Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7943 E. 2024/6027 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur durumu, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin ve nafakaya hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren davranışlarda bulunduğu ve bu durumun tanık beyanları ile de sabit olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin erkeği kusursuz bulup kadının tazminat taleplerini reddetmesi hatalı bulunarak karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/696 E., 2023/1552 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: Eğirdir Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/31 E., 2021/155 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar ile yargılama giderleri yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, nafakaların miktarı ile reddedilen tazminat talepleri yönlerinden, davalı erkek velisi tarafından yargılama giderleri ve vekâlet ücreti ile nafakalar yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince kadın lehine belirlenen tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarına ilişkin hüküm davacı tarafça istinaf edilmediği gibi bu yönlerden Bölge Adliye Mahkemesince yeni bir hüküm de kurulmadığı anlaşıldığından davacı kadın vekilinin lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı kadın vekilinin nafakaların miktarı dışındaki, erkeğin ise tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının evliliğin gereklerini yerine getirmediğini, çalışmadığını, yevmiyeli işlere dahi gitmediğini, davalının kendisini ailesi ile yaşamaya zorladığını, durumu değiştirmek için hiç bir çaba harcamadığını, davalının evlenmeden önce kendisi ile ilgili bazı önemli gerçekleri kendisinden gizlediğini, davalının uyuşturucu kullanmak nedeniyle denetimli serbestlik programına tabi olduğunu evlendikten sonra öğrendiğini, hala bu maddeyi kullanmakta olduğunu, davalı bu maddeyi bulamadığında öfkesini kadından çıkardığını, tartakladığını hatta vurmaktan geri kalmadığını, bazen kendisini ailesinin evine bıraktığını, bazende kovduğunu, sürekli psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, bu durumun kendisini rencide ettiğini manen ve ruhen çok yıprattığını, davalının altınlarını bozdurduğunu, işten çıkmasına neden olduğunu, davalı aleyhine 3 aylık uzaklaştırma kararı verildiğini, birlikteliklerinin tamamen davalının kusurlu hareketleri nedeniyle çekilmez hale geldiğini, madde kullanan davalının takıntılı olduğunu, kendisini en yakınlarından ve hatta TV programlarındaki yarışmacılardan bile kıskandığını şüphe ettiğini, en son hırpalayarak annesinin evine bıraktığını beyanla tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kadının annesinin bu evliliği istemediğini, kendisinin yevmiyeli olarak işe giderek çalıştığını, sosyal güvencesinin olmadığını, uyuşturucu madde iddiasının da dava dilekçesindeki gibi olmadığını, bir kereye mahsus arkadaş ortamında ikram edilen bir madde aldığını uyuşturucu olduğunu sonradan öğrendiğini, daha sonra hiç bir şekilde bu ortamlarda bulunmadığını bu maddeleri kullanmadığını, T.C. Sağlık Bakanlığı , Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından kendisine verilen tedaviye gerek olmadığını bildirir raporun olduğunu, ilk başlarda ailesiyle birlikte yaşadıklarını, sonrasında eşini mutlu edebilmek için ayrı ev tutup orada kalmaya başladıklarını, kendisine 3 yıl önce sözleşmeli er olarak görev yaptığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığından gönderilen yazıda 2.563 TL tazminat talep edildiğini, yeni ev kurmaları nedeniyle nakit para sıkıntılarının olduğunu bu nedenle eşinden altın bileziğini istediğini, bileziğin eşinin köyde yaşayan annesinde olduğunu öğrendiğini, gidip almayı teklif ettiğini, köye gittiklerinde eşinin annesinin kendisine hakaretler ettiğini, sonrasında eşinin kendisinden şikayetçi olduğunu ve 3 ay uzaklaştırma kararı aldırdığını öğrendiğini beyanla davacı tarafından aleyhine açılan boşanma davasına yönelik talebinin kayıtsız şartsız olarak kabulünü, davacının nafaka, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddini, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin evlendikten sonra ayrı bir ev tahsis etmediği, kadını ailesi ile birlikte yaşamaya mecbur bıraktığı, kadının erkeğin kötü söz ve davranışlarına maruz kaldığı ve erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, erkeğin evlilik öncesi uyuşturucu kullandığı, bunu kadından gizlediği ve evlilik sırasında da kullandığı, bu suretle erkeğin kusurlu olduğu, kadının sürekli ve düzenli işinin bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, kadın için aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 10.