Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6795 E. 2023/5743 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmaza davacı kadının katkısının olup olmadığı ve katkı payı alacağının miktarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay’ın daha önceki bozma kararında belirtilen hususlara rağmen taşınmazın edinim tarihi ve katkı payı hesabında aynı hatalı değerlendirmeyi tekrarlaması ve bozma kararına uymaması usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/599 E., 2022/146 K.

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı adına evlilik birliği içinde 2 nolu meskenin 15.000,00 TL kredi kullanılarak satın alındığını, kredi ödemelerinin müvekkili tarafından yapıldığını, kredi ödemelerinde zorlandıkları için yeniden 30.000,00 TL kredi çektiklerini, işbu kredi ile ilk krediyi kapattıklarını, müvekkilinin taşınmazın edinilmesine katkısının olduğunu belirterek; müvekkili tarafından yapılan toplam 9.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde; taşınmazın babası tarafından devredildiğini, evi anne ve babasının yaptığını, kredi kullanmak için 2005 yılında arkadaşına devrettiğini, krediyi anne ve babasından aldığı para ile kapatarak yeniden 2007 yılında devraldığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 25.05.2016 tarih ve 2010/1202 Esas, 2016/368 Karar sayılı kararı ile, davanın değer artışından kaynaklı katkı payı talepli dava olduğu, evlilik süresince davacının hemşire, davalının ise polis memuru olarak görev yaparken işten atıldığı, taşınmazın ise davalı adına kayıtlı iken...adına devir edildiği, bu kişi tarafından 14.03.2007 tarihinde tekrar davalı adına devredilerek halen taşınmazın davalı adına kayıtlı bulunduğu, hesap bilirkişisi 04.05.2016 tarihli hesap ek raporunda davacının taşınmazda 15.750,00 TL değer artış payının hesaplandığı, bu ek raporun dosya kapsamına da uygun bulunduğu ve taleple bağlı kalınarak karar verildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile, 9.000,00 TL alacağın karar tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19.03.2019 tarih ve 2017/15089 Esas, 2019/2856 Karar sayılı kararı ile, tasfiyeye konu edilen 2 nolu meskenin evlilik birliği içinde 18.12.1997 tarihinde bedeli ödenerek davalının babasından satış yoluyla tapuda davalı adına tescil edildiği, evlilik birliği içinde 2005 yılında davalının yakın bir arkadaşı olan ve tanık sıfatıyla da dinlenen dava dışı...'ya tapuda devredilip 2007 yılında tekrar davalı adına tescil gördüğü, iddia, savunma, tanık beyanları ve beyanları doğrular tapu devir-geri alım tarihleri, bu tarihlerle örtüşen kredi çekim ve kapatım tarihleri, kredi miktarlarını gösterir evraklar birlikte değerlendirildiğinde, 2005 yılındaki devrin dava dışı...adına kredi çekip davacı ve davalı tarafından kullanılması için yapıldığı, dava dışı...ile davalı arasında tapuda yapılan işlemlerin gerçek satış olmadığı; Mahkemece, taşınmazın edinme tarihi olarak 1997 yılı yerine 2007 yılının kabulü yerinde olmadığı gibi, tasfiyeye konu meskenle ilgisi olmadığı dosya kapsamından anlaşılan kredilerden yola çıkılarak yapılan hesabın hükme esas alınması da hatalı olduğu; tasfiyeye konu meskenin eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği, davacı kadının hemşire, davalı erkeğin polis memuru olarak evlilik birliği içinde çalışarak, sürekli ve düzenli gelir elde ettikleri, Mahkemece, davacının katkı oranı hesaplanıp bu oranın meskenin dava tarihi itibariyle değeriyle çarpılarak davacının katkı payı alacağı tespit edilmesi gerektiği belirtilerek davalı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile hükmün bozulmasına, davalı vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

1. Davacı kadının Karşıyaka 5. Aile Mahkemesinin 2020/17 Esas sayılı dava dosyası ile açtığı dava işbu dava dosyası ile birleştirilmiştir.

2. Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl dava yönünden; 28.12.2020 tarihli hesap raporunda 2 nolu meskene davacı tarafın gelir ile katkısının hesaplamasında katkı payı alacağının 44.715,00 TL olduğunun bildirildiği; davanın değer artışından kaynaklı katkı payı talepli davadan ibaret olduğu, evlilik süresince davacının hemşire olarak görev yaptığı, davalının polis memuru olarak görev yaparken işten atıldığı, 04.05.2016 tarihli hesap ek raporunda yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu davacının dava konusu taşınmazda 15.750,00 TL değer artış payının hesaplandığı, bu ek raporun dosya kapsamına da uygun bulunduğu ve taleple bağlı kalınarak karar verildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile, 9.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.

3.Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, birleşen dava yönünden de; davanın kabulü ile, 10.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 16.05.2023 tarih ve 2022/2304 Esas, 2023/818 Karar sayılı kararı ile, somut olayda, asıl dava hakkında verilen daha önce Yargıtay denetiminden geçtiği, kararın kanun yolu denetiminin "temyiz" olduğu, birleşen ek davasının da asıl dava Yargıtay denetiminde iken 09.05.2017 tarihinde açıldığı, Mahkemece asıl davaya yönelik itirazların temyize tabi olmaları nedeni ile Yargıtay ilgili Dairesince incelenmesi gerektiği, dosyanın asıl dava yönünden Yargıtay incelenmesine gönderilmek üzere Mahkemesine geri çevrilmesine gerektiği, birleşen ek davanın incelemesinin Bölge Adliye Mahkemesince yapılması amacıyla da, işbu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesi gerektiği gerekçesiyle; dosyanın asıl dava yönünden temyiz incelemesine gönderilmek üzere Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın 2002 yılından önce edinildiğini, taşınmazın babası tarafından verildiğini, her ne kadar bağış amacıyla verildi ise de, tapu masrafları nedeniyle satış yoluyla, 2005 yılında kredi kullanmak için satış gösterilerek devredildiğini, kredinin de müvekkilinin anne ve babasından aldığı para ile kapatıldığını, taşınmazın 2007 yılında yeniden devralındığını, davacının taşınmazın edinilmesine katkısının olmadığını, taşınmazın müvekkilinin babası tarafından bedelsiz olarak verildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmalık, hukuki nitelendirme, katkının ispatı, bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereği işlem yapılıp yapılmadığı ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmasına göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye usuli müktesep hak veya usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli müktesep hak, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan Mahkeme, bununla bağlıdır.

4. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, No 351, 1974, s. 395 vd.).

5.Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; ne var ki, Mahkemece, bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, bozma ilamında taşınmazın 1997 yılında alındığı kabul edilerek taraf gelirleri toplanarak katkı payı alacağının hesaplanması gerekirken taşınmazla ilgisi olmayan kredilerden yola çıkılarak yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasının hatalı olduğu belirtilmesine rağmen, Mahkemece, bozmada hatalı olduğu belirtilen raporun yeniden hükme esas alınarak karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde, Mahkemece, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19.03.2019 tarihli bozma ilamında belirtildiği şekilde, katkı payı alacağının hesaplanarak usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı erkek vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davalı erkek vekilinin katkı payı alacağının hesaplanması yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

29.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.