dilekçesinin ekinde sunduğu mesaj çıktılarında da davalı kadının davacı erkeğe aynı şekilde hakaretler ettiği; davacının başka kadınlarla görüşüp mesajlaştığı ancak bir daha yapmayacağını söylemesi üzerine, davalının davacıyı affettiği, tarafların bu olaydan sonra birlikte yaşadığı, bu olaydan sonra tekrar davacı erkeğin bu şekilde sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eylemlerinin ispat edilemediği; tarafların arasında evliliğin devamına imkan vermeyecek bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, bu geçimsizlikte belirtilen davranışları nedeniyle davalı kadının kusurlu olduğu, davacı erkeğe ise atfedilecek bir kusur bulunmadığı, evlilik birliğinin, davalı kadının kusuru nedeniyle, davacı erkekten ortak hayatı sürdürmesi beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı anlaşılmış, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına; davalı lehine ara kararla hükmedilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına, davalının maddî ve manevî tazminat talebi hakkında cevap dilekçesinde talep edilmediğinden, ziynet eşyasının iadesi ve mal paylaşımına ilişkin talepleri hakkında harcı yatırılmak suretiyle açılmış bir karşı dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinde kıskançlıkların yaşanmasının normal olduğunu, bu duruma erkek eşin başka kadınlarla telefonda sık sık mesajlaşmasının neden olduğunu, müvekkilinin evlilik birliğini korumak için bu olayların tekrarlanmaması şartıyla kabul ettiğini, geçen süre zarfında erkek eşin eski alışkanlıklarını tekrar etmeye başladığını, müvekkilinin erkek eşin başka kadınlarla mesajlaştığını görünce tepki göstererek tartıştığını, müvekkilinin çekilmez tavırlarına erkek eşin neden olduğunu, Mahkeme tarafından kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tek başına kusurlu olmadığını, Mahkeme tarafından nafakanın kaldırılması kararının hatalı olduğunu ileri sürerek hükmün kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; evlilik birliğinde kıskançlıkların yaşanmasının normal olduğunu, bu duruma erkek eşin başka kadınlarla telefonda sık sık mesajlaşmasının neden olduğunu, müvekkilinin evlilik birliğini korumak için bu olayların tekrarlanmaması şartıyla kabul ettiğini, geçen süre zarfında erkek eşin eski alışkanlıklarını tekrar etmeye başladığını, müvekkilinin erkek eşin başka kadınlarla mesajlaştığını görünce tepki göstererek tartıştığını, müvekkilinin çekilmez tavırlarına erkek eşin neden olduğunu, yerel mahkeme tarafından kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tek başına kusurlu olmadığını, Mahkeme tarafından nafakanın kaldırılması kararının hatalı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olacak nitelikte davalı kadından kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, erkeğin boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, tedbir nafakasının kaldırılmasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı maddesi ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2.Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (4721 sayılı Kanun md.186/1), geçimine (4721 sayılı Kanun md. 185/3), malların yönetimine (4721 sayılı Kanun md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (4721 sayılı Kanun md. 85/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (4721 sayılı Kanun md.169). O halde; 4721 sayılı Kanun'un 185 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 186 ncı maddesinin üçüncü fkrası uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince ara kararla hükmolunan tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden BOZULMASINA,

3.Yukarıda (2) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.