Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7285 E. 2024/3697 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Erkek tarafından açılan boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik bulunup bulunmadığı ve bulunması halinde kusurun kimde olduğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının, mahkemedeki beyanları ile erkeğin daha önceki kusurlarını affettiği ve bu nedenle erkeğe kusur yüklenemeyeceği gözetilerek, boşanma davasının reddine ilişkin yerel mahkeme kararının gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1647 E., 2023/2020 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/9 E., 2023/247 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve kişisel eşyanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından asıl davanın reddine, karşı davada kadının boşanmaya bağlı fer'î nitelikteki maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının ziynet eşyasına ilişkin davasının tefrikine karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının ailesine sormadan ortak hayata ilişkin hiç bir kararı alamadığı, kadının her tartışmada ortak haneyi terk ettiği, erkeğin ticari faaliyetlerini ifşa ettiği, birlik görevlerini yerine getirmediği, çocukları erkeğe göstermemekle tehdit ettiği, kadının erkeğe karşı duyarsızlaştığı, sevgisi ve ilgisinin azaldığı, erkeğin ailesine saygı göstermediği, kadının istememesi nedeniyle erkeğin 4 yıldır bayramlarda ailesinin ziyarete gidemediğini, erkeğin kadına biriktirmesi için verdiği parayı erkeğin işi nedeniyle olan borcu için vermediği ve kadının iddialarını kabul etmediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ziynet eşyası talebinin reddine, kadının davasının reddine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; evlilik birliği içindeki problemin erkeğin kök ailesinden kaynaklandığı, erkeğin kök ailesinin yıllardır kadını istenmediği, hor gördüğü, küçük düşürdüğü, erkeğin babasının kadın psikolojik şiddet uyguladığı, erkeğin borçlanmasının sorun olduğu, erkeğin kök ailesinin ''Biz senin tüm borçlarını kapatacağız yeter ki sen eşinden boşan, boşanma davası aç'' dediği, erkeğin borçlarının kapanması için bu davayı açtığı, erkeğin iddialarını kabul etmediğini iddia ederek erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile ortak çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata 150 gram altın ziynet eşyasının kadına iadesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A-İlk Derece Mahkemesi'nin İlk Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 28.04.2022 tarihli kararı ile özetle; davacı-karşı davalı erkeğin eşi ile kendi babası arasında denge kuramadığı, davalı-karşı davacı kadının ailesinden yakınlarıyla görüşmesini engelleyerek duygusal şiddet uyguladığı, aile içi tartışmaların kavgaya dönüşmesini engelleyemediği, davacı-karşı davalı erkeğin babasının davalı- karşı davalı kadını istememesinden dolayı kadının eşinin ailesine mesafeli davrandığı, davalı-karşı davalı kadınının eşinin bakıma muhtaç annesi ile ilgilenmediği, taraflar arasında en son davacı-karşı davalı kocanın eşine kredi çekmesi hususunda baskı uyguladığı, davalı- karşı davacı kadının kredi çekmek istememesi üzerine davacı-karşı davalı erkeğin eşine ''ondan nefret ediyorum, bir araya gelmemiz imkansız'' şeklinde sözler söylediği, yaşanan tüm olaylardan sonra evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, davalı- karşı davacı vekilinin 05.03.2021 tarihli duruşmadaki ''müvekkilim kesinlikle boşanma istememektedir'' şeklindeki beyanlarının ve 30.11.2021 tarihli duruşmadaki beyanlarının davadan feragat niteliğinde olduğu ve davalı-karşı davacı kadının feragat beyanı nedeniyle, davacı-karşı davalı erkeğin beyan tarihine kadar varolan kusurların affedildiği, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının tam kusurlu olduğu, bu aşamadan sonra tarafları birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen de mümkün görülmemesi nedeniyle davacı-karşı davalı erkeğin boşanma talebinin kabulüne, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, karşı dava açılırken ziynet eşyası davası yönünden dava değeri belirlenerek peşin harcın yatırılmadığı, 26.01.2021 tarihli ön inceleme duruşma zaptında, davacı vekiline, ziynet eşyası davası yönünden dava değerini belirlemesi ve belirlediği değer üzerinden üzerinden peşin harcı yatırması için iki haftalık süre verildiği, davacı vekili tarafından verilen bu kesin süre içinde ziynet eşyası talebi yönünden 3 aylık süre içinde peşin harcın yatırılmadığı, davacının ziynet eşyalarına ilişkin talebinin ziynet eşyalarına ilişkin talebinden bağımsız nitelikte bir talep olup, ayrıca nisbi harca tabi olduğu ve nisbi harç tamamlanmadan yargılamaya devam olunamayacağı anlaşıldığı, ziynet eşyasının iadesi davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; asıl davanın kabulüne tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir yoksulluk nafakasına, karşı davada; kadının boşanma davasının feragat nedeniyle reddine, kadının ziynet eşyasına ilişkin davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 28.04.