"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/872 E., 2023/1224 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/249 E., 2022/889 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin aşırı titiz olup, düzen takıntısı olduğunu, misafir dahi istemediğini, kadını aşağıladığını, erkekten kaynaklanan sorunlar yüzünden sağlık bir cinsel birlikteliğin yaşanmadığını, bu nedenle çocuklarının olmadığını, kadını aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulunduğunu, hakaret ettiğini, kadının arkadaşları ile görüşmesine izin vermediğini, tehdit ettiğini, ziynetleri bozdurarak kendi borçlarını kapattığını, lüks harcamalar yaptığını, istemediğini söyleyerek müşterek haneyi terk ettiğini iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, aylık 15.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 500.000,00 TL maddî ve 400.000,00TL manevî tazminata, davacıya ait 25 adet küçük altın, 1 büyük altın, 22 ayar 5 adet bilezik, 1 takım Altınbaş marka küpe, bileklik ve kolyeden oluşan set, 22 ayar bir adet bileklikten oluşan ziynet eşyalarının aynen teslimine, aynen teslimi mümkün olmadığı durumda bedelinin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, ev işlerini yapmadığını, çocuk için tedaviye yanaşmadığını, ziynet eşyalarının kadın tarafından saklandığını iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 04.10.2018 tarih ve 2017/1071 Esas, 2018/911 karar sayılı kararı ile; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince açılan asıl ve karşı boşanma davasının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile tarafların boşanmalarına, tarafların anlaşması gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasının her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tarafların anlaşması gereğince davalı adına tapuda kayıtlı Bursa ili, ... İlçesi, ... Mah. 3379 Ada, 2 Nolu parsel üzerindeki C Blok Kat:2 No:6'da bulunan dairenin davacı adına tapuda devir ve tescil edilmesine, taraflar yararına maddî-manevî tazminat takdirine yer olmadığına, tarafların birbirleri hakkında karşılıklı olarak katılım alacağı, değer artış payı alacağı, ziynet alacağı davalarını açmaktan feragat etmiş sayılmalarına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Birinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı-davalı kadın vekili tarafından anlaşmalı boşanma davasının kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 08.04.2019 tarih ve 2019/552 Esas, 2019/496 Karar sayılı kararı ile, anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamakta olduğu, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" olarak görülmesi gerektiği gerekçesi ile davacı- karşı davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 01.06.2021 tarih ve 2019/326 Esas, 2021/217 Karar sayılı kararı ile, kadının, erkekle özel hayatta sorunlar yaşadığını, erkeğin aşırı titiz olduğunu, kendisiyle pek fazla ilgilenmediğini beyan ettiği, kadının tanıklarının genel olarak bu beyanları doğruladığı, erkeğin tanıklarının doğrulamadığı, erkeğin karısının sürekli olarak arkadaşlarıyla içkili - içkisiz ortamlarda eğlendiğini, eve çok geç saatlerde geldiğini, geç saatlerde uyandığını, evle ve kendisiyle ilgilenmediğini beyan ettiği, erkek tanıklarının genel olarak bu beyanları doğruladığı, kadının tanıklarının ise genel olarak bu beyanları doğrulamadığı, tarafların istemleri, tanıkların anlatımları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve artık birliğin devamına olanak vermeyecek derecede geçimsizlik bulunduğu ve az yukarıda bahsedilen olaylar neticesinde meydana gelen geçimsizlikte iki tarafın da eşit kusurlu oldukları kanaatine varıldığı gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, yasal koşulları oluşmadığından tarafların tazminat taleplerinin reddine, aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar aynen devam etmesine, kararın kesinleşmesinden sonra 1.000,00 TL azaltılarak 1.500,00 TL'ye düşürülmesine ve yoksulluk nafakası olarak devamına, kadının ziynet alacağına ilişkin kısmen kabulü ile 20 adet küçük altın, değeri 4.740,00 TL, 5 adet 22 ayar 100'er gram bilezik, değeri 14.000,00 TL ve 1 adet 22 ayar altınbaş marka set, değeri 11.200,00 TL olmak üzere ziynet eşyasının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 29.940,00 TL'nin ıslah tarihi olan 10.11.2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, karşı boşanma davasının kabulü, reddedilen tazminatlar, ziynet alacağının reddedilen kısmı yönünden, davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, kabul edilen ziynet alacağı, kabul edilen nafaka ve miktarı ile reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 25.03.2022 tarih ve 2021/2242 Esas, 2022/670 Karar sayılı kararı ile, yetersiz ve yargısal denetime elverişsiz gerekçe ile karar verilmesinin, kararın somut ve denetime elverişli gerekçesinin yazılmamasının usul ve yasaya, T.C. Anayasası'nın 141 ci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olduğu, tarafların hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, kabule göre de, hem dava dilekçesinde hem de cevaba cevap dilekçesinde karar tarihinden itibaren faiz uygulanması talep edildiği halde, kabul edilen takı talebine yönelik olarak dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasının da yerinde olmadığı gerekçesi ile tarafların istinaf talebinin kabulüne, diğer istinaf nedenleri bu aşamada incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi'nin kararının tamamen kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
E. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadının erkekle özel hayatta sorunlar yaşaması, erkeğin aşırı titiz olması, kendisiyle pek fazla ilgilenmemesi, öte yandan kadının sürekli olarak arkadaşlarıyla içkili - içkisiz ortamlarda eğlenmeye gitmesi, eve çok geç saatlerde gelmesi, geç saatlerde uyanması, evle ve kendisiyle ilgilenmemesi dikkate alınarak meydana gelen geçimsizlikte iki tarafın da eşit kusurlu oldukları, tanık beyanları ve bilirkişi raporu dikkate alınarak ziynetlere davalı koca tarafından el konulduğu ve davacı kadına daha sonra iade edilmediği gerekçesi ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açtıkları asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların geçimsizlikte eşit kusurlu olmaları gözetilerek tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın için aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar aynen devam etmesine, kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, ziynetlere ilişkin talebin kısmen kabulü ile; 20 adet küçük altın 4.740,00 TL, 5 adet 22 ayar ortalama 20 gramdan toplam 100 gram bilezik 14.000,00 TL ve 1 adet 22 ayar altınbaş marka set 11.200,00 TL niteliğindeki ziynetlerin aynen davalıdan alınarak davacı kadına verilmesine, aynen iadesi mümkün olmadığı taktirde bedeli olan 29.940,00 TL'nin karar tarihinden itibaren yasal faizi ile erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının faiz başlangıcını istinaf nedenleri arasında göstermediğini, kadının istinaf nedeni yapmadığı faiz başlangıcı konusunun, istinaf incelemesinde resen dikkate alınamayacağını belirterek, kusur belirlemesi, karşı boşanma davasının kabulü, reddedilen tazminatlar, nafaka miktarı, reddedilen ziynet alacağı ve faiz başlangıcı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, kabul edilen yoksulluk nafakası ve miktarı, reddedilen tazminatlar ve kabul edilen ziynet alacağı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesince 10.07.2023 tarihli ek karar ile ziynet talebinin kabul ve red değerinin temyiz sınırı altında kaldığı gerekçesi ile tarafların ziynet alacağına ilişkin temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen asıl karara ve ek kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili, asıl karara karşı davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçelerinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca ek kararın bozulmasını talep ettiklerini belirterek, ek karar, kusur belirlemesi, karşı boşanma davasının kabulü, reddedilen tazminatlar, nafaka miktarı, reddedilen ziynet alacağı ve faiz başlangıcı yönünden temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, kabul edilen yoksulluk nafakası ve miktarı, reddedilen tazminatlar ve kabul edilen ziynet alacağı yönünden temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadın ve erkek yararına maddî ve manevî tazminatın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, asıl ve karşı boşanma davasının kabulünün, kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, kabul edilen nafaka miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesi ek kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri;4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 220 ve 226 ncı maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince kadının erkekle özel hayatta sorunlar yaşaması, erkeğin aşırı titiz olması, kendisiyle pek fazla ilgilenmemesi, öte yandan kadının sürekli olarak arkadaşlarıyla içkili - içkisiz ortamlarda eğlenmeye gitmesi, eve çok geç saatlerde gelmesi, geç saatlerde uyanması, evle ve kendisiyle ilgilenmemesi dikkate alınarak meydana gelen geçimsizlikte iki tarafın da eşit kusurlu oldukları kabul edilerek hüküm kurulmuş, kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların tespit edilen kusurlarının yerinde olduğu kabul edilerek taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, bu karar karşı taraflarca temyiz talebinde bulunulmuştur. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan deliller ve özellikle tanık beyanlarına göre, erkeğin kabul edilen kusurlu davranışlarının yanında, erkeğin kadını çekici görmediği gerekçesi ile eşi ile cinsel ilişkiden kaçındığı, cinsel sorunların giderilmesi yönünde çaba sarf etmediği, kadının eğitimsiz olduğunu dile getirerek aşağıladığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken Mahkemece tarafların belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlarına göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda özel hayatta sorunlar yaşayan, aşırı titiz olan, eşiyle pek fazla ilgilenmeyen, eşini çekici görmediği gerekçesi ile onunla cinsel ilişkiden kaçınan, cinsel sorunların giderilmesi yönünde çaba sarf etmeyen, eşinin eğitimsiz olduğunu dile getirerek aşağılayan erkeğin ağır, sürekli olarak arkadaşlarıyla içkili - içkisiz ortamlarda eğlenmeye giden, eve çok geç saatlerde gelen, geç saatlerde uyanan, evle ve eşiyle ilgilenmeyen kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin 10.07.2023 tarihli ek kararının ONANMASINA,
2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddedilmesi yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
3.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddedilmesi yönlerinden BOZULMASINA,
4.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi asıl kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Bülent'e yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz Ayşegül'e iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.