"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/76 E., 2023/439 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/428 E., 2022/436 K.
Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; Ankara ili ... ilçesi ... Mahallesi 17894 Ada 1 Parsel 54 no'lu bağımsız bölümü 1999 yılından itibaren aile konutu olarak kullandıklarını, taşınmaz üzerine davalı eş tarafından konulan ipotekten haberdar olmadığını, ipotek işlemine rıza ve onayının bulunmadığını, taşınmaz üzerine konulan ipotekte eş rızası bulunmadığı için ipotek işleminin geçersiz olduğunu, buna rağmen taşınmazın cebri icra ile satışına sebebiyet verildiğini beyanla, taşınmaz üzerine konulan 08.04.2010 tarihli 650.000,00 TL bedelli ipoteğin kaldırılmasına, taşınmaz icra satış dosyasına tedbir konulmasına ve icranın durdurulmasına, herhangi bir sebeple davanın konusuz kalması halinde yine taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ile, yolsuz tescil sonucu üçüncü kişiye mülkiyet devrini gerektirir satıştan kaynaklanan maddî-manevî zararların davalılardan ortaken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; davacının ipotek tesis işlemine rızasının bulunduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi talebi ile yapılan takip sonucu 18.07.2017 tarihinde yapılan ihalede taşınmazın 710.000,00 TL bedelle üçüncü kişiye ihale edildiğini, uyuşmazlık konusu taşınmaz satıldığı için ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini, dava konusu taşınmaz satıldıktan sonra artık aile konutu olduğundan bahisle dava açılamayacağını, ipoteğin teminat işlevini yerine getirdiğini ve hukukî varlığının sona erdiğini, bu konuda pek çok Yargıtay kararı bulunduğunu beyanla, taşınmaz üzerine 28.04.2020 tarihli tensip tutanağı ile konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın ipoteğin kaldırılması ve taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ve yolsuz tescil nedeniyle oluşacak maddî ve manevî tazminat davası olduğu, dava konusu taşınmazın 31.12.1998 tarihinde davalı ... adına tescil edildiği, 08.04.2010 tarihinde alacaklı İşbankası lehine 650.000,00 TL değerinde ipotek şerhi konulduğu, dava konusu taşınmazın Ankara 5. İcra Dairesi'nin 2017/1592 Esas sayılı dosyasında 18.07.2017 tarihinde 3. kişi TRN yapı'ya ihalesinin yapıldığı, yapılan ihale için davalı ...'ün açtığı ihalenin feshi davasının 25.06.2019 tarihinde kesinleştiği, ihalenin kesinleşmesi ile mülkiyetin ihale alıcısına geçtiği, mülkiyetin kazanımı için ayrıca tescil şartı gerekli olmadığı, tescil işleminin mülkiyeti geçiren değil tasarruf işlemi yapılabilmesini sağlayan bir işlem olduğu, ihalenin kesinleşmesi ile taşınmazın mülkiyetinin ihale alıcısına geçtiği, mülkiyetin kazanımı için ayrıca tapuya tescil şartının gerekli olmadığı, ihale ile satışı yapılan ve ihalesi kesinleşen konut aile konutu olarak tespit edilemeyeceği gibi davacının bu işlemler nedeniyle maddî ve manevî tazminat talep edemeyeceği de anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ihalenin dava tarihinden sonra kesinleştiğini, bu hususun göz önüne alınmadığını, ihalenin kesinleşmesinin yolsuz tescili geçerli hâle getirmeyeceğini, usulüne uygun eş rızası alınmaksızın ipotek konulduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın, 18.07.2017 tarihinde yapılan ihalenin kesinleşmesi sonucunda dava dışı üçüncü kişi mülkiyetine geçtiği, aile konutu olarak tespitinin mümkün olmadığı, öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 193 üncü maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukukî işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte 4721 sayılı Kanun’un 194 üncü madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukukî işlem özgürlüğünün "aile birliğinin ve malik olmayan eşin barınma hakkınının korunması" amacıyla sınırlandırıldığı, malik olmayan eşin, aile konutunda ayni bir hakkı olmadığı, şahsî hakkı olduğu, bu hak, taşınmazın parasal değerini istemeyi içermeyeceği, ancak, ipotek tesisine ilişkin sözleşmenin hükümsüzlüğünün kanıtlanması halinde, ipoteğin kaldırılmasına karar verilebileceği, somut olayda, davacı kadının, taşınmazın mülkiyetinin ihale sonucu dava dışı üçüncü şahsa geçmesi nedeniyle maddî-manevî tazminat talep ettiği, davacı kadının dava konusu taşınmazın değerini talep etme hakkının bulunmadığı, açıklanan gerekçelerle, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;Yerel Mahkeme ve İstinaf Mahkemesi tarafından eksik araştırma ile hüküm kurulduğu, borçlu 3.kişi şirketin açmış olduğu ihalenin feshine ilişkin davanın 01.12.2020 tarihinde kesinleştiği, davacı müvekkil tarafından açılan ipoteğin fekki davasının ise 27.04.2020 tarihinde açıldığı, yerel mahkeme ise eksik araştırma ile hüküm kurarak davanın açıldığı sırada derdest olan Ankara 16. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/886 Esas sayılı dosyasındaki ihalenin feshi davasının göz önüne alınmadığı, bu durumun ise istinaf mahkemesince sürdürüldüğü, ihalenin kesinleşmiş olmasının aile konutu vasfının ortadan kalkacağına karine olamayacağı, hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte ihalenin feshi davası huzurdaki dava açılmadan önce kesinleşse dahi, usulüne uygun alınmayan rızanın yolsuz tescile yol kazandırmayacağı, davalı banka lehine kurulan ipotek geçersiz olduğundan, ihalenin kesinleşmiş olması halinde bile ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davanın reddine karar verilemeyeceği, “Eş Rıza Belgesi” adı altında sunulan belgenin hangi mülk adına verildiğinin belirtilmediği gibi üzerinde ipotek işleminden önce verildiğine dair bir tarih de bulunmadığı, istinaf başvuru dilekçesini tekrarla reddedilen davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan aile konutu nedeniyle ipoteğin kaldırılması davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı ve 193 üncü ve 194 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.