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır kusurlu olduğunu, kadının kesinlikle boşanmak istememektir beyanını ve vekilin duruşma sırasındaki beyanlarını davadan feragat olarak yorumladığını beyan ederek asıl davanın reddi karşı davanın kabulüne karar verilmesi talebi ile hükmün tamamı yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesi'nin 23.12.2022 tarihli, 2022/3041Esas ve 2022/3891 Karar sayılı kararında özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından asıl davanın kabulüne, karşı davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, her ne kadar davalı kadın tarafından karşı dava açılmış ise de, karşı dava harcının yatırılmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından karşı dava harcının yatırtılması için her hangi bir işlem yapılmadığı halde karşı davanın da görülerek feragat nedeniyle reddine karar verildiği, 492 sayılı Harçlar Kanun'un 30 uncu maddesine göre karşı davalıya harcı tamamlaması için süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde deliller değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi, harcın yatırılmaması halinde ise karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerektiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin kadına dava dilekçesi açıklattırılarak, davasının niteliğine göre, kadının boşanma isteği var ise boşanmaya yönelik karşı dava harçlarının alınması, boşanma isteği yok ise nispi harca tabi olan tazminat ve ziynet isteği yönünden eksik harçların tamamlatılması, buna yönelik işlemler yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, bu nedenle davalı-karşı davacı kadının istinaf isteminin kabulü ile belirtilen eksikliklerin tamamlanarak bir karar verilmesi için kararın tümüyle kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesi, istinaf başvurusunun kabul sebebine göre diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesi Son Kararında

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; asıl davanın şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılmış boşanma davası olduğu, karşı davanın ise, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesine dayalı maddî ve manevî tazminat ile ziynet eşyasının iadesi davası olduğu, yapılan yargılama sonucunda; davacı-karşı davalı erkek tarafından boşanma talepli dava açılmış ise de, boşanmaya karar verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenemeyecek derecede ortak hayatın çekilmez hale getirecek ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olması gerektiği, dinlenen davacı-karşı davalı erkek tanıklarının sözlerinin bir kısmı sebep ve saiki açıklamayan, duyuma dayalı beyanlardan ibaret olup, bir kısım tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere, davacı- karşı davalı erkeğin babasının davalı-karşı davalı kadını istememesinden dolayı davalı-karşı davacı kadının eşinin ailesine mesafeli davrandığı, davalı-karşı davalı kadınının eşinin bakıma muhtaç annesi ile ilgilenmediği, davacı- karşı davalı erkeğin babasının, davalı-karşı davacı kadını istememesi sebebi ile ''eşinin annesi ile ilgilenmeme'' hususunun davalı-karşı davacı kadına kusur olarak yüklenemeyeceği gibi davacı- karşı davalı erkeğin bu vakıaya dilekçeler aşamasında dayanmadığı, taraflar arasında en son davacı-karşı davalı kocanın davalı- karşı davacı kadına kredi çekmesi hususunda psikolojik baskı uyguladığı, davalı-karşı davacı kadının kredi çekmek istememesi üzerine davacı-karşı davalı kocanın, davalı-karşı davacı kadına ''ondan nefret ediyorum, bir araya gelmemiz imkansız'' şeklinde sözler söylemediği anlaşılmakta ise de, davalı-karşı davacı kadının, dilekçeler aşmasında ''kredi çekme konusunda psikolojik şiddet ve nefret ettiğini söyleme'' tarzında bir vakıaya dayanmadığı, dinlenen davalı-karşı davacı kadın tanıklarının sözlerinin bir kısmı sebep