"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2706 E., 2023/123 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/851 E., 2020/176 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlendikleri günden itibaren yaşanan her tartışmanın içerisinden çıkılmayacak bir hal aldığını ve hakaret boyutuna ulaştığını, davalı-davacının kendisine yaptığı hakaretler nedeniyle onur ve gururunun kırıldığını, bu davranışlarını düzeltmesi için yaptığı konuşmalar ve iyi niyetine rağmen davalı-davacının hatalı davranışlarından vazgeçmediğini, aralarında sevgi ve saygının kalmadığını 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili, cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; davalı-davacının evlilik boyunca davacı-davalıdan şiddet gördüğünü, hakarete uğradığını, küfür ve hakaret ettiğini, başka kadınlarla yazıştığını, davacı-davalının annesinin, davalı-davacıyı hor görüp aşağıladığını, bu olaylardan sonra tarafların davalı-davacının babasının evine yerleştiklerini, bu evde kira ödemeden oturduklarını, davacı-davalının gece hayatı, alkol ve sigara bağımlılığı nedeniyle tarafların geçim sıkıntısı yaşadıklarını, faturaları dahi ödeyemediklerini, bu dönemde davacı-davalının, davalı-davacıya şiddetini artırdığını, son olarak 29.10.2018 tarihinde ortak çocuğun doğum gününde davacı-davalının ortak çocuğa pasta dahi almadığını, işi olduğunu söyleyerek kendi kızının doğum gününe gelmediğini, davalı-davacı bunu kendisine söylediğinde mutfaktan bıçak alarak ortak çocuğun yanında davalı-davacının üzerine yürüdüğünü, davalı-davacının bağırması üzerine yetişen babasının davalı-davacıyı, davacı-davalının elinden zor kurtardığını, bu olaydan sonra davacı-davalının ortak evi terk ettiğini, tarafların o tarihten beri ayrı yaşadıklarını, tarafların 4721 sayılı Kanun 162 ncı maddesi uyarınca hayata kast, pek kötü onur kırıcı davranış, bu mümkün olmadığı takdirde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, velâyetin anneye bırakılmasına, davalı-davacı ve ortak çocuk için aylık 500,00'er TL tedbir-iştirak-yoksulluk nafakasına, düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL'nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı-davalının, davalı-davacıya ortak çocuğun doğum günü olan 29.10.2018 tarihinde bıçak çekerek silahla tehdit suçunu işlediği, bu suç nedeniyle aldığı cezanın kesinleştiği, bunun yanı sıra davalı-davacıya fiziksel şiddet uyguladığı, davalı-davacıyı öldüreceği yönünde konuştuğu, evin kirasını ve faturalarını ödemediği, zaman zaman sosyal içiciliği aşacak biçimde alkol aldığı, nihayet ortak çocuğun doğum gününde yaşanan tartışma sonrasında ortak evi terk ettiği, evlilik birlikteliğinin sona ermesinde davacı-davalı kocanın tam kusurlu olduğu erkek tarafından açılan davanın reddine, kadının davasının kabulüne,ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir nafakasına ilişkin ara kararların hüküm kesinleşinceye kadar devamına, davalı-davacı için 19.06.2019 tarihli ara kararla aylık 200,00 TL olarak hükmolunan tedbir nafakalarının hüküm kesinleşinceye kadar devamına, 472 sayılı Kanun 162 ncı maddesi uyarınca hayata kast, pek kötü onur kırıcı davranış ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetinin davalı-davacı anne ...'ya bırakılmasına, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir nafakasına ilişkin ara kararların hüküm kesinleşinceye kadar devamına, hükmün kesinleşme tarihinden itibaren ortak çocuk için aylık 350,00 TL iştirak nafakasının davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, davalı-davacı için 19.06.2019 tarihli ara kararla aylık 200,00 TL olarak hükmolunan tedbir nafakalarının hüküm kesinleşinceye kadar devamına, hükmün kesinleşme tarihinden itibaren davalı-davacı için aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine, davalı-davacının maddî ve manevî tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile 20.000,00 TL maddî tazminatın ve 15.000,00 TL manevî tazminatın davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine, ziynete ilişkin davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, HAGB kararlarının kesin hüküm oluşturmayacağını, davacının hiçbir kusuru bulunmadığını, davalı-davacı lehine hükmedilen nafaka miktarının davacının ekonomik ve sosyal durumuna bakıldığında davacıyı zor duruma düşürecek bir miktar olduğunu, davacının asgari ücretle çalıştığını davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın haksız olduğunu, ziynet eşyasının bozdurulup ortak giderlere harcandığını, ayrıca lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek kararı; kusur tespiti, velâyet, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası, davalı-karşı davacı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile ziynet eşyası alacağı, davacı-karşı davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davalı-davacı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; davacı koca tarafından davalının bıçakla tehdit edildiğini, aşağılandığını, hakarete uğradığını, evine ve çocuğuna bakmadığını, evin ihtiyaçları karşılanamazken davacının içki masalarında eğlendiğini, hükmedilen tazminat rakamlarının günümüz ekonomik şartlarına göre oldukça düşük olduğunu, nafaka rakamlarının toplamının çocuğun bir aylık bakım masrafının 1/4' ü oranında olduğunu, davalı ve çocuğunun bu nafaka rakamları ile geçinmesinin mümkün olmadığını belirterek kararı; kusur tespiti, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar boşanma kararı bakımından istinaf yoluna başvurmadığından boşanma hükmünün kesinleştiği,erkeğin, delil ve tanık bildirmediği, dava dilekçesinde boşanma sebebi olarak dayandığı vakıaları kanıtlayamadığı, bu nedenle asıl davanın reddinin gerektiği, davalı-davacının, karşı dava dilekçesinde belirttiği vakıalara dayanarak boşanmaya karar verilmesini istediği, davacı-davalının, davalı-davacıya ortak çocuğun doğum günü olan 29.10.2018 tarihinde bıçak çekerek silahla tehdit suçunu işlediği, bu suç nedeniyle aldığı cezanın kesinleştiği, bunun yanı sıra davalı-davacıya fiziksel şiddet uyguladığı, davalı-davacıyı öldüreceği yönünde konuştuğu, evin kirasını ve faturalarını ödemediği, zaman zaman sosyal içiciliği aşacak biçimde alkol aldığı, nihayet ortak çocuğun doğum gününde yaşanan tartışma sonrasında ortak evi terk ettiği, tüm bu sebeplerle evlilik birliğinin tamamen davacı-davalının kusurlu hareketleri ile ve devamı artık davalı-davacıdan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, aynı zamanda davacı-davalının, davalı-davacıya karşı fiziksel şiddet ve silahla tehdit eylemlerinin davacı-davalının, davalı-davacıya pek kötü veya onur kırıcı davranışı olarak da kabul edilmesinin zorunlu olduğu, bu nedenle karşı davada tarafların 162 ve 166/1-2 maddeleri gereğince boşanmalarına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verildiği, ilk derece mahkemesinin davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur tespiti doğru ve maddî gerçeğe uygun olduğu, ortak çocuğun yaşı itibarıyla anne bakım ve ilgisine ihtiyaç duyduğu, yargılama süresince anne ile yaşadığı ve annenin velâyet görevini ihmal ettiğine dair bir delil de bulunmadığı, ancak iştirak nafakası ile yoksulluk nafakası ve maddî ve manevî tazminatın miktarının az olduğu, ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL iştirak nafakası ile davalı-karşı davacı lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, davalı-karşı davacı lehine 30.000,00 TL maddî tazminat ile 25.000,00 TL manevî tazminata karar vermek gerektiği,davacı- karşı davalının ziynet eşyası alacağına yönelik istinaf talebi ile ilk derece mahkemesinin ziynet eşyasına ilişkin kararının kaldırılmasına, açıklanan nedenlerle eksikler giderilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği, davalı-karşı davacının iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarına ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, HAGB kararlarının kesin hüküm oluşturmayacağını, davacının hiçbir kusuru bulunmadığını, davalı-davacı lehine hükmedilen nafaka miktarının davacının ekonomik ve sosyal durumuna bakıldığında davacıyı zor duruma düşürecek bir miktar olduğunu, davacının asgari ücretle çalıştığını davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın haksız olduğunu belirterek kararı; kusur tespiti, velâyet, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası, davalı-karşı davacı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davalı-davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; davacı koca tarafından davalının bıçakla tehdit edildiğini, aşağılandığını, hakarete uğradığını, evine ve çocuğuna bakmadığını, evin ihtiyaçları karşılanamazken davacının içki masalarında eğlendiğini, hükmedilen tazminat rakamlarının günümüz ekonomik şartlarına göre oldukça düşük olduğunu, nafaka rakamlarının toplamının çocuğun bir aylık bakım masrafının 1/4' ü oranında olduğunu, davalı ve çocuğunun bu nafaka rakamları ile geçinmesinin mümkün olmadığını belirterek kararı; tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kusur, tazminatlar, nafakalar, velâyet noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi,175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkeğin tüm; kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ve 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Erkeğin tüm, kadının diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana ....'ya geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.