"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1617 E., 2022/1896 K.
DAVA TARİHİ : 11.07.2014 - 08.09.2014
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; evlilik birliği boşanma ile sona erdiğinden erkek mirasçılarının kusur yönünden davaya devam etme ve kadının kusurlu olduğunun tespitine yönelik taleplerinin reddine, erkeğin davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı-davacı ... vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf davacı-davalı ... mirascıları ve vekilleri gelmedi. Avukat ...'nun mazeret dilekçesi gönderdiği görüldü. Belgelendirilmeyen usul ve yasaya uygun bulunmayan mazeretin reddine karar verildi. Gelenin sözlü açıklanması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ikinci evlilikleri olduğunu, kadının zaman içerisinde yaşanan en ufak bir tartışmada dahi müvekkiline, müvekkilinin çocuklarına ve torunlarına dahi tehdit ve hakaret içeren söz ve davranışlarda bulunduğunu, bu davranışlarının altında erkeği kışkırtarak aynı şekilde tepki vermesini hatta darp etmesini sağlamak, hatta bunu davalıya yönelik ''Çok sabırlı olduğunu, bütün hareketleri kendisini dövmesi için yaptığını, uzaklaştırma kararı alacağının ve kendisini boşayacağını, tazminat alabileceğini, hayatı zindan edeceğini , evden mutlaka çıkaracağını ve davacıyı hiç rahat bırakmayacağını'' beyan ettiğini, aynı evin içerisindeyken eve kamera sistemi kurdurmaya çalıştığını, yanlarında çalışan görevlilerin yanında dahi hakaret ve tehditlerine devam ettiğini, tüm bunlara dayananmayan erkeğin 6284 sayılı koruma kararından 6 ay süreli tedbir kararı aldığını, kadının lüks isteklerinin olduğunu, sürekli ziynet ve lüks arabalar talep ettiğini, talepleri yerine getirilmediğinde anlatılan şiddetin tekrarlandığını, erkeğin ailesi ile görüşmelerine karışmaya başladığını ve dozunu giderek arttırdığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, erkek lehine 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin beyanlarının asılsız olduğunu, müvekkilinin ideal bir eş davranışları sergilemesine rağmen hakeretlere ve cinsel saldırılara maruz kaldığını, mal ayrılığı rejimini tereddüt etmeden kabul ettiğini, evlenmeden önce sağlık durumunun gayet iyi olduğunu ancak evlendikten sonra strese dayalı miğde ağrıları yaşadığını, erkeğin defalarca cinsel şiddet uyguladığını ve buna dayanamayarak savcılığa başvuru yaptığını, erkeğin çocuklarına ve torunlarına yönelik anne şefkati gösterdiğini, defalarca evinde ağırladığını ve bu sebeple hem eşinin hem de çocuklarının minnettar kaldığını beyan ettiklerini, erkeğin aile bireylerinin kendisini kabul görmediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 150.000 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 20.03.2018 tarihli ve 2014/547 Esas, 2018/244 Karar sayılı kararıyla; erkeğin baskıcı olduğu, ortak konutu terk ettiği, kadının ise eşini arkadaşlarının yanında rencide edici davranışlarda bulunduğu, eşinin ailesine beddua ettiği, en ufak bir tartışmada hakaret içeren sözler söylediği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadın az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, erkeğin tazminat talebinin reddine, dava süresince takdir edilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesine müteakip yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine 50.000,00 TL maddi ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir. Karara karşı erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar yönünden; kadın vekili tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve vekalet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 25.02.2019 tarihli ve 2018/2309 Esas, 2019/285 Karar sayılı kararıyla;" Mahkemece kısa kararda; asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların TMK. 166/1 maddesi uyarınca boşanmaları yönünde karar verilmiştir. Gerekçeli kararın hüküm fıkrası kısa karara uygun düzenlenmiştir. Ancak gerekçeli kararda asıl davanın TMK 166/2. maddesi gereğince, karşı davanın TMK 166/1. maddesi gereğince kabulüne şeklinde belirtildiği, bu hususun hakim tarafından karar yazımı sırasında "Her ne kadar zabıtta asıl dava yönünden TMK 166/1 yazılmışsada sehven bu hatanın yapıldığı TMK 166/2 olması gerektiği anlaşılmıştır." şeklinde açıklama yapılarak tereddüt yarattığı, açık olmadığı görülmüştür. Davalı- davacı kadın için dava süresince