"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/803 E., 2023/1184 K.
DAVACI- DAVALI : ...
DAVALI- DAVACI : ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...,...
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma, tedbir nafakası davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ... erkeğin ağır kusurlu olduğunun tespitine ve kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- davalı erkek vekili dava ve birleşen kadının boşanma ve ziynet alacağı davasına cevap dilekçelerinde özetle; kadının birlik yükümlülüklerini yerine getirmediğini eş ve çocuğun ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, ev işlerini yapmadığını, kadın ve annesinin erkeğin annesine beddua edip onu darp ettiklerini, erkeğe de beddua ettiğini, evi terk edip gittiğini, çocuğu göstermediğini, 2008 yılında boşanma davası açtığı barışmak için ziynet ve para şartı koşulduğunu, erkek ve ailesine hakaret içeren onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu iddia ederek evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, olmadığı taktirde ortak velâyete karar verilmesine, yararına 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata faiziyle karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı- davalı vekili kadının birleşen tedbir nafakası davasına cevap dilekçesinde özetle; kadının 2008 yılında boşanma davası açtığını, davasının reddedildiğini, ardından yaklaşık 1 yıl kadar tarafların bir arada yaşadıklarını, kadının ortak konutu sebep olmaksızın terk edip dönmediğini belirterek haksız ve fahiş nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Dava dilekçesinin kadına 23.10.2018'de tebliğ edildiği, cevabın 09.11.2018 tarihinde süreden sonra verildiği anlaşılmaktadır.
2.Davalı- davacı kadın vekili birleşen boşanma ve ziynet alacağı davasında; erkeğin eş ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, kendilerini arayıp sormadığını, ekonomik şiddet uyguladığını, sürekli hakaret ve beddualar ettiğini, azarlandığını, öfke kontrolünün olmadığını, sürekli psikolojik şiddet uyguladığını, ailesinin sözünden çıkmadığını, erkeğin anne babasının kendisini darp ettiğini, evden kovduğunu, kimseyle görüşmesine izin vermediklerini, erkeğin imam nikahlı bir kadınla yaşayarak sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, erkeğin ailesiyle aynı avlu içindeki evde yaşamak zorunda bırakıldığını, hayvanların bakımı ve ev temizliği gibi tüm işlerin kadın tarafından yapılmak zorunda bırakıldığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına, çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı- davacı kadın birleşen tedbir nafakası davasında; eşinin 2012 yılında Rusya'ya çalışmaya gittiğini, eşinin ailesiyle kaldığını, döndüğünde kendisini istemediğini, eşinin ailesinin kendisi ve çocuğunu evden kovduğunu, 6 yıldır arayıp sormadığını, erkeğin bir kadınla gayriresmi olarak yaşadığının konuşulduğunu, yurt dışında çalışırken kazandığı paralarını babasına gönderdiğini, adli yardım talep ettiğini, kadın için aylık 700,00 TL, çocuk için aylık 300,00 TL önlem nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.10.2020 tarih ve 2018/381 Esas, 2020/198 Karar sayılı kararı ile tarafların önce kök aile ile birlikte yaşadıklarını ancak daha sonra avlusu ortak ayrı bir ev açıldığı hususu sabit ise de günlük hayatlarına yine aynı avlu içerisinde devam ettiklerini, yemekleri birlikte yediklerini, evlilik hayatına müdahale olgusunun bu nitelikte bir ev ile bertaraf edilmiş kabul edilemeyeceğini, erkeğin başka bir kadınla birlikte yaşadığı yönünde söylentilerin çıktığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusurunun ispat edilemediği, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu gerekçesi ile erkeğin açtığı boşanma davasının reddine, ortak çocuk velâyetinin geçici olarak anneye bırakılmasına, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, birleşen dosyadan hüküm kurulduğundan bu dosyada hükmedilen tedbir nafakalarının kaldırılmasına, tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, karar tarihi olan 15.10.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ... kadın lehine aylık 450,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ortak çocuk ... lehine aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının birleşen boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk için nafakaların tedbir nafakası dosyasından hüküm kurulduğundan karar verilmesine yer olmadığına, kadın için 10.000.00 TL maddî, 7.500,00 TL manevî tazminatın davalı ...'dan alınarak davacı ...'ya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, davalı-davacı kadının ziynet eşyası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... erkek vekili kadının birleşen boşanma ve tedbir nafakası davalarının kabulü, kendi davasını reddi ve velâyet