Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5284 E. 2024/1725 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, zinanın ispatı, kusur belirleme, tazminat ve nafaka miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin zinasına dair delillerin yeterliliği ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında tazminatlar hususunda çelişki bulunması gözetilerek, kararın zina sebebiyle boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1139 E., 2023/148 K.

DAVA TARİHİ : 07.08.2017-15.05.2018

KARAR : Kısmen kaldırma, gönderme, kısmen esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/735 E., 2020/227 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının ve erkeğin istinaf başvurularının ziynet alacağı yönünden işin esası incelenmeksizin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün bu yönden kaldırılarak açıklanan sebeplerle emredici usul kurallarına uygun olarak hüküm tesis edilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, taraf vekillerinin boşanma ve fer'îlerine yönelik sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; evlendikleri günden bu yana ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, kadının evlilik görevlerini yerine getirmediğini, kadının ailesinin sürekli evlerinde olup, kendilerine huzur vermediğini, bir yıldan bu yana ayrı yaşadıklarını iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(4721 sayılı Kanun)'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı erkek birleşen dava dosyasında cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki iddialarının gerçek dışı ve hayal ürünü olduğunu, kendisinin çalışmadığını, işsizlik maaşı aldığını, ortak konutun anahtarını erkeğin rızası dışında kadının ailesine verildiğini, kadının ailesinin sık sık evlerinde kaldığını, erkeğe tokat attığını, darp raporunun alındığı tarihte ayrı yaşadıklarını ve görüşmediklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; karşı tarafın evliliğin görevlerini yerine getirmediğini, kadını sürekli darp ettiğini, darp raporunu dosyaya sunduğunu, ölümle tehdit ettiğini ve ağır hakaretlerde bulunduğunu, çocuğu ve kendisini evden attığını, karşı tarafın tüm menkul ve gayrimenkullerini babasına ve arkadaşına devrettiğini, bu hususta koruma tedbir kararı aldığını, karşı tarafın sadakatsizlik yaptığını iddia ederek, yasal faizi ile birlikte 200.000,00 TL manevî tazminata, ayrıca düğününde takılan mehiri olan 125 gram altının, ayrıca 17 tane bileziğinin ve bir tane altın setinin erkekten alınıp tarafına verilmesine, bu mümkün olmaz ise, 81.686,00 TL nin yasal faizi ile birlikte tahsiline, ortak çocuğun velâyetinin anneye erilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.0000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadını aşırı kıskandığını, çalıştırmadığını, karşı tarafın kıskançlıkları nedeni ile kadının darp edildiğini, erkeğin eşinin hamilelik sürecinde dahi günü birlik ilişkiler yaşadığını, sosyal medya hesabında kadınlar ile buluştuğu, erkeğin İranlı kadınlarla birlikte olduğunu ve alem yaptığını öğrendiğini, yazlıklarına dahi İranlı kadınları götürerek ilişki yaşadığını, ortak çocuğun gözü önünde kadına bıçak çektiğini, erkeğin S. ismindeki bir kadınla birliktelik yaşadığını, kadına anlaşmalı boşanma konusunda baskı yaptığını, kadının tam sosyal medya hesaplarını kapatarak telefonunu elinden aldığını, kadını ölümle tehdit ettiğini ve evden kovduğunu, düğünde takılan altınların bozdurularak Mercedes araç alındığını, aldatmadan sonra kadının ihtiyaçlarını karşılamadığını, başka kadınlarla kıyasladığını ve kadını küçük düşürdüğünü iddia ederek; karşı tarafın gerçekleştirdiği zinadan dolayı öncelikle 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca zinadan dolayı boşanmalarına, aksi takdirde 4721 sayılı Kanun'un 162 inci maddesi uyarınca pek kötü muameleden boşanmalarına karar verilmesini, Mahkeme aksi kanaatte ise 4721 sayılı Kanun'un 166 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın kararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadının 125 gram altın ve 17 adet 22 ayar 24 gram bilezik ve altın senetten oluşan ziynetlerinin aynen iadesine mümkün değil ise parasal değerinin karşı taraftan alınarak kadına verilmesine, dava konusu taşınmazlar ve araç üzerinde şimdilik 1.000,00 TL katılma alacağı ve değer artış payı alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar birleşen dosya davalı-davacı tarafça 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca zina nedeni ile, 162 nci maddesi uyarınca pek kötü muamele nedeni ile boşanma davası açılmış ise de, davalı-davacı tarafça zina nedeni ile açılan boşanma davasının davacı-davalı tarafın kusurlu davranışlarının ve zina nedeni ile evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarında ispat edilmesinin gerektiği, kadın tarafından sunulan delillerde zina nedeni ile boşanmaya karar verilmesi yönünde bir sonuca götürecek bir olgu ispat edilemediğinden davalı-davacı kadının zina nedeni ile boşanma talepli açılan davanın reddine karar vermek gerektiği, dosyada dinlenen tanıklar ve yapılan araştırmalar neticesinde kadın tarafından sunulan delillerde pek kötü muamelenin bulunması nedeni ile boşanmaya karar verilmesi yönünde bir sonucuna götürecek bir olgu ispat edilemediğinden davalı-davacı kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 inci maddesine istinaden talep ettiği boşanma talepli açılan davanın reddine karar vermek gerektiği, davalı-davacı tanık anlatımlarından tarafların 2015 yılından bu yana ayrı yaşadıkları, erkeğin kadına karşı sadakatsizlik yaptığı, şiddet uyguladığı, erkeğin eşi ve