Logo

2. Hukuk Dairesi2023/492 E. 2023/3077 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, boşanmaya bağlı olarak maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği ve miktarları ile nafakaların başlangıç tarihi ve artış oranının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, uygulanması gereken hukuk kuralları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunarak temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1636 E., 2022/2204 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 22. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/502 E., 2022/530 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden bu yönlerden hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin diğer istinaf taleplerinin ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1994 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden biri ..., iki çocuklarının bulunduğunu, erkek tarafın müvekkiline fiziksel, ekonomik ve duygusal şiddet uyguladığını, bu nedenlere dayalı daha önce boşanma davası açılmış ise de düzeleceği umuduyla davadan vazgeçildiğini, bu vazgeçmeden sonra erkeğin aynı davranışlarına devam ettiğini, 01.02.2017 tarihinde müvekkilini darp edip, bıçakla saldırıp evden kovduğunu, dava açıldıktan sonra evin elektrik ve su aboneliklerini kapatarak müvekkilini mağdur etmeye devam ettiğini belirterek; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk Edanur'un velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk yararına aylık 1.250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) oranında artırılmasına, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 300.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesine özetle; kadının kendisini eve almadığını, kusuru olmadığını, tarafların boşanmalarını gerektirecek bir neden olmadığını, eşini ve çocuklarını çok sevdiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 25.10.2018 tarih, 2017/488 Esas ve 2018/928 Karar sayılı kararı ile; erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, velâyetin anneye verilmesine, babayla ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 24.06.2021 tarih, 2019/56 Esas ve 2021/1216 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince; erkeğin kadına şiddet uyguladığı, hakaretlerde bulunduğu, bu şekilde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu şeklindeki bir gerekçeyle kadının boşanma davası kabul edildiği halde, kadına hangi kusurlu davranışın yüklendiği hususuna gerekçede yer verilmediği, davalının ağır kusurlu olduğu belirtilmesine rağmen davalı tam kusurluymuş gibi gerekçe yazıldığı, bu durumun da gerekçenin kendi içinde çelişkili olmasına neden olduğu, mevcut gerekçenin istinaf denetimine elverişli olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu haliyle kararın yeterli gerekçeden yoksun olduğu belirtilerek; kararın tamamen kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, kadına fiziksel, sözlü ve duygusal şiddet uyguladığı, kadının ise erkekten habersiz estetik operasyonu olduğu, habersizce ev taşıdığı, çocukları davalıya karşı doldurduğu, lüks hayata özenmesi nedenleriyle kusurlu olduğu, gerçekleşen bu duruma göre erkeğin kadına oranla daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince boşanmalarına, karar tarihi itibariyle ortak çocuk Edanur'un ... olduğu, velâyet ve iştirak nafakası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, kadın yararına aylık 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaldırma kararı usuli olup; gerekçeye ilişkin iken İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararının genişletildiği, esasa girildiği, tahkikata tekrar girişildiği, kararın tam bir gerekçe içermediği, İlk Derece Mahkemesinin re'sen hareket ederek dinlenmeyen tanığın kaldırma kararından sonra dinlenmiş olmasının kabul edilemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince kendi ilk kararını kendisi kaldırdığı, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı olmadığı, kaldırma kararı olmadan İlk Derece Mahkemesinin yeni delil toplama, tanık dinleme ve sair tahkikat eylemlerine giriştiği, sonrasında da tazminatları yeniden belirlediği, burada açık usule ve yasaya ve içtihatlara aykırı durum olduğu, erkeğin tam kusurlu olduğu, ıslah dilekçesi ile nafaka talebinin aylık 3.000,00 TL’ye çıkarıldığı, bu miktarın dahi ekonomik şartlarda çok çok az olduğu, dava dilekçesinde talep edilen yoksulluk nafakasının ÜFE oranında arttırılmasına yönelik taleplerinin olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince bu husus irdelenmeden karar verildiği belirtilerek; kusur belirlemesi ile lehine hükmedilen tazminatların ve nafaka miktarları ve nafaka yönünden artış oranı talebi hakkında karar verilmemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusurunun olmadığı, kadının davasını ispatlayamadığı, aleyhine tazminata, nafakaya hükmedilmesinin doğru olmadığı, kusurlu kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu