Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6689 E. 2024/2189 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında açılan katılma alacağı davasında, mahkemenin asıl ve birleşen davayı birleştirerek tek bir hüküm kurması ve kişisel mal denkleştirmesi ile alacak hesabının doğru yapılıp yapılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, 6100 sayılı HMK'nın 26. ve 297. maddelerine aykırı olarak, asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurmaması ve davacı erkeğin talep artırımlarına ilişkin usul kurallarına uygun davranılmaması gözetilerek, karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/801 E., 2022/68 K.

DAVA TARİHİ : 06.12.2011- 14.12.2011- 09.12.2020

KARAR : Kabul/ karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne, karşı dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından asıl dava ve birleşen dava yönünden temyiz edilmekle; birleşen dava yönünden kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Bölge Adliye Mahkemeleri, 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.

Dosyanın incelenmesinde; sadece asıl dava ve karşı dava yönünden yapılan inceleme sonucunda Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 03.04.2019 tarih ve 2016/21616 Esas, 2019/3601 Karar sayılı kararı ile kararın sadece asıl dava yönünden bozulmasına karar verildiği, yapılan bozma işleminden sonra davacı-davalı erkek tarafından 09.12.2020 tarihinde açılan birleşen davanın işbu dava ile birleştirilmesine karar verildiği, birleşen dava yönünden bir bozma kararı olmadığı ve birleşen dava yönünden 20.07.2016 tarihinden sonra ilk defa nihai karar verildiği anlaşılmaktadır. Birleşen dava ek dava niteliğinde ise de ek dava, asıl davadan bağımsız, yeni bir davadır.

Davalı-davacı kadın vekilinin temyizi üzerine dosya Dairemize gelmiş ise de, birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra 30.11.2022 tarihinde nihai karar verildiğinden Mahkemece verilen karar istinaf incelemesine tabi olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere birleşen dava yönünden dosyanın Mahkemesine geri çevirilmesine karar vermek gerekmiştir.

Davalı-davacı kadın vekilinin asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen taşınmazın evlilik birliği içinde davalı-davacı kadın adına satın alındığını, tarafların 50.000,00 TL birikimlerinin üzerine ailelerinden 10.000,00'er TL alıp ekleyerek 70.000,00 TL peşinat ödediklerini, yaklaşık 50.000,00 TL de bankadan davalı-davacı kadın adına kredi çektiklerini, davalı-davacı kadının yaklaşık 20.000,00 TL kredi borcu kalmışken ve taraflar evli iken krediyi kapatarak taşınmazı yakınına devrettiğini belirterek; mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL alacağı tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı-davalı erkek vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; aracın ihtiyaçlar nedeni ile satılarak elde edilen paranın bir kısmının taşınmazın ödemeleri için kullanıldığını belirterek; karşı davanın reddini savunmuştur.

3. Davacı-davalı erkek vekili 05.04.2016 tarihli celseden sonra sunduğu tarihsiz dilekçesinde; talep miktarını artırarak toplam 29.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

4. Davacı-davalı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; asıl dava dosyasında talep miktarının 5.000,00 TL olduğunu, bozma sonrası asıl dava dosyasında alacağının yeniden hesaplanması için alınan 22.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin alacağının 76.570,58 TL olarak belirlendiğini, 71.570,58 TL alacak yönünden ek dava açmak zorunda olduklarını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla alacak miktarı bilirkişi raporları ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda talep miktarını arttırma hakkı saklı tutularak şimdilik 71.570,58 TL alacağın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

5. Davacı-davalı erkek vekili 22.06.2022 tarihli dilekçesinde; talep miktarını artırarak bilirkişi raporunda tespit edilen toplam 151.212,50 TL alacağın tahsilini talep etmiştir.

6. Davacı-davalı erkek vekili 29.11.2022 tarihli dilekçesinde; talep miktarını artırarak bilirkişi raporunda tespit edilen toplam 352.350,00 TL alacağın tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı-davalının boşanma döneminde müvekkilinden para talebinde bulunduğunu, bunun üzerine müvekkilinin kendi ücretiyle aldığı 34 BN 9559 plakalı aracı evlilik birliği içinde sattığını, satış bedeli olan 19.500,00 TL'nin davacı-davalı tarafından alındığını, 2009 yılı Kasım ayında davacı-davalının ticari işletmesinin borçları için müvekkilinin kredi çekmesini istediğini ve müvekkilinin de 5.000,00 TL kredi çekip davacı-davalıya verdiğini belirterek; mal rejiminin tasfiyesi ile şimdilik 5.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiş; asıl davanın reddi savunmuştur.

