Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8798 E. 2024/5251 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkeğin açtığı boşanma davasında, davalı kadının kusur durumu ve boşanma davasının kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, yaklaşık 40 yıl süren evlilikte yaşanan tartışmaların ve davalı kadına yüklenen kusurların boşanma davasının kabulü için yeterli olmadığı, davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek kusurunun ispatlanamadığı ve delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1026 E., 2023/1222 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/79 E., 2022/295 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1981 yılında evlendiklerini, ortak ve reşit iki çocuklarının olduğunu, müvekkilinin jeoloji yüksek mühendisi olarak devlet memuru olarak çalışarak emekli olduğunu, Sakarya'daki ortak hanenin ve Eskişehir ilindeki evin tüm giderlerini müvekkilinin karşılamasını istediğini, müvekkilinin kendisine bakmak zorunda olduğunu söylediğini, müvekkili emekli olduktan sonra tarafların aile konutu olarak davalıya ait babasından kalma arsaya müvekkilinin desteği ve katkısı ile yaptırdıkları 3 dairelik apartmanda yaşamaya başladıktan sonra arttığını, davalının sürekli evin kendisine ait olduğunu söylediğini ve müvekkilinden evi terk etmesini istediğini, bu eve yerleştikten sonra müvekkiline sürekli küfür, beddua ve hakaretlerde bulunduğunu, "Allah belanı versin, öl geber, inşallah öldüğünün haberini alırım, ağzına sıçarım senin, orospu çocuğu, arabayla yola giderken inşallah geri dönemezsin" gibi sözler söylediğini, davalının müvekkilinin ailesini asla sevmediğini, görüşmek istemediğini, ölmüş annesinin arkasından ve kardeşlerine karşı hakaret ve küfür ettiğini, son zamanlarda müvekkilinin ölmüş babasını kastederek müvekkile "hayvanoğlu hayvan” dediğini, yine ölmüş annesini kastederek "orospu çocuğu" dediğini, davalının son bir yıldır müvekkilinin horladığını bahane ederek müvekkilini yataktan attığını, ''öldüğün zaman maaşını ben alacağım'' dediğini, müvekkilinin son olarak 8 Kasım 2020 tarihinde Eskişehir ilindeki evine geldiğini davalı ile ile bu tarihten beri ayrı yaşadığını, tarafların boşanmalarına, müvekkili için dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 400.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline 2017 yılında biten ve müvekkili adına babasından kalan 3 daireli binadan bir dairenin satılmasını, gezip tozmalarını, sonra fikir değiştirip, ''bir daireyi benim üzerime yap, ama noterde sözleşme yapalım, kirada olsun, ölünceye kadar kirasını sen al'' demeye başlamış, aralarında bu yüzden tartışmalar olduğunu, davacının müvekkiline babasından kalan bu üç katlı evden sonra iyice değiştiğini, sanki bir komplekse girdiğini ve davacının müvekkiline karşı olan tutum ve davranışının giderek olumsuz hale geldiğini, müvekkilinin çalışmadığını ama ara ara aileden gelen geliri olduğunu, bunları hep evine yuvasına kullandığını, davacının müvekkiline şişmanlığı ile ilgili gebeş diye hitap ettiğini, davacının işi gereği lojmanlarda otururken en ufak bir sinirli anında ''bu lojman bana tahsisli, bekçiyi çağırıp seni dışarı attırırım'' dediğini, davacının evden kovulmadığını, kendisinin ayrıldığını, müvekkilinin halen eşini sevdiğini, davacının eve dönmesi için ağabeyini, yengesini ve ortak dostlarını gönderdiğini, müvekkilinin aile birliğinin gerektirdiği vazifeleri ihmal ve ihlal etmediğini, bunu en iyi şekilde yapmaya çalıştığını, ağır kusurlu olan davacının kendisinin olduğunu, dünyayı sarsan covid nedeniyle erkek eşlerin sürekli evde olması, sosyal hayatlarının sarsılması küçük olayların büyütülmesine sebep olduğunu, ancak davacının son dönemde psikolojisinin bozulduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, bu boşanma davasının bir hırs ve öfkenin sonucu olduğunu, davanın reddine, boşanmaya karar verildiğinde 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 14.06.1981 tarihinde evlendikleri ve ortak ve reşit iki çocuklarının bulunduğu, davacının boşanma, maddî manevî tazminat talebi ile açtığı davaya karşılık davalının davanın reddini, boşanma kararı verilir ise manevî tazminat talep ettiği, davacı tanıklarının beyanlarında davalı kadının 2020 yılında eşini dört kez evden kovduğunu, tüm aileye ve eşine karşı küfürlü konuşmaları bulunduğunu, davacının yüzünde ve boynunda çizikler yaptığını, eşinin arabayı kullanması halinde suç duyurusunda bulunacağını, söylediği, davacının eşini emekli etmesine rağmen davalının harcama yapmadığını, bana bakmak zorundasın dediğini, ''öl geber, o.. çocuğu'' dediğini, küfür ve bedduaları olduğunu, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, tarafların evlerine gidemediklerini, davalının memnuniyetsiz tavırlar