takdir edilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesine müteakip yoksulluk nafakası olarak devamına, yazılarak tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı gerek kısa kararda gerekse gerekçeli kararda yazılmamıştır. Hakimin takdir etmiş olduğu tedbir ve yoksulluk nafakası miktarının anlaşılabilir olmaktan uzak olup infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Ayrıca davacı- davalı erkeğin manevi tazminat talebi olduğu halde sadece tazminat talebinin reddi denilmiştir. Diğer taraftan HMK'nın 297. maddesinin 2. fıkrasında "...taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir." denilmektedir. Ne var ki, dava süresince takdir edilen tedbir nafakasına ilişkin ara karara atıf yapılarak yetinilmek suretiyle HMK'nın 297/2 maddesine aykırı şekilde karar verilmiştir." gerekçesiyle işin esası incelenmeksizin tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin 07.11.2019 tarihli ve 2019/681 Esas, 2019/890 Karar sayılı kararıyla; erkeğin, eşini aşağılar şekilde konuştuğu, "Sen benim paramı gasp ediyorsun" dediği, boşanıp davalı ile beraber yaşamaya devam etmek istediğini söylediği, kadının ise eşine "Seni süründüreceğim" dediği, eşinin ailesine, vefat eden eşine hakaret ve beddua ettiği, boşamaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, kadın için takdir edilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, kadın için bir defaya mahsus olmak üzere 40.000,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak konutun kadına tahsisi için tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına, tarafların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı erkek vekili; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar yönünden; kadın vekili ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, tedbir ve yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesi ve miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.10.2020 tarihli ve 2020/216 Esas, 2020/1076 Karar sayılı kararıyla; "...taraflar arasında evlilik birliğinin devamı sırasında tartışmaların yaşandığı, davalının davacının eski eşine ve ölen annesine beddua ettiği, davacı erkeğe elini kaldırarak "şimdi elimi vururum ha"dediği, maddi beklentiler ile evlendiği, davacı erkeğin ailesini müşterek konutta istemediği, davacı erkeğin de davalı kadın için Bodrum'daki evi boşaltsın, yoksa başı belaya girecek dediği, erkeğin aile bireylerinin davalı kadını dışladığı böylece boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olması nedeniyle her iki boşanma davasının kabulü ile, eşit kusurlu olan taraflardan erkeğin manevi tazminat kadının ise maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğrudur. Erkeğin sadece manevi tazminat talebi olduğu halde kesin hüküm oluşturacak şekilde maddi tazminat talebinin de reddine karar verilmiş olmasına karşın bu yön erkek tarafından istinafa getirilmediğinden yanılgıya işaret edinilmekle yetinilmiştir. Tarafların belirlenen sosyal ekonomik durumları, kusur oranları, evliliğin fiilen iki yıl sürmesi, ikinci evliliklerinin olması, müşterek çocuklarının bulnmaması ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde kadın lehine toplu yoksulluk nafakası takdir edilmesi uygundur. Ancak mahkemece verilen toplu yoksulluk nafakasının miktar ve yıl açıklaması olmadığından denetimi mümkün olmadığı gibi miktarı da fazladır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararlarının boşanma kararının kesinleşmesi ile kendiliğinden kalkacağı tabidir..." gerekçesiyle kadının, kusur tespiti, erkeğin kabul edilen boşanma davası, reddedilen tazminat talepleri, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarı ve süresi ile erkeğin; kusur tespiti ve kadının kabul edilen davası, reddedilen tazminat ve tedbirlere yönelik istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine, erkeğin toptan yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kadının yoksulluk nafakasına ilişkin bendinin kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmak suretiyle kadın lehine aylık 500,00 TL'den takdiren 2 yıllık toplam 12.