"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2689 E., 2023/1288 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/675 E., 2021/1064 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının karşı davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadının başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında uzun yıllardan beri süre gelen anlaşmazlıklar olduğu ve uzun yılardan beri fiilen de ayrı yaşadıkları, bu nedenle müvekkilce Ankara 4. Aile Mahkemesi’nin 2014/1284 E. 2015/951 K. sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği, ilgili kararın 30.05.2017 tarihinde kesinleştiği, tarafların Ankara 4. Aile Mahkemesi’nin 2014/1284 E. sayılı dosyasında görülen boşanma davası öncesi ve sonrasında da fiilen ayrı yaşadıkları ileri sürülerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; bahsi geçen ilk boşanma davası öncesi ve sonrasında erkeğin haksız tutum ve davranışları sebebiyle aile birlikteliğinin sağlanamadığı, buna rağmen erkeğin kendini haklı görerek huzurdaki boşanma davasını açtığı, 50 yıllık evlilikleri süresince kocasına iyi bir eş, ortak çocuklarına iyi bir anne olmak için her daima çabaladığı, erkeğin kendisine sık sık küsüp konuşmamasına karşılık hep yemeğini hazırladığını, evine, kocasına olan sorumluluğunu aksatmadığını, erkeğin kendine ailesinden ayrı bir hayat sürme gayesi içerisinde olduğu, kadını bir çok kere evinden kovduğu, ekonomik şiddet uyguladığı ve maddî anlamda çocuklarına akrabalarına muhtaç bıraktığı, uzunca bir süre göçebe hayatı yaşamaya zorlandığı, müvekkileye ve müşterek çocuklara karşı hakaretler ettiği, ilgisiz tavırlar sergilediği, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığı ileri sürülerek erkeğin davasının ve tüm taleplerinin reddi ile karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve bu nafakanın enflasyon oranında artırımına, 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin açtığı ve reddedilen davasının 30.07.2017 tarihinde kesinleştiği, dinlenen tanık anlatımlarına göre tarafların iş bu karar kesinleştikten sonra kadının Amerika'ya gittiği ve yeniden bir araya gelmedikleri, aile hayatı kurmadıkları hususunun sabit olduğu, böylelikle tarafların yasal 3 yıllık sürede ortak hayatı devam ettirmek üzere bir araya gelmedikleri, erkeğin ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebiyle iş bu asıl davayı açtığı, karşı davadaki vakıaların ise tanık anlatımlarıyla da sabit olduğu üzere Ankara'da görülen boşanma davasından önceki olaylar olduğu, boşanma davası kesinleştikten sonra tarafların bir araya gelmedikleri, kesinleşen boşanma davasında ileri sürülen ve ya ileri sürülmesi gereken vakıaların iş bu davada erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, bu vakıaların red olan boşanma ilamı ile tartışılıp kesinleştiği, iş bu davada bu vakıaların dinlenemeyeceği, kesinleşmiş vakıalara ve karara aykırı olarak o dava tarihine kadar ki olaylarda tarafların kusurlu kabul edilemeyeceği, bahse konu davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine ve yeni bir olay iddia ve ispat edilemediğine göre evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebine dayalı karşı davanın sübut bulmadığı, kadın ilk açılan kesinleşmiş boşanma davasında kusurlu bulunmamış olup fiili ayrılık döneminde de kadının mevcut bir kusuru ispatlanamadığı gibi böyle bir kusurun varlığı dahi net bir şekilde ifade edilmediğinden kadının kusursuz olduğu, erkeğin ilk davayı açmakla boşanma sebebi yarattığı böylelikle tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına, kadının sübut bulmayan karşı davasının reddine, kadın için aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın için boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle 10.000,00 TL maddî tazminata, kişilik haklarının saldıraya uğradığının tüm dosya kapsamından ispatlayamadığından manevî tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuş, kadının istinaf dilekçesine cevabında kadın için hükmedilen nafakaların kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kendi davalarının reddinin yerinde olmadığını, kusur bölümünde erkek tam kusurlu bulunmasına rağmen fer'iler bölümünde daha ziyade