yönünden, davalı-davacı kadın vekili ise kusur belirlemesi, yararına hükmolunan maddî-manevî tazminat, kadın ve çocuk yararına hükmolunan nafaka miktarları, ziynet alacağı talebinin reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.06.2022 tarihli ve 2022/139 Esas, 2022/1124 Karar sayılı kararıyla; kadının birleşen boşanma davasında tanık deliline dayanmadığı ve tedbir nafakası dosyasındaki beyanlara delil olarak dayandığının anlaşıldığı, bu kapsamda yapılan değerlendirmeye göre de; erkeğe yüklenen hakkında başka bir kadınla birlikte yaşadığı yönünde söylentiler çıktığı vakıasının yüklenmesinin hatalı olduğu, diğer kusurların doğru ve yerinde olduğu, bunun yanında kadın ve annesinin erkeğin annesini darp ettiklerinin de sabit olduğu geçimsizliğe sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, birleşen boşanma davasında çocuk ve kadın için nafaka taleplerinin birleşen önlem nafakası davasında karara bağlandığından nafaka talepleri hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin, önlem nafakası ile boşanmanın fer'îsi niteliğindeki tedbir iştirak ve tedbir yoksulluk nafakalarının birbirinden ayrı nafakalar olduğundan hatalı olduğu gerekçesi ile; ziynet alacağına ilişkin dosyanın tefrik edilmesine, tarafların tedbir nafakası davasına yönelik taleplerinin miktarın kesin olması nedeniyle reddine, kadın vekilinin, ıslah dilekçesindeki tanıklarının dinlenmemesine, kusur belirlemesi, maddî manevî tazminat miktarlarına yönelik, davacı davalı erkek vekilinin ise birleşen boşanma davasının kabulüne, velâyete, tedbir-iştirak-yoksulluk nafakası miktarlarına, maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine, davacı davalı erkeğin kusura yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne boşanmaya sebep olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının tespitine, davacı davalı erkek vekilinin, kadın yararına takdir edilen maddî-manevî tazminata, önlem nafakasında takdir edilen yoksulluk, iştirak nafakasına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, ilgili bentlerin kaldırılarak, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ... erkek vekilinin, asıl davanın reddine yönelik istinaf talebi ile davalı- davacı kadın vekilinin tedbir-iştirak-yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüne ilgili bentlerin kaldırılarak erkek tarafından açılan boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, erkeğin maddî-manevî tazminat talebinin reddine, tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmemek kaydı ile kadın yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 250,00 TL tedbir nafakasının ilk derecenin karar tarihi olan 15.10.2020 tarihi itibarı ile aylık 450,00 TL olarak tedbir nafakasına, boşanma hükmünün kesinleşmesiyle birlikte aylık 550,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, boşanma hükmünün kesinleşmesiyle birlikte aylık 400,00 TL iştirak nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı; davalı-davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2.Dairenin 16.01.2023 tarih ve 2022/9026 Esas, 2023/191 Karar sayılı kararı ile somut uyuşmazlıkta, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğuna karar verilmişse de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tarafların Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında ... erkeğin güven sarsıcı davranışlarının da ispatlandığı anlaşılmış olup, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ... erkeğin, davalı-davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmadığı, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet veren olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceğinin öngörüldüğü, açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'un (6098 sayılı Kanun) 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bu yönlerden bozulmasına, davalı-davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının ise reddi ile hükmün bozma kapsamı dışında kalan kısımlarının onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, erkeğin kusurlu davranışının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı- davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının bulunmadığı, kadının tam kusurlu olduğu, kadın yararına tazminata hükmedilmesinin ise hatalı olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2.Davacı- davalı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu davranışının bulunmadığı, tazminat miktarlarının ise çok az olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi ve tazminatların miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı dışındaki hususlar kesinleşmiş olmakla, bozmanın amacına uygun karar verilip verilmediği, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 174 üncü maddeleri; 6098 sayılı Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...