"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/562 E., 2023/778 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 26. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/98 E., 2021/320 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine ilişkin karara karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Davacı kadının istinaf başvurusu ise miktarlar yönünden kısmen kabul edilerek tazminatların iştirak ve yoksulluk nafakalarının artırılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle davalı erkek vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen "kusur belirlemesine, kadın yarına maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası takdirine, velayet düzenlemesine, ortak çocuk yararına iştirak nafakası takdirine" ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı erkek vekilinin reddedilen yönler dışında kalan ( tazminatların, iştirak ve yoksulluk nafakalarının Bölge Adliye Mahkemesince artırılan kısmı ) yönlerinden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın tarafından sunulan dava ve vekili tarafından sunulan cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının sürekli hakaret ettiği sözlü şiddet uyguladığı, ilgisiz olduğu eve bakmadığı, çocukla ilgilenmediği, aralarında fikir farklılıklarından kaynaklı uyuşmazlık olduğu, ortak çocuğu doğumunda davalının ablasının evinde olduğu, ortak çocuğu 2,5 yıl içinde 2 kez gördüğü, davalının ortak çocuğun cinsiyetinin kız olduğunu duyduktan sonra davacıya hakaret ettiği, davalının çocuğun başkasından olduğu hususunda kadına iftira attığını iddia etmiş, davalının iddialarını kabul etmediğini beyan ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı kadın vekili tarafından sunulan ıslah dilekçesi ile maddî tazminat talebi 200.000,00 TL'ye manevî tazminat talebi 200.000,00 TL'ye çıkarılmıştır.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediği, davacının babası ve amcasının birlikte eve gelerek davacı ve ortak çocuğu götürdüğü, davacının 2 yıldır eve dönmediği, noterden eve dön çağrısı yaptığını, bu süreçte davalının kök ailesine gayri ahlaki ifadeler kullandığını, evden giderken ziynetlerini, ev eşyalarını, erkeğe ait yüzüğü, 5000 USD ve şahsi eşyalarını götürdüğünü, davacının hasta olduğunu ve hap kullandığını evlenmeden önce söylemediğini, davacının, davalıya hakaret ve tehdit ettiğini, peşine adam taktığını, aynı yatağı paylaşmadığı, aile içi şiddet uyguladığı, yemek temizlik yapmadığı, sürekli ailesine gittiği ve kazandığı parayı annesine verdiğini ortak çocuğun davalıdan olmadığını söylediğini, çocuk hakkında DNA testi yapılmasını istediğini, davacının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia ederek kadının kusurlu olması nedeniyle taleplerinin reddi, davacının kusurlu olması nedeniyle boşanmalarına ve ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; davacı kadının, erkeğin yüzünü tırmaladığını ancak daha sonra tarafların barışarak bir araya geldiklerinin tanık beyanından anlaşıldığı bu hususa ilişkin ithamların af kapsamında kaldığı, tanık beyanından davacı kadının evinin temiz olduğu üzerine düşen yükümlülükleri yaptığının anlaşılması nedeniyle davacıya bu yönde kusur yüklenmediği, davacı kadının babası olan Ramazan'ın beyanlarından tarafların tartışmalarının sonrası kızını evden alıp götürdüğü ve bu olaydan sonra tarafların bir araya gelmediklerinin anlaşıldığı, eve dönmesi için çağrıda bulunan eşin ihtardan önceki evlilik içeresinde yaşanılan olaylara dayanarak boşanma davası açamayacağından davacı kadına evlilik birliğinin içinde yaşanan olaylara ilişkin bir kusur atfedilmediği, ancak daha sonra kadının, erkeğin annesini arayarak ortak çocuğun kocasından olmadığını "oğlunun erkekliği yok, çocukta sizden değil" tarzında beyanları olduğu davalının talebi üzerine çocuk ile baba arasında DNA testi yapıldığı çocuğun babasının davalı olduğu anlaşıldığı, davacı kadının bu söylemi üzerine davalı kocanın kişilik haklarını zedelendiği ve bu söylemlerinde haksız çıktığı, kocasını küçük düşürdüğü kabul edilerek kadın eşe bu hususta kusur atfedildiği, davalı erkeğin davacı kadın eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı, tarafların kavgalarının üzerine giden tanığın kızının kollarında ve boynunda morluklar gördüğü ve kızını alarak oradan ayrıldığı bir daha tarafların bir araya gelmediklerinin anlaşıldığı, tarafların evlilik birliklerinin temelinden sarsıldığı, eşine şiddet uygulayan davalı kocanın, davacı kadın eşine karşı daha ağır kusurlu kabul edildiği, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve kadın yararına 10.000,00 TL maddî, 7.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı kadının iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminat miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL iştirak nafakası, davacı kadının lehine aylık 450,00 TL yoksulluk nafakası takdirine, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı kadın lehine 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, davacı kadının sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin, davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminata, nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu, müşterek çocuğun velâyetinin davalı erkeğe verilmesi gerektiği eğer velâyet davalı erkeğe verilemeyecekse nafakanın indirilmesi gerektiğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminat miktarları ile çocuk için hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 174 üncü, 175 inci, 176 ıncı, 182 inci ve 330 uncu maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Davalı erkek vekilinin istinaf kanun yoluna başvurulmayan; kusur belirlemesine, kadın yarına maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası takdirine, velayet düzenlemesine, ortak çocuk yararına iştirak nafakası takdirine yönelik temyiz delikçesinin REDDİNE,
2.Davalı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.04.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.