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı kadın vekili tarafından erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, istinaf incelemesinin duruşma açılmadan yapılması, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı ile yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesi yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 21.09.2021 tarihli kararı ile; istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesinin 12.10.2020 tarihli kararının gerekçe kısmında, tarafların kusur belirlemesine ilişkin istinaf başvurularının kabulü mahiyetinde, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinde yer alanlardan farklı kusurların taraflara yüklenildiği, buna karşın hüküm fıkrasında tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmek sureti ile gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu hususun tek başına bozma sebebi oluşturduğu gerekçesiyle hükmün münhasıran bu sebeple bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 19.01.2022 tarihli ve 2021/1639 Esas, 2022/3 Karar sayılı kararıyla; kadının, erkeğin eski eşine ve ölen annesine beddua ettiği, erkeğe elini kaldırarak "Şimdi elimi vururum ha" dediği, maddi beklentiler ile evlendiği, erkeğin ailesini müşterek konutta istemediği, erkeğin ise kadın için Bodrum'daki evi boşaltsın, yoksa başı belaya girecek dediği, erkeğin aile bireylerinin kadını dışladığı böylece boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, bu nedenle kusur tespitine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilmesi ile erkeğin 17.04.2021 tarihinde vefat ettiği ve mirasçılarının kusur yönünden davayı takip edeceklerini belirtmeleri nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur belirlemesi yapmak gerektiği gerekçesiyle istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, taraflar arasındaki evliliğin erkeğin 17.04.2021 tarihinde ölümü nedeniyle sona ermesi nedeniyle erkeğin ve kadının boşanma davaları ve boşanmanın fer'îleri konusunda ayrı ayrı karar verilmesine yer olmadığına, erkek mirasçılarının kusur konusunda davayı takip etmeleri nedeniyle; boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 08.06.2022 tarihli kararı ile; "...bozma ilamı sonrasına Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde erkeğin 17.04.2021 tarihinde vefat ettiği gerekçesiyle her iki dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve kadının TMK md. 181/2 gereği boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olduğunun tespitine karar verilmişse de Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen 2020/216 Esas, 2020/1076 Karar sayılı ilam kadın tarafından, erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve vekâlet ücreti yönünden temyiz etmiş olduğu nazara alındığında kadının kabul edilen boşanma davasına ilişkin hükmün temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. O halde taraflar arasındaki evlilik birliğinin kadının açtığı davada verilen ve kesinleşen bu boşanma hükmü ile sona ermiş olup TMK 181/2 maddesi göz önüne alındığında boşanma hükmü kesinleşmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesi tarafından erkeğin davası ile ilgili taraflar arasındaki evliliğin ölüm ile sona erdiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olup bozma gerektirmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin 17.04.2021 tarihinde vefat ettiği, evlilik birliğinin kadının kabul edilen boşanma davasındaki hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleşmiş olması nedeniyle evliliğin boşanma ile sona erdiği, bu halde davacı- karşı davalı mirasçılarının 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince davaya devam etme ve kadının kusurlu olduğunun tespitine yönelik taleplerinin bulunmadığı gerekçesiyle kadının istinaf talebinin kısmen kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, fer'îleri ve yargılama giderlerine yönelik bölümlerinin kaldırılmasına, evlilik birliği boşanma ile sona erdiğinden davacı- karşı davalı erkek mirasçılarının TMK 181/2 maddesi gereğince davaya devam etme ve kadının kusurlu olduğunun tespitine yönelik taleplerinin reddine, erkeğin davası konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın tarafından açılan davada verilen boşanma hükmünün kesinleşmediğini, kadının davasında da evliliğin ölümle sona erdiği dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozmaya uygun karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci maddesi ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesi, 181 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı-karşı davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.