kusurlu denilerek çelişki yaratıldığını, taleplerinin kabul edilmesi ve kendi karşı davalarının diğer tarafın tam kusuru sebebiyle kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Ankara 4. Aile Mahkemesinin 2014/1284 E-2015/951 K. sayılı boşanma dava dosyasının incelenmesinde davacısı erkek tarafından davalısı kadına karşı açılmış temelden sarsılmaya dayalı boşanma davasının"... davalı tanıklarının beyanına göre davacının agresif bir yapıda olduğu, karısı ve kızlarını hırpalayıp evdeki eşyalara da zarar verdiği, televizyonun kumandasını yere atıp kırdığı, bu hareketi karısı ve kızına karşı olan öfkesine dayalı olarak ortaya koyduğu, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarının bir kısmı temelden sarsılma durumunun kabulüne elverişli olmayan beyanlar olup bir kısmının ise sebep ve saiki açıklanmayan inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu"gerekçesiyle reddine karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 30.05.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki ilk dava olan erkeğin davasının 20.08.2020 tarihinde açıldığı, red kararının kesinleştiği tarih ile eldeki dava tarihi arasında tarafların evlilik birliğini sürdürmek amacı ile tekrar biraraya gelmedikleri, bu hususun tanık beyanları ile anlaşıldığı gibi taraflarca da ihtilaflı olmadığı dolayısı ile erkeğin davası yönünden anılan yasa maddesindeki 3 yıllık süre şartının gerçekleştiği, kadının dayandığı vakıaların önceki davadan da önceki döneme ait olduğu kabul edilerek hükme esas alınmamasının usul ve kanuna uygun olmadığı, kadına atfı kabil kusur vakıası erkek tarafından iddia ve ispat edilemediği, erkeğin ise gerek reddedilen ilk davayı açıp boşanma sebebi yaratarak, gerek agresif ve sinirli hareketler de bulunarak karısı ve kızını hırpalaması, gerek eldeki davadaki tanık ...'nun somut beyanına göre eşine apartmandaki herkesin duyabileceği şekilde bağırması, küçük düşürücü söz sarfetmesi ve evden kovması nedenleriyle tam kusurlu olduğu, her ne kadar önceki davadaki ret kararında erkeğin eşyalara zarar verdiği ve TV kumandasını yere atıp kırdığından bahsedilmekte ise de kadın tarafından eldeki davada bu vakıaya dayanılmadığından bu kusurun erkeğe yüklenebilmesi mümkün görülmediği, kadının karşı davasının reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, ihtiyaç ve gelirler, uyap raporları, SGK dökümleri, gelirleri arasındaki fark, Takbis Gib raporları, erkeğin tespit edilen malvarlıkları gereğince tedbir nafakası ve 4721 sayılı Kanun'un 175 nci maddesi gereğince yoksulluk nafakası isteme koşullarının gerçekleştiği, ancak miktarları az olduğu gibi karşılıklı davalar olmasına rağmen tedbir nafakasına hangi dava tarihinden itibaren hükmedildiği belirtilmeyerek infazda tereddüt yaratıldığı; kusur durumu ve erkeğin sebebiyet verdiği hadiselere, kadının boşanma ile en azından diğer eşin maddî desteğinden yoksun kalacak olmasına, kadının kişilik haklarının ihlaline göre kadın lehine maddî ve manevî tazminat isteme koşullarının gerçekleştiği, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, kusur vakıaları, kişilik haklarının ihlali ve ihlalin ağırlığı, evli kalınan süre, hakkaniyet ilkesi gereği kadın lehine hükmedilen maddî tazminat miktarının da az olduğu gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, reddedilen davası ile manevî tazminat talebi, maddî tazminatın ve nafakaların miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tümden kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine erkeğin açtığı ilk dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.250,00 TL tedbir nafakası ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, yoksulluk nafakasının kararın kesinleşme tarihinden itibaren her yıl üfe oranında artırılmasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte kadın lehine takdiren 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusurun hatalı değerlendirildiği, kadının kusurlu olduğunu, hükmedilen tazminatların haksız ve yüksek olduğunu, yine emekli aylığı ve bankada parası olan kadın için yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)c190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.