"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/844 E., 2023/882 K.
DAVA TARİHİ : 11.11.2021
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/694 E., 2023/165 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının başka bir kadınla ilişkisi olduğunu, müvekkilinin bu durumu sonradan öğrendiğini, davalının ilişki olduğu kadının, müvekkiline mesaj ve fotoğraf gönderdiğini, davalının, müvekkilinden af dilediğini, ancak sonrasında bu kadınla ilişkisini sürdürdüğü, davalının, müvekkiline hakaret ve aşağılayıcı ifadelerde bulunduğu, psikolojik şiddet uyguladığını, eve geç saatlerde geldiğini, alkol kullandığını, müvekkilinin e-devlet üzerinden 2021 yılı Ağustos ayında davalının başka kadınla olan ilişkisinden doğan çocuğu tanıdığını öğrendiğini, davalının bu kadın ile ilişkisini sürdürdüğünü, davalının sadakatsiz ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, öncelikle davalının zinası sebebi ile, kabul edilmemesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 1.250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının, müvekkilinin ilişkisini bildiğini ve affettiğini, affeden tarafın dava hakkı bulunmadığını, davacının, müvekkilini affetmesinden sonra müvekkilinin bu kadın ile görüşmediğini, evlilik dışı doğan çocuğun 2 yaşında olduğunu, davacının bunu bilerek evliliğe devam ettiğini, müvekkilinin bu kadınla sadece çocuğu için görüştüğünü, davacını müvekkiline hakaret ettiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının üçüncü şahıstan olan evlilik dışı çocuğunu 31.12.2019 tarihinde tanıdığı, dava dilekçesinde belirtildiği üzere davacının bu durumu e-devletten öğrendiği ancak yine tanık anlatımlarıyla da sabit olduğu üzere davacının davalı ile olan evliliğini devam ettirdiği, davacının süresinde dava açmadığı için zinaya dayalı olarak davalıyı affetmiş sayılacağından zina sebebine dayalı davanın reddine karar verilmesi gerektiği, dosya kapsamındaki mevcut delillere göre davalının, davacıyla evliliği içerisinde abone bilgi kaydına göre Özlem D. isimli kadınla gönül ilişkisi içerisinde olduğu, bu ilişkisini ilerleterek adı geçen kadından evlilik dışı çocuk sahibi olduğu, soybağının reddine yönelik verilen kesinleşmiş mahkeme kararıyla evlilik dışı çocuğun babasının davalı olduğunun tespit edildiği, davalının bu çocuğu kendi beyanıyla nüfusta tanıdığı, USB belleğin çözümüne yönelik alınan bilirkişi raporunda davalının bu kadınla gönül ilişkisi içerisinde olup sevgili hayatı sürdüğüne dair mesaj kayıtlarının bulunduğu, davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı eylemlerini uzunca bir süre devam ettirip davacıyı aldattığı, bu kapsamda davalının evliliğin taraflara yüklediği sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak evlilik birliğini temelinden sarstığı, hayatın olağan akışı içerisinde hiç kimseden kendisini aldatan biriyle olan evliliğini devam ettirmesinin beklenemeyeceği gibi davalının sadakatsiz eylemleriyle davacının güvenini tekrarlayan şekilde sarstığı, davalının sadakatsiz ve güven sarsıcı eylemleri nedeniyle kusurlu olduğu gerekçesi ile zina sebebine dayalı açılan davanın reddine, evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin davacı anneye verilmesine, davalı baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar lehine dava tarihinden geçerli olacak şekilde ayrı ayrı 1.250,00 TL tedbir ve ödemelerde tekerrür oluşturmamak kaydı ile iştirak nafakasına, davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine ve önceden karar verilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, davacı lehine 90.000,00 TL maddî ve 130,000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, af kapsamında kalan eylemin kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğunu, hukuka aykırı delil ile karar verildiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddi, manevîtazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usuli işlemlerin kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları, sunulan mesaj kayıtları, celp edilen soybağının reddi dava dosyası uyarınca, davalının evliliklerinin bir döneminde birlikte olduğu sonrasında ayrıldığı kadınla daha sonra yine birlikte olduğu, ondan çocuk sahibi olduğu, bu çocuğu tanıdığı, davalının eşini bu kadınla ilişkisinin olmadığına ve çocuğun kendisinden olmadığına ikna ettiği, ancak soybağının reddi davasının reddedilmesiyle çocuğun babasının davalı olduğu, davacı tarafından sunulan mesaj ve fotoğraflar uyarınca davalının sadakatsiz olduğu, davacının bu görüntü ve mesajları, davalının annesine kullanmak üzere verdiği ve davalının kendisine ait telefonundan elde ettiğini ileri sürdüğü, davalı tarafından bu iddianın aksinin savunulmadığı, davalının annesinin taraflarla birlikte ikamet ettiği, gözlerinden engelli olması nedeniyle bakımının davacı tarafından yapıldığı, dolayısıyla bahsi geçen telefonun dolaylı olarak davalı tarafından davacının zilyetliğine bırakılmış olduğu, davacının bahsi geçen mesaj ve görüntüleri hukuki yolla elde ettiği, bu kapsamda davacının sunduğu mesaj ve kayıtların hukuka uygun yolla elde edilmiş delil olmadığının davalı tarafından ispat edilemediği, mesaj ve görüntülerin hukuki delil olması nedeniyle hükme esas alınmasında kanuna aykırılık bulunmadığı, tarafların ayrılmalarına ve evliliklerinin sonlanmasına neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, davacıya yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı, tarafların arasında yaşanan olaylardan dolayı evlilik birliği temelinden sarsılmış olduğu, boşanma davasının kabulü kararında ve tarafların kusur derecelerinin belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddîdesteğini yitiren, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı lehine tarafların kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, beklenen menfaatlerin kapsamı, tazminata esas fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekilinin, af kapsamında kalan eylemin kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğunu, hukuka aykırı delil ile karar verildiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddi, manevîtazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında hukuka aykırı delil ile karar verilip verilmediği, davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışın af kapsamında kalıp kalmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre toplanan deliller ile sadakatsizlik eyleminin affa uğramadığı anlaşılmakla birlikte temyiz edenin sıfatına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.