"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/327 E., 2023/176 K.
DAVA TARİHİ : 05.01.2016-16.02.2016
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/343 E., 2020/593 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına belirtilen eksikliğin giderilerek yeniden usulüne uygun hüküm tesisi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların sürekli kavga ettiğin aralarında kültür uyuşmazlığının olduğunu davalı-davacı kadının asabi geçimsiz şüpheci olduğunu, davacı-davalı erkeğe sürekli hesap sorduğunu, davalı-davacının çevresini arayarak teyit aldığını, kadının davacı-davalıya toplum içinde hakaret ve beddua ettiğini, abisini arayıp hakaret ettirmeye azmettirdiğini, erkeğe ve erkeğin ailesine sürekli boşanacağını söylediğini, erkeğin çevresine olumsuz davrandığını, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, ilgi göstermediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, erkek lehine 150.000,00 TL manevi tazminata, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin gerçeği yansıtmadığını, erkeğin sorumsuz verdiği sözleri yerine getirmeyen bir kişi olduğunu, birlik görevlerine yerine getirmediğini ortak çocuklara şiddet uyguladığını, erkeğin evlilik birliği içerisinde edinilen mallara ilişkin kadına zorla vekâletname imzalattığını, bu mallar üzerinde rızası olmadan işlem yaptığını, kadının annesinin kanser tedavisi sürecinde kadının yanında olmadığını, erkeğin iş bahanesi ile gittiğini söylediği yerde erkeğin telefonu açık unuttuğunu erkeğin bir kadınla olan samimi konuşmalarını duyduğunu araya ailelerin girmesi üzerine kadının, erkeği affettiğini, ortak kullanılan bilgisayarda kadının farklı bir mail adresinde erkeğin başka bir kadınla fotoğraflarını gördüğünü kadının bu durum üzerine kök ailesinin evine gittiğini ailelerin araya girmesi üzerine kadının ortak haneye döndüğünü, sonrasında erkeği sadakatsiz davranışlarına devam ettiğini, erkeğin başka bir kadınla yazıştığını, davalı kadının hamile kaldığını bu süreçte erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, kadının bebeğini kaybettiğini erkeğin, kadına ilgilenmediğini, yatakları ayırdığını, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, aile fertlerinin araya girdiğini yalnız kaldıklarında erkeğin aynı hareketlere devam ettiğini, erkeğin sabaha karşı eve geldiğini, erkeğin hakaret ettiğini, kadına sürekli bıktığını boşanmak istediğini söylediğini, işim var diyerek eve gelmediğini, kadına zorla boşanma protokolü imzalattığını, erkeğin ortak konutu terk ettiğini, çocukları görme bahanesi ile ortak konuta gelip kadına hakaret ettiğini ve darp ettiğini, erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 15.12.2017 tarihli 2016/5 Esas, 2017/902 Karar sayılı kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının çalışması nedeniyle tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek, kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'îleri ile kendi davasının reddedilen talepleri yönünden; davalı-davacı kadın, kusur belirlemesi, tazminat miktarı, ortak çocuklar için belirlenen nafakanın az olduğu gerekçeleriyle istinaf yoluna müracaat etmişlerdir.
