Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8333 E. 2023/5841 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadına hükmedilen maddi tazminat miktarının fazla olduğu iddiası.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirilerek hükmedilen maddi tazminat miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1527 E., 2023/1537 K.

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davacı kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 1997 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, erkeğin, aşırı kıskanç olduğunu, cimri olduğunu, kadına ait yüzüğün erkek tarafından habersizce alındığı ve bozdurulduğunu, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, kadına ait aracın anahtarının, kadına bilgi verilmeden erkek tarafından alındığı, hakaret ettiğini, aşağıladığını, birlik görevini ihmal ettiğini, kadının ailesi ile görüşmesini istemediğini, ortak çocuklara ekonomik şiddet uyguladığını, cevap dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını

iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına,

ortak konutun kadına tahsisine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 3.500,00 TL tedbir nafakası, 3.500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 6.500,00 TL tedbir nafakası, 6.500,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte erkekten alınmak üzere 300.000,00 TL maddî tazminat, 300.000,00 TL manevî tazminat, ortak çocuk ve kadın yararına hükmedilecek nafakaların TEFE ve TÜFE oranlarında her yıl arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, boşanmak istemediğini, tarafların 2013 yılında boşandığını, 2014 yılında tekrardan evlendiklerini, kadının, ortak çocuklarla arasında mesafe koyduğunu, sürekli küstüğünü, yatağını ayırdığını, erkeğin ailesi ile görüşmek istemediğini, müsrif olduğunu, kadının, erkekten habersiz ameliyat olduğunu, gece geç vakitte ortak konuta geldiğini iddia ederek davanın fer'îleri ile birlikte reddini, aksi kanaatte olunması durumunda ise ortak konutun erkeğe tahsisini, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 2013 yılında boşandıkları ve kadının bu boşanmadan kaynaklı tüm yasal haklarını aldığı, o zaman kendisine bir araba aldığı, evin de yarısını mülkiyetine aldığı, sonrasında tekrardan evlendikleri, tarafların yataklarını ayırmalarındaki kusurun kadından kaynaklı olduğu, her ne kadar kadın tarafından dava dilekçesinde, kendisine ait olan aracın anahtarının erkek tarafından habersizce alındığı iddia edilmişse de erkeğin, yedek anahtarı kendinde bulundurması ev içerisinde bu anahtarın bulunması, erkeğin aynı zamanda bu araç üzerinde kadının da rızası bağlamında zilyedi olduğu, kadının rızası olmasa dahi erkek mülkiyeti kadına ait olan bu aracın zaten zilyedi olduğu, aynı hukuki yorumun evdeki açıkta bulunan yüzük içinde geçerli olduğu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 141 inci maddesinin "...zilyedin rızası olmadan..." şeklinde hırsızlığı tanımladığı, kadının, malın hem maliki hem de zilyedi olduğu, erkeğin ise malın maliki olmadığı ancak zilyedi olduğu ve kişinin kendi zilyetliği altında olan malın hırsızı olamayacağı, benzer hükmün 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 981 inci maddesinde de düzenlendiği, erkeğin cimri olduğu ve evine gıda maddeleri almadığı yönündeki iddiaların da kendi içerisinde çelişkili olduğu, tanık olarak dinlenen tarafların ortak çocuklarının özel üniversitede okuduğu, ve alınan beyanında; okul masrafının babası tarafından karşılandığını belirttiği, iki öğrenciyi üniversitede özel okutabilen erkeğin evine ve evinin mutfağın gıda maddesi almaması, evine bakmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, dava dilekçesinde dayanılan vakaların ispatlanamadığı gerekçesiyle boşanma ve fer'îlerine yönelik istemin reddine, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu'nun (6284 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmünün uygulandığı, bu Kanunu'nun uygulanmasında talebin yeterli olmadığı, tüm fıkraların uygulanması için talep edenin gerekçe sunması gerektiği, kadının, dava dilekçesinde, erkeğin evden uzaklaştırılmasını gerektirir tehdit, şiddet ve kendi ... güvenliğine yönelik bir iddia ve beyanda bulunmadığı, mahkemelerin en azından talep edenin iddiasını aradıkları, böyle bir iddianın da bulunmadığı anlaşıldığından 6284 sayılı Kanunu'nun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi dışındaki hükümlerin uygulanmadığı, ortak konutun kadın yararına tahsisi isteminin incelenmesinde ise bu talebin ayrı bir dava konusu olduğu, ayrı bir dava açılıp talepte bulunabileceği gibi ayrı bir harç yatırılarak da talep edilebileceği, kadın tarafından harcın yatırılmadığı belirtilerek bu yöndeki talebinin de reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmenin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, erkek aleyhine 6284 sayılı Kanun uyarınca tedbir kararı uygulanması yönünde talepte bulunulduğu ancak bu talebin reddedildiği, ret kararının hatalı olduğu, yine ortak konutun kadın yararına tahsis edilmesi yönündeki talebin de reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, kadın ve ortak çocuk yararına tedbir nafakası talep edildiği halde bu konuda karar verilmemesinin de isabetli olmadığı belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince ortak çocuğun geçici velâyeti ve tedbir nafakasına ilişkin kurulan 07.10.2022 tarihli ara kararın hukuka aykırı olduğu, ara kararların hükümden çıkartılması gerektiği belirtilerek; velâyet ve tedbir nafakasına yönelik ara kararlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi tarafından kusura ilişkin yapılan değerlendirmenin hatalı olduğu, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; kadının, tarafların yeniden evlenmelerinden sonra eşinin kök ailesi ile görüşmediği, erkeğin ise evlilik birliği içinde gerek eşinin gerekse çocuklarının yaptığı harcamalara söylendiği, çocuklarına kısıtlı harçlık verdiği, gelirine ve sosyal yaşantısına uygun seviyede eşinin ve çocuklarının giderlerini karşılamadığı, kendi aracını sattığı, kadının aracını kullandığı, kadının kendi aracını kullanmasını kısıtladığı, kadının gitmek istediği yere kendisinin bıraktığı ve gittiği yerleri kontrol ettiği, kadına hakaret ettiği, ikince kez evlenirken kadına aldığı beş taşlı pırlanta yüzüğü kadının bilgisi dışında sattığı, bu yüzüğü kadının aradığında kendisinin aldığını söylemediği, en son tartışma sırasında yüzüğü aldığını ve sattığını söylemesi üzerine kadının boşanma kararı aldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, ortak çocuklara ve eşine ekonomik ve psikolojik şiddet uygulayan, eşine hakaret eden, eşinin yüzüğünü gizlice alıp satması nedeniyle güven sarsıcısı davranışta bulunan erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle, davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, alınan sosyal inceleme raporu, ortak çocuğun beyanı dikkate alındığından velâyetin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren 3.500,00 TL tedbir nafakası, 3.500,00 TL iştirak nafakası, kadının düzenli ve sürekli gelir getiren işi olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına dava tarihinden itibaren 5.000,00 TL tedbir nafakası, 5.000,00 TL yoksulluk nafakası, belirlenen nafakaların her yıl TÜİK tarafından belirlenen TÜFE oranında arttırılmasına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 150.000,00 TL maddî tazminat, 150.000,00 TL manevî tazminat, her ne kadar erkek tarafından kadın ve ortak çocuk yararına 07.10.2022 tarihli celse beş ve altı numaralı ara kararlarla hükmedilen tedbir nafakaları yönünden istinaf itirazında bulunulmuşsa da dosya kapsamından kadının gelirinin bulunmadığı, erkekle aralarındaki çekişmenin boyutu gözetildiğinde, kadın ve ortak çocuk ......'ın giderlerini yeterince karşılamadığının anlaşıldığı, bu sebeple kadın ve kadın ile birlikte yaşayan ortak çocuk ...... yararına 4721 sayılı Kanunu'nun 169 uncu maddesi hükmü uyarınca karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakasına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yine her ne kadar erkek tarafından ortak çocuğun tedbiren velâyetinin anneye verilmesine ilişkin 07.10.2020 tarihli celse dört numaralı ara kararı yönünden istinaf talebinde bulunulmuşsa da gerek dosya kapsamında toplanan deliller, sosyal inceleme raporu gerekse tarafların arasındaki çekişmenin boyutu gözetildiğinde 4721 sayılı Kanunu'nun 169 uncu maddesi kapsamında ortak çocuk ......'ın velâyetinin verilen karar kesinleşinceye kadar devam etmek üzere tedbiren davacı anneye verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı erkeğin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili kadın yararına hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı erkek hükmün tamamı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemiz 04.07.2023 tarihli ilamı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddî tazminatın az olduğundan bahisle hükmün bozulmasına, kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin onanmasına karar vermiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirilerek kadın yararına 250.000,00 TL maddî tazminatın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek tazminat miktarının yüksek olduğunu ve miktarın uygun görülecek şekilde azaltılarak en az veya üç taksit şeklinde ödenmesini , faiz kararınında karar kesinleştikten sonra başlanması şeklinde kararın düzeltilebilmesini belirtilerek maddî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı erkek asılın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.