Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8033 E. 2024/4915 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fiili ayrılığa dayalı boşanma davasında, boşanmanın şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi ve tazminat miktarlarının yerindeliği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Daha önce davacı tarafından açılan boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıllık sürenin geçmesi ve fiili ayrılığın devam etmesi nedeniyle boşanma şartlarının oluştuğu, davacının önceki davada tam kusurlu bulunması ve bu davada da kusurlu davranışlarının devam etmesi nedeniyle tam kusurlu olduğunun kabulüyle davalı kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının uygun olduğu gözetilerek istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/63 E., 2023/577 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/683 E., 2022/720 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; müvekkilinin daha önce açtığı Bakırköy 6. Aile Mahkemesi'nin 2017/349 Esas sayılı boşanma davasının reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, kesinleşme tarihinden itibaren üç yıl süre geçtiğini, tarafların bu süre içerisinde bir araya gelmediklerini, davacının Almanya ülkesinde ikamet eden birliktelik yaşadığı ... isimli kadından çocuk sahibi olduğunu, davalı ile biraya gelerek evlilik birliğini yürüttüklerine ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını beyanla fiili ayrılık nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının 2017 yılında açtığı boşanma davasının reddine karar verildiğini, bu karar ile davacının tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle dava açma hakkının bulunmadığını, davacının halen ortak konuta gelip müvekkili ile görüştüğünü, özel eşyalarının ortak konutta bulunduğunu, hali hazırda iki ayrı evi olan davacının başka bir kadın ile gayri resmi birlikteliğinden çocuk sahibi olduğunu, davacının her iki evde de yaşadığını, evlilik süresince müvekkilinin fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kaldığını beyanla davanın reddine, boşamaya karar verilmesi halinde ortak çocuğun velâyetin anneye verilmesine, çocuk lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.000.00,00 TL maddî ve 1.000.00,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından daha önce davalı hakkında açılan Bakırköy 6. Aile Mahkemesinin 2017/349 esas sayılı boşanma dava dosyasının incelendiğinde, "davacının evlilik birliği için başka bir kadınla yaşadığı ve ondan çocuğunun olduğu, davacının tam kusurlu olduğu, tam kusurlu kimsenin kendi kusuruna dayanarak boşanma davası açamayacağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın 10.09.2018 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından iş bu davanın 25.10.2021 tarihinde açıldığı, dinlenen davalı tanıkları olan tarafların ortak çocukları ... ve ..., davacının eve geldiğini ve annesi ile aynı odayı paylaştığını beyan etmiş iseler de, dinlenen davacı tanık anlatımlarından tarafların yaklaşık on senedir hiç bir araya gelmedikleri, fiilen ayrı yaşanan süreçte tarafların arasında ailenin devamı hususunda bir arada yaşamın gerçekleşmediği, dosyaya celp edilen davacıya ait yurt dışı giriş çıkış kayıtlarından da bu hususun sabit olduğu anlaşıldığından davalı tanıklarının bu yönde ki beyanlarına itibar edilmediği ve fiili ayrılık sebebi ile boşanmanın kanuni şartlarının oluştuğu, boşanmaya sebep olan olaylarda daha önce görülen boşanma davasında ve dava dosyamızda yapılan yargılama sırasında davacının kendi beyanları ile de sabit olduğu üzere davacının başka bir kadınla yaşadığı ve çocuk sahibi olduğu, bu suretle davacının sadakatsiz davrandığı ve tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ...'in ergin olması sebebiyle velâyet ve iştirak nafakası hususlarında karar verilmesine yer olmadığına, davalı lehine boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren aylık 4.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi ile davalı lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü ile davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;Bakırköy 6. Aile Aile Mahkemesi'nin 03.05.2018 tarih ve 2017/349 Esas, 2018/360 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davacının açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının, davalıya yüklenecek kusurun ispatlanmadığı ve boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve kararın 10.09.2018 tarihinde kesinleştiği, Mahkemece, davacı tarafından öncesinde açılan boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren kanunda ön görülen üç yıllık yasal sürede evlilik birliğinin taraflarca yeniden tesis edilemediğinin tespiti ile davanın kabulü ile boşanmaya hükmedilmesinde, delillerin takdirinde ve kararın dayandığı gerekçelerde herhangi bir isabetsizlik veya yanlışlık bulunmadığı, hüküm tesisine esas alınan ve davalıya yüklenecek kusurun ispat edilememesi nedeniyle davanın reddi kararı ile sonuçlanan boşanma davasını açan, kesinleşen dava dosyasında davalıya atfı kabil herhangi bir kusurun gerçekleştiğini ispat edemeyen ve fiili ayrılık süresi içerisinde de davalıya kusur yüklenilmesini gerektirecek yeni bir vakıa öne sürerek bu iddiasını kanıtlayamayan davacının, yaşanan olaylarda tam kusurlu kabul edilmesi ile kusurların nitelendirilmesinde bir isabetsizlik veya yanlışlık görülmediği, davalıya yüklenecek kusurlu bir davranış da bulunmadığı, davacının kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, boşanma yüzünden kadının evlilikten mevcut veya beklenen maddî menfaatlerinin zedelendiği anlaşıldığından, davalı lehine maddî ve manevî tazminata ilişkin kanuni koşullar oluştuğu, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, yaşam tarzları, kusur dereceleri, paranın alım gücü ile hakkaniyet ilkesi nazara alınarak hükmolunan tazminat miktarlarının da uygun bulunduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi ile davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü ile davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından fiili ayrılığa dayalı açılan boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davalı kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.