Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5721 E. 2024/2334 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadının açtığı evlilik birliğinin temelden sarsılması davasının reddine ve erkeğin açtığı akıl hastalığına dayalı boşanma davasının kabulüne ilişkin verilen kararda, kadına yoksulluk nafakası takdir edilip edilemeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının, erkeğin açtığı akıl hastalığına dayalı boşanma davasına cevap dilekçesi vermeyerek yoksulluk nafakası talebinde bulunmaması nedeniyle, mahkemenin re'sen yoksulluk nafakasına hükmedemeyeceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2881 E., 2023/1032 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Avukat ...

VASİ : ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : ...

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/483 E., 2022/672 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadın tarafından evlilik birliğinini temelinden sarsılması nedeniyle açılan asıl davanın reddine, erkek tarafından terk nedeniyle açılan birleşen davanın reddine ve akıl hastalığı nedeniyle açılan birleşen davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili asıl dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; kadına vasi atandığını, husumete izin kararının alındığını, erkeğin kadına eziyet ettiğini, ilgilenmediğini, evden kovduğunu ve kadına fiziksel şiddet uyguladığını, bağımsız konut sağlamadığını, erkeğin ailesinin evliliğe müdahil olduğunu iddia ederek asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 300.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Erkek tarafından 04.11.2021 tarihinde açılan akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının dava dilekçesi, davacı-davalı kadının vasisine 01.03.2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davacı-davalı kadın tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili cevap ve birleşen terk nedeniyle boşanma dava dilekçelerinde özetle; kadının 12.12.2018 tarihinde oğlu tarafından hastaneye götürüleceği bahanesiyle gittiğini ve bir daha geri dönmediğini, Konya 3. Aile Mahkemesi'nin 16.04.2019 tarih ve 2019/386 D.İş sayılı dosyasına kayden kadına eve dön ihtarında bulunduğunu ancak kadının yine de dönmediğini iddia ederek asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne, terk nedeniyle tarafların boşanmalarına,erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili, 04.11.2021 tarihinde açtığı birleşen akıl hastalığı nedeniyle boşanma dava dilekçesinde özetle; boşanma davası açıldığında kadına alzhemier tanısı konulduğunu ve vasi atandığını iddia ederek asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, akıl hastalığı nedeniyle tarafların boşanmalarına, erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinden alınan 01.04.2022 tarihli sağlık kurulu raporunda "Şahıstan alınan anamnez, yapılan ruhsal durüm muayenesi neticesinde Şahısta orta düzeyde demans olduğu iyleşmesine olanak olmadığı, evliliği çekilmez hale getirdiği tibbi kanaatini bildirir sağlık kurulu raporudur." denildiği, bu haliyle birleşen davanın kabulü gerektiği belirtilerek birleşen davanın kabulü ile tarafların akıl hastalığı nedeniyle boşanmalarına, asıl dava yönünden ise, kadının tanığı ... ile davalı erkek arasında savcılık dosyası olduğu ve bu nedenle aralarında husumet olduğunundan ...'un tanıklığının göz önüne alınmadığı, kadına fiziksel şiddet uygulandığına dair iddianın erkek tarafından yapıldığına ilişkin kadının beyanları dışında bu hususu destekleyen bir delil bulunmadığından ispatlanamadığı gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan asıl davanın reddine, kadının davranışları iradi olmadığından terk nedeniyle açılan davanın reddine, nafaka isteyen kadın erkekten daha ağır kusurlu olmadığından, bir geliri olmayan kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden kadın yararına aylık 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadının maddî ve manevî tazminat ile erkeğin manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; asıl davanın reddi, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının kabulü, tazminat taleplerinin reddi, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kadının nafaka talebi olmamasına rağmen tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının akıl hastalığı mevcut ve sabit olup bu nedene dayalı açılan davanın kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, tanık ...'un davalı-davacı erkek ile husumetinin Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2019/10172 soruşturma sayılı dosyası ile sabit olduğu, tanık ...'in kadındaki yaralanma izini gördüğü, kadının erkeğin kendisine bastonla vurduğunu söylediğini beyan ettiği, ancak kadının beyanının sağlıklı bir bireyin beyanı gibi değerlendirilemeyeceği, zira kadına 2015 yılında alzheimer teşhisi konulduğu, kadının evden 2018 yılında ayrıldığı nazara alındığında kısıtlanmasına neden olan hastalığın tanık ...'e beyanda bulunduğu sırada da mevcut olduğu, kadının erkeğin kusurunu ispat edemediği, boşanmaya karar verilebilmesi için karşı yanın az da olsa kusurunun ispatlanmasının gerektiği, hiç kimsenin kendi kusurundan lehine hukuki sonuç çıkaramayacağı, bu itibarla kadının asıl davasının reddinin doğru olduğu, boşanmayla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına yoksulluk nafakası takdirinin yerinde ve miktarının ise makul olduğu, yapılan yargılama sonucunda erkeğin kusurunun bulunmadığı, bu nedenle kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; asıl davanın reddi, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının kabulü, tazminat taleplerinin reddi, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının nafaka talebi olmamasına rağmen tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının evlilik birliğinin sarsılması nedenli davasının kabulü gerekip gerekmediği, erkeğin kusurlu davranışının ispat edilip edilmediği, akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası takdir edilip edilemeyeceği, edilebilecekse miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 165 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi birinci ve ikinci fıkrası,175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı kadın vekilinin tüm, davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.4721 sayılı Kanun’un “Yoksulluk nafakası” başlıklı 175 inci maddesi; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” hükmünü taşımaktadır.