ortak çocukla ilgilenmediği, kadının dava açmakta haklı olarak kabul edildiği, boşanmaya sebep olan olaylar açısından davacı-davalı tarafın tam kusurlu kabul edildiği gerekçesi ile asıl davanın reddine, birleşen dosya davalı-davacısının 4721 sayılı Kanun'un 161inci maddesi uyarınca zina nedeni ile 162 nci maddesi uyarınca pek fena muamele nedeni ile açılan boşanma davasının reddine, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince açılan davasının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet eşyalarının iadesi talebinin kısmen kabulü ile, 11 adet 22 ayar, 22 gram bilezik (40.467,24 TL), 1 adet 15 gram 22 ayar bilezik (2.508,30 TL), 5 tane 22 ayar 10 gram bilezik (8,361,00 TL), 22 ayar 58 gram set (9.686,76 TL) in aynen iadesine, aynen iade mümkün olmaz ise, 61.023,30 TL.' nin davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı-davacının 125 gram mehir altın iade talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadın yönünden kusur incelemesinin yapılmadığını, tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, tazminatların miktarının yüksek olduğunu, ispatlanmayan ziynet alacağı davasının kabulünün mümkün olmadığını belirterek, kusur belirlemesi, kabul edilen maddî ve manevî tazminat ile miktarları, kabul edilen ziynet alacağı, yoksulluk nafakası ve miktarı yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sundukları resimlerin, sosyal medya resimlerinin aldatmanın ve zinanın açık bir göstergesi olup zina sebebi ve pek kötü muamele nedeni ile açılan boşanma davalarının kabul edilmesi gerekirken red edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının hakkaniyete, usul ve yasaya aykırı olduğunu, ziynetler yönünden bilirkişi raporunda eksik hususların bulunduğunu, kısmen kabule karar verilmesinin ve tüm ziynetler yönünden karar verilmemesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları miktarının düşük olduğunu beyan ederek, birleşen davada zina ile pek kötü muamele sebebine dayanan boşanma davalarının reddi, kusur belirlemesi, tazminat miktarları, reddedilen mehir ve ziynet alacağının reddedilen kısmı, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, gerekçeli kararda kabulüne karar verilen ziynet eşyalarının niteliği, adedi, gramajı belirtilmiş ise de; her bir ziynet eşyasının adet ve toplam değeri yazılmış olmakla hüküm altına alınan ziynet eşyalarının değerlerinin ayrı ayrı belirtilmediği, hükmün bu haliyle 4721 sayılı Kanun'un 341inci maddesinin birinci maddesi gereğince denetime imkan verecek şekilde kurulmadığı, kaldı ki bu hali ile infazının da mümkün olmadığı gerekçesi ile; tarafların ziynet alacağı davasına yönelik istinaf talebinin işin esası incelenmeksizin kabulü ile; Gaziosmanpaşa 3. Aile Mahkemesinin 11.03.2022 tarih ve 2017/735 Esas-2020/227 Karar sayılı kararının ziynet alacağı ve yargılama giderlerine ilişkin bölümlerinin kaldırılmasına, açıklanan sebeplerle emredici usul kurallarına uygun olarak hüküm tesis edilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacı-davalı erkeğin kusur tespiti, kadının kabul edilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerine yönelik istinaf talebi ile davalı-davacı kadının reddedilen zina ve pek fena muamele nedenine dayalı boşanma talepleri, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarı ile mehir taleplerine ilişkin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca Gaziosmanpaşa 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/363 esas 2019/313 karar sayılı kararı ile de erkeğin kadını yaralamadan cezalandırılmasına karar verildiğini, birleşen davada zina ile pek kötü muamele sebebine dayanan boşanma davalarının reddi, kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık karşılıklı açılan karşı boşanma davalarında kadının birleşen davasında zina ile pek kötü muamele sebebine dayanan boşanma davalarının reddi kararının doğru olup olmadığı, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar ile miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun'un) 190 ıncı ve 194 üncü, 297 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ıncı maddeleri,161 inci ve 162 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri; 2709 sayılı TC Anayasası 141 inci madde, 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.02.2010 tarih, 2010/1-86 Esas, 2010/108 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Davalı -davacı kadın vekili birleşen dava dilekçelerinde tarafların zina sebebiyle, olmadığı takdirde pek kötü muamele sebebiyle, o da olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda erkeğin açtığı asıl davanın reddine, kadının birleşen davasında 4721 sayılı Kanun'un 161inci ve 162 nci maddelerine dayalı boşanma taleplerinin reddine, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince açılan davasının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların ziynet alacağı davasına yönelik istinaf talebinin işin esası incelenmeksizin kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının ziynet alacağı ve ziynet alacağı davasındaki yargılama giderlerine ilişkin bölümlerinin kaldırılmasına, bu yönlerden açıklanan sebeplerle emredici usul kurallarına uygun olarak hüküm tesis edilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davacı-davalı erkeğin kusur tespiti, kadının kabul edilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerine yönelik, davalı-davacı kadının ise reddedilen zina ve pek fena muamele nedenine dayalı boşanma talepleri, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarı ile mehir taleplerine ilişkin istinaf taleplerinin ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