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafaka ile maddî ve manevî tazminatlara, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;" ...yapılan inceleme, toplanan delillerden; taraflar arasında yaşanan birçok olaydan sonra eşlerin kısa bir süre ayrıldıkları, ancak yakın akrabaların çabası sonucu yeniden barışıp birlikte yaşamaya başladıkları anlaşılmaktadır. Eşlerin yaşanan olaylar sonrasında evlilik birliğini devam ettirmeleri suretiyle birbirlerinin barışmadan önceki kusurlu davranışlarını affettikleri, en azından hoşgörüyle karşıladıklarının kabulü gerekir. Affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olaylar taraflara kusur olarak atfedilemez. Her ne kadar mahkemece, erkeğe bir kısım vakıalar kusur olarak yüklenmiş ise de; bu vakıaların tarafların barışmalarından sonra gerçekleştiğinin kanıtlanamadığı, tanık ifadelerinde geçen kadının kötü söz ve davranışlara maruz kaldığı ve fiziksel şiddete uğradığına ilişkin iddiaların ise tarafların barışmalarından önce gerçekleşen olaya ilişkin olduğu, dosya içerisinde yer alan soruşturma dosyalarından da anlaşılacağı üzere tarafların barışmalarından sonra yaşanan son olayda, eşlerin 23.04.2018 tarihinde araçla yanlarında başka bir kişi olmaksızın kadının annesinin yaşadığı köye gittikleri, bu sırada erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve kötü söz söylediğine ilişkin iddianın, taraflar yalnız olduğu ve bu olayın tanığı bulunmadığından kanıtlanamadığı gibi erkek hakkında yapılan soruşturma sonucunda da Eğirdir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2018/616 Soruşturma numaralı kararı ile yeterli somut ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda taraflar kusursuzdurlar. Hal böyle iken, ilk derece mahkemesince davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçeyle davanın kabulü ile eşlerin boşanmalarına hükmedilmesi doğru olmamış ise de; verilen boşanma kararı istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden yalnızca bu yanlışlığa değinilmekle yetinmek gerekmiştir. Öte yandan; yukarıda açıklandığı üzere evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkek kusursuz olduğundan kadın yararına maddî ve manevî tazminata (TMK md.174/1,2) karar verilmesi de doğru olmamıştır. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi de yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde değiştirilmesine ve kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine hükmedilmek suretiyle kararın düzeltilmesi cihetine gidilmiştir. " gerekçesi ile istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, kadın için hükmedilen tazminatlar yönlerden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin kusursuz olduğunun tespitine, kadının tazminat taleplerinin reddine, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek velisi tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; son olayda erkeğin araç içerisinde kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı ve kadının babasının kapısının önüne bırakıldığı, tarafların bu olaydan sonra bir daha bir araya gelmedikleri, erkeğin kadını istemediğini beyanları ve hareketleri ile tanık anlatımlarından da açıkça anlaşıldığı, tanık anlatımlarına rağmen istinaf mahkemesinin yazılı gerekçe ile tazminat taleplerinin reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, yine kadın için hükmedilen tedbir/yoksulluk nafakasının günün ekonomik koşulları nedeniyle çok düşük kaldığını ileri sürerek, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek veli; kusursuz erkeğin aleyhine nafaka ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek bu yönlerden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının reddedilen tazminat talepleri, kadın yararına nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarının fazla olup olmadığı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve 326 ncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci ve 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek velisinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı kadın vekilinin "kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat taleplerine" yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a.Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesince evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusursuz olduğu kabul edilerek kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, devam eden eylemlerin af kapsamında değerlendirilemeyeceği de dikkate alınarak "erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği, son olayda tarafların yanında olan tanığın beyanı ile de sabit olduğu üzere erkeğin kadının eline vurarak kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadını ailesinin evine bıraktığı ve bir daha arayıp sormadığı" anlaşılmakla boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince bu husus gözetilmeden hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde erkeğin kusursuz olduğunun kabulü doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

b.Boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere davalı erkek tam kusurludur. Gerçekleşen bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına da saldırı teşkil eder niteliktedir. Somut olayda davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkra koşulları oluşmuştur. O halde kadın lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı kadın vekilinin "lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarına" yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı kadın vekilinin diğer, davalı erkek velisinin ise tüm temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının "kusur belirlemesi ve kadının reddedilen tazminat talepleri" yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,

b.Davalı erkek velisinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.