3.Yoksulluk nafakası boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biridir. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi, maddî koşulların yanı sıra biçimsel koşulların da gerçekleşmiş olmasına bağlıdır. Yoksulluk nafakasının maddî koşulları; nafaka isteyenin ağır kusurlu olmaması, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olması ve boşanma sebebiyle yoksulluğa düşülmesi arasında nedensellik bağının gerçekleşmesi ile oluşurken, biçimsel koşulları ise; talep, süre ve evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesi şeklinde ayrımlanmaktadır. Yoksulluk nafakası, boşanmanın isteğe bağlı fer'i sonuçları arasındadır. Bu nedenle hâkim; taleple bağlı olup, kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedemeyeceği gibi talep miktarını da aşamaz.

4.6100 sayılı Kanunu’nun 122 inci maddesine göre; dava dilekçesi kendisine tebliğ edilen davalı bununla kendisine karşı dava açılmış olduğunu öğrenir ve Anayasa’nın 36 ıncı maddesi ile güvence altına alınmış bulunan savunma ve adil yargılanma haklarını kullanmak üzere, açılan davaya 6100 sayılı Kanun’un 127 inci madde uyarınca iki hafta içinde cevap vererek davanın esasına girebileceği gibi, 128 inci madde gereği davaya cevap vermeyerek dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr edebilir.

5.Davalının süresi içerisinde cevap dilekçesi vermemesi sonucunda davacının da artık 6100 sayılı Kanunu’nun 136 ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre cevaba cevap dilekçesi veremeyeceğinin tâbi bulunması karşısında, davalının hiç cevap dilekçesi vermemiş olması hâlinde hâkim, 6100 sayılı Kanunu’nun 136 ıncı ve devamı maddelerine göre dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının tamamlanması nedeniyle ön inceleme aşamasına geçecek ve kanundan kaynaklı istisnai hâller dışında görülmekte olan davaya ilişkin taraflar açısından iddia ve savunmayı değiştirme veya genişletme yasağı başlamış olacaktır.

6. 6100 sayılı Kanun'un “İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” başlıklı 141 inci maddesi “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.

7.Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacı-davalı kadın vekili, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açtığı asıl boşanma davasında kadın yararına yoksulluk nafakası talep etmiştir. Davalı-davacı erkek vekili tarafından açılan birleşen akıl hastalığı nedeniyle boşanma dava dilekçesi 01.03.2022 tarihinde davacı-davalı kadın vasisine usule uygun şekilde tebliğ edildiği hâlde, süresi içerisinde birleşen davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.

8.İlk Derece Mahkemesince, davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açtığı asıl boşanma davası reddedilmiştir. Bununla birlikte; davacı-davalı kadın tarafından birleşen davaya cevap dilekçesi sunulmamış olup kadın tarafından birleşen davada usulüne uygun şekilde yoksulluk nafakası talebinde bulunulmadığı anlaşılmakla davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilecek yerde, yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,

3.Davacı-davalı kadın vekilinin tüm, davalı-davacı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'ye yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'e iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...