Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4818 E. 2023/4277 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, bozma ilamına uyularak verilen kararda kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddine ilişkin kararın doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma kararında tarafların boşanmalarına sebep olan olaylarda hiçbirine kusur yüklenemeyeceği ve bu nedenle kusursuz eş aleyhine maddi ve manevi tazminata karar verilemeyeceği belirtildiğinden, İlk Derece Mahkemesinin bozma kararına uygun olarak tazminat taleplerini reddetmesinin doğru olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/429 E., 2022/819 K.

KARAR : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma ve birleşen tedbir nafakası davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinc bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek vekili dava dilekçesinde; evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını bildirerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı babaya verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını bildirerek, erkeğin davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-birleşen davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; erkeğin kendisine ve kızına bakmadığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını bildirerek, kızı ve kendisi için ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.05.2019 tarihli ve 2017/816 Esas, 2019/501 Karar sayılı kararıyla; kadının silahla tehdit suçundan yargılanıp ceza aldığı böylece erkeğe bıçak çekip üzerine yürüdüğü, erkeğin kusurunun kadın tarafından ispatlanamadığı, kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının karşı davasının reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 5.000,00 TL maddî ve 3.000,00 TL manevî tazminata, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, kadının birleşen bağımsız tedbir nafakası davasının ise kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi ile tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 12.11.2021 tarihli ve 2019/2201 Esas, 2021/1721 Karar sayılı kararıyla; kadının İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde belirtilen kusurlu davranışlarının dosyadaki deliller ile kanıtlandığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadının tam kusurlu olduğu, erkeğin herhangi bir kusurunun bulunmadığı, olayların akışı karşısında erkeğin dava açmakta haklı olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen kişilik hakları ile mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu, tazminat miktarlarının da hakkaniyete uygun olduğu, kadının tazminat taleplerinin reddinin yerinde olduğu gerekçesiyle kadının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili kusur belirlemesi ve erkek yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 14.03.2022 tarihli ve 2022/701 Esas, 2022/2420 kararı ile İlk Derece Mahkemesince, davalı-davacı kadının, erkeğe bıçak çekip üzerine yürüdüğü, bu nedenle yargılanıp ceza aldığı, dinlenen tanık beyanlarına göre de tarafların ceza davasına konu bu olaydan sonra bir araya gelmediği değerlendirilerek, kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; dosya kapsamından taraflar arasındaki ceza davasına konu olayın 12.09.2016 tarihinde yaşandığı, kadın aleyhine kasten yaralamaya teşebbüs suçlaması ile ceza davası açıldığı, erkeğin ceza yargılamasındaki beyanında “eşim eline bıçağı alarak bana gösterdi, üzerime doğru koşmadı, ben de kaçmadım, sanıktan şikayetçi değilim, eşim ile şuan mutluyuz” dediği, kadın hakkında silahla tehdit suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 20.02.2017 tarihinde verildiği ve 23.03.2017 tarihinde keşinleştiği, erkek, 01.11.2017 tarihli dava dilekçesi ile müşterek evden üç ay önce ayrıldığını belirttiği, kadının tanığı Göknur ise ceza yargılamasına konu olaydan sonra taraflarla birlikte aynı apartta kaldıklarını, tarafların evinde kaldığını beyan ettiği, hal böyle olunca, erkeğin ceza yargılamasındaki beyanı, dava dilekçesinde müşterek evden üç ay önce ayrıldığına dair kabulü ve tanık Göknur’un beyanı değerlendirildiğinde tarafların ceza davasına konu olaydan sonra birlikte yaşadıkları, erkeğin kadını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı, bu durumda, kadına ceza davasına konu olaya dayanılarak kusur yüklenemeyeceği, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesine ilişkin ispatlanmış başka bir kusur da bulunmadığından erkeğin açtığı asıl davanın reddi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile kadının tam kusurlu olduğu kabul edilip asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu, ne var ki, boşanma hükmü temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmadığı, yanlışlığa değinilmekle yetinildiği, açıklandığı üzere taraflara kusur yüklenilemeyeceği, boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz eş aleyhine maddî ve manevî tazminata karar verilemeyeceği, kadının kusuru bulunmadığından, erkek yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları koşulları oluşmadığı, o halde erkeğin maddî ve manevî tazminat isteklerinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda uyulmasına karar verilen Yargıtay ilamı da dikkate alındığında taraflar arasında boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle taraflara kusur yüklenemeyeceğinden erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri ile kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili; erkeğin kusurlu olduğunu ve kadın lehine tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uygun karar verilip verilmediği, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174ücnü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı-davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.