"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1471 E., 2023/2099 K.
KARAR : Kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tokat Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/187 E., 2023/181 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, birleşen dava ile ziynet alacağı davasının ise reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmadığı gibi ilk derece mahkemesi kararını sınırlı olarak istinafa getiren tarafın açıkça istinaf etmediği konularda da temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karar davacı-davalı kadın vekili tarafından "yetki itirazının değerlendirilmemiş olması" yönünden istinaf edilmediğinden kesinleşmekle davacı-davalı kadının bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davacı-davalı kadın vekilinin "yetki itirazının değerlendirilmemiş olması" dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinden özetle; erkeğin fiziksel şiddet uyguladığını, küfür ve hakaret ettiğini, sürekli alkol aldığını, evine ve eşine karşı ilgisiz olduğunu, evi terk ettiğini, ziynet eşyalarını bozdurup iade etmediğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, 4 tane 18 gramlık 22 ayar bilezik, ucunda yarım altın takılı altın kolye, 2 adet altın yüzük, üzerinde çeyrek altın olan bileklik şeklindeki ziynet eşyalarının kadına aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde bilirkişi marifeti ile tespit edilecek bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte kadına ödenmesine, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ödenmesine, yine kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek usulüne uygun tebligata rağmen davaya süresinde cevap vermemiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özele; kadının ailesinin evlilik birliğine müdahale ettiğini, erkeğin kurulu düzenini bırakıp baskılara dayanamayarak Tokat'a yerleştiğini, erkeğin evlilik birliği içinde karar almak yetkisinin elinden alındığını, kararların çoğunun kadın ve kök ailesi tarafından alındığını, kadının aldığı maaşı kendisi için harcadığını, evin ihtiyaçlarında kullanmadığını, kadının ailesinin düğünde hiçbir takı takmadığını, erkeği maddî yönden kullandıklarını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ve küfür ettiği, alkol kullandığı, kadını ölümle tehdit ettiği, erkeğin dinlenen tanıklarının kadının ailesinin evliliklerine müdahale ettikleri ve karıştıklarına yönelik beyanlarda bulunmuş iseler de kadının ailesinin bu davranışlara onay verdiği ve ailesinin etkisiyle hareket ettiğine dair herhangi bir beyana rastlanılmadığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası ile tarafların evli kaldıkları süre, ortak çocuklarının olmayışı ve yeniden evlenme ihtimalleri göz önüne alınarak 15.000,00 TL toplu yoksulluk nafakası ödenmesine, yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, birleşen davanın reddine, davacı-davalı kadın tarafından ziynet eşyalarının erkek tarafından harcandığının ileri sürüldüğü, kadın tanıkları tarafından ziynetlerin erkek tarafından alındığı ve ziynetlerin kadının sonradan geldiğinde üzerinde olmadığı beyan edilmişse de, özellikle ziynetlerin erkek tarafından bozdurulduğu hususundaki bilgilerinin kadından duydukları kadarıyla olması nedeniyle duyuma dayalı aktarımların dikkate alınmadığı ve böylece kadının ziynet alacağına ilişkin iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle kadının ziynet alacağına yönelik davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının tüm yönlerden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kadına kusur yüklenilmemiş ise de kadının ailesinin tarafların Tokat'a taşınmasını isteyerek ve erkeğin tuttuğu evi beğenmeyerek daha büyük bir ev tutmasını isteyip evliliğe müdahalelerine kadının sessiz kaldığının anlaşıldığı, bu kusurun kadına yüklenilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu, böylece erkeğin birleşen boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerektiği, erkeğin birleşen davanın reddi, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden yaptığı istinaf itirazlarının kabulüyle İlk derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması suretiyle erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine, erkeğin birleşen davasının kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, erkeğin manevî tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının boşanmaya neden olan olaylarda kusurunun bulunmadığını, erkeğin kendi rızası ile Tokat'a taşındığını, birleşen davadaki yetki itirazının değerlendirilmeden karar verildiğini ileri sürerek erkeğin birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi ve yetki itirazının karara bağlanmamış olması yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında, erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kusurunun olup olmadığı ile birleşen davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6100 sayılı Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-davalı kadın vekilinin "yetki itirazının değerlendirilmemiş olması" yönünden temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2.Davacı-davalı kadın vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.07.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.