gösterip üst düzey talepleri bulunduğunu, eşine saygısızlık ettiğini, aptal herif dediğini, horlama bahanesi ile yatağını ayırdığını ortaya koymuş olup, her ne kadar kadın tanıkları davalının iyi bir ev hanımı ve becerikli biri olduğunu, herhangi bir sorun bulunmadığını, davacının sinirli ve eli sıkı olduğunu, davalı kadına babadan kalan üç katlı bir ev bulunup davacı bunu satmak isteyince davalı kadının izin vermemesi üzerine sorun doğduğunu, davacının çocuklardan birinin düğününe ve kız istemeye katılmadığını, davalı kadının maaş kartının eşinde olduğunu, davacının eve bir şey getirmediğini, eşine şişko, gebeş diye hitapta bulunduğunu belirmiş olup, her ne kadar davalı kadın evlilik birliğinin devamını isteyip boşanmayı istememiş olsa da, tüm tanık beyanları ile ortaya konulduğu üzere evlilik birliğinin devamı için gereken sevgi, saygı ve hoş görünün ortadan kalktığı, kadının bir arada yaşamaya devam etme isteğine karşı , davacı erkeğin kesin bir şekilde yeniden bir araya gelmek istemediği, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve tarafların yeniden bir araya gelerek evliliği devam ettirme imkanının kalmadığı yönünde mahkememizce kanaat edinilmekle davacı erkeğin dava dilekçesinde dayandığı vakıaların tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı ile ispatlanması karşısında kadının ağı kusurlu olduğu belirtilerek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun 166/1 nci maddesi gereğince boşanmalarına, davacı erkek yararına 10.000,00 'er TL maddî ve manevi tazminatın kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalı kadından alınarak davacı erkeğe verilmesine, davalı kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyanın esasıyla ilgili verilen karara itirazlarının olmadığını, kusur ve boşanma yönünden kararı kabul ettiklerini, müvekkili lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının düşük olduğunu, tanık Buğra beyanları objektif olmadığından esasa baz alınarak kararda tartışılmasının hatalı olduğunu, bu nedenlerle tazminat miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2-Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur değerlendirlmesi, mahkemece nafaka talepleri hakkında karar verilmediği, davanın reddi gerektiği, davacı tanıklarının kardeşleri ve yeğenleri olduğu, davacının sağlık sorunlarından, hastalıklarından, kullandığı ilaçlardan kararda bahsedilmediği, hastaneye sevk edilmediği, tarafların bir araya gelme ihtimali olacağından ayrılığa karar verilmesinin değerlendirilmediği beyanla, tamamı yönünden kararın kaldırılması yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında kusur belirlemesi, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Kanun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Davacı erkek vekili tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı açılan boşanma davasının İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğu belirtilerek davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin bu kararına karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2.Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince kadına, eşini evden kovduğu, ailesine hakaret ettiği, davacının boynunda ve yüzünde çizikler yaptığı, arabayı kullanması halinde suç duyurusunda bulunacağını söylediği, eşini emekli etmesine rağmen davalı kadının harcama yapmadığı, "bana bakmak zorundasın" dediği, "öl, geber o... çocuğu" dediği, küfür ve beddualar ettiği, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığı, akrabalarını eve bırakmadığı memnuniyetsiz tavırlar sergileyerek üst düzey taleplerde bulunduğu, eşine saygısızlık ettiği, "aptal herif" dediği, horlama dolaysıyla yatağını ayırdığı, erkeğin ise sinirli ve eli sıkı olduğu, çocuklardan birinin düğününe ve kız istemeye gitmediği, eşinin maaş kartının davacıda olduğu, eve bir şey getirmediği, eşine "şişko, gebeş" dediği vakıalarının kusur olarak yüklendiği ve davanın kabulü ile boşanmaya hükmedildiği anlaşılmış ise de; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Taraflar arasındaki davalı kadına miras kalan bir evin satılıp yazlık ev alınıp alınamayacağı yönünde tartışma bulunduğu, bu tartışma sonucu gelişen olayların bir kısmından sonra tarafların evliliklerinin devam ettiği ve bu vakıaların affedilmiş veya en azından hoşgörü ile karşılanmış sayılacağı, bir kısım olayların ise tepkisel nitelikte olduğu, bu sebeple yaklaşık 40 yıl süren bir evliliğin sona erdirilmesine yeterli olacak nitelikte olmadığı, dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak tarafları davada haklı çıkarmaya matuf beyan ve izahlardan ibarettir. Bu durumda davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek bir kusurunun varlığının dosya kapsamından ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.