Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6392 E. 2024/2616 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda hangi tarafın kusurlu olduğu ve boşanmanın hüküm altına alınıp alınmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararında, davalı-davacı kadının hakaretleri ve erkeğin ailesi ile ilgili olumsuz davranışları nedeniyle boşanmaya sebebiyet verdiğinin kabulü, davacı-davalı erkeğin kusurunun ispatlanamaması ve evlilik birliğinin devam etmesinin mümkün olmadığının tespiti gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/756 E., 2023/817 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/85 E., 2020/836 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının reddine, erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili özetle; tarafların 30.10.2018 tarihinde evlendiklerini, ortak çocuklarının bulunmadığını, müvekkilinin daha önce davalı-davacı ile 2000 yılında evlendiklerini, Adana 1. Aile Mahkemesinin 2016/732 Esas 2017/480 Karar sayılı ilamı ile tarafların boşanmalarına karar verildiğini, müvekkilinin evlendikleri günden beri davalı-davacının çıkardığı huzursuzluklara maruz kaldığını, davalının gece geç saatlerde evden çıkmak istediğini, müvekkilinin nereye gittiğini sorduğunda ise "sana ne" şeklinde cevap verdiğini, müvekkiline hakaretler ettiğini, son olarak 28.01.2019 tarihinde yine aynı şekilde gece vakti dışarı çıkacağını söyleyen davalı-davacıya, müvekkilinin engel olmak isteyince müvekkiline "pezevenk, şerefsiz, dümbük" şeklinde sinkaflı sözler söylediğini, kadının evlendikleri günden beri evi ile ilgilenmediğini, yatakları dahi ayırdığını, müvekkilini aşağıladığından dolayı yeniden bir araya gelerek ortak yaşantıyı aynı çatı altında sürdürmelerine imkan kalmayan tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 16 yıldır evli olduğunu, evliliklerinden çocuklarının bulunmadığını, karşı tarafın ikinci evlilikteki tek amacının ödediği tazminatı ve nafakaları geri almak ve ödemeye devam ettiği nafakadan bir şekilde kurtulmak olduğunu, davacı-davalının ailesi ile müvekkilini darp etmesiyle ortaya çıktığını, erkek için tek önemli şeyin para olduğunu, erkeğin alkol alışkanlığı olduğunu ve müvekilini dövdüğünün sabit olduğunu, davacı-davalının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığından dolayı tarafların boşanmalarına, müvekkili için aylık 1.500,00 TL nafakaya, yine müvekkili için 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı-davacı kadın, erkeğin kendisini darp ettiği iddiası da bulunmuş ise de kadının alınan doktor raporunda lezyon tespit edilemediği, tanık beyanları ile de darp iddiasının ispat edilemediği; ayrıca erkeğin eşinden tazminat parasını istediğinin ispat edilemediği; kadının, erkeğe hakaret etmesi, davacı-davalı erkeğin ilk evliliğinden olan çocuğunu ve annesini evde istememesi nedeniyle tamamen kusurlu olduğu, davacı-davalı erkeğin kusurunun ispat edilemediğinin anlaşıldığı; bu itibarla tarafların evliliklerinin fiilen bittiği, devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı, tarafların bundan böyle bir araya gelip evlilik birliğini sürdürmelerinin mümkün olmadığı gerekçesiyle asıl boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili özetle; asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi, kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebeplerini tekrarla kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, birleşen davanın reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında; taraflar arasında geçimsizlik bulunup bulunmadığı, var ise geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü şartlarının mevcut olup olmadığı, kadının davasında boşanma davasının kabulü gerekip gerekmediği, erkeğin kusurlu bur davranışının ispat edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.