2. Davalı-davacı kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; zamanaşımının dolduğunu, derdest dava bulunduğunu belirterek birleşen davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 16.06.2016 tarih ve 2011/907 Esas, 2016/530 Karar sayılı kararı ile, asıl davanın kabulüyle, istemden fazlasına hükmedilemeyeceğinden ve fazlaya ait haklar saklı tutulmuş olduğundan davacı-davalının 5.000,00 TL alacağının dava tarihi olan 06.12.2011 tarihinden itibaren işeyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline; karşı davanın kabulüyle, istemden fazlasına hükmedilemeyeceğinden dava tarihinden itibaren 5.000,00 TL alacağının tahsiline; her iki tarafın da fazlaya ait haklarının saklı tutulmasına, tarafların alacaklarının takasıyla, fazlaya ait hakları saklı kalmak üzere işbu dava dosyası ile tarafların birbirlerinden alacaklarının kalmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 03.04.2019 tarih ve 2016/21616 Esas, 2019/3601 Karar sayılı kararı ile, Mahkemece asıl davada tasfiye konusu taşınmazın edinilmesi sırasında davalı-davacının annesi tarafından 04.04.2008 tarihinde banka havalesi yoluyla gönderilen 60.000,00 TL ile bakiye kredi borcunun kapatılması için ablasından aldığı 22.000,00 TL'nin davalı-davacının kişisel malı olduğunun kabulü yerinde ise de, bu miktarların taşınmazın devir tarihindeki değerinden direkt olarak düşülmesi suretiyle davacı- davalının katılma alacağının hesaplanmasının hatalı olduğu, Mahkemece davalı-davacının kişisel malı niteliğindeki bu miktarların taşınmazın edinme tarihindeki değerine oranını tespit edilerek bu oran ile (karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden) taşınmazın devir tarihindeki durumuna göre bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarihteki belirlenecek piyasa sürüm (rayiç) değeriyle çarpılması sonucu davalı-davacının denkleştirme alacağını bulunarak bulunan bu miktarın taşınmazın bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarihteki piyasa sürüm (rayiç) değerinden düşülmesinden sonra kalan miktarın yarısının davacı-davalının katılma alacağı olduğu kabul edilerek talep miktarı ve tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği; davacı-davalı vekili son yargılama oturumunda sunduğu havalesiz, tarihsiz dilekçe ile talebini 29.000,00 TL'ye yükselttiği, Mahkemece anılan dilekçe ıslah dilekçesi kabul edilmişse de, dava tarihi itibariyle dava belirsiz alacak davası olduğundan, söz konusu dilekçenin ıslah dilekçesi değil, talep artırma dilekçesi olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerektiği; ayrıca tarafların takas ve mahsuba ilişkin bir talebi bulunmadığı halde, Mahkemece tarafların alacaklarının da takas edilmiş olmasının doğru olmadığı belirtilerek taraf vekillerinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulüyle hükmün açıklanan sebeplerle bozulmasına; taraf vekillerinin karşı davaya yönelik tüm, asıl davaya yönelik bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yargılama ve delillere göre; davacı-davalının tespit edilen 352.350,00 TL katılma alacağı bulunduğu gerekçesiyle; asıl ve birleşen davanın kabulü ile 352.350,00 TL katılma alacağının karar tarihinden yasal faiziyle birlikte tahsiline; karşı dava kesinleştiğinden karşı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; bilirkişi raporunu hatalı olduğunu, taşınmaz edinilirken müvekkilinin ödediği 60.000,00 TL ve kredinin ödemesinde kullanılan 25.000,00 TL'nin bugünkü değeri hesaplanmadan alacağın belirlenmesinin ve kişisel mal denkleştirmesinin hatalı olduğu, davacı-davalının üç defa dava değerini artırma dilekçesi (ıslah) sunduğunu, bir davada birden fazla ıslah talebinde bulunulamayacağını, son sunulan ıslah dilekçesi taraflarına tebliğ edilmeden karar verildiğini, zamanaşımının dolduğunu, davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hükmün kuruluşu, kişisel mal denkleştirmesinin doğru yapılıp yapılmadığı, bozmaya uygun alacağın hesaplanıp hesaplanmadığı, usuli kazanılmış hak, zamanşımın dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalar, katılma alacağı istemine istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 107 nci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi uyarınca, hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Ayrıca, aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da, hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

2.Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; somut olayda, Mahkemece davacı-davalı erkeğin açtığı asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamıştır. O halde, Mahkemece asıl dava yönünden incelenecek açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde denetime elverişli bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A.Birleşen Dava Yönünden

Birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVİRİLMESİNE,

B. Asıl Dava Yönünden

Temyiz olunan Mahkeme kararının asıl dava yönünden BOZULMASINA; bozma sebebine göre, davalı-davacı kadın vekilinin asıl davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde asıl dava yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.