Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8233 E. 2024/6638 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusurun belirlenmesi, boşanma kararının yerindeliği ve tazminat taleplerinin reddinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/607 E., 2023/1150 K.

KARAR : Kısmen kabul, esas hakkında yeniden hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/708 E., 2021/318 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 09.02.2016 tarihinde evlendiklerini, ortak bir çocuklarının bulunduğunu, davalının ailesinin evlilik birliğine müdahalesi sonucunda taraflar arasında geçimsizlik başgösterdiğini, davalının ailesinin balayı dönüşünde davalıyı Kars'a götürmek istediğini, müvekkilinin izin vermemesi üzerinde davalının ailesinin boşanma yönünde baskı yapmaya başladığını, tarafların evlerinin davalının ailesine 15 dakikalık mesafede olmasına rağmen davalının kendilerinde kalması için baskı yaptıklarını, davalının hamile iken müvekkiline karşı senden baba olmaz, sen babalık yapamazsın, ben çocuğuma bakarım dediğini, davalının müvekkilinden habersiz yabancı kişilere para gönderdiğini hatta araç satışı dahi yaptığını, davalının müvekkilinin ailesine saygısız davrandığını, müvekkilinin kayınvalidesi için ben o topala çay yapmak zorunda mıyım dediğini, taraflar arasında çıkan tartışmadan sonra davalının evi terk ederek 1 hafta annesinde kaldığını, tarafların evlilik birliği içinde 4-4,5 ay aynı evde kaldıklarını, ortak hayatın çekilmez hal aldığını ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini ve müvekkili lehine 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle;müvekkilinin 4 aylık evliliğinde şiddete maruz kaldığını, darp raporunun da mevcut olduğunu, davacının müvekkiline karşı sinkaflı sözlerle küfür ettiğini, müvekkilinin bebeğinin düşmesi için elinden geleni yaptığını, müvekkiline ölüm tehditlerinde bulunduğunu, düğünün ertesi gününde müvekkiline takılan ziynetleri alarak harcadıklarını, çeyiz eşyalarına da el konulduğunu belirterek tarafların boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, müvekkili lehine 1.500,00 TL nafaka ile 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata, çocuk lehine 750,00 TL nafakaya hükmedilmesini, ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıya tahmili talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının ailesinin tarafların evine gelerek kızlarını götürdükleri, kadının babasının erkeğe tokat attığı ve tehdit ettiği, erkeğin eşine ve çocuğuna gereken ilgiyi göstermediği, erkeğin annesinin kadına ve ailesine hakaret ve küfür ettiği, tarafların evliliklerine sürekli müdahale ettiği, tarafların tekrar bir araya gelmediklerinin anlaşıldığı; bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu; boşanmaya sebep olan olaylar bakımından davacı erkeğin ağır, davalı kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalı annesine verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk lehine dava tarihinden hüküm kesinleşinceye kadar geçerli olmak üzere aylık 250,00 TL tedbir nafakası takdirine, hükmün kesinleşmesini müteakip aylık 400,00 TL iştirak nafakası olarak devamı ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalı lehine dava tarihinden hüküm kesinleşinceye kadar geçerli olmak üzere aylık 200,00 TL tedbir nafakası takdirine, hükmün kesinleşmesini müteakip aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamı ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalı tarafın nafakaların TÜFE-ÜFE oranında artırılarak uygulanması talebinin 6100 sayılı Kanun'un 141 inci maddesi gereceğince reddine, davalının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabul, kısmen reddi ile hükmün kesinleşmesini müteakip 23.000,00 TL manevî, 25.000,00 TL maddî tazminat takdirine, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalının ziynet eşyası iadesi talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespiti, davalı lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat, yoksulluk nafakası ve velâyet düzenlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespiti, lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve nafaka miktarları, davacı yararına hükmedilen vekâlet ücreti ve davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemiş olması yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının ailesinin tarafların evine gelerek kızlarını götürdükleri, davalının babasının davacıya tokat attığı ve tehdit ettiği, ayrılığa neden olan son olayda davalının da orada olduğu; davacının eşine ve çocuğuna gereken ilgiyi göstermediği, davacının annesinin son olayda "sana karı buluruz, defet gitsin" diyerek davalıya hakaret ettiği sabit olmuşsa da erkeğin annesinin kadının ailesine hakaret ve küfür ettiği ile evlilik birliğine sürekli müdahale ettiğinin kanıtlanamadığı; boşanmaya neden olan olaylarda eşine ve çocuğuna gereken ilgiyi göstermeyen, bulunduğu ortamda annesinin kadını kast ederek "sana karı buluruz, defet gitsin" demesine sessiz kalan davacı ile ailesinin kendisini alıp götürmesine, babasının eşini darp ederek tehdit etmesine sessiz kalan davalı kadının kusurlu oldukları, gerçekleşen duruma göre, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına ilişkin olaylarda tarafların tespit edilen kusurları uyarınca boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu oldukları; bununla birlikte evliliğin fiilen çok kısa sürdüğü dikkate alındığında kadın yararına süresiz yoksulluk nafakasına karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle erkeğin, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile kadının iştirak nafakasının miktarına ilişkin istinaf isteminin kısmen kabulü ile davalı kadın lehine 9.600,00 TL toptan yoksulluk nafakasının davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, davalının iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin ortak çocuk için boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 750,00 TL iştirak nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadının tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün yerinde olup olmadığı ve tazminat taleplerinin reddi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.