ve saiki açıklamayan, duyuma dayalı beyanlardan ibaret olup, bir kısım tanık beyanlarından anlaşılacağı, davacı-karşı davalı kocanın eşi ile kendi ailesi arasında denge kurumadığı, davacı-karşı davalı kocanın kendi ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, aile içi tartışmaların kavgaya dönüşmesini engelleyemediğinin anlaşıldığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup, olayların bu aşamaya gelmesinde, eşi ile kendi ailesi arasında denge kuramayan ve ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalan davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya yol açan olaylarda tam kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı kadına atfı kabil kusurun ispatlanamaması sebebiyle hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak elde edemeyeceği ilkesi de dikkate alınarak asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davalı-karşı davacı kadının, boşanma isteği olmadığına göre, cevap dilekçesi ile karşı dava açmış olmadığı, boşanma davası içinde talep edilen boşanmaya bağlı onun fer'îsi niteliğindeki talepler ise harca tabi bulunmadığı, mahkemenin verdiği ara kararı üzerine harç yatırılmış olması da cevap dilekçesindeki talepleri karşı dava haline getirmeyeceği boşanma davasının reddine karar verildiğine göre, asıl talebin kabulüne bağlı olan fer'î nitelikteki bu taleplerin konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, ortada davalı tarafından açılmış bir karşı boşanma davası mevcut olmadığından fer'î nitelikteki tazminat ve nafaka isteklerine bağlı olarak taraf yararına yararına vekâlet ücreti taktiri yoluna da gidilemeyeceği 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; asıl davanın reddine, ortak çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, karşı davada, davalı-karşı davacı kadının, boşanmaya bağlı fer'î nitelikteki maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakasına, davalı-karşı davacı kadının ziynet eşyasına ilişkin davasının iş bu davadan tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi'nin ilk kararının usul yönünden kaldırıldığı İlk Derece Mahkemesi'nin önceki kararından vazgeçmesini gerektirecek bir husus, yeni bir delil olmadığı halde bu defa boşanma davasının reddine karar vermesinin çelişki oluşturduğu, İlk Derece Mahkemesi'nin yaptığı yanlış kesinleştirme nedeniyle erkeğin yeniden evlendiği, kadının erkeği affettiğini beyan ederek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrar ederek hükmün tamamı yönünden temyiz talebinde bulunarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkek tarafından açılan boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği ve af iddiasının sübut bulup bulmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut olayda İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların bu aşamaya gelmesinde, eşi ile kendi ailesi arasında denge kuramayan ve ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalan erkeğin boşanmaya yol açan olaylarda tam kusurlu olduğu, kadına atfı kabil bir kusurun varlığının ispatlanamadığı ve hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak elde edemeyeceği ilkesi de dikkate alınarak erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiş ise de dosyanın yapılan incelemesinde kadın vekilinin 07.02.2021 tarihli dilekçesindeki beyanları, yine vekilin 05.03.2021 tarihli duruşmadaki "Müvekkilim kesinlikle boşanmak istememektedir, müvekkilim çocuklarının babasız büyümesini istememektedir, evlilik birlikteliğini bitmesini gerektirecek bir sebep yoktur." şeklindeki beyanı ve kadının 30.11.2021 tarihli duruşmadaki " Bizim ayrılmamız için bir sebep yoktur, ben eşimi seviyorum, boşanmak istemiyorum. Ben eşimin ailesinin ağzına bakmasını istemiyorum, davanın reddine karar verilmesini talep ederim. Sulh olma durumum vardır." şeklindeki beyanlarının af niteliğinde olduğu, kadın tarafından bu tarihe kadar olan erkeğin kusurlarının affedildiği, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiği, bu nedenle erkeğe kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken her iki tarafın da kusursuz olup evlilik birliğinin temelinden sarsılma durumu ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, erkeğin davasının boşanmaya yol açan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple

1.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin yukarıda (2.) paragrafta açıklandığı şekilde değiştirilmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.