gibi hükmedilen nafakanın yüksek olduğu, kadın adına 2 adet bağımsız konut ve bu konutlardan kira geliri olduğu, erkeğin inşaat mühendisi değil, inşaat teknisyeni olduğu, miktarların fahiş olduğunu belirtilerek; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmolunan tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen 25.10.2018 tarihli ilk kararda, kusur tespiti yönünden gerekçede çelişki oluşturuldu bu nedenle delillerin hiç değerlendirilmemiş olduğu, yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığı, bu itibarla İlk Derece Mahkemesince verilen 25.10.2018 tarihli kararın zorunlu unsurları taşımaması nedeniyle hüküm olarak kabul edilemeyeceği, bunun sonucu olarak da hükmün zorunlu unsularını taşımayan bu karar kapsamında taraflara borç yüklemeyeceği gibi hak da tanınamayacağı anlaşıldığından, bu kararın tamamen kaldırılmasında ve bu kaldırma kararı sonrası İlk Derece Mahkemesince tüm yönlerden yeniden hüküm kurulmasında her hangi bir isabetsizlik görülmediği; dava dilekçesinin 15.06.2017 tarihinde bizzat erkek imzasına tebliğ edildiği, ancak tebligat evrakında gerekli şerhlerin bulunmadığı, erkeğin 23.08.2017 tarihinde verdiği dilekçe ile davadan haberdar olduğunun anlaşıldığı, bu dilekçenin cevap dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği, erkeğin 23.08.2017 tarihli dilekçede delil bildirmediği, bu nedenle erkek tanıklarının dinlenilmesi ve bu tanık ifadelerine dayanılarak kadına kusur izafe edilmesinin doğru olmadığı gibi beyanı hükme esas alınan erkek tanık ifadesinde geçen olaylara erkeğin maddî vakıa olarak da dayanmadığı, diğer taraftan erkeğe İlk Derece Mahkemesince yüklenen kusurlu davranışların ise kanıtlandığı, gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davacı kadının kusurlu bir davranışının ise ispatlanmadığı, kadının boşanma davasının kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, düzenli ve sürekli bir geliri bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren ve bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının çok olduğu, ayrıca nafaka artış oranı hakkında da hüküm kurulmadığı, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, evliliğin süresi, tarafların yaşları, mevcut veya beklenen menfaatlerin kapsamı, manevî tazminata esas olan fiillerin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile boşanmanın kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, belirlenen nafakaların her yıl Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranında kendiliğinden arttırılmasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilerek kadın vekilinin, kusur belirlemesi, tazminat miktarları ile nafakaya uygulanmayan artış oranı talebi yönünden istinaf talebinin kabulüne, erkek vekilinin ise yoksulluk nafakasının miktarı yönünden istinaf talebinin kabulü ile taraf vekillerinin diğer istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olduğu, cevabı ile tanık deliline dayanmadığı, nafakalara dava tarihinden itibaren ve üfe oranında artışa karar verilmesi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesince TÜFE oranında artışa karar verilmesinin hatalı olduğu, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekâlet ücretine hükmedilmediği belirtilerek; kusur belirlemesi, lehine hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarları ile nafakaların başlangıç tarihi ile nafakalara uygulanan artış oranı ile vekâlet ücreti yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvurusunu tekrarla, 23.08.2017 tarihli cevap dilekçesini sürede verdiği, sürede delil listesini sundukları, tanıklarının dinlenmesinin yasaya uygun olduğu, kusurunun olmadığı, kadının davasını ispatlayamadığı, aleyhine tazminata, nafakaya hükmedilmesinin doğru olmadığı, kadın tarafından tanık listesi verilmediği yönünden bir istinaf başvurusu da olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesince kamu düzen ile ilgisi olmayan konuda inceleme yapmasının taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu, affedilmiş olaylara dayanılarak yeniden dava açılmayacağı, kusurlu kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu gibi hükmedilen nafakanın yüksek olduğu, kadının adına 2 adet bağımsız konut ve bu konutlardan kira geliri olduğu, erkeğin inşaat mühendisi değil, inşaat teknisyeni olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı ve kanuna aykırı şekilde tazminata hükmedildiği, miktarların fahiş olduğunu belirtilerek; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmolunan tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, af olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği ve kadın yararına hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, nafakaların başlangıç tarihlerinin ve artış oranının isabetli olup olmadığı, vekâlet ücreti hakkında verilen hükmün dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 323 üncü maddesi, 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.