2.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nin 30.01.2020 tarih ve 2018/985 Esas ve 2020/184 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi tarafından, ortak çocuklar için iştirak nafakası talepleri ile erkeğin manevi tazminat talebi hakkında kısa kararda ve gerekçeli hükümde olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmaması nedeniyle hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci ve 341 inci maddelerine ve istinaf denetimine uygun bulunmadığı, bu nedenle tarafların istinaf taleplerinin işin esası incelenmeksizin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, belirtilen eksikliğin giderilerek yeniden usulüne uygun hüküm tesisi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen taraf tanıklarının beyanlarından, davacı- davalı erkeğin başka bir kadınla yaptığı iddia edilen telefon görüşme ve yazışmalarından sonra tarafların biraraya gelerek ortak tanık Ayhan H.'nin de bulunduğu ortamda birbirlerine sarılıp ağlayıp barıştıkları, tarafların bu son biraraya gelmeleri ile, önceki süreçte aralarında yaşanan tüm olayları affettiklerinin kabulünün gerektiği, tarafların bu birleşmelerinden sonra yaklaşık 3-4 ay kadar birarada yaşadıkları, dinlenen taraf tanıklarının son birleşmeden sonraki bu 3-4 aylık sürece ilişkin görgüye dayalı henhangi bir tanıklık ve bilgilerinin bulunmadığı gerekçesi ile tarafların açmış oldukları ispatlanamayan boşanma davalarının reddine, ortak çocukların tedbiren velâyetleri annelerine verilmesine, 4721 sayılı Kanun'un 182 nci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğunun hükme bağlanmış olması karşısında velâyeti tedbiren anneye verilen çocukların her biri için dava tarihinden itibaren hükmolunan aylık 300,00'er TL'den olmak üzere toplam 600,00 TL tedbir nafakasının, karar tarihinden geçerli olmak üzere İlk Derece Mahkemesi'nin kararı kesinleşinceye kadar her bir çocuk için aylık 600,00'er TL olmak üzere 1.200,00 TL tedbir nafakası olarak davacı-davalı babadan alınarak velâyeten anneye verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili; kusur belirlemesi, reddedilen davası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili; kusur belirlemesi ve reddedilen davası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kendi davasının ve fer'îlerinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kendi davasının ve fer'î taleplerinin reddi ile tedbir nafakalarının miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, af olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, karşılıklı açılan boşanma davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, usuli kazanılmış haklara ve kesinleşen yönlere riayet edilerek hüküm kurulup kurulmadığı, fer'î talepleri ile tedbir nafakalarının miktarı noktasında toplanmaktadır,
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanunun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci, 182 nci, 330 uncu ve 331 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Taraflarca karşılıklı açılan boşanma ve fer'îleri talepli davada, İlk Derece Mahkemesi'nin 15.12.2017 tarihli 2016/5 Esas, 2017/902 Karar sayılı kararı ile; dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci-ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verildiği taraflarca bu kararın istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından; İlk Derece Mahkemesi'nin hükmünün kaldırılmasına belirtilen eksikliğin giderilerek yeniden usulüne uygun hüküm tesisi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından ise kaldırma ve gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda her iki boşanma davasının da reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Oysaki İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen 15.12.2017 tarihli karara karşı davalı-davacı kadın vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde; kusur tespiti, tazminat miktarı ve ortak çocuklar için belirlenen nafaka miktarı yönünden istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı-davacı kadın vekili tarafından davacı-davalı erkeğin kabul edilen davasındaki boşanma hükmünün istinaf edilmemesi nedeniyle davacı-davalı erkeğin açmış olduğu dava boşanma yönünden kesinleşmiştir. Hal böyle iken İlk Derece Mahkemesince gönderme sonrasında kurulan hükümde kesinleşen erkeğin boşanma davası yönünden yeniden hüküm kurulmak suretiyle ret kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesince taraf tanıklarının beyanlarından, erkeğin başka bir kadınla yaptığı iddia edilen telefon görüşme ve yazışmalarından sonra tarafların biraraya gelerek ortak tanık ....'nin de bulunduğu ortamda birbirlerine sarılıp ağlayıp barıştıkları, tarafların bu son biraraya gelmeleri ile önceki süreçte aralarında yaşanan tüm olayları affettiklerinin kabulünün gerektiği, tarafların bu birleşmelerinden sonra yaklaşık 3-4 ay kadar birarada yaşadıkları, dinlenen taraf tanıklarının son birleşmeden sonraki bu 3-4 aylık sürece ilişkin görgüye dayalı herhangi bir tanıklık ve bilgilerinin bulunmadığı gerekçesi ile tarafların açmış oldukları boşanma davalarının reddine karar verilmiş ise de yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların beyanları ve özellikle tanık Elif Balcı'nın beyanlarından tarafların arasında af olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece kadının davası yönünden hatalı değerlendirme ile tarafların karşılıklı olarak birbirlerine var olan kusurlarını affettiği gerekçesi ile ret kararı verilmesi de doğru değildir. Ne var ki erkeğin davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeyerek kesinleşmekle kadının davası boşanma yönünden konusuz kalmıştır. O halde, İlk Derece Mahkemesi tarafından dosyadaki tüm deliller bir bütün halinde değerlendirilmek suretiyle kadının konusuz kalan boşanma davasındaki haklılık durumu, kusur belirlemesi, tazminat talepleri, velâyet, kişisel ilişki, yoksulluk ve iştirak nafakası hususlarında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının bozma gereğince bir karar verilmek üzüre BOZULMASINA,
3.Bozma sebebine göre fer'îler konusunda yeniden karar verilmesi gerekli hale geldiğinden tarafların bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.