2.Somut olayda kadın tarafından açılan birleşen dava dosyasında zina, aksi halde pek kötü muamale ve onur kırıcı davranış, aksi halde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebeplerine dayalı olarak terditli olarak boşanma talebinde bulunulduğu dikkate alındığında öncelikle zina sebebine dayalı davanın ele alınması gereklidir. Dosya kapsamındaki tanık beyanı, kadın tarafından sunulan fotoğraflar ve diğer delillerin değerlendirilmesinden davacı-davalı erkeğin sadakatsiz davranışlarının olduğu anlaşılmış olup eldeki delillerle davacı-davalı erkeğin zinası sübut bulmuştur. Bu itibarla, birleşen dava dosyasında davalı-davacı kadının zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın ve ortak çocuk yararına takdir edilen tedbir nafakaları azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4.Davalı -davacı kadın yararına hükmedilen tazminatlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a.Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

b.Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ... Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme hakkı, mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, Ankara, İkinci Baskı, 2021, s.890-892)

c.Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddî olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddî olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

d.Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında ve gerekçenin kendi içinde çelişki yaratılması yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve kanun hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır.

e.Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.

f.Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin gerek mahkeme kararlarının her türlü kuşkudan uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.

g.Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe bölümünde; ''Kadına atfı kabil kusur ispatlanamamıştır. TMK'nun174/1-2 maddesi koşulları kadın lehine gerçekleşmiş olmakla maddî-manevî tazminata karar verilmesi doğru olmakla birlikte maddî-manevî tazminat miktarı azdır.'' şeklinde belirtilmesine karşın hüküm fıkrasının (A) bendinde, ''davacı-davalı erkeğin kusur tespiti, kadının kabul edilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerine yönelik istinaf talebi ile davalı-davacı kadının reddedilen zina ve pek fena muamele nedenine dayalı boşanma talepleri, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarı ile mehir taleplerine ilişkin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine'' şeklinde hüküm kurulduğu, bu suretle kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarı yönünden gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki yaratıldıldığı anlaşılmıştır. O halde Bölge Adliye Mahkemesince kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden gerekçe ve hüküm arasında oluşturulan çelişki giderilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, davalı-davacı kadının zina sebebiyle boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve kadın ve çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakalarının miktarı yönlerinden BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.