"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/445 E., 2023/1 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen kabul kısmen ret
Taraflar arasındaki katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin incelemesinde;
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 ve 432 nci maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre davada davalının aleyhine hükmedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 2.068,00 TL olup Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olarak belirlenen 12.950,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı kadın vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalı adına edinilen 182 ada 3 parsel sayılı taşınmaz nedeniyle alacak hakkı olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazın yarı bedeli olan 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte talep ve dava etmiş; davacı kadın vekili 13.12.2010 tarihli dilekçesinde, talep miktarını artırarak toplam 94.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının ev kadını olup çalışmadığını, müvekkilinin davacıyı sigortalı yaparak primlerini ödediğini, müvekkilinin kazandığı para ile davacı adına 26 DR 383 plakalı aracı satın aldığını, taşınmazın boşanma davasından önce satıldığını, parası ile evlilik birliği içinde oluşan borçların ödendiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06.03.2012 tarih ve 2009/1145 Esas ve 2012/116 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın edinme tarihindeki değeri (156.000,00 TL) ile güncel değeri (214.000,00 TL) arasındaki farkta davacının katılma alacağı bulunduğu, davacı kadın adına kayıtlı araçtan bedelinin (9.340,00 TL) yarısının mahsubu ile davacının 24.330,00 TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüyle 24.330,00 TL alacağın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.04.2015 tarih ve 2013/13145 Esas, 2015/9447 Karar sayılı kararı ile, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından taşınmazın 1997 senesinde parası ödenerek davalı tarafından haricen satın alındığı, ancak tapuda 10 yıl devir yasağı bulunması nedeniyle resmi devir işlemlerinin 2006 yılında gerçekleştirilebildiği, mal rejiminin tasfiyesi yönünden taşınmazın edinme tarihinin 1997 yılı olduğunun kabulü gerektiği, arsa üzerindeki binanın yapıldığı tarihin, uygulanacak mal rejiminin kurallarının tespiti bakımından önem arz ettiği, Mahkemece, su, telefon, abonelik tarihlerinden belediye ruhsat ve muhtarlık kayıtlarından yararlanılarak, taraf tanıklarından sorularak binanın yapım tarihinin belirlenmesi gerektiği; somut olayda davacı tarafça takas def'inde bulunulmadığı ya da usulüne uygun açılmış bir karşı dava bulunmadığı halde, Mahkemece varmış gibi kabul edilerek aracın değerinin hesaplamaya katılarak mahsup yapılmasının doğru olmadığı belirtilerek kararın bozulmasına, taraf vekillerinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece 12.09.2017 tarih ve 2015/522 Esas, 2017/666 Karar sayılı karar ile, davacı kadının aylar itibariyle gelirini ortaya koyan belgeler olmadığından davalı kocanın gelir durumu ve Yargıtay'ın içtihatları doğrultusunda hakkaniyet kuralları gereği geliri olmayan kadın yönünden %30 katkısı olabileceği, rapordan sonra celbedelin davacı kadına ait sigorta kayıtlarından taşınmazın haricen satın alınıncaya ve taşınmaz üzerinde binanın yapılıp iskan edinceye kadar olan dönem içinde yıllık toplam kazanç miktarı nazara alındığında hakkaniyet ve davalının taşınmazın yarı yarıya alındığı beyanı da nazara alınarak taşınmazın üzerindeki bina ile birlikte boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle bilirkişi raporu ile belirlenen 188.000,00 TL'nin %50 oranında katkı payı karşılığı olarak 94,000,00 TL alacağının olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle, 10,000,00 TL alacağın dava tarihinden işleyen yasal faizi ile birlikte, bakiye 84,000,00 TL'nin ıslah tarihi olan 13.12.2010 tarihinde işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.03.2019 tarih ve 2017/16809 Esas, 2019/3221 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın 1/2'şer hisse ile taraflar adına değil tamamının davalı adına tescil edildiği, davalının cevap dilekçesindeki "taşınmaz davalı tarafından satın alınıp, davacı ile 1/2'şer tapuya tescil ettirilmiştir" şeklindeki beyanın Mahkemece yanlış yorumlandığı, ayrıca davacının katkı payı oranı tespitine yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan ve davalının gelir evrakları getirtilmeksizin yerleşik Daire uygulamasına ve dosya kapsamına aykırı şekilde katkı payı alacağı belirlenmesinin hatalı olduğu; Mahkemece, davalının gelir evraklarının evlenme tarihlerinden başlayarak taşınmazın edinildiği tarihi de kapsar şekilde getirtilmesi gerektiği, davacı yönünden ise dosyada mevcut gelir evraklarından anlaşıldığı üzere evlilik birliği içinde sadece 1992 ve 1993 senelerinde çalıştığı dikkate alınarak bu dönem içerisindeki gelirlerinın hesaplamada gözetilmesi gerektiği, kocanın aileyi geçindirme yükümlülüğü ve tarafların sosyal konumları gereği kişisel giderleri göz önünde bulundurularak, taşınmazın alım tarihi itibariyle eşlerin her birinin ayrı ayrı toplam gelirleri içinde yapabilecekleri tasarruf miktarı belirlenerek toplam tasarruf miktarı içerisinde davacının katkı oranı hesaplanıp ve bu oranın taşınmazın dava tarihi itibariyle değeriyle çarpılarak davacının katkı payı alacağı tespit edilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına, davalı vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların inşaatın tamamlanarak mesken olarak kullanıldığı 2000 tarihinde kadar gelirlerinin temin edildiği, davacı kadının gelirinin 29.194.550 lira, davalı erkeğin ise 4.496.796.954 lira olduğu, kadının gelirinin % 70'ini, erkeğin ise aileyi geçindirme yükümlülüğü de gözetilerek gelirini % 40'ını tasarruf edebileceği, buna göre toplam tasarrufa kadının % 1,1 oranında katkısının ve işbu katkı oranına göre 2.068, TL katkı payı alacağının olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüyle, 2.068,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca 9.200,00 TL ' nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davanın red edilen kısmı yönünden davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 14.709,12 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; dosya kapsamında altı kez bilirkişi raporu alındığını ve raporlardan sadece iki tanesinin tutarlı olup müvekkilinin alacağının 100.000,00 TL olduğunun hesaplandığını, taşınmazın edinilmiş mal olduğunu, müvekkilinin 1/2 oranında hak sahibi olduğunu, davalının mal kaçırma amacıyla taşınmazı sattığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 ve 51 inci maddeleri uyarınca oranın artırılması ya da azaltılmasının hakimin takdirinde olduğunu, AAÜT gereğince davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretini geçemeyeceğini, davalının maddî durumunun çok iyi olması yargılamanın uzun sürmesi göz önüne alınarak hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri ve müvekkilinin uzun süren mağduriyeti gözetilerek karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hükmedilen alacağı geçemeyeceğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, davacının katkı payı alacağının bulunmadığını, davacının çalışmadığının dosya kapsamından sabit olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın müvekkilinin kişisel malı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmazın edinilmesine davacı kadının katkısının olup olmadığı, katkı payı oranı ve ispatı ile taraflar yararına hükmedilen vekâlet ücretinin doğru belirlenip belirlenmediği noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 190 ıncı maddesi, 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi, 326 ncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi;, 6098 sayılı Kanun'un (6098 sayılı Kanun) 50 ve 51 inci maddeleri, 646 ncı maddesi; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun (1136 sayılı Kanun) 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, AAÜT 13 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2. Davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.