"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1910 E., 2023/76 K.
KARAR : İstanaf başvurusunun kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden hükmün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine kısmen esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2013/1222 E., 2022/470 K.
Taraflar arasındaki babalık ve maddî-manevî tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, çocuk yararına nafakaya, davacı yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının, davacı yararına hükmedilen maddî-manevî tazminatlarla ilgili istinaf talebinin esası incelenilmeksizin kabulüne, kararın bu taleplerle ilgili hüküm fıkralarının kaldırılmasına, açıklanan şekilde karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davalının diğer, davacının tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi kararları kesin olup, temyiz edilemez.
Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat yönünden kaldırılması ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi kararına karşı, davalı tarafından temyiz talebinde bulunulmuşsa da, bu karara karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalının temyiz isteminin maddî ve manevî tazminat yönlerinden reddine karar vermek gerekir.
Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2004-2007 yılları arasında evlilik dışı birliktelik yaşadıklarını, bu ilişkilerinden 23.12.2006 doğumlu Sude Zeliha isimli çocuğun dünyaya geldiğini, davalının boşanmak üzere olduğunu sonrasında kendisiyle evleneceğini söyleyerek müvekkilini kandırdığını, çocuk doğunca da kendi nüfusuna kaydedilmesine izin vermediğini ve müvekkilini terk ettiğini, müvekkilinin kadın kuaförü olduğunu ve yıllardır çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak için tek başına çalıştığını, ancak müvekkilinin son yıllarda işlerinin bozulduğunu iş yerini kapattığını ve küçüğün giderlerini karşılayamayacak duruma geldiğini, davalının ise... Nakliye ve Lojistik Hizmetleri Ltd şirketinin ortağı ve yetkilisi olduğunu ve maddî durumunun çok iyi olduğunu, müvekkilinin yıllardır babasız bir kız çocuğu yetiştirmeye çalıştığını, maddî ve manevî olarak çok yıprandığını iddia ederek babalığın hükmen tespitine, çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, davacı yararına 20.000,00 TL maddî-20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile davalının küçüğün doğumunun öncesinde aynı evde evli gibi yaşadıkları, davacı hamile kaldığında davalının küçüğü istemediği ve davacıyı terkettiği, DNA tetkiki için uyarılı tebligata rağmen davalı ...'nın incelemeden kaçındığı, Adli Tıp Kurumu 17.01.2022 tarihli raporunda ...'in %99,99 ihtimalle küçük ...'un biyolojik babası olabileceğinin bildirildiği, davalının, davacının hamilelik sürecinde ve davacı ile küçüğe doğumdan sonra maddî bir katkısının bulunmadığı anlaşılmış olup davacının doğumdan önceki, doğum öncesi ile doğum sonrası altışar haftalık giderler ve gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler karşılığı olarak takdiren hakkaniyet gereği talebinin kabulü gerektiği, davalının, davacının hamilelik sürecinde ve doğumdan sonra davacı ve küçüğün yanında olmadığı bu nedenle davalının kusurlu olduğu, kadın yararına manevî tazminat koşulları oluştuğu, davalının maddî ve manevî olarak çocuğu ile ilgilenmediği, davalının gelir durumunun oldukça yüksek olduğu, küçüğün giderlerine katılması gerektiği gerekçesi ile babalık davasının kabulüne, küçüğün babasının davalı olduğunun hükmen tespitine, nüfus kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı yararına 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili, iştirak nafakası miktarının yetersiz olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; iştirak nafakası miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili, vekâletnamedeki özel yetki eksikliği, hak düşürücü sürenin geçtiğinin dikkate alınmadığını, maddî-manevî tazminat taleplerinin Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, denetlemeye elverişsiz raporun hükme esas alındığını, maddî-manevî tazminatlarıyla ilgili yeterli gerekçe olmadığını, tazminat ve nafakaların miktarının fahiş olduğunu, davanın reddi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın, babalık, çocuk için nafaka, anne için maddî-manevî tazminat taleplerinden ibaret olduğu, somut olayda; davanın küçüğe velâyeten açılmış olması nedeniyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra, çocuk tarafından veya çocuk adına açılan babalık davalarında artık herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu olmadığından hak düşürücü sürenin geçmiş olmasının kabul edilemeyeceği, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, Adli Tıp Kurumu'nun sadece isimle ilgili maddî hata olduğu açıkça anlaşılan, yeterli ve denetlemeye elverişli kabul edilen rapor içeriği ile tüm dosya kapsamına göre yasal koşulları oluşan babalık davasının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği, davanın açılış tarihi, tarafların ekonomik sosyal durumları, günün ekonomik koşullarına ve hakkaniyet ilkesine göre, çocuk için belirlenen nafakanın yerinde olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 304 üncü maddesinde babalık davasına bağlı olarak annenin mali hakları düzenlendiği, annenin, babalık davası ile birlikte veya ayrı ayrı olarak baba veya mirasçılarından anılan maddede sayılan mali haklarını isteyebileceği, olayları açıklamak taraflara, hukuki değerlendirmenin hakime ait olduğu, davacının maddî tazminat isteminin 4721 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesinde yer alan babalık davalarında ananın mali hakları kapsamında olmadığı, kanunda babalığa karar verilmesi halinde ana yararına manevî tazminatın düzenlenmediğini, ancak bu durumun ananın genel hükümlere göre maddî, manevî tazminat istemine engel değil olmadığı, davacının 4721 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesi bağlamında bulunmayan maddî ve manevî tazminat taleplerinin genel hükümlere tabi olduğu, genel yetkili asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği halde görev hususu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesi ile davalının, davacı yararına hükmedilen davacının maddî-manevî tazminat talepleriyle ilgili istinaf talebinin esası incelenilmeksizin kabulüne, kararın bu taleplerle ilgili hüküm fıkralarının kaldırılmasına, açıklanan şekilde karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davalının diğer, davacının ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle, günümüz ekonomik koşulları ve dava tarihinden bu yana geçen zaman dikkate alındığında iştirak nafakası miktarının çok yetersiz olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; iştirak nafakası miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, davacının tazminat taleplerinin 4721 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesi kapsamında olmadığını, bu talepler yönünden Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, Adli Tıp raporunda isme yönelik maddî hata nitelendirmesini kabul etmediklerini, raporun kimlere ait örnekle düzenlendiğinin anlaşılmadığını, davacı vekilinin özel yetkili vekâletname sunmadan dava açtığı için davanın usulden reddi gerektiğini, bu eksikliğin sonradan giderilmesinin mümkün olmadığını, hükmedilen nafaka miktarının fahiş olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tüm yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, babalığın hükmen tespiti ve nafaka istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, hak düşürücü süre içinde dava açılıp açılmadığı, Adli Tıp Kurumu raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olup olmadığı, özel yetkili vekâletnamenin dava açıldıktan sonra sunulup sunulamayacağı, çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının, dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 182 nci, 301 inci, 302 nci, 303 üncü, 304 üncü, 333 üncü maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 77 nci, 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 31.07.2004 tarihli ve 25539 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 13 üncü, 19 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocuk 23.12.2006 doğumlu Sude Zeliha'nın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalının maddî ve manevî tazminata yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakası miktarı yönünden daacı yararına BOZULMASINA,
b)Davalının tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.