"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2051 E., 2023/2163 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/273 E., 2023/32 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin asıl davasının feragat nedeniyle reddine, kadının karşı davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kadının başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek dava dilekçesinde; her iki tarafın da ikinci evliliği olduğunu, kadının önceden Manavgat'ta yaşadığını, evlendikten sonra Denizli'ye alışamadığını, sürekli Manavgat'a gitmek istediğini, evlilik sorumluluklarını yerine getiremediğini, Kasım ayı ortalarında evi terk ederek ailesinin yanına gittiğini ve geri gelmediğini belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin evliliğin başından itibaren sürekli otorite kurmaya çalıştığını, "benim sözümü dinleyeceksin" diyerek psikolojik şiddet uyguladığını, kadının evden çıkmasına izin vermediğini, eski eşiyle kıyasladığını, aşağıladığını, altınlarını zorla elinden aldığını, kadının gebelik nedeniyle kanama geçirdiğini, erkeğin bu durumu umursamadığını, kadının tek başına da olsa doktora gitmesine izin vermediğini, erkeğin sadakatsiz olduğunu, sürekli telefonlu ile ilgilendiğini, "oğlum" olarak kayıtlı bir numaradan " aşkım ben geldim" mesajı geldiğini gördüğünü, kadını evden kovduğunu, kovduktan sonra da tehdit ettiğini belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 TL manevi tazminata, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 10.09.2020 tarihli, 2018/6 Esas, 2020/339 Karar sayılı kararı ile erkeğin davadan feragat dilekçesi sunması nedeniyle asıl dava hakkında feragat nedeniyle redde karar verildiği, karşı davanın ise ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın feragat nedeniyle reddine, karşı davanın ispatlanamadığından reddine, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı-davacı kadın vekili, karşı davanın ve ziynet alacağı davasının reddi, kusur belirlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin 30.03.2022 tarihli, 2021/187 Esas, 2022/721 Karar sayılı kararı ile erkeğin telefon kayıtlarının yeterli değerlendirilmediği, erkeğin sık görüşme yaptığı numaranın kime ait olduğunun araştırılmadığı gerekçesiyle kadının istinaf talebinin kabulü ile istinaf edilmeksizin kesinleşen kısımları hariç olmak üzere; istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin davadan feragat dilekçesi sunması nedeniyle asıl dava hakkında feragat nedeniyle redde karar verildiği, karşı dava bakımından ise getirtilen telefon kayıtlarında belirlenen numara ile yapılan görüşmelerin erkek tarafından oğlu ile yapıldığı beyan edilmiş ise de, görüşme sıklığı, süresi, günün her saatinde ve yoğun şekilde arama ve mesaj kayıtlarının bulunduğu, görüşmelerin yapıldığı tarihlerde 10 yaşında ve okul çağında olduğu belirlenen ortak çocuk ile okul saatlerini de kapsayacak şekilde bu kadar yoğun tarzda görüşme yapılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, bu haliyle erkeğin eşine yönelik en azından güven sarsıcı ve şüphe uyandırıcı nitelikte davranışlar sergilediğinin kabulünün gerektiği gerekçesiyle asıl davanın feragat nedeniyle reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinde 750,00 TL'ye yüksiltilmesine ve yoksulluk nafakası olarak devamına (erkeğin cezaevinde kaldığı süreler ile nafakayla sorumlu tutulmamasına), 15.000,00 TL manevi tazminata, kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevi tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; nafakaların ve manevi tazminatın miktarı, erkeğin cezaevinde iken nafakadan sorumlu tutulmamasına dair karar, ziynet alacağı davasının reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece verilen ilk kararda erkeğin asıl davası hakkında feragat nedeniyle ret kararının erkek tarafından istinaf edilmeksizin kesinleştiği, bu nedenle asıl dava hakkında kesinleştiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken yeniden feragat nedeniyle ret kararı verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle erkeğin kesinleşen asıl dava yönünden yeniden hüküm kurulmasına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bendinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, erkeğin asıl davasının feragat nedeniyle reddine dair verilen karar istinaf edilmeden kesinleştiğinden asıl dava hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin sair, kadının tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; karşı davanın kabulünün haksız olduğunu, hükmedilen nafaka ve manevi tazminatın kaldırılması gerektiğini, kadının tam kusurlu olduğunu, asıl davanın ret gerekçesinin açıklanmadığını belirterek asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevi tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma ve asıl davanın reddine dair kararların yerinde olduğunu, erkeğin cezaevindeyken de nafaka ödeme yükümlülüğünün devam ettiğini, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarının az olduğunu belirterek hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakalarının miktarı ile erkeğin cezaevinde iken nafakadan sorumlu tutulmamasına dair karar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl dava yönünden yeniden hüküm kurulması gerekip gerekmediği, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile cezaevinde iken nafaka ödememe yükümlülüğü noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (4721 sayılı Kanun md. 175). Aynı Kanunun 176 ncı maddesinin birinci fıkrasında, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücünün göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına aylık 750,0TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olup erkeğin ceza evinde bulunduğu sürelerde nafakadan sorumlu tutulmamasına karar verilmiş olup Bölge Adliye Mahkemesince tarafların bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir. Yoksulluk nafakasının kadın yararına irat şeklinde ödenmesine hükmedilmesi, tarafların ekonomik sosyal durumları, evlilik süresi ve özellikle ortak çocuklarının bulunmaması dikkate alındığında, Kanunun amacına uygun değildir. O halde, 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası nazara alınarak, hakimin takdir yetkisi çerçevesinde tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına uygun olarak yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "toptan ödeme" kararı verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde irat şeklinde ödeme ve erkeğin ceza evinde bulunduğu sürelerde nafakadan sorumlu tutulmamasına yönelik karar doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere yoksulluk nafakası yönünden her iki taraf yararına BOZULMASINA,
2.Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.